İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yargının yetkilerini kısıtlayan yasa teklifi ve sağ politikalarına tepki gösteren on binlerce kişi, başkent Tel Aviv ve diğer kentlerde toplandı.
İsrail'deki sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve yüksek teknoloji sektörleri gibi meslek gruplarının çağrısı üzerine on binlerce kişi meydanlara indi.
İsrail polisi, gösterilerin odak noktası Tel Aviv'deki meydanlara çıkan yolları gün içinde trafiğe kapattı ve çevrede yoğun güvenlik önlemi aldı.
Tel Aviv kent merkezindeki Eliezer Kaplan Caddesi'nde toplanan her yaştan binlerce gösterici İsrail bayrakları taşıdı. Göstericiler, "diktatörlüğe hayır" ve "demokrasi" sloganları attı. Kurulan sahnelerde eski siyasetçiler, sanatçılar ve önde gelen isimler söz aldı.
İsrail basınına göre, Tel Aviv'deki gösterilere yaklaşık 50 bin kişi katıldı.
Tel Aviv'in dışında kuzeydeki Hayfa'da da İsrail basınına göre yaklaşık 8 bin kişinin katıldığı gösteriler gerçekleştirildi. Göstericiler, "Ne yağmur ne soğuk bu protestoyu durduramaz" şeklinde sloganlar attı.
Gösterilere Hayfa'da katılan ana muhalefet lideri Gelecek Var Partisi Başkanı Yair Lapid yaptığı konuşmada, göstericilerin ülkesini kurtarmaya çalıştığını belirterek, "Sokaklarda, Meclis'te, mahkemelerde mücadele edeceğiz. Ülkemizi kurtaracağız çünkü demokratik olmayan bir ülkede yaşamak istemiyoruz." dedi.
Aynı şekilde, Kudüs ve diğer kentlerde de eş zamanlı protestolar yapıldı.
İsrail basınındaki haberlere göre, Avrupa'daki Paris, Münich gibi kentlerde de Netanyahu hükümeti politikalarına karşı protesto gösterileri düzenlendi.
Netanyahu hükümetinin politikalarına karşı protestolar, bölgede baskın, saldırı ve can kayıplarının arttığı bir atmosferde gerçekleşiyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Silvan Mahallesi'nde 28 Ocak'ta 13 yaşında bir Filistinli, cumartesi sabahı silahlı saldırı düzenleyerek iki İsrailliyi yaralamıştı.
Doğu Kudüs’te bulunan bir Yahudi yerleşim birimindeki sinagogun yakınlarında 27 Ocak cuma gecesi düzenlenen silahlı saldırıda 7 kişi yaşamını yitirmiş, 3 kişi de yaralanmıştı.
İsrail polisi, olay yerinden araçla kaçan saldırganı kovalayarak, silahlı çatışma sonrasında etkisiz hale getirdiğini açıklamıştı.
İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı'na 26 Ocak'ta sabah saatlerinde düzenlediği baskında aralarında 60 yaşında bir kadının da yer aldığı 10 Filistinli öldürülmüştü.
Baskın üzerine bölgede çıkan olaylarda işgal altındaki Doğu Kudüs'ün er-Ram beldesinde de 22 yaşında bir Filistinli yaşamını yitirmişti.
İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da yılbaşından bugüne aralarında kadın ve çocukların yer aldığı en az 35 Filistinli öldürüldü.
Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.
Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.
Ülkedeki en yüksek yargı merci olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Anayasa taslağı olarak kabul edilen "temel yasalara" aykırı olduğu gerekçesiyle Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisine sahip.
Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.
İsrail Yüksek Mahkemesinin 18 Ocak'ta Netanyahu hükümetinde birden fazla bakanlık görevi üstlenen Şas Lideri Arya Deri'nin "vergi suçlarından hüküm giydiği için" kabinede yer alamayacağına hükmetmesiyle, iktidar-yargı krizi derinleşmişti. Netanyahu, geçen hafta mahkeme kararı üzerine Deri'yi görevden almıştı.
İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, hükümetin yargı düzenlemesine karşı itirazlarını yazılı olarak iletmiş, kaygılarının "güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve bireysel hakların korunmasının" bozulması üzerinde toplandığını paylaşmıştı.