İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nda grev 6. gününde

İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nda grev 6. gününde

İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda (İSDEMİR) 7 ay süren toplu sözleşme görüşmelerinde sonuç alamayan işçilerin 15 Temmuz tarihinde başlattıkları grev bugün 6. gününe girdi. Haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyleyen işçiler, ‘mesele sadece ücret değil, mobbing de sorunlar arasında” dedi.

Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikası olan İSDEMİR’de, Çelik-İş Sendikası ile fabrika yönetimi arasında ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yürütülüyordu. Bir sonuç alamayan işçiler ise 15 Temmuz’da  greve gitti. Müjde Ağır'ın Dağ Medya'daki haberine göre, grevin bugün 6. günü. Dağ Medya olarak işçilerle konuşup, grevin nasıl gittiğini sorduk.

İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda, çalışanların, ücretlerin yetersizliği, iş güvenliği eksikliği ve huzursuz bir iş ortamı sıkıntısı ile başladıkları grevin 6. gününde, sabah saatlerinde grev çadırı önünde kalabalık bir miting yapıldı. İşçilerin, Çelik-İş üyelerinin, işçi ailelerinin ve siyasi isimlerin katıldığı mitingde, işçiler haklarını alana kadar grevden vazgeçmeyeceklerini belirttiler.

2002’de özelleştirilen İsdemir’in çalışanlarına kardeş fabrika Ereğli ile aynı ücreti alacakları konusunda verilen sözler bugün hala tutulmadı. İsdemir’in 4 bin 500 çalışanı, Ereğli’nin 6 bin 500 çalışanından 2 milyon ton fazla ürettikleri halde maaş dengesizliği olmasına sonunda isyan etti.

Çelik-İş sendikası üyeleri ile yaptığımız röportajda işçiler, Ereğli işçilerinin aldığı maaşı ve sahip oldukları şartları duyduklarında morallerinin bozulduğunu ve iş veriminin düştüğünü söylediler.

\

Fotoğraflarını çektiğimiz ama isimlerini vermekten çekinen işçilerin grev sürecine ilişkin görüşleri şöyle:

'İki kardeş fabrika ayrı tutulmasın'

"Artık sosyal medya diye bir şey var. Herkes birbiri ile rahatça iletişim kurabiliyor. Oradaki çalışanların şartlarını gördüğümüz zaman moralimiz bozuluyor. İki kardeş fabrika birbirinden ayrı tutulmasın.” diyen sendika üyeleri, bunların 10 yıllık sürecin sonu olduğunu söylüyor. Biz sendika olarak üzerimize düşen görevi yaptık, elimizden gelen özveriyi gösterdik. 2002’de fabrika özelleştirildiği zaman maaşlarımız %56 düştü, sesimizi çıkarmadık. Yeter ki bu baca tütsün fabrika kapanmasın diye elimizi taşın altına koyduk. Bu sırada mahkeme kararı ile taşeron firmadaki gençler kadroya alındı ve bu bizi sevindirdi. Özverimiz değdiğine inandık.”

"2009 daki global kriz sırasında maaşımızın %35’i kesildi, 16 ay boyunca maaşlarımız eksik yattı. Çok kişi mağdur oldu bu süreçte, çok kişi tazminatını aldı gitti. Hep özveriyi işçi göstersin isteniyor. Ama yeter artık bu şirketlere verilen sözler tutulmalı. Yoksa biz de artık çocuklarımıza verdiğimiz sözleri tutamıyoruz.Çocuklarımızın bize inancı kayboluyor."

"Medyada asıl konu ücret gibi gösterilse de esas olan ücret değildir. İki senedir bu sahada uygulanan bir mobbing var. Bunun yüzünden insanlar mutsuz, herkesin suratı asık gözleri donuk. Çünkü akşama insan kaynaklarına çağırılıp iş akdinin feshedilme olasılığının çok yüksek olduğunu herkes biliyor. Böyle bir ortamda yaşıyoruz. Bir mühendis sadece “İşçiler de haklı” cümlesini kurduğu için işten atıldı."

"İnsanlar buraya gelirken tepeden tırnağa sağlık kontrolünden geçerek geliyorlar. Burada hastalanıyor ya da sakatlanıyorlar. Şimdi buradaki arkadaşlara kemik testi yapılsın olduğu yaştan 15 yaş büyük çıkar kemikleri. Sahadaki gazlı, tozlu, zehirli ortama maruz kalıyorlar. Sonra da hasta ya da sakat diye işten çıkarılıyorlar. Buna insanları sokağa atmak denir."

 

Haberin tamamını okumak için tıklayınız