Türk kadınına seçme seçilme hakkı verilmesinin 82’nci yıldönümünde, Atatürk’ün bu devrimine öncülük eden İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan "Tüm kadınları ve eşitliğe inananları, parlamento ve yönetim kademelerinde ‘çok kadın’ söylemi geliştirmeye davet ediyorum. Bugün, çare kadınlardadır" dedi.
Hürriyet'te yer alan habere göre, kadınlara seçme ve seçilme hakkını 5 Aralık 1934’te kazandıran yasanın 82’nci yıldönümü kutlanıyor. Atatürk’ün bu devrimine öncülük edenlerden dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün torunu CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, "Parlamentomuzu siyasi temsil açısından yarısı kısmi felç olmuş bir ülke görünümünden bir an önce kurtarmak zorundayız" dedi. Kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmalarının yıldönümü nedeniyle açıklama yapan Bilgehan şu değerlendirmeleri yaptı:
“Atatürk’ün Başbakanı İsmet İnönü, bu kanun görüşülürken TBMM’deki konuşmasında hem geçmişi hem bugünleri ilgilendiren şu tarihi tespiti yapmıştı: ‘Kadının süs gibi bir köşeye koyulması Türk geleneği değildir. Asıl bu usül asırlarca geçirdiğimiz felaketlerin başlıcalarından ve esaslılarından birini teşkil eder.’ İnönü, milletvekillerine ‘Memlekette kadına mevki verirken gösterilen tereddütleri zihinlerden silmiş olacaksınız’ diye seslenmiştir.”
"16 yıl sonra ‘Benim en büyük zaferim’ diye nitelediği 1950 seçimlerinden önce İnönü, DP’nin bütün aday listelerinde kaç kadın bulunduğunu sorup yanıtını alınca, ‘Demek ki biz onlardan altı misli fazlayız. Medeniyette ve inkılapta da altı misliyiz’ demiştir. 1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili ile dünya2’ncisiyken, bugün 82 milletvekili ile 193 ülke arasında 127’nci sıradayız. Dünyada yüzde 22 olan kadın temsili ortalamasının da yüzde 14.8 ile çok gerisindeyiz. Bugün İnönü’nün bahsettiği tereddüdün silinemediği kurumların başında kadınlara bu hakkı veren parlamentonun gelmesi açık bir çelişkidir.”
"Kadınların gücünün parlamentoya aynı oranda yansımadığının kanıtı, son olarak TBMM’de cinsel istismara af getirme girişimiyle de ortaya çıkmıştır. Kadınların eşit biçimde temsil edildiği bir parlamentoda bu önerge teklif dahi edilemezdi. Bugün iç ve dış politikada yaşadığımız açmazlar ve demokrasi tartışmalarının hepsi aynı zamanda bir kadın sorununa daha doğrusu ‘kadın yokluğu’ sorununa da işaret etmektedir. Parlamentomuzu siyasi temsil açısından yarısı kısmi felç olmuş bir ülke görünümünden bir an önce kurtarmak zorundayız. Tüm kadınları ve eşitliğe inananları ‘Tek adam’ tartışmalarına karşı eşitlik hedefiyle parlamentoda ve yönetim kademelerinde ‘çok kadın’ söylemi geliştirmeye davet ediyorum. Bugün, çare kadınlardadır.”