Avrupa ülkeleri İran'la varılan nükleer anlaşmada yer alan bir ihtilaf maddesini devreye soktu.
İran, ABD'nin nükleer anlaşamadan çekilmesinin ardından anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmeye son vermişti.
Bunlar arasında nükleer reaktör yakıtının yanı sıra nükleer silah yapımında da kullanılabilecek zenginleştirilmiş uranyum üretiminin kısıtlanması yükümlülüğü de vardı.
İran bu durumdan ABD'yi sorumlu tutsa da Fransa, Almanya ve İngiltere bu tezi kabul etmiyor.
Analiz: BBC Savunma ve Diplomasi Muhabiri Jonathan Marcus
Uluslararası anlaşmalarda genellikle bir tarafın, diğerinin eylemlerinden kaynaklanan itirazlarını çözebileceği ihtilaf mekanizmaları bulunur.
Fakat İran'la nükleer anlaşmanın kendine özgü bir durumu var:
Anlaşmanın büyük taraflarından biri olan ABD anlaşmayı halihazırda terk etti ve Tahran'a sert ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı.
Buna karşılık olarak İran da anlaşmadaki kısıtlamaları aşmaya başladı.
Bu yüzden anlaşma şu an arafta: En büyük iki imzacısı tarafından tamamen veya büyük oranda terk edilmiş durumda.
Bu koşullarda ihtilaf mekanizmasını devreye sokarak Avrupalılar bu anlaşmanın ölüm ilanını yazmak için ilk resmi adımları atmaya başladı.
Avrupa ülkeleri, bu anlaşma mevcudiyetini sürdürdüğü müddetçe şartlara uyacaklarını ve ABD'nin de kabul edeceği bir anlaşma için müzakere edeceklerini söylüyor.
Fakat İran'ın, füze programı ve muhtemelen bölgedeki politikalarında daha fazla kısıtlama içeren yeni şartlar içerecek yeni bir anlaşmaya ikna etmek çok zor gözüküyor.
ABD Başkanı Trump'ın da ekonomik yaptırımları kaldırması aynı derecede zor, özellikle de rejim karşıtı protestoların başlaması nedeniyle maksimum baskı politikasının işe yaradığını düşündüğü bir dönemde.
Avrupa ülkelerinin ihtilaf sürecini başlatması malumun ilamı olabilir. Nükleer anlaşma yoğun bakımda ve durumu gittikçe kötüleşiyor.
Nükleer anlaşma, İran'ın nükleer enerji üretmesine izin verirken nükleer silah üretmesinin önüne geçmeyi hedefliyordu.
2015'te imzalanan anlaşmaya göre İran'ın bu yükümlülükleri yerine getirmesi karşılığında ülkeyi uzun zamandır etkileyen ekonomik yaptırımlar kaldırılacaktı.
Yaptırımlar, ABD Başkanı Donald Trump iktidara gelene kadar kaldırılsa da Trump İran'ı ABD açısından daha kârlı bir anlaşmaya ikna etmek için anlaşmadan tek taraflı çekildi, İran'a ve petrol ihracatına sert yaptırımlar uygulamaya başladı.
Buna karşılık olarak İran başka bir anlaşmaya yanaşmayarak nükleer silah üretimine olanak sağlayacak zenginleştirilmiş uranyum üretimini artırdı.
Anlaşmaya taraf olan diğer ülkeler arasında yer alan Almanya, Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya anlaşmayı ayakta tutmak için uğraşsa da şimdiye kadar başarılı olamadı.
Yaptırımlar nedeniyle petrol ihracatı ve para biriminin değeri çöken İran'da enflasyon hızla arttı.
Fransa, Almanya ve İngiltere'nin dışişleri bakanları ortak bir açıklama yaparak ABD'nin anlaşmadan çekilmesine dair üzüntülerini paylaştılar ve anlaşmayı korumak istediğini söyledi.
Bakanlar, ABD ile İran'ın tekrardan masaya oturması için çaba göstereceklerini söyledi ve ekledi:
"Fakat bu sırada İran, anlaşma tarafından konulan önemli kısıtlamaları ihlal etmeye devam etti. İran'ın bu adımları nükleer anlaşma ile tutarsızdır ve ciddi, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.
"İran'ın artık anlaşmaya daha az uyma hakkı bulunduğuna dair argümanı kabul etmiyoruz."
Öte yandan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, bugün BBC'ye verdiği bir mülakatta İran'la imzalanan nükleer anlaşmanın yerini, ABD Başkanı Donald Trump tarafından müzakere edilecek yeni bir anlaşmanın alabileceğini söyledi.
BBC'ye konuşan Johnson, yeni bir anlaşma metni hazırlanana kadar mevcut anlaşmayı destekleyeceklerini söyledi.
Johnson, "Eski anlaşma Amerikan perspektifine göre sorunluydu" dedi.