İran'da ekonomik nedenlerden dolayı başlayan ve resmi açıklamalara göre 21 kişinin yaşamını yitirdiği protestoların ardından ülkede gerginliğin azaldığı ve hayatın normele döndüğü aktarıldı. Tahran yönetiminin kuralları esneterek gerilimi azalttığı belirtilirken, vatandaşların hayat pahalılığından şikâyet etmeye devam ettiği ifade edildi. Sokaklardan çekilen gençler “hain” damgası yememek için çekildiklerini söyledi.
Habertürk'ten Çetiner Çetin'in izlenim haberi şöyle:
Sokaklar sakin, gazetelerin ve televizyonların gündeminde gösterilerin yankıları hâlâ devam ediyor. Sokaklardan çekilen göstericiler şimdi düzenin değişmesi için hükümete kısa bir zaman tanımış görünüyor. Ancak öyle ki gösterilere katılan 25-33 yaş aralığındaki gençler, şimdilik yenildiği halde pes etmiş değil. Sorunlarının çözülmesi için kısa bir süre daha bekleyecek bir gençlik var. Yani İran hükümeti elini çabuk tutmalı, düzeni sorgulamalı ve reform getirmeli.
Ülkenin 29 kentinde hatta ilçelerinde başlayan gösteriler şimdilik yatışmış durumda. Ancak sokaklardan çekilen gençler “hain” damgası yememek için çekildiklerini belirtiyor. Tebrizli Firdevs Murtazari, “Şartlar düzelmedikçe toplumun içi rahat etmeyecek. Gençler işsiz, gençler dünyayı televizyonlardan izliyor beklentilerimiz var. Hain damgası yememek için gençler sokaklardan çekildi. Ama halkın sokaklara çıkması için koşullar hâlâ canlılığını koruyor” diyor.
Rejim tartışmalarından çok gündemlerinde ekonomi, ekmek tartışması olduğunu ifade eden taksi şoförü Ali Rıza Abbaspor, “Ekonomimiz iyi değil. Halkımızın ekmek, iş derdi var. Ekonomik sıkıntılar bizim ve ailelerimiz üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Kardeşim 27 yaşında. Ona ‘Sokağa çıkma’ diyemedim, onu engelleyemedim. Yurtdışına gitmesin diye annem ve babam her gün konuşuyor. ‘Gitmesin de burada ne yapacak?’ sorusuna hiçbirimizin bir cevabı yok” dedi.
Tahran pazarında sarraflık yapan Dauruş Hatani ise, ekonominin herkesin en büyük şikâyeti olduğunu belirtiyor. Dauruş Hatani, “Hepimiz nükleer görüşmelerle yatıp kalktık. Ambargolar kalkacak. ‘Dışarıdaki paralarımız gelecek ve normalleşeceğiz’ derken, Trump geldi ve işler daha da kötüye gitti. Trump bütün Ortadoğu için bir felaket ama bunun en ağır hedefi biziz. Şu an satışlarımız yok denecek kadar az ama döviz ticaretimiz devam ediyor. Zira yurtdışında yaşayanların buradaki akrabalarına yolladıkları para ile ayakta kalan çok sayıda aile var. Hükümetten beklentilerimiz var elbette. Normalleşmemiz gerekiyor hem de hiç zaman kaybetmeden. Yoksa sokaklara çıkmak için insanların çok nedeni olacaktır” diye konuştu.
Üniversite öğrencisi Leyla Emanpor ise, okulunu bitirdikten hemen sonra master için Türkiye’ye gelmek istiyor. Leyla, “Okuyan ve hâlâ iş bulmayan yüz binlerin var olduğu bir ülkedeyim. İş bulsam da aileme destek verebileceğim bir durumum olacak mı bilmiyorum. İran halkı çok yorgun. ABD başına gelen her illetin adresi olarak bizi görmekten vazgeçmeli. ABD’nin milliyetçi damarını ve silah ekonomisini ayakta tutmak İran’a reva gördüğü zulmün karşısında İran halkı eğilmeyecek. Ama ABD’nin bu tavrı karşısında Türkiye gibi kaç ülke dik durabildi?” şeklinde konuştu.
“Dünyanın en korkulu ve kalabalık trafiği nerede?” sorusuna verilecek cevap herhalde Tahran olur. Zira 10 milyon insanın yaşadığı Tahran’da trafik adeta felaket. En kısa mesafelere gitmek bile 1 saatinizi alabiliyor. Ve ticari taksi yetersizliği toplumu örgütlü korsan taksiye yönlendirmiş. Öyle ki “Snapp”, İranlıların deyimiyle Esnep programı yüklemeden İran sokaklarında yol almanız hem maliyetler hem de kolaylıklar açısından oldukça zor. Konuştuğumuz birçok insan bu sistemin yasal olmamasına rağmen, yönetiminin denetiminde olduğunu ve kimin nereye hangi zaman dilimleri içinde gittiğini takip etmek için en ideal program olduğunu savunuyor.
Ülkede 40’ı aşkın banka faaliyet halinde. İlk bakışta dünyanın finans merkezi gibi görüntüsü veren Tahran’da bankalar halkın paralarını yastık altından toplamayı hedefliyor. Faizler ise çok yüksek. Ülke nüfusunun yüzde 29’u aldığı faizlerle gelir elde ediyor. Ülkede kiralar oldukça yüksek. Zira orta halli bir semtte ev kiralamak için en az 40 bin lira depozito vermeniz gerek. Kira bedeli ise en az 2 bin 500 seviyesinde.
İran’daki gösterilerin ABD’li bir ekip tarafından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Erbil kentinde hazırlandığına dair iddialar İran medyasında yer aldı. IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, İranlı bazı yetkililerin, Erbil’e yönelik iddialarına yanıt verdi: “İran İslam Cumhuriyeti, IKBY’nin iyi bir komşusudur ve IKBY komşusu olan ülkenin güvenliği için tehdit oluşturmaz.”
Son olaylardan önce İran hükümeti adeta toplumdaki baskıyı hissetmişçesine kuralların büyük bir bölümünde yumuşamaya gidilmiş. Apartman balkonlarında yasak olmasına rağmen uydu antenlerine rastlamak mümkün. Hatta bazı apartmanlarda merkezi sistemle kurulu uydu yayınları izlenebiliyor.
Başörtüsü de esnetilmiş durumda. Kadınlar neredeyse başlarının üçte ikisi açık bir şekilde çarşı pazarda gezebiliyor ve müdahale edilmeden dolaşabiliyor. Başörtüsünde İran’ın yeni gündem maddesi kamusal alan sınırları. Akşam saatleri de aracının içinde başını açıp gezen kadınlara rastlamak mümkün. Buradaki tartışma noktası ise arabanın içi kamusal alan mı değil mi?.. Bazı polisler bunu kamusal alan olarak görüyor, bazıları ise eski katılıkta devam ediyor.
Tahran pazarında gezdiğinizde her dükkânda Türk mallarına rastlamanız mümkün. Tahran pazarının kadın esnafından Seher Cemali, “Türk malları pazarda öncelikli tercih. Kadınlar Türk dizilerinde gördükleri kıyafetlere, ürünlere özeniyor. Erkekler bu meraktan oldukça şikâyetçi ama kadınlarımız daha baskın çıkıyor” diyor. Bir diğer kadın esnaf Sara Caferi, “Bizde de kaliteli mallar var ama Türk malı adeta kalitenin temsili. Türk malı dediniz mi herkes pahalı da olsa o mala koşuyor. Kadınlar Tahran pazarından aldıkları ürünleri, Türk malı diye birbirlerine gösteriyor. Sanırım bu kadınlar arasında bir statü haline dönüştü” dedi.
Türk dizileri İran’da çok seviliyor. Behnam Emiri, “Dizilerin etkisini yadsımayın. Kadınlarımız eskiden dizilerin ve programların altyazılı çıkmasını isterdi. Şimdilerde ise garip bir durum oluştu, Türkçe bilmeyen aile bireylerimiz oturup ekranda konuşulanları dikkatlice dinliyor. Gariptir ben eşimin televizyondan Türkçe kelimeler öğrendiğini, Türkiye’ye tatile gittiğimizde öğrendim. Kaldığımız otelde ve dışarıda eşim televizyondan öğrendiği Türkçe ile bizi yönlendirdi. Popüler kültürünüz her yerde” diye konuştu.