İranlılar ve ısrarlı nezaket kuralları

İranlılar ve ısrarlı nezaket kuralları

İranlıların bu geleneği, bakkaldan eşya satın almaktan nükleer müzakerelere kadar her tür sosyal iletişimde insanların birbirine nasıl davranması gerektiğini hatırlatır.

Misafir olduğum evin sahibi Fatimeh sofrada daha fazla yemem için ısrar ediyordu.

Ama yeni öğrendiğim 'taarof' kuralını ilk kez uyguladığım için, güzel İran halıları üzerinde kurulu yer sofrasında dikkatli olmaya çalışıyordum. O lezzetli yemeklerden daha çok yemek için ağzım sulansa da önce birkaç kez reddetmem gerekiyordu bu teklifi.

İran'a gitmeden önce hiç duymamıştım 'taarof'u. Arapça kökenli bu Farsça kelime İran'ın karmaşık görgü kurallarını tarif eder. Buna göre, söylenen söz kelime anlamından ötesini ifade eder.

Taarof dünyasında nezaket gurur demektir. İnsanlar kabul etmek istedikleri şeyi reddeder; yani kastetmek istemedikleri şeyi söyler, hissetmedikleri şeyi ifade eder. Aslında tersini yapmak ya da söylemek yoluyla gönlünden geçenleri aktarmak ister.

Bir keresinde Tahran'da taksiden inerken daha önce pazarlıkla anlaştığımız 250 bin riyali ödedim. Parayı almak istemedi. Israr ettim, yine reddetti. Bunun üzerine ben şaşkın bir halde gülümseyip teşekkür ederek arabadan indim.

Daha sonra arkadaşım Reza, taksicinin "Sana taarof yapıyordu" dedi. "Tabii ki para ödemeni bekliyordu. Senin daha fazla ısrar etmen gerekirdi. Taksici bu şekilde sana saygısını gösteriyordu. Taarof geleneğine göre, teklif edilen şey iki-üç kez reddedilir. Bundan sonra istediğinizi söyleyebilirsiniz, bu kabalık olarak görülmez. Önce kibarlık yapılır, ama sonunda mutlaka parasını ödersiniz."

İran'da bakkaldan malzeme satın almaktan nükleer müzakerelere kadar her tür sosyal iletişimde bu gelenek insanların birbirine nasıl davranması gerektiğini hatırlatır. Olumlu bir anlam içermekle beraber yanlış kullanıldığında, bir başkasının cömertliğinden yararlanmaya çalışıldığında kötü karşılanır.

Minnesota Üniversitesi'nde Ortadoğu uzmanı William O Beeman'a göre "Taarof'ta temel konsept 'alttan almak' şeklinde ifade edilebilir. "Kişiler karşıdakinin statüsünü yükseltmeye, kendi statülerini düşürmeye çalışır."

İran gibi hiyerarşiye dayalı bir toplumda bu davranış "sosyal istikrar sağlar, zira iki taraf da bunu yaptığında eşitlik sağlanmış olur".

İran'ı diğer Ortadoğu ülkelerinden ayıran ve geleneklerinde, dilinde ve zengin birçok sanat dalında korunan Fars kimliğidir. Rumi, Firdevsi, Hafız ve Ömer Hayyam Doğu'da ve Batı'da hala bilinen ve sevilen şairlerdir.

İranlılar kültür miraslarından gurur duyar. "Nevruz (Fars yeni yılı) en önemli tatildir bizim için. Hala Farsça konuşuruz. Kanımızda ve ruhumuzda Farsilik vardır. Ve bu değişemez" diyor arkadaşım Reza.

"Taarof İran halkının nazik özünü temsil ediyor. Bizim kültürümüzde insanın kendisini doğrudan ve objektif bir şekilde ifade etmesi kabalık olarak görülebilir" diyor İranlı ressam Fereshteh Najafi. "İranlılar açısından nazik sözler her zaman önemlidir. Belki de Farsiler şair ruhlu olduğundandır bu. Bizim en önemli düşünürlerimiz eski şairlerdir, nezaket ve övgü dolu dilimiz ise bugün de hala canlılığını koruyor."

İranlılara özgü en önemli özelliklerden biri de misafirperverlikleridir. İnsanlar ellerinde ne varsa sizinle paylaşır ve maddi olanaklarının elvermediği ölçüde fazla şey sunarlar size. İşte en saf haliyle taarof budur.

Bir çay daveti misafiri gece ağırlamaya kadar gidebilir. Birine yol sorsanız tarif etmek yerine sizi oraya götürür. İranlılar gerçekten nazik ve saygılı olduğundan içten davetleri kibarlık jestlerinden ayırması da zordur.

Fakat taarof'un taarof olarak görülmemesi gerekir. Bu ne kadar az belirginse o kadar başarılıdır. Şüpheye düştüğünüzde yapılacak en doğru şey kendinizi karşıdaki insanın yerine koymak ve onun ihtiyaçlarına öncelik vermektir.