İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclis toplantısında konuştu. Bloomberg HT'nin aktardığına göre Bahçıvan kur korumalı TL mevduat ve ihracatçılara Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) ihracatçılara ileri vadeli kur imkanını değerlendirdi. Bahçıvan "Geçmişte olduğu gibi bugün de bu zorlukları hep birlikte elbirliğiyle aşabiliriz. Yeter ki belirsizlik olmasın, öngörü yapılabilsin, akılcı yaklaşımlar öne çıksın ve güven ortamı oluşturulabilsin. İşte bu noktada, bu hafta başlayan yeni süreci hep birlikte ortak akıl ve istişare yoluyla iyi değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum." diye konuştu.
Bahçıvan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Dünyada hâlâ para bolluğunun yaşandığı, ülke olarak fırsatlarımızın ve yapacak işimizin çok olduğu bir dönemdeyiz. Kendi iç dertlerimizden kurtulup dünyadaki elverişli likidite koşullarından yeterince faydalanmalıyız, bu dönemi daha iyi değerlendirmeliyiz.
Geçen hafta ekonomimizdeki aşırı dalgalanmalara çare olarak Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından, benim de katıldığım toplantıda “Yeni Ekonomi Modeli” açıklandı. Üretim odaklı ve ihracatı önceleyen bu modelde, para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların etkin şekilde kullanılması öngörülürken, yüksek büyüme-yüksek cari açık sarmalından çıkılması hedefleniyor.
Hiç kuşkusuz bu söylenenler hepimizin ortak arzusu. Fakat tamamen ihracat ve döviz getirisi üzerine odaklanılmamalı. İç piyasanın taşıyacağı riskleri de hesaba katmalıyız.
Şöyle ki şu son birkaç ayda cari fazla vermemize rağmen dövizdeki dalgalanmayı bastıramamamız, enflasyon beklentilerini ve risk primini yükseltti, yatırım ortamını olumsuz etkiledi.
Yaşanan tüm bu gelişmeler açıklanan yeni modelin toplumda benimsenmesinin önünde engel oluşturuyordu. İşte pazartesi akşamı açıklanan yeni finansal araç ve ekonomik tedbirler; yeni ekonomi modelini desteklerken her zaman savunduğumuz finansal istikrarın da tekrar oluşmasına katkı yapmayı amaçlıyor. Ayrıca her zaman savuna geldiğimiz üretim ekonomisi çarklarının istikrarlı bir şekilde işlemesine destek vermesini de ümit ediyoruz.
Asgari ücret konusunda oldukça hassas bir sürecin ardından hem çalışanlarımızın enflasyon karşısında alım gücünün koruyan hem de işverenin maliyetini belli ölçüde destekleyen bir çözüme ulaşılmasının da toplumsal refah açısından güzel bir netice olduğuna inanıyoruz.
Kuşkusuz yeni ekonomi tedbirleri arasında en önemli başlık, TL varlıkların yeni bir döviz talebi yaratmayacak şekilde değerlendirilebilmesi amacıyla getirilen “kur korumalı TL vadeli mevduat” uygulamasıdır.
Söz konusu önlemin kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte kurda belirli rahatlama yaşanmış durumda. Bu yeni aracın etkin bir şekilde kullanılması durumunda, vatandaşlarımızın döviz mevduatı yerine TL’yi tercih etmesini sağlayarak, mevduatın vade yapısına olumlu katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz. Yine devlet iç borçlanma senetlerinde stopajın sıfırlanmasını da, yurt içi borçlanmayı teşvik etmesi açısından olumlu değerlendiriyoruz.
Yeni tedbirler arasında sanayiciler açısından dikkat çekici bir diğer düzenleme, kur dalgalanması sebebiyle fiyatlama belirsizliği yaşayan ihracatçı firmalarımıza Merkez bankası aracılığıyla ileri vadeli kur uygulamasının getirilecek olması. Bu gelişme de ihracatçılarımızın önünü görebilmesi açısından kritik.
Yine söz konusu açıklamada belirtilen kurumlar vergisindeki 1 puanlık indirim, mevcut KDV uygulamasının gözden geçirilmesi, temettü ödemelerinde stopajın düşürülmesi, KGF desteğiyle öncelikli sektörlere uzun vadeli kredi imkanı sağlanması, proje bankacılığının gündeme alınmış olması da sanayimiz açısından memnuniyet verici diğer başlıklardır.
Öte yandan, bir süredir piyasalardaki oynaklıkta etkili olan, sermaye kontrolü getirileceği gibi söylentiler karşısında Cumhurbaşkanımızın serbest piyasa düzeninden vazgeçilmeyeceğini, kontrollü kambiyo rejimi gibi bir düşüncelerinin olmadığını açıklamasını da ekonomimizin istikrarı açısından değerli buluyoruz.
Ülke olarak bu türde bir zorlu dönemle ilk defa karşılaşmıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu zorlukları hep birlikte elbirliğiyle aşabiliriz. Yeter ki belirsizlik olmasın, öngörü yapılabilsin, akılcı yaklaşımlar öne çıksın ve güven ortamı oluşturulabilsin. İşte bu noktada, bu hafta başlayan yeni süreci hep birlikte ortak akıl ve istişare yoluyla iyi değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.