İsrail gazetesi Haaretz’in dış politika yazarı Zvi Bar’el, Türkiye ile ABD arasındaki Suriye müzakerelerini kaleme aldı. Bar’el, "Suriyeli Kürtler Trump’ın ihanetine uğramış hissediyor. Ve bunun meyvelerini Esad toplayacak" başlıklı makalesinde, Suriyeli Kürtlerin Türkiye-ABD anlaşması nedeniyle Münbiç’den çekilmek zorunda kalacağını yazdı. Bar'el, "ABD'nin Münbiç'de ortak kontrol için Türkiye'yle anlaşması, Suriye'deki varlığını sürdürme politikasına hizmet ediyor. Suriyeli Kürtlerin ihanete uğramasının meyvelerini ise Esad toplayacak" dedi.
Bar’el, ABD’yle yaşadıkları anlaşmazlığın, Suriyeli Kürtlerin ülkenin geleceğine dair müzakerelerde nasıl bir tutum alacağını etkileyeceği yorumunda bulunarak şunalrı kaydetti:
"Suriyeli Kürtler ile ABD yönetimi arasındaki ilişkinin aldığı derin yara, Münbiç’i kimin kontrol ettiğine dair taktiksel meseleyle de sınırlı değil. Bu durumun Suriye’nin geleceği konusundaki diplomatik müzakereleri ve iç savaş nihayet son bulduğunda Suriye’nin karakterini de etkileyecek.”
Makalenin tercümesinin ilgili bölümü şöyle:
“ABD’nin görevden alınan eski dışişleri bakanı Rex Tillerson’ın Ortadoğu’da dikkate değer bir girişime veya başarıya imza attığını söylemek zor. Kürtlerin ise Tillerson’ın yakın zamanda Türkiye’yle vardığı anlaşmaya dair mutlu anıları olmayacağı kesin.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söylediğine göre ABD ve Türkiye, Suriye kenti Münbiç’de güvenliği birlikte sağlamak ve kenti 2016’da alan Kürt birliklerinin Fırat’ın doğusuna çekilmeleri konusunda uzlaştı. Tillerson bu anlaşmayı Türk meslektaşlarıyla geçen ay müzakere etmişti.
Şunu söylemek gerekir ki, Kürtler böyle bir anlaşmaya varıldığını reddediyor ve Amerikan yönetimi yetkilileri de henüz bunu ilan etmiş değil. Fakat Çavuşoğlu’nun açıklamasından şüphe etmek için de bir neden yok.
Bu dramatik bir anlaşma çünkü daha bir hafta öncesine kadar Ankara ile Washington arasında hâlâ diplomatik atışma yaşanıyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin Kürtleri Münbiç’den çıkarma ve onlara verilen ağır silahların geri alınması yönündeki sözünü yerine getirmesini talep etti.
Karşılıklı tehditler, BM Güvenlik Konseyi’nin, Türkiye’nin Afrin’de Kürtlere karşı savaşını da kapsayan 30 günlük bir ateşkes kararı alması sonrası tırmandı. Erdoğan bunun Afrin’i kapsamadığını savundu ve kararı yeniden okumasını öneren ABD Dışişleri Sözcüsü’nü de okumayı bilmemekle veya metni kasten çarpıtmakla suçladı.
Türkiye açısından Kürtlerin Fırat’ın doğusuna çekilmesi önemli çünkü böylece üç Kürt bölgesi arasındaki tampon bölge genişleyecek. Bu da Kürtlerin, Türkiye’nin korktuğu toprak devamlılığını sağlamasını zorlaştıracak.
Kürtler, Amerika’nın ihaneti karşısında hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyor ama muhtemelen şaşırmadılar. Amerika’nın Türkiye’nin Afrin istilasında onlara yardım etmemiş olması, Washington’ın öncelik listesinde en tepede olmadıklarını zaten net bir biçimde göstermişti. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın güçlerini Türklerle savaşta yardım için ‘davet’ etmelerinin sebebi de buydu.
Fakat Suriyeli Kürtler ile ABD yönetimi arasındaki ilişkinin aldığı derin yara, Münbiç’i kimin kontrol ettiğine dair taktiksel meseleyle de sınırlı değil. Bu durumun Suriye’nin geleceği konusundaki diplomatik müzakereleri ve iç savaş nihayet son bulduğunda Suriye’nin karakterini de etkileyecek.”
Bu çeviri Gazete Duvar'da yayımlanmıştır.