Demokratik ülke standartlarına göre İran'daki başkanlık seçimleri ne özgür ne de adil. Ama aday çeşitliliği seçmenlere tercih seçeneği sunuyor. Ancak seçmenlerin bu seçenekleri yeterli bulup bulmayacağı bilinmiyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, seçim makamı, 14 Haziran'da yapılacak seçimlere sekiz adayın katılmasına izin verdi. Beş aday, muhafazakar cepheden. Bir aday merkezde, bir aday da reformcu. Kalan diğer aday ise bağımsız ve herhangi bir siyasi ağırlığı yok.
Aday seçimi, muhafazakârlar ve özellikle Devrim Muhafızları'ndaki destekçilerinin seçim gündemini belirlediği ve dizginleri elinde tuttuğuna işaret ediyor. Bu aşamada, seçmenlerin oylarını ne yönde kullanacakları ya da sandığa gidip gitmeyeceklerini tahmin etmek güç.
Nükleer strateji uzmanı Said Celili, (muhafazakâr) Tahran Belediye Başkanı Bekir Kalibaf (muhafazakâr) Eski Meclis Başkanı Gulamali Haddad Adil, (muhafazakâr) İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in danışmanı Ali Ekber Velayeti (muhafazakâr) Eski Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai (muhafazakâr) Eski nükleer konulardaki müzakareci Hasan Ruhani (merkez) Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Arif (reformcu) Muhammed Harazi (bağımsız). 2009'da yapılan son seçimlerde katılım oranı % 80'den fazla oldu. Ancak önde gelen reformcu adayların ev hapsinde olması ve eski başkanlar Muhammed Hatemi ve Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin seçimlere katılmasına izin verilmemesi nedeniyle reformcu destekçilerinin sandık başına gitmeyebileceği belirtiliyor.
Muhafazakârların ne yapacağını da tahmin etmek zor, zira bu bloktaki seçmenler, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın karşıtları ve destekçileri arasında bölünmüş durumda ve oyları bölünebilir. Bu nedenle hiç bir bloğa ait olmayan "yüzer" oylar iki taraf için de yaşamsal önemde.
Muhafazakârlar beş aday çıkararak "kamuflaj" oyunu oynuyor. Bu durum nihai adaylarını rakiplerinin saldırılarından ve kamuoyunun eleştirilerinden koruyor. Bu blokta iki aday; Celili ve Kalibaf öne çıkıyor. Kalibaf ana akım muhafazakâr düşünceyi temsil ediyor. Celili ise biraz daha sağda ve dini lider Ali Hamaney'le daha yakın çalışmışlığı var.
En kritik unsur, muhafazakâr liderliğin son aşamada ağırlığını kimden yana koyacağında.
Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin adaylığının reddedilmesinden sonra reformcu ve merkez blok zayıflamış durumda. Seçimlere girmesine izin verilen iki aday da reformcuların ilk tercihleri değil. Nükleer konulardaki eski müzakereci Ruhani, ihtiyatlı bir diplomat profili çiziyor.
Reformcu aday Rıza Arif, Cumhurbaşkanı Yardımcısı iken hep perde gerisinde çalıştı. Arif, sessizliğiyle dikkat çekiyor ve seçim kampanyasını ateşleyecek bir karizması olmadığı düşünülüyor.
Dahası, reformcu adayları destekleyecek örgütler kapatıldı, burada çalışanlar baskıya uğradı ve yayınları sınırlandı.
Yarışta kalmaları halinde Arif ve Ruhani aynı seçmen kitlesi için mücadele edecek ve oyları bölünecek. Muhafazakârların hakimiyetindeki siyasi nizam, beklenmedik sonuçlara sebep olabilecek adayları dışladı.
Rafsancani'nin seçime katılmasına izin verselerdi büyük kitlesel hareketlenmeler görülebilirdi. 2009'da bu yaşandı ve rejim tekrarının yaşanmasına istemiyor.
Polis ve güvenlik güçleri olası bir kargaşaya karşı önlem almakla birlikte, öncelikle böyle bir şeyin yaşanmamasına odaklanmış durumda.
Eğer veto edilen adayların son dakikada seçimlere girmesine izin verilmezse, muhafazakârların zaferi çok olası.
Hem Celili hem de Kalibaf'ın Cumhurbaşkanı olma şansı yüksek. Önde gelen bir muhafazakâr gazetenin başyazısında Celili'ye daha fazla şans tanındı.