İran'ın nükleer faaliyetlerini frenleme çabalarının tarihinde önemli bir an yaşanıyor.
Aslında, Tahran yönetimiyle bir anlaşma yapılmaya çalışılması konusunda bile görüş ayrılıkları çok derindi.
Washington'da birçok kişi örneğin, İran'la her türlü anlaşmaya karşı çıkıyor ve aslında Tahran'da rejim değişikliği istiyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, buna karşılık nükleer güç ve silahlanmanın kontrolü alanlarında uzman kişilerin büyük çoğunluğu, diplomasinin sonuç verdiğini söylüyor.
Bu çevreler, bir askeri hamle ve belki de çatışma ile gelecekte daha az etkili olması kesin görünen yaptırımlar arasında bir seçim yapmaktansa, bir anlaşmayı her zaman tercih etti.
Bu anlaşmanın henüz tamamlanmamış olduğunu vurgulamak gerek. Önümüzde ayrıntılı bir taslak hazırlığı süreci uzanıyor.
Ama yine de Lozan'da varılan anlaşma tüm tarafların kabul ettiği bir çerçeve niteliği taşıyor. Tek başına bu bile önemli bir sonuç. Ama mutluluktan uçulacak bir durum da değil.
Kimse İran'ın nükleer programıyla ilgili tutumunu veya uzun erimli nükleer hedeflerini önemli ölçüde değiştirdiği yanılgısına düşmemeli.
Kriz erteleniyor mu?
Bu anlaşma, eğer ayrıntıları tamamlanır ve uygulanırsa, İran'ın nükleer programını 10-15 yıl süreyle frenleyecek.
Anlaşmada uluslararası denetçilere İran'ın gerçekte neler yaptığını daha iyi izleme imkanı verecek yeni ve önemli unsurlar bulunuyor.
Ancak Batı'nın başlangıçta benimsediği İran'ın nükleer programını geriletme amacı pek de gerçekleşmedi.
Bu, bir bakıma krizin önlenmesinden ziyade ertelenmesi anlamına gelebilir. Anlaşma ile zaman kazanılmış oldu ve bu zaman içinde çok şey olabilir.
Herşey yolunda giderse nükleer anlaşma İran ile Batı arasındaki temel sürtüşme kaynaklarından birini azaltacak.
Ama geride daha birçok anlaşmazlık noktası kalacak.
İran'ın Orta Doğu'nun yükselen gücü olması, Şam ve Bağdat'tan Beyrut ve Sana'ya dek uzanan etkisi, insan hakları sicili ve teröre destek verdiği iddiaları düşünüldüğünde Washington'la arasındaki gerilimin birçok alanda süreceğine işaret ediyor.
Tahran'la görüşmeler kolay olmadı ve bundan sonra daha da güçleşmesi beklenebilir. Ama bir anlaşmaya varılması tüm tarafların işine gelmiş görünüyor.
İran açısından, uygulanan yaptırımların hafifletilmesi önemli. Tahran'ı eleştiren çevreleri memnun edecek unsur da ülkenin nükleer faaliyetlerinin önemli ölçüde kısıtlanması.
Krizlerle dolu bölgede, IŞİD'le yürütülen ve İran ile ABD'nin aynı safta olduğu mücadele ya da İran ile ABD'nin karşı saflarda olduğu Yemen çatışmaları dikkate alındığında bir süreliğine nükleer güç sorununu satranç tahtasından çıkarmak, kuşkusuz olumlu bir gelişme sayılmalı.
Etkileyici ayrıntılar
Lozan toplantılarından beklenen "bir çerçeve anlaşmasına varıldığı" şeklinde gayet sıkıcı bir açıklama yapılmasıydı.
Oysa ABD Dışişleri Bakanlığı, İran'ın nükleer programıyla ilgili "Ortak Kapsamlı Eylem Planının Parametreleri" diye adlandırdığı ayrıntılı bir liste yayımlamakta gecikmedi.
Listede ilginç ve açık bir şekilde anlaşmayı kuşkucu Kongre'ye kabul ettirme çabası seziliyor.
Ancak çok fazla ayrıntı içermesi, İranlı diplomatların anlaşmayı ülkedeki katı tutumlu ve kuşkucu siyasetçilere satabilmesini zorlaştıracak. Anlaşmada, İran'ın bazı önemli ödünler verdiği görülüyor.
İran mevcut 19 bin santrifüjünden 6 bin 104'ünü elinde tutabilecek. Bunlardan yalnızca 5 binden biraz fazlası uranyum zenginleştirme niteliğine sahip olacak. Çalışan santrifüjlerin hepsi daha eski, daha az gelişmiş modeller olacak. Geride kalan herşey Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerinin gözetiminde depolanacak. İran düşük derecede zenginleştirilmiş uranyum stoklarını azaltacak. Bu stoklar, daha ileri düzeyde zenginleştirilebilmesi ve bomba üretiminde kullanılma olasılığı bakımından önem taşıyor. Yeraltındaki Fordow tesislerinde 15 yıl boyunca hiçbir şekilde uranyum zenginleştirme işlemi yapılmayacak. Denetçiler yalnızca belli başlı nükleer tesislere değil, İran'ın nükleer programının tüm kaynaklarına, uranyum yataklarına ve değirmenlerine de girebilecek. İran kuşkulu görülen tesislere veya ülkenin herhangi bir yerinde gizli faaliyet yürütüldüğünden kuşkulanılan noktalara Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerinin gitmesine izin verecek.
Bu sınırlayıcı önlemlerin çoğu 10 yıl, bazıları da 15 yıl süreyle uygulanacak.
Ve bunların karşılığında...
ABD ve Avrupa Birliği'nin İran'a nükleer faaliyetleri dolayısıyla uyguladığı yaptırımlar askıya alınacak. Ancak bu sürecin nasıl uygulanacağına ilişkin takvim henüz açıklanmadı.
İran herhangi bir nükleer tesisini tümden kapatmak zorunda kalmayacak. Sınırlamalar kaldırıldığında İran önemli bir nükleer endüstri temeline sahip olacak.
Anlaşmadaki ayrıntılar etkileyici. İran'ın nükleer bomba yapımına bir yıl mesafede tutulacağı güvencesinin alındığına diplomatları ikna etmiş görünüyor.
Sürdürülecek istihbarat faaliyetlerinin yanı sıra güçlü denetleme önlemleri de İran'ın anlaşmayı gizlice çiğnemesini önlemek için yeterli olacak.
Ama anlaşma, eleştirel çevrelerin tümünü ikna etmeyebilir. İsrail hükümet sözcüsü bu çerçeveye dayalı herhangi bir anlaşmanın "tarihi hata" olacağını söyledi.