İSRAİL ASKERLERİ, KENDİLERİ VE VATANLARINI SAVUNMUŞ TEL AVİV (A.A)

-İSRAİL ASKERLERİ, KENDİLERİ VE VATANLARINI SAVUNMUŞ TEL AVİV (A.A) - 24.01.2011 - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Mavi Marmara baskını ile ilgili İsrail raporunun ilk bölümünün yayınlanmasının ardından, operasyon sırasında İsrail askerlerinin hem kendilerini hem de vatanlarını savunduklarını söyledi. İsrail Başbakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Netanyahu, Uluslararası Soykırım Günü nedeniyle hazırlanan posterlerin seçimi sırasında yaptığı açıklamada, "gerçeğin çok basit olduğunu " belirterek, "İsrail askerleri kendilerini ve vatanlarını savundular. Bu onların sadece önceliği değil, aynı zamanda da görevidir. İsrail devleti de onların arkasındadır" dedi. Netanyahu, ne zaman İsrail'in kendisi savunma ihtiyacı duysa, "savaş suçları işlemekle" suçlandığını öne sürüp, "Bu, Gazze'deki ablukayı sağlamaya çalıştığımızda da oldu. İsrail askerleri, cesaret ve itidalle Mavi Marmara'ya çıktılar, amaçları Gazze'ye uygulanan deniz ablukasını deldirmemekti" ifadesini kullandı. "Bütün dünyanın, İsrail askerlerinin nasıl saldırıya uğradığını ve kendi hayatlarını savunmaya zorlandığını gördüğünü" söyleyen Netanyahu, olayla ilgili olarak "bağımsız bir soruşturma komisyonu kurduklarını" da ileri sürdü. Turkel Komisyonu tarafından basına açıklanan ve dün kendisine de sunulan raporun, Gazze'deki deniz ablukasının ve geçen Mayıs ayında bu ablukanın gereklerinin yerine getirilmesinin yasal olduğunu gösterdiğini ileri süren Netanyahu, raporun aynı zamanda Mavi Marmara gemisine çıkan İsrail askerlerinin de hukuka uygun davrandıklarını ve meşru müdafaada bulunduklarını gösterdiğini öne sürdü. Netanyahu, İsrail devleti olarak askerlerinin arkasında olduklarını ve onlara cesaretlerinden dolayı teşekkür ettiklerini de söyledi. -HAARETZ: "RAPOR İYİ DE DURUM KÖTÜ"- Öte yandan Haaretz gazetesi, başyazısında "Rapor iyi de durum kötü" ifadesini kullandı. Haaretz, 7 aylık bir çalışmanın ardından raporunun ilk bölümünü yayınlayan, emekli yargıç Yaakov Turkel başkanlığındaki komisyonun, "kendisini atayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun rüyasını gerçekleştirdiğini" belirtti ve "Komisyon, 'Netanyahu komisyonu' olarak adlandırılsaydı, bundan daha iyi bir rapor hazırlayamazdı" ifadesini kullandı. Komisyonun raporunun, "Gazze'ye deniz ablukası uygulayarak, Gazze'ye giden filonun bayrak gemisi Mavi Marmara'yı ele geçirerek uluslararası hukuku çiğneyen İsrail'i tamamen temize çıkardığı" belirtilen başyazıda, "Turkel raporunun zayıf tarafının sadece iyi olması değil, çok iyi olması" olduğunun altı çizildi. Başyazıda, kendilerini oraya gönderenler adına hayatlarını riske atan deniz komandolarının hatalı istihbarat ve zayıf operasyonel planlamaların cezasını çektikleri, saldırıya uğrayan, yaralanan deniz komandolarının utanç verici koşullar altında tahliye edildikleri, buna 3 deniz komandosunun 15 dakika süreyle kayıp ve neredeyse kaçırılmak durumunda bulunmasının da dahil olduğu belirtilerek, "Raporun iyi olması, sonrasında ve şimdi durumun kötü olmasının komandoların hatası olmadığına" işaret edildi. Emekli yargıç Turkel ve arkadaşlarının bu olayda "yargıç değil ama avukatlar" olduklarının altı çizilen başyazıda, komisyonda görev alan ve atamaları İsrail hükümeti tarafından yapılan iki yabancı gözlemcinin komisyonda bulunmalarının da bu nedenle, "öneminin çok fazla olmadığına" işaret edildi. Dolayasıyla diplomasi ve halkla ilişkiler açısından muhtemelen rapordan beklenen yararın sağlanamayacağı kaydedilen başyazıda, raporun "bir soruşturma komisyonunu değil, daha çok filo olayından sorumlu İsrail hükümetini temsil ettiği" de ifade edilerek, "Çünkü Netanyahu ve bakanları, her şeyden önce, Yüksek Mahkeme tarafından karar verilecek bir devlet soruşturma komisyonunun atanmasından korkmuşlardı" ifadesi kullanıldı. "İsrail'in iç sorunu, liderliğinin kalitesinden kaynaklanıyor, bu konudaki tartışmalar raporun ikinci yarısına kadar ertelenmiş bulunuyor" denilen başyazıda, şöyle devam edildi: "İsrail'in dış ilişkilerdeki sorunu, bir uluslararası hukuk sorunu değil. Ancak yine de akıllı bir hükümet, uluslararası hukukça aklanışını, masumiyetinin kanıtı olarak, Türkiye ile arasını düzeltmeye çalışmak için kullanırdı. Adalet elbette gerekli, ama yeterli değil. İsrail'in gereksinim duyduğu şeyler, ileri görüş, akıl ve kararlılık. Turkel Komisyonu'ysa bu alanlarda fazla bir katkı yapabilmiş değil."