Gaziantep'te 2014 yılında 2 örgüt militanıyla gözaltına alınan IŞİD'ın infazcısı olduğu ileri sürülen Ahmet Güneş'in tutuklu yargılanırken önce tahliye edilip, sonra cezaya çarptırılıp 'iyi hal' indirimi uygulandığı ortaya çıktı.
Doğan Haber Ajansı'ndan Hasan Kırmızıtaş'ın haberine göre, Serbest kaldıktan sonra kayıplara karışan Ahmet Güneş, yargılandığı cinayet davasında şu ana kadar yapılan 3 duruşmasına da yakalanamadığı için katılmadı.
Gaziantep’te rutin yol kontrolü yapan polis ekipleri, 25 Mart 2014 günü Şanlıurfa yönünden gelen Mustafa Delibaşlar yönetimindeki otomobilden yol kenarındaki çalılıklara malzeme atıldığını fark etti.
Bunun üzerine durdurulan otomobilin sürücüsü, polislerin ele geçirmesini önlemek amacıyla yırtmaya çalıştığı kağıtta 3 ayrı mail adresi ve şifreleri bulundu. Kağıda el koyan polis, sürücü ile otomobilde bulunan Ökkeş Durmaz ve Ahmet Güneş’i gözaltına aldı.
Çalılıklarda yapılan aramada ise şüphelilerin otomobilden attığı 1 harddisk, 1 flash bellek, 1 hafıza kartı ile 1 siyah renkli kar maskesi ele geçirildi. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramada ise örgütsel dokümanlar ile kitaplar ele geçirildi.
Ele geçirilen harddiskin yapılan incelemesinde Suriye’nin Lazkiye kentinde rejim güçleriyle birlikte hareket ederken yakalandığı ve PKK’lı olduğu öne sürülen bir Suriyelinin infaz edildiği görüntülere ulaşıldı. 5,5 dakikalık kamera kaydında, infazı yapan grupta yer alanların geçen 19 Mayıs günü polis operasyonunda kendisini patlatarak ölen Yunus Durmaz tarafından yönlendirildiği görülüyor.
Ahmet Güneş’in infaz nedenini Arapça konuşmayla anlattığı görüntülerde, Yunus Durmaz, IŞİD üyelerine, ’vurulup düştükten sonra cesede herkes bir tane sıksın’ diye talimat veriyor. İnfazın gerçekleştirilmesinin ardından Ahmet Güneş de yerdeki cesede tekbir getirerek kalaşnikof tüfekle birkaç el ateş ediyor. Harddiskte bulunan diğer görüntülerde de Ahmet Güneş’in Suriye’deki IŞİD kamplarında silah ve bomba eğitimi aldığı belirlendi.
Şüphelilerden elde edilen hafıza kartlarında yapılan incelemede bazı belgelerin ise Jandarma Genel Komutanlığı’nca hazırlanan ve üzerinde ’hizmete özel’ ibaresi bulunan dokümanlar bulundu. Dokümanlarda; istihbaratın üretilme safhaları ve kayıtlar, haber elemanı temin edilmesi ve kullanılması, istihbarata karşı koyma, koruyucu güvenlik gibi konularda yapılması gerekenlerin yazılı olduğu ortaya çıktı. Bir başka dokümanda ise örgüt üyelerinin adli soruşturma aşamalarında takınması gereken tutum ile istihbarat elde etme yöntemlerinin ayrıntılı şekilde anlatıldığı görüldü.
Gözaltına alınan şüphelilerden Ahmet Güneş ve Ökkeş Durmaz, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde inşaat işçiliği yaptıklarını, işlerini tamamladıktan sonra ziyaret ettikleri Balıklıgöl’de Gaziantep plakalı otomobilini görünce tanıştıkları Mustafa Delibaşlar’dan kendilerini kente getirmesi ricasında bulunduklarını söyledi. Ahmet Güneş, polisin örgüte ilişkin yönelttiği soruları ise susma hakkını kullanarak yanıtsız bıraktı ve 3 şüpheli 27 Mart günü sevk edildikleri adliyede tutuklanarak cezaevinde konuldu. 3 sanık hakkında, tutuklanmalarından yaklaşık 1 ay sonra 22 Nisan günü ’silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın ilk duruşmasında hakim karşısına çıkan sanıklardan Ahmet Güneş, bir Suriyelinin infazında kendi can güvenliğinden endişe ettiği için yer aldığını öne sürdü.
Herkesin birbirine şüpheyle bakıp, ajan olarak değerlendirdiğini bu nedenle kendisinin de Suriyelinin cesedine ateş ettiğini anlatan Güneş, "Suriye’nin Lazkiye kentinde ilim tahsili amacıyla bulunduğum sırada görüntülerdeki kalabalık beraberindeki bir şahsı getirdiler. Bu şahsın Esad askeri olduğunu, birkaç gün önce Esad askerleri ile beraber baskın yaptıkları köyde 2-3 genç kıza tecavüz ettiğini, köyü yağmaladıklarını, erkekleri esir aldıklarını söylediler. Bu şahsın bu nedenlerden dolayı öldürüleceğini bu hususta medrese talebelerinden birinin beyanat yapmalarını istediler. Medrese öğrencilerinden yaşı en büyük ben olduğumdan ve Arapça’yı iyi konuştuğumdan dolayı bu konuşmayı benim yapmamı istediler. Ben biraz tereddüt ettim. Ancak ortam çok karışıktı, herkes birbirine şüpheyle bakıyordu, ajan olarak değerlendirebiliyordu. Bende can güvenliğimi dikkate alarak orada mecburen o konuşmayı yapmak zorunda kaldım. Yoksa grupla hiçbir alakam yoktur. İnsan canının hiçbir kıymetinin olmadığı bir ortamdı. Bene dikte edilen böyle bir konuşmayı sırf can güvenliğim nedeniyle yapmak zorunda kaldım, aksi taktirde o namluların bana dönmesi içten bile değildi."
Güneş, savunmasında ayrıca IŞİD veya yasa dışı başka bir örgütle bağlantısı olmadığını da söyledi. Tutuklu diğer sanıklar Ökkeş Durmaz ile Mustafa Delibaşlar ise örgüt bağlantıları olmadığını ifade edip beraat istedi.
Davanın ikinci duruşmasının yapıldığı 27 Mayıs 2014’teki celsede ise sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, dosyada yer alan ve Suriye’de bir kişinin öldürüldüğü görüntülere ilişkin Ahmet Güneş hakkındaCumhuriyet Başsavcılığı’na ’kasten öldürme’ suçundan ayrı bir dava açılması için suç duyurusunda bulundu.
Sanıkların tutuklanmalarından yaklaşık 7 ay sonra 30 Ekim günü yapılan dördüncü duruşmada suçlamaları reddeden sanıklarla ilgili mahkeme heyeti, savunmalarının alınması, delillerin elde edilmiş olması, delil karartma şüphelerinin bulunmamasını göz önünde bulundurarak adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyelerine karar verdi.
Bu sırada 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç duyurusu üzerine Ahmet Güneş hakkında 6 Mart 2015 günü ’kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı ve dava 2’nci Ağır Ceza mahkemesinde görülmeye başlandı. Ancak, serbest kaldıktan sonra kayıplara karışan Ahmet Güneş, yargılandığı cinayet davasında şu ana kadar yapılan 3 duruşmasına da yakalanamadığı için katılmadı.
Adli kontrol şartıyla tahliye edilen ancak ardından kendisine ulaşılamayan 3 sanığın yargılandığı ’silahlı terör örgütü üyesi olma’ davasında mahkeme heyeti, Ankara Gar saldırısından 12 gün sonra 22 Ekim 2015 günü karara vardı. Mahkeme heyeti elde edilen görüntülerde sanıklardan Ahmet Güneş’in IŞİD kamplarında silahlı eğitim aldığı, bir kişiyi öldürdüğü ve terör örgütüne kendi iradesi ile katılarak organik bağ kurarak suç işlediğine kanaat getirdi. Mahkeme diğer sanıklar Ökkeş Durmaz ve Mustafa Delibaşlar’ın ise Ahmet Güneş ile aynı araçta yakalanmaları dışında örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduklarına dair yeterli delil bulunamadığını saptadı. Mahkeme heyeti, tahliyelerinin ardından kayıplara karışan ve Ankara Gar saldırısının sanıkları arasında yer alan Mustafa Delibaşlar ile örgütün Türkiye ve Suriye’de etkin isimleri arasında yer aldığı bilinen Ökkeş Durmaz’ı ayrı ayrı beraat ettirdi, ayrıca yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme, bir kişinin infazında konuşup, bu kişiye ateş eden, IŞİD kamplarında silah ve bomba eğitimi alırken görüntüleri mevcut olan Ahmet Güneş’i ise sabit olan terör örgütü üyeliği suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanığın duruşma sürecine yansıyan iyi halini lehine takdiri indirim nedeni kabul ederek 6’da bir oranında indirim yaparak cezasını 6 yıl 3 aya indirilmesine hükmetti.
Öte yandan mahkeme tarafından iyi hal indirimi uygulanan ve yargılama sırasında hiçbir örgütle bağı olmadığını söyleyen Ahmet Güneş, Gaziantep’te polisin El Kaide olarak başlatıp ardından IŞİD’e yönelen 19 kişiye yönelik soruşturması kapsamında da fiziki ve teknik olarak takip edilmişti. Polisin adım adım izlediği şüpheliler arasında yer alan Ahmet Güneş, örgütsel amaçlı faaliyetlere katıldığı belirlenmiş ve bu sırada fotoğrafları çekilerek soruşturma dosyasına konulmuştu. Polisin soruşturmasının ardından fiziki ve teknik takip altındaki kişiler hakkında açılan dava ise halen sürüyor.
Kendisine ulaşılamayan ve kardeşi Talha Güneş ile IŞİD’in Suriye’deki etkin isimleri arasında yer aldığı belirtilen Ahmet Güneş’in amcasının oğlu İsmail Güneş, geçen 1 Mayıs günü Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik bomba yüklü araçla saldırı düzenleyerek 3 polisin şehit olmasına, onlarca polis ve vatandaşın da yaralanmasına neden oldu.
Davada beraat eden ve tahliyelerinin ardından kendisine ulaşılamayan Ökkeş Durmaz ile Mustafa Delibaşlar da halen Suriye’de IŞİD saflarında yer alıyor.