İskoçya'da bugün yapılacak bağımsızlık referandumu öncesindeki son günde, iki taraf da artık kararsız seçmenleri yanlarına çekmeye çalıştı. Son anketlere göre kararsızlar eşit şekilde dağıtıldığında "Hayır" oyları yüzde 52 ile önde.
İskoçya Bölgelsel Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Alex Salmond, seçmenlere yaptığı çağrıda bağımsızlığa atıfla "Bu işi gerçekleştirelim, 'Evet' diyelim" dedi.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Salmond İskoç halkına yazdığı mektupta, seçmenlerden iki yıldır süren kampanyanın siyasi tartışmalarından ve istatistiklerden düşüncelerini arındırarak özgüvenle sandığa gitmelerini istedi.
"Hayır" kampanyasının lideri ve eski Maliye Bakanı Alistair Darling ile eski başbakan Gordon Brown ise dün Glasgow'da "İskoçya'yı Sevin, Hayır Oyu Verin" sloganıyla düzenlenecek bir mitinge katıldı.
Bir radyo programına konuk olan Darling referandumdan "Hayır" sonucu çıkacağı tahmininde bulunduğunu, fakat oylar ne yönde olursa olsun referandum sonrasında en zor görevin, kampanya sırasında İskoç toplumunda ortaya çıkan bölünmeyi gidermek olduğunu ifade etti.
Kampanyanın son haftalarında "Evet" oylarının giderek arttığını gösteren anketler, Birleşik Krallık'taki parti liderlerini harekete geçirmiş ve ülkenin en büyük üç partisinin liderleri aynı anda İskoçya'ya gitmişti.
Eski ABD Başkanı Bill Clinton da referandum tartışmasına müdahil olarak İskoçları bağımsızlığa "Hayır" demeye çağırdı.
Clinton, "Kimlik çatışmalarının yaşandığı bir dünyada, kendi kaderini tayin hakkının maksimum kılındığı bir birlikte yaşam ile birlikte çalışıp birlikte yaşarken farklılıklarımıza saygı göstermenin mümkün olduğuna dair dünyaya güçlü bir mesaj verilmiş olur" dedi.
Bu arada 14 eski askeri yetkili yayınladıkları ortak mektupta, bağımsızlığa "Evet" denilmesi halinde Britanya'nın saldırılara daha açık hale geleceğini vurguladı. Eski komutanların imzaladığı mektupta "Hepimizin güvenliği için "Hayır" oyu önemlidir" ve "Britanya'yı parçalamak hepimizi zayıflatır" ifadesi yer aldı.
Alex Salmond, İskoçya'nın artık kendi kaderini kendisinin belirlemesi, Londra'daki Birleşik Krallık Parlamentosu’nun "zincirlerinden" kurtulması gerektiğini söylüyor.
Salmond, 307 yıllık birliğin artık ihtiyaçları karşılamadığını ve mevcut petrol kaynaklarıyla bağımsız İskoçya'nın dünyanın en zengin ülkelerinden biri haline geleceğini söylüyor.
İskoç lider ayrıca bağımsız olmaları halinde para birimi olarak İngiliz Sterlini'ni koruyacaklarını ve tıklayın Avrupa Birliği'nde kalmaya devam edeceklerini ifade ediyor.
"Hayır"cılar ise bunun mümkün olmayacağını ve bağımsızlığın İskoçlara büyük bir ekonomik maliyet getireceğini vurguluyor.
Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron ülkelerinin dünyanın en başarılı sosyal ve siyasal birliklerinden biri olduğunu belirtiyor.
Cameron, iki partinin liderleriyle birlikte yayınladığı bildirgede, referandumda "Hayır" çıkması ve Birleşik Krallık'ta kalmaya devam etmesi halinde bölgesel İskoç hükümetine eğitim, belediye hizmetleri, ulaşım gibi konuların yanı sıra sağlık ve vergilendirme gibi alanlarda da daha fazla özerklik verileceği vaadinde bulunuyor.
Aynı zamanda Muhafazakar Parti'nin lideri olan Cameron'un yanı sıra koalisyon ortağı Liberal Demokrat Parti'nin lideri Nick Clegg ve ana muhalefetteki İşçi Partisi lideri Ed Miliband'ın imzasını taşıyan bildiri İskoçya'nın Daily Record gazetesinin baş sayfasında "Söz" başlığıyla yer aldı.
Üç ana bölümden oluşan bildiride "İskoçya'nın Büyük Britanya'nın bir parçası olarak kalmaya karar vermesi durumunda, İskoçya Parlamentosu'na daha fazla yetki verilecek" deniyor.
Bildiride ayrıca yeni yetkilerin devredilmesi için somut tarihlerin de belirleneceği ifade ediliyor.
İspanya Başbakanı Mariano Rajoy bugün yaptığı bir açıklamada bağımsızlık yönünde karar vermesi halinde İskoçya'nın Avrupa Birliği'ne yeniden başvurması gerekeceğini söyledi.
Rajoy açıklamayı, parlamentoda kendisine yöneltilen tıklayın Katalonya'da neden benzeri bir referandum yapılmadığı yönündeki soruya cevaben yaptı.
Katıldığı bir BBC programında kendisine Rajoy'un açıklaması hatırlatılan Alex Salmond ise İskoçya'nın AB üyeliğini kaybetmeyeceğini söyledi.
Öte yandan İskoçya'nın bağımsızlığına ilişkin yapılacak referandumda oy kullanabilecek 16 ve 17 yaşlarındaki İskoç gençler, ülkelerinin geleceğiyle ilgili karar verme sürecinde yer alabilecekleri için heyecanlı olduklarını ifade ederken, bağımsızlık halinde hükümetin ücretsiz eğitim fırsatıyla daha fazla iş imkanı sağlamasını istiyorlar.
Anadolu Ajansı’ndan İnci Gündağ’ın haberine göre, 5 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu İskoçya’da 16 ve 17 yaşında yaklaşık 110 bin gencin kritik referandumda oy kullanmaları bekleniyor. Böylece Birleşik Krallık genelinde ilk defa 18 yaş altındaki İskoç gençler, ülke için kritik öneme sahip bir konu üzerinde söz sahibi olacak.
17 yaşındaki lise öğrencisi Max Merrill, referandumun tüm İskoçya için heyecan verici bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Üniversitede siyaset bilimi ve tarih okumak istediğini, bu nedenle siyasete ilgisi olduğunu belirten Merrill, "Oy vereceğim için çok heyecanlıyım. Böylesine tarihi bir oylamada ve ilk defa siyasi bir etkinlikte yer almak benim için harika bir şey. Sabırsızlanıyorum" dedi.
Referandumda "bağımsızlığa hayır" oyu kullanacağını söyleyen Merrill, "Bu kararı vermemin arkasındaki temel sebep, İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası olarak dünya genelinde şimdiye kadar birçok başarıya imza atmış olması. Bu başarıları tepme riskini almamak gerek, ilerleyen bir ülkeyi durdurmak yazık olur" ifadelerini kullandı.
Merill, fikrinin nasıl oluştuğuna yönelik ise "Referandumun düzenleneceği haberleri gelmeye başladığında İskoçya'nın sadece ama sadece Birleşik Krallık'ın parçası olarak kalmasını istedim. Büyük bir ekonomik krizi yeni görmüş ülke için bu durumun ülkeyi sallantıya götüreceğini düşündüm. Daha sonra her iki kampanyanın bilgilerini incelediğimde, 'hayırcıların' tartışmalarının arkasındaki beraberliği, 'evetçiler' de ise fantastik dünyayı gördüm, en sonunda evet oyunun çok fazla risk taşıdığı kararına vardım" diye konuştu.
Ailesinin de kendisi gibi birlik yanlısı olduğunu belirten Merill, "Ancak onların etkisinde kalmadım, bağımsız olarak kendi kararımı verdim" dedi.
Bugün düzenlenecek referandumda her iki tarafa da şans dileyen Merill, "Ülkemin geleceğini değiştirme kapsamında sesimi duyurabildiğim için, oyumu verebileceğim için çok mutluyum" diye konuştu.
Pakistan asıllı 16 yaşındaki lise öğrencisi Rabiah Sıddık ise kararsız olduğunu dile getirdi. Müslüman bir aileden gelen Sıddık, referandumun gündeme geldiği ilk zamanlarda birlik yanlısı olduğunu ancak zaman içerisinde fikrinin değiştiğini fark ettiğini, şimdi ise kararsız olduğunu bildirdi.
Sıddık, ilk zamanlarda "hayır" kampanyasını desteklemesinin sebepleri arasında "güvenlik konuları" ve "İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası" olmasının yattığını ifade ederek, "Ancak daha sonra kararsız kalmama sebep olan ise 'hayır' kampanyasının taktikleri, korku tellallığı yaparak insanları etkilemeye çalışmasıydı. Halen kararsızım ancak 'evet'e doğru eğilimliyim. Sanırım bağımsızlığın İskoçya'yı zenginleştireceğini düşüyorum" şeklinde konuştu.
Oylamadan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması halinde kendisi gibi genç nüfus için yeni kurulacak İskoç hükümetinden ne gibi talepleri olacağının sorulması üzerine de Sıddık, ülkede yüksek öğretimin ücretsiz olmasını ve üniversite mezunları için daha fazla iş olanağı yaratılmasını isteyeceğini dile getirdi. Sıddık, "Ancak ücretsiz eğitimin sonunda iş olanağı sunulmalı, sadece ücretsiz eğitim alıp, diplomayı hak etmek bir şeye yaramıyor" değerlendirmesinde bulundu.
16 yaşındaki Eloise Reinhardt ise referandumun belki bir daha İskoçların karşısına çıkmayacak büyük bir fırsat olduğunu dile getirerek, "Ben bağımsızlıktan yana oy kullanacağım. Kampanyaların ilk başladığı zamanlarda hep sınırdaydım, 'bağımsızlığa evet' kampanyasının bakış açısını daha iyi benimsediğimi hissettim, ancak her iki taraftan da edindiğim bilgiler sonrasında bağımsızlık yanlısı olduğuma kesin karar verdim" dedi.
Reinhardt ayrıca, ailesinde çoğu bireyin bağımsızlık yanlısı olduğu ancak halen kararsızların da bulunduğunu belirterek, "İlk başlarda ailemde sert görüş ayrılıkları yaşandı ancak referandum tarihi yaklaştıkça herkesin daha fazla bağımsızlık yanlısı olmaya başladığını fark ettim. Vatandaşların yarın oylarını kullanması çok önemli. Ne yönde oy kullanacakları önemli değil. Bir oy, bir oydur" diye konuştu.
"Evet" kararını alma nedeninin sorulması üzerine de Reinhardt, "Birisi bana '5 milyonun arasında tek bir ses olmak, 65 milyon arasında tek ses olmandan çok daha iyidir. Kendi ülkende her zaman daha fazla etki bırakabilirsin' demişti. Bunu duyduğumda çok etkilendim ve kendi ülkemde değişiklik yapmak istediğimi, inandığım şey için sesimi duyurmayı düşündüm" yanıtını verdi.
Reinhardt, İskoçya'nın bağımsız olması halinde İskoç hükümetinden "ücretsiz eğitim" üzerinde çalıştığını görmek isteyeceğini çünkü bunun kendisi için çok önemli olduğunu kaydetti.
Yapılan son anketlere göre, bağımsızlık yanlısı ve karşıtlarının oranı birbirine çok yakın seyrediyor. Anketlerin çoğu "bağımsızlığa hayır" diyenlerin oranını az da olsa önde olduğunu gösteriyor. ICM şirketinin son anketine göre, katılımcıların yüzde 41'i bağımsızlığa "evet", yüzde 45'i ise "hayır" dedi. Kararsızların oranının ise yüzde 14 olduğu bildirildi.
" İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusunun sorulacağı referanduma İskoçya genelinden 4 milyondan fazla seçmenin katılması bekleniyor.
İskoçya tarihi referanduma ilerlerken küresel piyasalar bağımsızlık senaryosunun yaratabileceği risklerden ve belirsizliklerden dolayı gelişmeleri endişeyle izliyor.
Deutsche Bank Londra Merkezi Kıdemli Stratejisti Oliver Harvey, küresel piyasaların referandumdan "hayır" çıkmasını beklediğini fakat bağımsızlık riskinin fiyatlanandan daha yüksek olduğunu belirtti.
İskoçya'nın bağımsızlığının İngiltere için olumsuz sonuçları olabileceğini kaydeden Harvey, "Bence hali hazırda piyasalar İskoçya’nın bağımsızlık riskini azımsıyor ve gerekenden düşük fiyatlıyor. Piyasada İskoçya’nın 'hayır' oyu vermesi yaklaşık yüzde 80 olasılıkla fiyatlanıyor. İskoçya’nın piyasalar için yarattığı risk piyasaların tahmininden daha yüksek" görüşünü paylaştı.
Harvey, İskoçya’nın bağımsızlığı durumunda piyasalarda ilk belirgin etkinin İngiliz sterlini üzerinde olacağını dile getirerek, "İngiliz sterlini dolar ve avro karşısında yüzde 4-8 değer kaybedebilir" uyarısında bulundu.
İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması halinde ortak kamu borcunda da kendisine düşen payı almasının bekleneceğinin altını çizen Harvey, "İskoçya’nın bu borcu üstlenip üstlenmeyeceğini bilmiyorum" dedi.
Harvey, İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması ve ortak para birimine kabul edilmemesi halinde kamu borcundan kendisine düşen kısmı üstlenmeyi reddedebileceğini vurguladı.
İskoçya’nın bağımsızlığı halinde İngiltere ile ya para birliği içerisine gireceğinin ya da gayri resmi şekilde İngiliz sterlinini kullanmaya devam edeceğinin altını çizen Harvey, İskoçya’daki bankaların yönetim merkezlerinin Londra’ya taşıyabileceğini, bu durumunda oluşabilecek finansal kayıpların ise İngiltere Merkez Bankası tarafında üstlenilebileceğini belirtti.
Uzmanlar, İskoçya’nın ekonomik büyüklüğü dikkate alındığında payına düşebilecek kamu borcunun 50-90 milyar sterlin olabileceğini tahmin ediyor.
Merkezi Londra'da bulunan Adam Smith Enstitüsü Araştırma Direktörü Sam Bowman da konuya ilişkin "Ben ortak para biriminin kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. Fakat bağımsızlık taraftarları sıklıkla ortak para birimi istediklerini söylüyor. İskoçya bağımsızlığı durumunda sterlin birliğine dahil edilmezse kamu borcu içerisindeki payını da üstlenmemek için gerekli mazerete de sahip olacaktır" ifadelerini kullandı.
Olası bağımsızlık senaryosunun hem İngiltere hem de İskoçya ekonomileri üzerinde baskı yaratacağına işaret eden Bowman, "Ayrılık durumunda bazı bankalar yönetim merkezlerini Londra’ya taşıyacaktır. Fakat bunun İskoçya’nın finansal kapasitesi ile bir ilgisi yok, tamamen AB yasaları kapsamında böyle bir adım atılıyor" görüşünü paylaştı.
Bowman, bağımsızlık halinde yönetim merkezlerini Londra’ya taşımayı değerlendirdiklerini açıklayan Royal Bank of Scotland (RBS) ve Lyods Bankacılık Grubu gibi bankaların aslında ana operasyonlarını İskoçya’da tutmaya devam edeceklerini de öne sürdü.
İngiltere Başbakanı David Cameron’ın, bağımsızlık kararı alınması durumunda sınır kontrolleri yapılacağı yönündeki ifadelerini de değerlendiren Bowman, "Uluslararası ekonomileri etkileyecek bunun gibi adımların atılabileceğine inanmıyorum. Önümüzde İrlanda örneği var. İskoçya da aynı İrlanda örneğini takip edecektir" yorumunu yaptı.