Mavi Marmara krizi sonrası Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın İsrail’i ilk ziyaret eden bakan olduğu 8 Şubat'taki gezisinin ardından iki ülke arasındaki yakınlaşmanın artması için çalışmaların devam ettiği belirtildi. İsrail Başkonsolosu Shai Cohen, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın görüşmesi üzerinde çalışıldığını bildirdi.
Shai Cohen'in Habertürk'ten Nalan Koçak'a verdiği söyleşi şöyle:
Normalleşme sürecinde hangi noktadayız?
Her şey planlandığı gibi gidiyor mu? İsrail ve Türkiye normalleşmeyi olabildiğince hızlı şekilde harekete geçirdi. Bir başka ifadeyle, normalleşmenin meyvelerini çok hızlı ve yoğun topluyoruz.
Özellikle hangi alanlarda?
En hızlı ilerleme ekonomik alanlarda. Enerji bakanımız 3 ay önce buradaydı, Türk Turizm Bakanı İsrail’deydi. Enerji bakanımızın ziyareti sonrasında uzmanlar seviyesinde iki tur görüşme yapıldı. Sadece doğalgaz değil, yenilenebilir, jeotermik enerji gibi başka alanlarda da görüşmeler yürütüldü. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye-İsrail İş Forumu düzenledi. Bence son 7-8 yıl içerisinde düzenlenen en önemli toplantılardandı. Mayıs’ın 15’inde de TİM’in organizasyonuyla büyük bir Türk işadamı heyeti İsrail’de olacak.
İşbirliği, askeri istihbarat ve terörle mücadele gibi konularda da artacak mı?
3 hafta önce Ankara’da yürütülen siyasi diyalog çerçevesinde bütün işbirliği platformlarının yeniden, eskisi gibi oluşturulması konusunda anlaşıldı. Ama şu anda daha çok “yumuşak güç” alanlarına odaklanıyoruz. 5-6 ay sonra siyasi diyaloğun bir sonraki ayağı Kudüs’te olacak. Burada “sert konular” görüşülecek.
İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiler donduğunda ve elçiler çekildiğinde, uzun süre Türkiye’deki en üst düzey İsrailli yetkiliydiniz. Bu dönemde hiç zorlandınız mı?
3 yıl önce bu göreve gelmeden önce içimde çok iyi hisler vardı. Bunun nedeni de Türk tarafının yaklaşımlarıydı. Belki bu sözlerimle sizi şaşırtacağım... Türkiye’ye ben gelmeden önce aslında normalleşme başlamıştı bile. Başbakan Netanyahu, Erdoğan’ı aramıştı. Mavi Marmara nedeniyle özür dilemişti. Tam anlaşma sonuçlandırılacaktı ki, Gazze’ye düzenlenen operasyon işleri ters yüz etti. Bütün bu gelişmelerin ortasında geldim Türkiye’ye. İlk günlerde görevimin zor geçeceğinden emindim. Ama sürpriz bir şekilde, rica ettiğim her görüşme, tüm girişimlerim yüzde 90 olumlu sonuçlandı. Görüştüğüm bazı yetkililerin bazı şeyler yapmak istediklerini, fakat siyasi durum nedeniyle yapamadıklarını da anladım. Ama hep sözlü olarak iyi dileklerini ilettiler.
Mavi Marmara baskını hata mıydı? Tamamen sizin fikrinizi soruyorum.
Geçmiş yaraları deşmeyeceğiz. Potansiyel imkânlara ve geleceğe odaklanacağız. Sorun çözüldü, bu nedenle olayla ilgili konuşmak pek de akıllıca olmaz.
Normalleşme anlaşmasının maddelerinden biri, HAMAS’ın Türkiye’deki faaliyetlerine son vermesiydi. Bu madde yerine geldi mi?
Umuyorum gelmiştir. Türkiye’den beklentimiz, HAMAS’ı yasadışı ilan etmesidir. Türkiye, HAMAS’ın siyasi ve askeri kanadı arasında bir ayrım yapıyor. Ama bence İsmail Haniye’nin yerine seçilen Siyasi Büro Şefi Yahya Sinvar bunun tam aksini kanıtlıyor. Çünkü HAMAS’ın radikal askeri kanadından geliyor ve Gazze’de siyasi liderliğe seçiliyor. Bu nedenle çok endişeliyiz. Filistin halkı ve HAMAS’la teması nedeniyle Türkiye’ye burada önemli rol düşüyor. HAMAS’ın askeri niyetlerini hayata geçirmemesi ve yeni bir şiddet sarmalı yaratmaması için düşüyor bu rol.
İsrail basınındaki bir habere göre, Türkiye ve İsrail uzun yıllar PKK ve İran konusunda istihbarat işbirliği yaptı. Bu doğru mu? Müsaade ederseniz buna yanıt vermeyeceğim. Ama şunu söyleyebilirim, İran’ın bizim için bir varoluşsal tehdit olduğu sır değil. Türkiye ve pek çok ülke, İran’ın faaliyetlerine baktığında endişeleniyor. PKK konusuna gelince... PKK’nın herhangi bir faaliyetinde asla yer almıyoruz, aynı şekilde Türkiye’nin PKK’yla mücadelesinde de bir rolümüz yok. Bu Türkiye’nin tamamen iç meselesi.
İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması için bir proje geliştirmek ne kadar sürer?
Projenin geliştirilmesi için en az 2-3 yıla ihtiyaç var. Herkes kararın yakında alınmasını umuyor. Belirttiğim gibi, uzmanlar iki kez bir araya geldi. Bu aşamalar geçildikten sonra projenin imzalanacağını düşünüyorum. Leviathan bölgesindeki doğalgaz rezervlerini Türkiye’ye taşıyacak boru hatlarının döşenmesi de 3-4 yılı bulabilir.
Yakın bir zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başbakanınız Netanyahu’yu bir arada görmek mümkün olacak mı?
Evet mümkün olacak. Böyle bir görüşme üzerine çalışıyoruz. Ancak kesin zaman veremem.
DEAŞ’a karşı Irak ve Suriye’de eşzamanlı operasyonlar yürütülüyor. Sizce örgüt ne zaman yenilir?
Bu çok hileli bir soru ama net yanıtlar vereceğim, merak etmeyin. Bana kalırsa manzara net: Örgüt askeri olarak yarın bile yenilebilir. Ancak onun temsil ettiği ideoloji ve teröristlerin motivasyonu bir süre daha var olmaya devam edecektir. Irak ve Suriye dışında saldırı düzenleme motivasyonları sürecektir. Burada bir formül var: Örgüt ne kadar çok askeri yenilgi alırsa, Irak ve Suriye dışında terör saldırısı yapma motivasyonu artar. Üzgünüm gerçek bu. Tabii ki Suriye ve Irak’ta istikrarı sağlamak önemli. Kimse Suriye’nin parçalanmasını istemez. “Örgüt Suriye’de yenildikten sonra terörizm yok olacak” diyemeyiz. Belki de tam tersi olacak...
Avrupa’da artabilir mesela? Evet, bizim değerlendirmemiz bu yönde.
Türkiye DEAŞ’a karşı kendi operasyonunu, Fırat Kalkanı’nı yürütüyor. Siyasi anlamda İsrail bu operasyonu destekliyor mu?
Pozisyonumuz çok net. Suriye içerisindeki hiçbir şey konusunda yorum yapmıyoruz. Suriye krizinin tarafı değiliz, koalisyonun parçası değiliz.
DEAŞ Fransa’yı, Belçika’yı, Türkiye’yi defalarca kana buladı. Fakat Suriye’yle sınırınız olduğu da düşünüldüğünde, İsrail topraklarında hiç bu ölçüde bir saldırı düzenlemedi. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Unutmayın ki 10 yıl öncesine kadar çok büyük terör saldırılarının hedefi olduk. DEAŞ kolaylıkla uyuyan hücrelerini harekete geçirme kapasitesine sahip. Çok güçlü bir güvenlik aygıtımız var ama tehlike orada duruyor. Suriye-İsrail sınırında faaliyet gösteriyorlar. Mısır’da Sina Yarımadası’nda da varlar, mesela geçen gün o bölgeden 2 füze attılar. Unutmamak lazım ki Gazze’de de DEAŞ hücreleri var. Az evvel belirttiğim gibi, örgüt Suriye ve Irak’ta yenildikten sonra her an her noktada saldırı düzenleyebilir.
Türkiye’nin Rakka’yı DEAŞ’tan almak için planları var. Ankara operasyonda YPG’nin yer almasına kesinlikle karşı. Bu nedenle kendi planıyla, Washington’u ikna etmeye çalışıyor. Sizce Türkiye bunu başarır mı?
Bu konuda bir fikrim var ama söyleyemeyeceğim. Türkiye’de görev yapan İsrailli bir diplomat olarak bunu söylemem doğru olmaz.
Darbe girişimi gecesi İstanbul’da mıydınız?
Evet... Evimdeydim.
Neler hissettiniz, o geceyi nasıl geçirdiniz?
Televizyon izledim çok dikkatlice, sabaha kadar. Eşimden boşandım, çocuklarım İsrail’de yaşıyor. Çocuklarım o gün, öğlen 3’te İstanbul’a geldiler. Onları Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan aldım. Köprüyü geçtik, evimize gittik. Biliyorsunuz saatler sonra zaten darbeciler köprüyü kapattı. Her şey başladı... Gözümüzün önünde canlı yaşandı her şey. Jetlerin uçuşu... Tanklar... Tabii ki gece boyunca merkeze yani İsrail’e raporlar gönderdim. Yanılmıyorsam sabah 9 gibi İstanbul Valisi beni aradı, “Her şey bitti, şehir kısa sürede normale dönecek” dedi ve dediği gibi de oldu.
Darbe girişiminden sonra Ankara yeterince destek görmediği konusunda açıklamalar yaptı. Bu ülkeler arasında İsrail’in adı da geçiyordu. Türkiye’de bazı kesimler, CIA ve MOSSAD’ın darbe girişiminin ardında olduğunu düşünüyor. Bu iddialara ne dersiniz?
Bu tür komplo teorileri karşısında sadece üzüntümü dile getirebilirim. Böyle şeylere tepki vermek bile bence gereksiz. Sadece şunu söyleyebilirim: Bu tür açıklamaları çok sert şekilde kınıyoruz. Demokratik ve istikrarlı bir Türkiye, İsrail’in çıkarına. Bu iddiaları ortaya atanlar, antisemitik açıklamalar yapanlar çok tehlikeli. Hepsi kamuoyunu kandırmak için yapılan yalan haberler.
Nisanda çok önemli bir referandum var. Öncesinde ve sonrasında sizce nasıl bir süreç yaşanır?
Bence Anayasa’da yapılacak değişikliklerin sadece Türk halkına değil tüm dünyaya anlatılması gerekir. Bu demokratik bir süreç, yakından takip ediyoruz. 17 Nisan sabahı nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalacağımızı çok merak ediyorum.
Obama döneminde İsrail-ABD ilişkilerinin pek de yolunda gitmediğini biliyoruz. Fakat bu manzara Trump’la değişti. İsrail, Trump yönetiminden ne bekliyor?
ABD, İsrail’in en önemli müttefiği ve bu on yıllardır böyle. Kimin başkan olduğu fark etmez.
Trump, ABD Elçiliği’ni Kudüs’e taşımak istediğini açıkladı. Sizce sözünü tutabilir mi?
Bu bir-iki günde olacak bir şey değil. Sadece yönetim değil kongrenin de karar alması gerekli. Biraz zaman alacaktır ama böyle bir kararı heyecanla bekliyoruz.
Mühih Güvenlik Konferansı’nda, pek çok ülke İran’ın politikalarını eleştirdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da İran’ın mezhepçi politikalar izlediğini söyledi. Peki Irak ve Suriye’deki krizleri İran olmadan çözmek mümkün mü?
Bence mümkün. Dünya güçlerinin kararlılığı, özellikle de ABD ve Rusya’nın çabalarıyla İran’ı yalnızlaştırmak mümkün. Zekice diplomatik adımlarla İran’ın Yemen, Irak, Bahreyn gibi ülkelerdeki faaliyetlerine mani olmak mümkün. İran bir ahtapot gibi, her yerde kolları var. Azerbaycan, Türkmenistan...
Şii nüfusun olduğu her yerde...
Evet aynen.
Peki Suriye krizini Esad olmadan çözmek mümkün mü?
Bunu gerçekten bilmiyorum, bilseydim bile söylemezdim.
Türk kamuoyu Gazze’de olan bitenlerle çok yakından ilgileniyor. Şu endişeyi taşıyanlar var: Trump’la birlikte İsrail-ABD ilişkileri yine eski haline döndü. Buradan aldığı güçle, İsrail Gazze’de yine agresif davranabilir hatta büyük operasyonun düğmesine basabilir. Bunlara ne dersiniz?
Cevap kesinlikle hayır. Ama pozisyonumuz net: HAMAS’ı asla tolere etmeyeceğiz. İsrail’e karşı şiddete asla müsaade etmeyeceğiz. Ve gerektiği zaman buna orantılı şekilde karşılık vereceğiz. Gazze’nin yeniden inşa edilmesi bizim de çıkarımıza. Ama bu tür iddiaları ortaya atmak tehlikeli. Bunların hepsi yalan haber.
Trump gibi konuştunuz... (Kahkahalar)
Aaa hayır.
Sadece şaka yapıyorum.
Bir saniye, Trump haklı. Her tarafımızı yalan haberler sardı.
Kişisel bir soruyla röportajı noktalayayım. Yaklaşık 3 senedir İstanbul’da yaşıyorsunuz. Şehre dair en sevdiğiniz şeyler neler?
Gerçek cevabı kendime saklayacağım. (Gülüyor) Boğaz’da balık yemeyi çok seviyorum. (Türkçe konuşuyor) Balık lokantası Boğaz’da... Karaköy’de takılmayı da çok seviyorum. Tel Aviv’deki mekânlara benzer yerler var. Bebek de en sevdiğim yerlerden. Çok Avrupai bir yer...