Türkiye'nin 22. Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, yüksek ateş ve enfeksiyon nedeniyle 24 Mayıs'ta kaldırıldığı Florence Nightingale Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. 30 Ağustos 1994-30 Ağustos 1998 tarihleri arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan İsmail Hakkı Karadayı, "post-modern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerindendi.
2013'de açılan 28 Şubat davasında müebbet hapse mahkum olan Karadayı, 2019'da verdiği bir röportajda "Darbecilik lekesi beni kahrediyor ölmeden önce aklanmak istiyorum" demişti.
Karadayı ve diğer sanıklar hakkındaki karar, temyiz aşaması tamamlanmadığı için henüz kesinleşmedi.
1932 yılında Çankırı'da doğan Karadayı, 1951 yılında Kara Harp Okulu'nu bitirdi. 1953'de Uçaksavar Okulu'ndan mezun oldu. 1963 yılında Kara Harp Akademisi'ni, 1967 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni, 1975 yılında Milli Güvenlik Akademisi'ni bitirdi.
1977 yılında tuğgeneral oldu ve Kara Kuvvetleri Tayin Dairesi Başkanlığı, Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı görevlerini yaptı. 1981'de tümgerenal olarak Kıbrıs'ta 2 yıl tümen komutanlığı yaptıktan sonra Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığı'na atandı, daha sonra kolordu komutanlığı görevini üstlendi.
1989 tarihinde orgeneral rütbesiyle Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı oldu, daha sonra 1. Ordu Komutanlığı'na getirildi. 30 Ağustos 1993'te Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanması, ona Genelkurmay Başkanlığı'nın da yolunu açtı. 30 Ağustos 1994'te, Türkiye'nin en kritik süreçlerini yaşadığı dönemde de, 4 yıl boyunca görev yapacağı Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturdu.
İsmail Hakkı Karadayı, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en kritik ve tartışmalı kararlarının alındığı, sonraki yıllarda "post-modern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan ve 10,5 saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturuyordu. Siyasi iktidarın irticayla mücadele etmemesi ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın 11 Ocak 1997'de Başbakanlık Konutu'nda bazı tarikat liderlerine iftar yemeği vermesi de gerekçe gösterilerek, söz konusu MGK toplantısında 18 maddelik "irticayla mücadele kararları" açıklandı. Türkiye'de siyasi, hukuki ve toplumsal alanda önemli değişimlere yol açan bu kararlarla ilgili uygulama ve tartışmalar, 30 Haziran 1997'de REFAHYOL hükümetinin sonunu getirdi.
AKP'nin 2002'de iktidara gelmesinin ardından 28 Şubat süreci de dahil, askerlerin siyasi iktidarlara yönelik girişimleri sorgulanmaya başlandı ve bu çerçevede, 2012'de "Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu" kuruldu. Karadayı, 28 Şubat sürecindeki rolü nedeniyle komisyona verdiği ifadede, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir ve Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak'ı da eleştirdi.
28 Şubat'a damgasını vuran Sincan'da tankların yürütülmesi olayının 28 Şubat'la ilgisi olmadığını savunan Karadayı, "O tanklar NATO tatbikatı nedeniyle Etimesgut'a çalışmaya gidiyordu. Ancak tanklardan biri arızalanmıştı. O güne rastlaması tümüyle tesadüftür. Ama o zaman birileri bunu öyle yorumladı, birileri de buna sahip çıktı" görüşünü savundu.
Karadayı, komisyonda, 28 Şubat için "Balans ayarı yaptık" ifadelerini kullanan Bir'in sözlerinin sorulması üzerine , "Her yerde olduğu gibi bizde de boşboğazlar var" yanıtını vermiş, Özkasnak'ın "post-modern darbe" nitelendirmesi için de "aptalca bir açıklama" sözleriyle tepki göstermişti.
İsmail Hakkı Karadayı, gerek komisyondaki ifadesi, gerekse daha sonraki yargılama aşamalarında, ısrarla "28 Şubat'ın darbe olmadığı" savunması yaptı. Komisyon tutanaklarına geçen açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
"Bu süreç bir darbe değildir, ne yapıldıysa hukuki çerçevede içinde yapılmıştır. Bu süreç MGK'nın başı, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bilgisi dahilinde gelişti. Ondan önce yaşanan olaylar bizi rahatsız etmiştir. Dönemin Başbakanı (Erbakan) 'Kanlı mı kansız mı olacak' demiştir. Hizbullah'ın terör eylemleri, Aczmendiler, laiklik karşıtı eylem ve uygulamalar vardı. TSK'ya yönelik 'dinsiz' diye yazılar yazılıyordu. Konu MGK'da ele alındı. 28 Şubat'ta oturduk konuştuk. 10,5 saat sürede 18 maddelik karar alındı. Cumhurbaşkanı tek tek maddeleri sordu ve hükümet de kabul etti. Bugün olsa bu kararların altına yine imzamı atarım."
Komsiyon çalışmalarını tamamlarken, 28 Şubat süreci için soruşturma süreci de başlatıldı. İsmail Hakkı Karadayı, bir döneme damgasını vuran 28 Şubat sürecindeki rolü nedeniyle, yıllar sonra, "siyasi iktidarı devirmeye teşebbüs" suçlamasıyla, hakim karşısına çıkmak zorunda kaldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan 28 Şubat soruşturması kapsamında, 3 Ocak 2013'te gözaltına alındı. Tutuklanması istemiyle, nöbetçi hakim karşısına çıktı. Yaklaşık 4,5 saat boyunca ifade veren ve 83 soruyu yanıtlayan Karadayı'nın, 28 Şubat sürecinde "irtica ile mücadele eylem planı"nı uygulamak için için kurulduğu belirtilen Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetleri nedeniyle tutuklanması istendi. Ancak Karadayı sorgusunun ardından, yaşı ve rahatsızlığı gerekçe gösterilerek adli kontrol koşuluyla serbest bırakıldı.
Karadayı soruşturma sonrasında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Eylül 2013'te açılan 28 Şubat davasının 102 sanığı arasında yer aldı ancak ilk duruşmaya, rahatsızlığını gerekçe göstererek katılmadı. 5 yıl süren davanın ardından dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 21 sanıkla birlikte müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı temyiz edildi. İsmail Hakkı Karadayı, geçen yıl Ağustos ayında kanser hastalığı nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. Karadayı'nın bu süreçte avukatı Erol Aras'ı, hastane odasına çağırarak, istinaf mahkemesinde bulunan dosyasının bir an önce karara bağlanması için dilekçe vermesini istediğ haberleri kamuoyuna yansıdı. Aras'ın Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk'e anlatımına göre Karadayı, adeta "vasiyette bulundu":
"Bana ve arkadaşlarıma yönelik bu haksız suçlama, çok ağrıma gidiyor. Biz kesinlikle hukukun içinde kaldık. Darbe yapmak aklımızın ucundan bile geçmedi. Hükümet, parlamentoda değişti. Biz de emekli olup şanlı geçmişimizi yanımızda taşıyıp evimize çekildik. 20 yıl sonra, olmayan bir darbeyi olmuş sayıp FETÖ'cü polis, hakim/savcıların düzenlediği ve FETÖ'nün en son ve en pespaye kumpaslarının biri olan 28 Şubat davasını yeniden canlandırıp, bana ve 20 arkadaşıma verilen ceza aklın, hukukun, vicdanın dışındadır."
28 Şubat davası Yargıtay'ın dosyayı karara bağlaması ile kesinleşecek.
Evli ve iki çocuk babası olan Karadayı; Devlet Şeref Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, TSK Altın Şeref Madalyası, Güney Kore TONG ILJANG Madalyası, Pakistan Nişan-ı İmtiyaz Madalyası, ABD Liyakat Madalyası, Ürdün Birinci Derece İstihkak Nişanı, Fransız Liyakat Nişanı (Commander Dans L'ordre De La Legion D'Honneur) ve ABD Liyakat Madalyası (ikinci kez) sahibiydi.