İsrail hükümeti ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Yahudi cemaatleri, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağımsızlık referandumu sürecinde destek verdi.
Yine, bağımsızlık referandumu sonrasında yapılan kutlamalarda İsrail bayrağının açılması eleştirilere ve spekülasyona varan yorumlara sebep oldu.
Son olarak Irak Parlamentosu'nda yapılan bir oylama ile ülkenin herhangi bir yerinde İsrail bayrağı açılmasının suç sayılmasını öngören yasa tasarısı kabul edildi.
IKBY'ye yakın kaynaklar bu kararın, "İran'ın Bağdat hükümeti üzerindeki etkisinin göstergesi olduğunu" iddia etse de, bu durum Irak-İsrail ilişkilerinin gidişatına dair ipucu verebilir.
Peki, Bağdat-Erbil gerginliğinin tırmanacağı bağımsızlık referandumu öncesinde de belliyken İsrail ve Yahudi cemaatleri IKBY'ye neden "taraf olmakla suçlanacak kadar" açık destek verdi?
IKBY'deki Yahudi Kürtlerden Şarzad Mamsani, aynı zamanda azınlıkların temsilcilerinin olduğu Evkaf Bakanlığı'ndaki (Diyanet İşleri Başkanlığı muadili) Yahudilerin temsilcisi.
Mamsani, referandum öncesinde çağrı yaptıklarını belirterek "Yahudi Kürtler olarak dünyadaki bütün oluşumlarının Kürdistan'ı desteklemelerini istedik" dedi.
"Irak'ta ve bölgede son 70 yıldır çok sert Yahudi karşıtı söylemler olduğunu" anlatan Mamsani, "IKBY'nin din veya mezhep esaslı bir ajandası olmadığını" söyledi.
Mamsani, neden destek çağrısı yaptıklarına dair ise şöyle konuştu:
"Irak'ta (merkezi hükümet bölgesi) sadece 5 Yahudi var. 5-10 sene sonra Hristiyan, Ezidi veya Bahai de kalmayabilir. 1940'larda Nazist Araplar vardı. 50'lerden sonra Arap milliyetçiliği. Sonra Saddam, Saddam'dan sonra El Kaide, sonra ISIS (IŞİD), sonra Haşdi Şabi…
"Tarihimi silersen geleceğimi de silersin. Irak hükümeti bunu yaptı. Bu, gelecekte de yapabileceği anlamına geliyor. Kürdistan'da ise yüzlerce Yahudi aile var. Evkaf Bakanlığı'nda temsil hakkımız var.
"Siyaseten bağımsızız, cemaat olarak zamanla başka haklarımız da olacak. Bu nedenle biz, Yahudi Kürtler dünyadaki bütün Yahudi oluşumlardan Kürdistan'ı desteklemelerini istedik."
Mamsani'ye göre, "İran etkisinin yayılmasından rahatsız olan bütün kesimler de kendi çıkarları için Kürtleri desteklemeli."
İsrail'den IKBY'ye dair yapılan açıklamalarda da "İran vurgusu" dikkat çekiyor.
İsrailli gazeteci Arad Nir'e göre İsrail, Irak'taki ve Bağdat-Erbil hattındaki gelişmeleri dikkatle izliyor. Nir'e göre bu yakın ilginin üç sebebi var ancak ilk sırada "İran'ın bölgedeki nüfuz alanının genişlemesi" endişesi yer alıyor.
Nir, "İsrail'in IKBY'yi İran'ın bölgedeki genişlemesinin ve nüfuzunun artmasının önündeki önemli bir engel olarak gördüğünü" söyledi.
Bu çerçevede, IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin yetkilerini parlamentoya devrederek başkanlıktan çekilmesinin İsrail açısından durumu "biraz öngörülemez kıldığını" belirten Nir, "Barzani'nin yerini kim dolduracak ve yerine gelen kişi nereye daha yakın duracak?" diye soruyor.
"İsrail yönetiminin İran'ı ezeli düşman olarak gördüğünü" hatırlatan Nir, "İkinci neden petrol. İsrail'in ham petrol ihtiyacı büyük ölçüde IKBY'den karşılanıyor ancak son gelişmelerle birlikte bu da artık garanti altında değil" diyor.
İsrail'in IKBY'ye desteğinin arkasındaki üçüncü nedenin ise, Netanyahu-Erdoğan arasındaki çekişmeden kaynaklandığını savunan Nir, "Ancak Erdoğan, Netanyahu'nun beklentisinin aksine kaybetmedi, kazandı. Kazanmakla da kalmadı, İran ile aynı cephede yer aldı" diye konuşuyor.
Gazeteci Selin Nasi'ye göre de, İsrail'in 200 bin kadar Kürt vatandaşı olsa da herhangi bir lobi gücünden söz etmek pek mümkün değil.
Nasi, İsrail'in İran'ı öncelikli tehdit olarak gördüğünü ve Kürtleri bu tehdide tampon olabilecekleri şeklinde değerlendirdiğini söylüyor.
İsrail-IKBY ilişkilerinde enerji boyutunun da çok önemli olduğunu vurgulayan Nasi, "2014'den bu yana Kuzey Irak petrolü Türkiye'nin Ceyhan Limanı'ndan Aşkelon'a taşınıyor ve buradan dünya pazarlarına ulaşıyor.
"2015 verilerine göre İsrail petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 77'sini Kuzey Irak'tan ithal ediyordu. Bu Kuzey Irak petrolünün üçte biri demek. Benzer şekilde Türkiye-İsrail arası doğalgaz boru hattı projesi gerçekleştiği takdirde Kuzey Irak'taki doğalgazın da bu hatta bağlanarak Avrupa'ya taşınması düşünülüyordu" diyor.
Arad Nir'e göre ise Mesud Barzani'nin çekilmesi, İsrail'in "önemli bir müttefiğini keybetmesi" olarak değerlendiriliyor.
Peki son gelişmelerle birlikte Barzani'nin çekilmesinin ardından İsrail nasıl bir politika izleyecek?
Nasi, "Kürtlerin bağımsızlık hedefinin uzun soluklu olduğunu ve Barzani'nin yenilgisiyle son bulmayacağını" belirterek şunları söylüyor:
"İsrail'in bölgesel bir çatışmayı tetikleme riskinden dolayı daha fazla sahaya müdahil olacağını düşünmüyorum. Bağdat'a karşı daha yatıştırıcı bir söylem benimseyebilirler. Bağdat'ı Tahran'dan ayırıp, yanlarına çekmeye yönelik bir strateji çerçevesinde düşünülebilir.
"Bu bağlamda doğrudan İran'ı hedef almasa da Hizbullah üzerinde baskıların artabileceği, İsrail ve ABD destekli İran karşıtı Körfez ittifakının safını sıkılaştıracağını öngörmek mümkün.
"Bu arada İsrail'in bölgede diğer bir oyuncu olan Rusya ile ilişkilerini sıkı tuttuğunu ve Bağdat ile de bağların onarılacağını, ticaretin eskisi gibi devam edeceğini düşünüyorum."
BBC Türkçe'den Hediye Levent'in yazısı (1 Kasım 2017)