Adıyaman'daki 'Dokumacılar' grubu aracılığıyla Suriye'ye geçerek IŞİD saflarında savaştıktan sonra ruh sağlığı bozularak Türkiye'de hastaneye yatırılan Yakup Aktulum'un babası, "Oğlumun akli dengesini yitirmesine seviniyorum, saldırıyı yapanlardan biri olabilirdi" dedi.
Radikal'den İdris Emen'in haberine göre, Adıyaman'da "Dokumacılar" adlı IŞİD hücresinin üyesi olduğu iddia edilen Yakup Aktulum'un babası Mehmet Tevfik Aktulum, “Benim oğlum üç kez Suriye’ye gidip geldi. Akli dengesini yitirdiği için Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde iki kez tedavi gördü. Ankara saldırısı sırasında oğlum tedavi görüyordu. Saldırıyı duyunca içim ürperdi. Eğer oğlum akli dengesini yitirmeseydi o saldırıyı yapanlardan biri olabilirdi. Oğlumun akli dengesini yitirmesine seviniyorum” dedi.
Yakup Aktulum’un Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘silahlı terör örtüğü üyeliği’ soruşturması kapsamında 12 Ağustos’ta şüpheli sıfatıyla ifade verdiği, Aktulum’un adli kontrolle serbest bırakıldığı ortaya çıktı.
Adıyaman'da, IŞİD hücresi olarak adlandırılan Dokumacılar grubunun üyesi olduğu iddia edilen Yakup Aktulum ilk olarak 2013 yılında Suriye’ye gitti. Dört ay Suriye’de kalan Aktulum memleketi Adıyaman’a geri döndü. İki ay Adıyaman’da kalan Aktulum, sonra tekrar Suriye’ye gitti. Suriye’de ayağından yaralanan Aktulum 2014’te bir kez daha Adıyaman’a döndü. Ruh sağlığı giderek bozulan Aktulum ailesine ve çevresine zarar vermeye başlayınca babası tarafından savcılığa şikayet edildi. Aktulum Nisan 2015’te tedavi edilmek üzere savcılık tarafından Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne gönderildi.
Suriye’ye gidip geldikten sonra oğlunun sık sık öfke nöbeti geçirdiğini söyleyen baba Mehmet Tevfik Aktulum oğluyla ilgili, ‘’benim oğlum Hakkari’de askerlik yapmıştı. Askerden sonra zaman zaman öfke nöbeti geçiyordu. 2013 yılında işsizdi. Eylül 2013’te Suriye’ye gitti. Dört ay orada kaldıktan sonra Adıyaman’a geri geldi. Ardından iki kez daha Suriye’ye gidip geldi. Son geldiğinde ayağından yaralanmıştı. Suriye’de yaşadıklarıyla ilgili bizimle hiçbir bilgi paylaşmıyordu. İçe kapanmaya başladı. Giderek ruh sağlığı bozulmaya başladı. Bana, annesine ve komşularına saldırmaya başladı. Evde pencere ve kapıları kırıyordu. Oğlumdan dolayı bir kaç kez evi terk etmek zorunda kaldım. Daha fazla dayanamayınca Nisan 2014 yılında emniyete başvurdum. Onlar da beni savcılığa sevk ettiler. Savcılık ifademizi aldıktan sonra oğlumu tedavi için Adana’ya gönderdi. İki ay orada tedavi gördü. Geldiğinde durumu düzelmişti’’ dedi.
Ankara saldırısı sırasında oğlunun Adana’da tedavi gördüğünü söyleyen Mehmet Tevfik Aktulum sözlerine şu şekilde devam etti:
‘’Ankara saldırısından üç gün önce oğlum tekrar kriz geçirmeye başladı. Komşularımız bizden şikayet etmeye başladı. Bunun üzerine Adıyaman Valiliği’ne başvurdum. Oğlumu tedavi için tekrar Adana’ya gönderdiler. Orada yaklaşık 10 gün tedavi gördü. Sonra Adıyaman’a geri geldi. Ankara saldırısını sırasında oğlum tedavi görüyordu. Saldırıyı duyunca içim ürperdi. Eğer oğlum akli dengesini yitirmeseydi o saldırıyı yapanlardan biri olabilirdi. Bunun için oğlumun akli dengesini yitirmesine seviniyorum. Ancak ben bir babayım. Oğlumun tedavi edilmesini ve Suriye ile ilişkisinin kesilmesini istiyorum. Bir baba olarak bu saldırıları yapanları yüz bin kere lanetliyorum. Ben 50 yaşındayım bu güne kadar bir karıncayı bile incitmedim. Benim oğlum şu anda Adıyaman’da benim yanımda.’’
Öte yandan Yakup Aktulum’un Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘silahlı terör örtüğü üyeliği’ soruşturması kapsamında 12 Ağustos’ta şüpheli sıfatıyla ifade verdiği, Aktulum’un adli kontrolle serbest bırakıldığı ortaya çıktı. İfadesinde İslam Çay Ocağı’na gittiğini söyleyen Aktulum çocukları Suriye’ye giden ailelerin İslam Çay Ocağı’na geldiğini belirterek, “Muhammet Zana Alkan, Ahmet Taşar, Orhan Gönder isimli kişilerin aileleri ben çay ocağında iken benim yanıma gelerek çocuklarının Suriye’de olup olmadığı sordular. Benden onları Suriye’den alıp getirmemi istediler. Ben de kendilerine o şahısları görmediğimi ve tanımadığımı söyledim. Ömer Deniz Dündar’ın ailesi ise beni evlerine davet ederek çocuklarını Suriye’den getirmemi istediler” dedi.