IŞİD'in Irak'taki ilerleyişi Obama'yı zor durumda bırakıyor

IŞİD'in Irak'taki ilerleyişi Obama'yı zor durumda bırakıyor

Irak’ta Musul’un ele geçirilmesinin ardından bölgedeki ilerleyişi hızlanan IŞİD, ABD'nin milyarlarca dolar ile desteklediği Irak hükümetini tehdit ediyor. Ancak tehlike sadece Irak’la sınırlı değil. Suriye'nin Akdeniz sahilinden modern Irak'a kadarki toprakları kapsayan bir radikal İslamcı devlet kurmayı hedefleyen örgüt, “Bölgede istikar hedefleyen Obama hükümeti için de alarm zillerini çaldırıyor.” 

Bill Spindle ve Gerald F. Seib’in wsj.com.tr’de yer alan analizi şöyle:

İsrail'de bu hafta gerçekleştirilen bir güvenlik konferansında genelkurmay başkanı uzun bir süre önce ölmüş iki diplomatın resmini gösterdi. İngiliz Mark Sykes ve Fransız François Georges-Picot, modern Orta Doğu'nun sınırlarını çizen bir anlaşmayı gerçekleştirerek tarihe isimlerini yazdırdılar. Bu insanları hatırlamanın amacı: Koca bir yüzyıl aynı kalan bu sınırların ve ülkelerin değişme ve hatta ortadan kaybolma ihtimali bulunuyor. General Benny Gantz, "Sistemin tümü iskambil kartlarından yapılmış bir evin çökmesi gibi yıkılmaya başladı," ifadesini kullandı.

İslamcı militanlar Suriye'deki kontrol ettikleri bölgeden şimdi de Irak'a geçti ve şehirleri ele geçirip ABD'nin milyarlarca dolar ve binlerce Amerikan askerinin hayatını vererek desteklediği Irak hükümetini tehdit ediyor.

IŞİD olarak bilinen örgüt sadece Irak ve Suriye için tehdit oluşturmuyor. Örgüt aynı zamanda Suriye'nin Akdeniz sahilinden modern Irak'a kadarki toprakları kapsayan bir radikal İslamcı devlet kurmayı planlıyor.

Hükümetler ve sınırlar farklı yerlerde de kuşatma altında bulunuyor. Bir yılı aşkın bir süredir Lübnanlı Şii militanlar Suriye'ye geçerek Suriye hükümetinin gayrı resmi kolu görevini gördü. Bu sırada birçok Suriyeli mültecinin Lübnan'a kaçmasıyla Lübnan'da şu anda okul çağında olan Suriyeli çocuk sayısı okul çağındaki Lübnanlı çocukların sayısını aşmış bulunuyor. Irak'ta ise Kürt nüfus Irak hükümetinin direnmesine karşı Türkiye'nin yardımı sayesinde ülkenin kuzeyinde kendilerine bir vatan oluşturdu. Kürdistan Bölgesel Yönetimi kendi petrolünü ihraç ediyor, kendi gümrük ve göçmenlik işlerini idare ediyor ve peşmerge adı verilen güvenlik güçleriyle kendisini savunuyor. Bölgede istikrarı sağlamaya odaklanmış olan ABD için resim zorlaştı. Irak'ta hızla kötüleşen durum ise Obama hükümetinde alarm zillerini çaldırıyor. Beyaz Saray Perşembe günü yaptığı açıklamada ABD'nin Irak Başbakanı Nouri al-Maliki'ye doğrudan askeri yardım yapmayı değerlendirdiğini belirtti. Yetkililer Bağdat'ın yarım saat uzağına ulaşan militanlara havadan müdahale edilebileceğini ima etti.

"Kısa vadede yapılması gereken bazı askeri müdahaleler var," diyen Başkan Barack Obama, "Ulusal güvenlik ekibimiz tüm seçenekleri değerlendiriyor," ifadesini kullandı. Obama Irak'ın Şii hükümetinden Şii ve Sünniler'in cihatçılara karşı birlikte hareket etmesi için siyasi yollar aramasını istedi. Obama "Bu olay Irak hükümeti için bir uyanış çağrısı olacak," dedi.

 

Peki Orta Doğu devletlerinin sınırları neden bir anda geçirgen ve etkisiz hala geldi?

 

Kısaca Irak ve Suriye'deki şiddet olayları bölgenin tarihteki etnik ve dini imparatorlukları arasındaki bir çekişmeye dönüştü: Persli ve Şii İran, Arap ve Sünni Suudi Arabistan ve Türk ve Sünni Türkiye. Orta Doğu'nun tamamına tarihte bir zamanlar hükmetmiş olan bu imparatorluklar şu anda Akdeniz'den Körfez'e kadarki topraklar üzerinde etki kurabilmek için bir savaş halinde bulunuyor.

Örnek olarak Irak'ın Şii hükümetini tanımayı reddeden Suudi Arabistan Suriye'de sadece Sünni isyancı gruplarını desteklerken Şii Hizbullah'a karşı çıkıyor.

İran ise Şii bağlantılı Suriye rejiminin destekçiliğini yapıyor ve Irak'ın Şii hükümetiyle de derin bağlar kurdu. İran'ın Devrim Muhafızları'nın 1980'lerde kuruluşuna yardım ettiği Hizbullah ise silahlı ve eğitimli birlikleriyle güçlü olmaya devam ediyor. ABD de burada rol oynadı. 11 Eylül'den sonra saldırılarla hiçbir ilgisi bulunmayan Saddam Hüseyin'i deviren ABD bölgeyi değiştirmek için ilk adımı Irak'ta attı.

Arap Baharı ise etnik ve dini tansiyonu yüksek tutan otoriter rejimlerin başındaki diktatörleri koltuğundan etti. Suriye ayaklanması sonuç vermedi ve bunun yerine bir iç savaşa dönüştü. İki tarafta dini ve etnik propaganda ve zalimliği avantajlarını korumak için kullandı.

ABD bölünmelerin bir kısmını destekliyor. Örnek olarak Şii Suriye rejimini desteklemezken Irak'ta kurulmasına yardım ettiği Şii hükümetini destekliyor. ABD'nin Iraklı lideri devirmesi ve mezhepsel yönetimi cesaretlendirmesi gerginliklerin dini ve etnik çizgilere kaymasına sebep oldu. ABD daha sonra uzun ve sorunlu Irak işgaliyle yerel otoriteye daha da zarar verdi.

Küresel güç yapısındaki genel değişimler de değişime yol açtı. Onlarca sene boyunca Orta Doğu, Soğuk Savaş ve petrol siyaseti sebebiyle kilitli kalmıştı. ABD Sovyet Birliği'ne karşı çıkan ülkeler olan Körfez ülkeleri, Ürdün ve Mısır'ı desteklerken, Sovyetler ise kendi dostları Suriye, Irak, Libya ve bazen Yemen'i destekledi. ABD birçok demokrasi karşıtı ve otokratik rejimi destekledi ama sonuç göreceli bir istikrardı.

Ancak şu anda Soğuk Savaş yapısı yıkıldı ve başka yerlerde yeni enerji kaynaklarının belirmesi istikrar üstüne konulan primi düşürdü.

ABD ve bölgesel güçler için temel sorun düzensiz konumdaki tehlikeli grupların yükselişiyle kontrolü ellerinden kaybetmek gibi gözüküyor.

IŞİD hem Türkiye hem de Suudi Arabistan için bir tehdit oluşturuyor. Ancak Irak'ın 2. en büyük şehri Musul'un ele geçirilmesi de dahil olmak üzere örgütün geçen hafta gerçekleştirdiği kolay saldırılar hükümetlerin yıllar süren isyanlarla tökezlemesi ve bu iki ülkenin ve Körfez ülkelerinin muhalefeti desteklemesiyle gerçekleştirildi.

İran şiddet yanlısı ve sık sık Sünniler'i hedef alan Şii militanları cesaretlendirerek onlara eğer IŞİD hükümetin sağlayamadığı güvenliği sağlarsa birçok Sünni'nin IŞİD'i kabulleneceği mesajlarını verdi.

Bu karmaşıklık Obama'yı zor duruma sokuyor. Birkaç hafta önce Obama ABD'nin çıkarlarıyla ilgisi olmadığını belirttiği mezhepsel çatışmalardan uzak durmasının sebeplerini bir politika konuşmasında aktardı. Ancak Obama şimdi ABD'nin bir şey yapmak zorunda olduğunu kabul ediyor.

Başkan için asıl tehlike ABD'nin tekrar çatışmaya sürükleniyor olması. Bu sefer daha az seçenek bulunuyor ve bunların hiçbiri iyi değil.