İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Avrupa gezisi çalkantılı bir döneme denk geliyor. Bahreyn güvenlik güçlerince bu hafta içinde düzenlenen bir operasyonla İran ve Irak bağlantılı bir terör örgütü ortaya çıkartıldığı açıklandı. Bahreyn hükümeti, Tahran'ı ülkede mezhep çatışması çıkarmaya çalışmak ve sürekli içişlerine karışmakla suçladı.
Suudi Arabistan da Suriye'deki müdahalelerinden ötürü İran ve Rusya'yı BM İnsan Hakları Konseyi'ne şikayet etti. ABD, İngiltere, Fransa ve birçok Arap ülkesi tarafından desteklenen girişim, iki ülkenin kınanmasını talep etti. İran, Suudi Arabistan'ın konseye sunduğu dilekçede Suriye'de görevli Devrim Muhafızları'nın "terörist savaşçı" olarak tanımlanmasına tepki gösterdi.
Papa-Ruhani görüşmesinin anlamı
Deutsche Welle İran Servisi Yöneticisi Cemşid Faruki, Ruhani'nin Papa ile de buluşmasının öngörüldüğü İtalya gezisinin öncelikle dış politika alanında verilmek istenen bir mesaj olduğuna dikkat çekiyor. İran halkının büyük kısmını liberal olarak tanımlayan Faruki, "İranlıların çoğunluğunun Yahudi ve Hristiyanlarla kayda değer bir sorunu yok. O yüzden Ruhani'nin İtalya ziyareti İran iç siyaseti açısından bir önem taşımıyor" diyor.
Faruki, Ruhani'nin Papa ile buluşarak dünyaya vermek istediği mesajı şu sözlerle özetliyor: "İran dış politikada izolasyondan kurtulacak. Artık dünyaya göstermek istediğimiz yeni bir çehremiz var." İran'ın değiştiğini ve artık işbirliğine açık olduğunu sergilemek istediğine işaret eden Cemşid Faruki, "İran diğer ülkelerle ilişkilerini normalleştirmek istiyor. Papa ziyaretiyle de bu mesaj öne çıkarılmak isteniyor" görüşünü dile getiriyor.
İstikrar yanlısı mı, yayılmacı mı? İran'ın izlediği yeni politikalar farklı yorumlanıyor. İran'ın resmi Tasnim Haber Ajansı'nda yer alan bir yorumda, "İran bölgede kalıcı istikrar için çaba harcıyor" ifadesine yer veriliyor. Körfez Bölgesi'nin önde gelen gazetelerinden, Dubai merkezli "Gulf News" ise İran'ın yayılmacı bir strateji izlediğini savunuyor. Uzmanlara göre İran, Arap komşularında tedirginliğe yol açıyor. İran'la Rusya arasında S-300 füze sistemi anlaşması bu hafta imzalandı. Bu tarz haberler kaygıları daha da derinleştiriyor.
İran'ın Suriye'deki savaşçılarıİran'ın Suriye'ye yönelik müdahalesi, endişelerin başında geliyor. İslam Cumhuriyeti'nin Suriye'de yaklaşık 200 bin savaşçısı var. Bu gücün büyük kısmı gönüllü Alevilerden meydana geliyor. İran uzmanı Saheb Sadeghi "Al-Monitor" haber portalında yayınlanan yazısında, İran'ın paramiliter güçlerinin düzenli Suriye ordusundan daha güçlü olduğuna dikkat çekiyor. Gelişmelerin İran'ın dış politikalarında bir değişiklik olarak yorumlanmaması gerektiğini belirten Deutsche Welle İran Servisi Yöneticisi Cemşid Faruki, "İran bölgedeki konumunu güçlendirmek istiyor. İran ile Suudi Arabistan arasındaki temsili savaş yoğunlaşarak ve tehdit boyutu artarak devam ediyor" diyor. Faruki şu görüşleri dile getiriyor: "Şii ve Sünni büyük güçler yalnızca Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen'de cepheleşmedi; İran ve Suudi Arabistan, Bahreyn ve Afganistan'da da boy ölçüşüyor. İran, nükleer anlaşmayı başarıyla imzalamasının ardından bölgedeki gücünü oturtup genişletmek istiyor." Rusya ile yollar nerede ayrılıyor?
İran uzmanı Saheb Sadeghi, Suriye'de Rusya'nın yanında olan İran'ın Moskova gibi ortak düşman IŞİD'i yok etmeyi hedeflediğini belirtiyor. Sadeghi, uzun vadede İran ve Rusya'nın farklı çıkarları olduğunu kaydediyor. Tahran'ın Suriye politikasına yalnızca mezhep boyutu açısından bakılmasının yeterli olmayacağını kaydediyor. Saheb Sadeghi şöyle devam ediyor: "Suriye'de iş başındaki yönetimin İsrail karşıtı özelliğe sahip olması ve Tahran ile Lübnan Hizbullah'ı arasında köprü işlevi görmesi İran açısından önem taşıyor. Rusya buna sıcak bakmıyor. Üstelik Moskova, İsrail'le yakın temas halinde. Her iki taraf da gerginliklerden kaçınıyor." Rusya, nükleer anlaşma sonrası İran'ın Batı ile yakınlaşmasının artmasından kaygı duyuyor. Bu durumda Rusya bölgede bir partnerinden daha olacak. İran'ın yeniden izole olma riski
İran, Rusya ile olduğu kadar ABD ve Batılı ülkelerle de IŞİD, El Kaide ve diğer örgütler gibi Sünni aşırılığının imhası konusunda ortak çıkara sahip. Ancak İsrail'i hedef alan politikası İran'ı izole ediyor. Uzun vadede İran bir tercih yapmak zorunda kalacak. Rusya ve ABD ile iyi ilişkiler ile İsrail'e düşmanlık arasında bir seçeneğe gidecek. İkisi birden olmuyor. Bir başka deyişle İsrail'e düşmanlık devam ederse uzun vadede İran dış politikada yeniden izole olacak. Ruhani, İtalya'da uluslararası kamuoyunun güveni kazanmak istiyor. İran'ın bundan sonra atacağı adımlar bu güveni elde edip edemeyeceğini ortaya koyacak. İran'ın tutumu Batı açısından da büyük önem taşıyor. Batı'nın bölgenin sorunlarını yalnızca İran'ın işbirliğiyle çözebileceği gerçeği giderek daha da belirgin hale geliyor.