T24 - İngiltere’de hükümet Irak’ın işgalinden aylar önce petrol şirketleriyle masaya oturmuş. Yeni yayımlanan belgelere göre bakanlar BP ve Shell’e ‘yeni Irak’ta’ paylarına düşeni alacaklarına dair söz vermiş. Irak Savaşı’nın petrolle bağlantılı olduğu iddiasını defalarca reddeden İngiliz hükümetinin, Mart 2003’teki işgalden önce en büyük petrol şirketleriyle Irak rezervlerinin paylaşımı konusunda görüştüğü ortaya çıktı. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:Petrol karşıtı eylemci Greg Muttitt’in Bilgi Edinme Yasası kapsamında elde ettiği 1000’den fazla belgeye göre, hükümet yetkilileri Ekim-Kasım 2002 arasında BP ve Shell yöneticileri ile en az beş kez görüştü. İngiliz gazetesi The Independent’ın dün ilk kez yayımladığı belgelere göre;
Dönemin Ticaret Bakanı Elisabeth Symons işgalden beş ay önce BP yetkilileriyle görüştü. Symons, Blair’ın Irak’ta rejim değişikliğine dair Amerikan planlarına sunulacak askeri destek karşılığında, ödül olarak İngiliz şirketlerine Irak’ın rezervlerinden pay verilmesi gerektiğine inandığını söyledi. Bush’a şart koştular Symons, BP adına George W. Bush yönetimine lobi yapmayı kabul etti. Zira İngiliz petrol devi, Washington’ın Fransız, Rus ve Amerikan şirketleriyle sessiz sedasız yaptığı anlaşmalardan ‘dışlanmaktan’ korkuyordu. BP, Shell ve BG (eski adıyla British Gas) ile 31 Ekim 2002’de yapılan bir toplantının tutanaklarına şu ifadeler geçti: “Barones Symons da şunu kabul etti ki, İngiltere Irak krizinde ABD’nin göze çarpan bir destekçisi olacaksa, İngiliz şirketlerinin Irak’tan pay almamasını meşrulaştırması zor olacaktır.” Belgeye göre Symons şirketleri ‘Noel’den önce bilgilendireceğine’ söz verdi. İngiliz Dışişleri 6 Kasım 2002’de, BP’yi Irak’ta ‘rejim değişikliği sonrası’ fırsatlar hakkında görüşmeye çağırdı. Toplantı tutanaklarında şu ifadeler yer aldı: “Irak büyük bir petrol madeni. BP de bu pazara girmek için her şeyi göze almış durumda ve siyasi anlaşmalar yüzünden bu fırsattan olmaktan korkuyor.” Ekim 2002 tarihli bir toplantıya dair belgede İngiliz Dışişleri Ortadoğu Direktörü Edward Chaplin’in “Saddam sonrası Irak’taki faaliyetlerden İngiliz şirketlerine adil pay elde etmek konusunda kararlıydık” sözleri yer alıyor.
BP: Irak her şeyden önemli Bir diğer belgede ise halk önünde Irak’ta ‘stratejik çıkarı bulunmadığında’ ısrar eden BP, Dışişleri’yle yaptığı görüşmelerde “Irak uzun zamandan beri gördüğümüz her şeyden daha önemli” yorumunu yapıyor. Irak işgalinin hemen ardından yapılan 20 yıllık kontratlar, petrol endüstrisinin en büyük anlaşmaları olarak tarihe geçmişti. Bu anlaşmalarla, ülkenin 60 milyon varillik günlük üretiminin yarısı BP ve Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin (CNPC) oluşturduğu konsorsiyum tarafından satın alındı ki, bu konsorsiyum güney Irak’taki Rumeyla petrol yatağından yılda 658 milyon dolar kâr ediyor.Belgeleri edinen Muttitt ise “Savaştan önce hükümet Irak’ın petrollerinde bir çıkarı olmadığında ısrar ediyordu. Şimdi görüyoruz ki, petrol esasında hükümetin göz önünde bulundurduğu en önemli stratejik noktalardan biriydi ve bu dev ödülü onlara vermek için petrol şirketleriyle gizlice işbirliği yapıldı” diye konuştu.