Işınlanma yarım kalırsa suçlu kim olacak?

Işınlanma yarım kalırsa suçlu kim olacak?

Reyhan Oksay - Cumhuriyet

(Kaynak: New Scientist, 14 Eylül 2013)

 

Bugünkü yasalar, yeni teknolojilerin şekillendireceği geleceğin dünyasında yetersiz kalabilir. Robotlar, ışınlama cihazları, sürücüsüz otomobiller, insansız hava taşıtları gibi yeni teknolojilerin hüküm süreceği gelecekte, olası yasal sorunlar karşısında çaresiz kalmamak için bir grup hukukçu, şimdiden ileri teknolojilerin yaratacağı hukuki sorunların tartışıldığı toplantılar düzenliyor. 

İnsanların teleport* yardımı ile yolculuk yapacağı uzak bir gelecekte, ışınlama sisteminin bozulması durumunda kanun kimin yakasına yapışacak? Bugün ancak bilim kurgu öykülerine konu oluşturan böyle bir durum, gelecekte hangi yasa altında incelenecek?

Sistem arızasına bağlı olarak nakledilen insanın tamamen ortadan yok olması durumunda, bu bir cinayet vakası olarak değerlendirilebilir mi?

Veya atomlarına ayrılan insana ait veriler ortadan kaybolursa, bu durum veri-koruma yasalarının ihlali olarak algılanabilir mi? Her şeyden önce insanın “kendisi” yolda bir yerlerde depolandıysa, bu bir hırsızlık veya izinsiz kopyacılık vakası olarak ele alınabilir mi?

Bu gibi sorunlara bugünden kafa yoran bir grup hukukçu, yılda bir kez düzenli olarak bir araya geliyor ve gelecek yüzyılda veya daha ileri tarihlerde teknolojinin doğuracağı olası yasal sonuçları tartışıyor.

Bu tartışmalardan çıkan sonuçlar ilgili hükümetlere tavsiye olarak sunuluyor. Üzerinde durulan konuların başında, robotların neden olabileceği muhtemel zararlar, insansız hava taşıtlarının özel yaşam için bir tehdit oluşturup oluşturmayacağı, insan teleportasyonu sırasında oluşacak kazalar geliyor.

 

Teknolojiler yeni, yasalar eski

 

Bu bir grup hukukçu bu işi neden yapıyor? Bir kere tarih, yeni teknolojilere hazırlıksız yakalanmış toplumların yaşadığı olumsuz öyküler ile dolu. Bu öykülere konu olan yüz karası yasal düzenlemeler, çoğunlukla aceleci ve yeterince bilgilendirilmemiş yasa koyucular tarafından çıkartılmış olduğu için, önceden bilgilendirilme ve hazırlıklı olma yaşamsal önem taşıyor. 

Teknoloji insan yeteneklerinde değişiklik yarattığı anda, yasaların vakit kaybetmeden bu yeni duruma uyum sağlaması gerekir. Bunun yapılmadığı durumlarda, yasaların işlevsiz kaldığı hatta komik sonuçlara da yol açtığı da görülmüştür. 20. yüzyılın başlarında ilk uçakların havalandığı dönemde, ABD yasalarına göre mülkiyet hakları insanların evlerinin hemen yukarısındaki gökyüzünü de kapsıyordu. Uçak sayısı arttıkça insanlar mahkemelere koşarak, uçakların mülkiyet haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle havayollarından para kopartma yarışına girdiler. Savcılar bunun üzerine hava sahasının “kamuya ait yol” olduğu kararını çıkartmak zorunda kaldı.

Ayrıca yeni icatlar tamamen yeni mevzuat gerektirebilir. Bu konuda da yasa koyucuların sicili pek de parlak değildir. 19. yüzyılda İngiliz yasalarına göre bir araba sürücüsü aracının önünde koşup, uyarı bayrağı sallayan bir kişiyi görevlendirmek zorundaydı.

 

Çözümü geçmişte arama alışkanlığı

 

Yasaları uygulayanlar çoğunlukla gelecekte yasaların oynayacağı rol konusu ile ilgilenmezler. Herhangi yasal bir sorunla karşılaştıklarında genel yaklaşım çözümü geçmişte aramaktır. İngiltere’deki Strathclyde Üniversitesi’nden internet yasaları uzmanı Lilian Edwards, hukukçuların geriye dönük araştırmalarla gereksiz vakit kaybetmelerinden rahatsız. Edwards, “Örneğin bugün karşılaştığınız bir vakayı 1830 yılında yapılmış yasalarla çözmeye çalışmak at arabalarıyla ilişkili yasal düzenleme ile günümüz trafiğini düzenlemeye benziyor” diyor.

Edwards, teknoloji ve bilimkurgu meraklısı hukukçuları bir araya getirmeyi başararak “Gikii” adını verdikleri konferansları başlattı. Bu fikir çok çabuk tuttu. Önce Avrupa’da sonra Avustralya ve Japonya’da da benzer toplantılar yapılmaya başlandı.

 

İnsansız hava taşıtları ve özel yaşam

 

Gelecekte mahkemelerde ve parlamentolarda tartışılma olasılığı en yüksek teknoloji sorunu insansız hava taşıtları ile ilgili. Yerel yasa koyucular bugün sivil hava sahası içinde dronların yarattığı güvenlik sorunları ile ilgilenirken, İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi’nden Lachan Urquhart ve ekibi daha çok özel yaşam ile ilgili sorunlarla ilgileniyor. Urquhart bu konudaki endişelerini şöyle dile getiriyor:

“Dronlar kamera taşıdıkları için insanları izleyebilir, evlerinde ve bahçelerinde iken kaydedebilir. Ayrıca bugün dronlar özel sektörün de emrinde. Şu anda var olan yasalar bu kişilere herhangi bir yükümlülük getirmiyor. Düşünsenize dronlara sahip paparazziler, işlerini yakalanma korkusu olmadan yapabilecekler?”

Edinburgh Üniversitesi’nden hukuk profesörü Burkhard Schafer, algoritmalar, yapay zekalar ve kendi kendine giden otomobiller ile ilgili çok büyük bir yasal boşluk bulunduğuna dikkat çekiyor.

Schafer bir otonom robotun insanlar için ne gibi tehlikeler yaratabileceğini şu örnekle açıklıyor:

“Bir restoranda devreleri kırışmış, fonksiyonları bozulmuş bir garson robot, herkesin duyabileceği bir sesle kredi kartınızda yeterli bakiye kalmamış olduğunu, çünkü kredi limitinizin internet üzerinden satın aldığınız porno dergiler yüzünden aşılmış olduğunu söylerse, ne yaparsınız? Bu şekilde aşağılanmış olmanızın sorumlusu kimdir? Robotu programlayan yazılımcı mı, yoksa bakımını doğru dürüst yapmayan teknisyen mi?”

 

Teknoloji hukukçuların yerini alabilir mi?

 

Son Gikii konferansında doğrudan hukukçuları hedef alan bir soru, toplantıya katılanlarda ciddi rahatsızlık yarattı. Soru şuydu: Teknoloji hukukçuların yerini alabilir mi? Hukuk danışmanlığı yapan ve aynı zamanda yazar olan Richard Susskind, hukuki işlemlerin pek çoğunun kısa zaman sonra otomatik hale getirilebileceğini öne sürüyor. Susskind’e göre bu işlemlerin başında gayri menkul alım satım işlemleri geliyor. Bu sürecin sonunda hukukçular işsiz kalabilir mi?

Gikii toplantılarını düzenleyenler mesleki becerilerinin tümüyle otomasyona bağlanabileceğini düşünmüyorlar. Schafer bir hukukçu olarak toplumdaki yerlerinin sağlam olduğunu düşünüyor: “Korkarım bizden kurtulamayacaksınız. Yarının dünyasında bir hukukçuya ihtiyaç duyacağınızdan eminim.” 

 

*İnsanların ve nesnelerin nakledilmesinde kullanılan cihaz: İki türlü çalışır:
a) Madde atomlarına ayrılarak atomlar ışınlanır ve destinasyon alanında yeniden birbirine monte edilerek orijinal nesne meydana getirilir
b) Maddenin moleküler yapısı ve state (durum) bilgisi destinasyona gönderilir. Destinasyon alanında bu bilgiden yola çıkılarak nesne yaratılır.