İranlı nükleer bilimcileri kim öldürdü?

İranlı nükleer bilimcileri kim öldürdü?

 

T24 - Wikileaks'in yayımladığı Stratfor'un yazışmalarına göre, İran'da öldürülen nükleer bilimciler Mesut Ali Muhammedi ile Daryuş Rızai'nin Hizbullah ya da İran ajanları tarafından suikast düzenlendiği iddia edildi.

Taraf gazetesinde yer alan Wikileaks belgesi şöyle:

İran’da bombalı suikastla yaşamlarını yitiren nükleer bilimcilerden Mesut Ali Muhammedi ile Daryuş Rızai’yi yoksa Hizbullah istihbaratçılarının desteğiyle İran gizli servisi mi öldürdü? Stratfor uzmanlarının yazışmalarında gündemlerini işgal eden başlıca sorulardan biri de bu. Stratfor, gerek CIA gerekse İsrail istihbaratına yakın kaynaklarından faydalanarak, İran rejiminin yanı sıra tüm uluslararası kamuoyunun aksine Mossad’ın parmakla gösterildiği cinayetlerin perde arkasının daha karmaşık olabileceğine inanıyor. Buna karşın yazışmalarda, Mossad’ın İran’da son derece faal olduğu ve geçen kasımda Tahran yakınlarındaki önemli bir füze tesisindeki patlamanın da, İranlı yetkililerin sebebini “kaza” olarak göstermesine karşın İsrailli ajanların ürünü olduğu kanaati hâkim.

Nükleer bilimci bile değiller

Stratfor uzmanları, 12 Ocak 2010’da Tahran’da motosikletli iki kişinin aracına bomba monte edilmesinin ardından meydana gelen patlamada ölen Ali Muhammedi’nin hayatıyla ilgili ayrıntıları araştırmaya koyularak, daha sonra da basına yansıyan bazı iddiaları ortaya çıkarmış. Muhammedi’nin ABD’de Chapman Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan eski bir meslektaşına ulaşan analizciler, ölen bilimcinin esas çalışma alanının parçacık fiziği olduğunu doğrulamış. UNESCO ve ABD Enerji Bakanlığı’nın teşvikiyle hayata geçirilen ve Ortadoğu’da, modern bir fizik laboratuarı oluşturma amacını taşıyan SESAME projesinde İran’ın temsilcisi olan Ali Muhammedi, bu kapsamda da sık sık Batılı bilimcilerle irtibat halindeymiş.

Ali Muhammedi’nin rejime uzak durduğu tezini kuvvetlendiren ise Stratforcuların edindiği ve dış basına sızmayan İran’daki muhalif Yeşil Hareket’in bir bildirisi. Bildiride Ali Muhammedi’nin ölümünden önce nükleer kurumlardaki tüm görevlerinden ayrıldığı, bir gün önce de evinin istihbaratçılar tarafından basılarak tüm belgelerine el konduğu bilgileri yer alıyor. Stratfor’un güvenlik uzmanlarından Sean Noonan, 27 Ocak 2010 tarihli bir yazışmada durumu

“[Cinayeti] İran istihbaratı, Hizbullah veya bunların bir kombinasyonu işledi diye düşünüyorum” şeklinde özetliyor. Terörle mücadele uzmanı Fred Burton da İsrail’in suçlanmasını İran’ın yanlış yönlendirme çabası olarak niteliyor ve ekliyor: “Belki ikili oynuyordu, belki de harcanabilecek tek kişiydi. Suikastın kusursuzluğu bazı ülkelerin istihbarat servislerine işaret ediyor, Hizbullah dahil”.

İranlı diplomat: İsrail yaptı

Stratfor uzmanları 25 Temmuz 2011’de öldürülen ve aslında elektronik mühendisi olan Daryuş Rızai ile ilgili de benzer yorumlar yapıyor. Bu noktada Reva Bhalla’nın -güvenirlilik olarak “A” notuyla sınıflandırdığı- Lübnan’daki bir İranlı diplomatik kaynağın şu ifadeleri masaya yatırılıyor: “Rızai’nin cinayeti açık bir şekilde İsrail ajanlarının işi. Nükleerci değildi ama bunun önemi olmadığı görülüyor. (...) İran’da tüm nükleer bilimciler yetkililer tarafından iyi korunduğu için Rızai kolay bir hedefti.” Ortadoğu uzmanı Kamran Bokhari ise savunma analisti Sean Noonan gibi bu bilgiye şüpheyle yaklaşarak “Çok iyi bir kaynak olabilir, AMA İranlı diplomatların ona söylediklerini aktarıyor. Propaganda üretmek onların işi. Bence ABD’nin bunu yapmak için kapasitesi daha fazla” diyor. ABD’de yaşayan İranlı bir muhalifin Rızai için “iç nedenlerden dolayı öldürüldü” yorumuna daha sıcak bakan Stratforcular, cinayetin arkasında İsrail ve ABD kadar, Devrim Muhafızları veya Besic güçlerinin de “organize suç tarzı bir hesaplaşmadan dolayı” olabileceği görüşünde birleşiyor.

Buna karşın kasımda Tahran yakınlarında bir füze üssünde meydana gelen, İran Devrim Muhafızları Füze Geliştirme ve Nükleer Programı Başkanı Tuğgeneral Hassan Moghadam’ın yanı sıra 17 askerin öldüğü saldırının sorumlusu olarak İsrail gösteriliyor. Oysa İran bu patlamanın bir “kaza sonucu” meydana geldiğini belirtmişti. Stratfor Direktörü George Friedman, nükleercilerin ölümünün aksine neden bu kez bu kadar kesin “İran yaptı” diyebildiklerini 15 Kasım 2011 tarihli bir yazışmada şu ifadelerle açıklıyor: “Birincisi bu bilgiyi diplomatik olmayan birçok kaynaktan edindim. İkincisi İsrail İranlılara gözdağı vermek için bunu kendilerinin yaptığının bilinmesini istiyor. (...) Her ne kadar gayrıresmî olsa da, bunu son derece açık bir biçimde kamuoyuna yansıtıyorlar.”

Netanyahu: İran’ı Mossad’la durduracağız

İran konusunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Obama arasındaki keskin görüş ayrılığı Stratfor’un istihbaratlarına da yansımış. Kuruluşun kulağı delik terörle mücadele uzmanı Fred Burton, 5 Nisan 2010’daki bir e-postasında diğer uzmanlara, Netanyahu’nun karşılıklı bir sohbet esnasında Temsilciler Meclisi üyesi bir dostuna söylediği şu sözleri paylaşmış: “Netanyahu, İran’ın nükleere sahip olmasını engellemek için elindeki tüm imkanları; Mossad, mağara delici bombalar, ne gerekirse kullanacağını söylemiş.” Burton’ın aktardığı konuşmada Netanyahu Obama’yı varolan tehdidi algılamamak ve gelişmelere “pembe gözlüklerle bakmakla” suçlamış. Bir başka yazışmada ise Burton’ın CIA’deki bir kaynağı, ABD veya İsrail’in yakın gelecekte İran’a saldırmayacağını belirterek, gerekçe olarak da “Biz istemediğimiz için değil, Obama istemediği için” demiş. Ancak CIA’deki kaynak şunu da eklemeden edememiş: “İsrail İran’ın nükleer silaha sahip olacağı tarihi geciktirdi, bu da üzerindeki baskının bir bölümünü azaltıyor.”