Eylülde açıklanan işsizlik oranı, krizin çalışanlar üzerindeki etkisinin daha da ağırlaşacağını gösteriyor. Şubat ayında işsizlik oranının yüzde 14’lere yükseleceği hesap ediliyor. Küresel kriz bütün dünyayı etkisi altına aldı. Henüz Türkiye’de kriz olduğu “resmi” olarak açıklanmış değil. Ancak her gün birçok işletmeden üretimin durduğu ya da fabrikaların kapatıldığı yönünde açıklamalar geliyor. Fabrikaların kapanması her gün onlarca, yüzlerce insanın ‘işsizler ordusu’na katılması anlamına geliyor. Krizin etkilerinin henüz hissedilmeye başladığı eylülde işsizlik oranının geçen yıla göre yüzde 1 artması ise gelecek aylarda işsiz sayısının daha da yükseleceği yönünde endişe yaratıyor. Dünya gazetesi (29.12.2009) yazar Alaattin Aktaş’ın işsizliğin ulaşabileceği boyutları araştırdığı bir analizine yer verdi. Aktaş’ın yazısına göre işsizliğin artmaya başladığı yönündeki ilk veriler temmuzda ortaya çıktı. Devam eden aylarda ise geçen yıllara göre fark giderek arttı. Türkiye’de işsizliğin dönemsel olarak zirve yaptığı ay ise şubat. Şubattaki işsizlikte tarımın etkisi büyük. Ayrıca işgücüne katılması gereken insan sayısı artıyor. Bu nedenle şubatta işsizlik oranının yüzde 14’e kadar çıkabileceği hesaplanıyor. İşin ilginç yanı uzmanlar bile işsizlik için yüzde 13-14 oranını makul buluyor. Yine uzmanlara göre bu oranın yüzde 15’i bulması mümkün. Ne şekilde olursa olsun, yüzde 12’yi geçen her oran Türkiye için rekor anlamına geliyor. İşte Alaattin Aktaş’ın söz konusu araştırması: İşsizlik şubatta yüzde 14’e çıkacak Eylül ayında yüzde 10.3'ü bulan işsizlik oranında krizin etkisi henüz yok denecek kadar az. İşten çıkarmalar ve çalışmak isteyenlerin sayısındaki artışla birlikte işsizlik oranının şubatta yüzde 14'e ulaşması sürpriz olmayacak. Küresel krizin tetiklediği ekonomik kriz Türkiye'de de dalga dalga yayılıyor. Hükümet istediği kadar vatandaşa moral vermeye çalışsın, krizin etkilerinden kaçma olanağı yok. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da, krizin bugünden yarına atlatılamayacağına, aslında ABD’de bir düzelme yaşanmadan Türkiye'nin sorunlarından sıyrılmasının mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Yılmaz, krizin bitişine ilişkin işareti de "ABD'de konut piyasasının biraz olsun canlanması ve fiyatların artma eğilimi göstermesi " olarak açıklıyor. Bunun için tabii ki zaman verilemiyor. Türkiye, kimi çevrelere göre krizi tam olarak hissetmiş, yaşamış değil; yani henüz krizde en sorunlu günleri görmedik, ki biz de o görüşteyiz. Krizin sona ermesi açısın nasıl ki dünya için bir zaman verilemiyorsa, aynı durum Türkiye için de geçerli. Peki, kriz süresince ve kriz bittikten sonra yaralar iyileşene kadar ekonomide en çok tahribat yapacak nedir? İş barışının bozulması ve işsizliğin giderek artması, bize en büyük sorun gibi görünüyor. Türkiye ABD'de patlak veren krizle, diyebiliriz ki eylül ayı sonunda tanıştı. Daha önceden elbette gidişatın iyi olmadığına ilişkin yorumlar vardı ama sorunun böylesine derinleşeceği de beklenmiyordu, Türkiye'ye uzanacağı da. Küresel krizin etkileri hiç yokken bile bir olumsuzluk olarak beliren işsizlikteki artış, krizle birlikte daha da tırmanmaya ve sorun oluşturmaya aday görünüyor. Temmuzda başladı Türkiye İstatistik Kurumu, işgücü piyasasına ilişkin verileri açıklarken üç ayın ortalamasını alıyor ve bu veri ortadaki ayın verisi olarak açıklanıyor. Örneğin son açıklanan eylül verisi; ağustos, eylül ve ekim aylarının ortalamasını gösteriyor. Bu şekilde açıklanan mayıs ayı işsizlik oranı, son üç yılda aynı düzeydeydi. Mayıs ayı işsizlik oranı, 2006 ' da yüzde 8.8, geçen yıl ve bu yıl ise yüzde 8.9 olmuştu. Haziranda da önemli bir fark oluşmadı, ancak temmuz ayındaki işsizlikte 2008, önceki yılların belirgin olarak üstüne çıktı. Önceki iki yılın temmuzunda yüzde 8.8 olan oran, bu yıl yüzde 9.4'ü buldu. Ağustosta önceki iki yıl yüzde 9.1 ve 9.2 olan oran, bu yıl yüzde 9.8 ' e ulaştı. Eylülde ise fark daha da açıldı ve 2006 ve 2007’de yüzde 9.1 ve 9.3 olan oran, bu yıl yüzde 10.3'ü buldu. Eylül ayı verileri, biraz önce de vurguladık; ağustos, eylül ve ekim ortalamasını gösteriyor. Ekim ayında küresel krizin etkilerini yeni yeni hissetmeye başlamıştık, üstelik yaşadığımız etkilerde henüz işgücü piyasasıyla pek ilgili değildi. Hem ekimde işgücü piyasasında önemli hareketler görülmüş olsa bile, ekim verileri eylül ayı için yapılan açıklamada ancak üçte bir etkiye sahipti. Biliniyor ki, işgücü piyasasında kasım ve aralıkta önceki aylarla kıyaslandığında kıyametler koparan gelişmeler var. Ekimde henüz üretimini durduran çok fabrika yok, işçi çıkaran pek yok; bunları kasımla birlikte yaşamaya başladık . Bundan sonra açıklanacak ilk veri eylül-ekim-kasım dönemini kapsayacak. Sonrasında ise ekim-kasım-aralık dönemini göreceğiz. İşte eylül ayında yüzde 10.3'e ulaşan ve geçen yılın bir puan üstüne çıkan işsizlik oranının , eylülü izleyen dönemlerde geçen yılla olan farkı daha açması bekleniyor . Zirve noktası şubat Türkiye'de işsizlik oranı dönemsel olarak şubat ayında zirve yapıyor. Oran, şubat ayları itibariyle 2006'da yüzde 11.9, 2007’de yüzde 11.4, bu yıl ise yüzde 11.6 düzeyinde gerçekleşti. Şubat aylarında istihdam edilenlerin sayısında önceki dönemlere göre önemli bir düşüş oluyor, bağlı olarak işsizler artıyor, bir yandan da işgücüne katılma oranı düşüyor. Şubattaki bu konjonktürde tarımın etkisi büyük. Henüz küresel kriz hiç etkilemiyorken bile bu yılın işsizlik oranının temmuzdan itibaren geçen yılların üstünde seyretmeye başladığını belirttik. Geçen yıllarla olan fark her geçen ay biraz daha açılıyor. Çok doğaldır ki kriz, bu farkın daha da açılmasına yol açacak. Ayrıca dikkat çeken bir olgu, son dönemde işgücüne katılma oranının yükseliyor olması. Giderek daha fazla kişi çalışmak istiyor. Bunda ekonomik krizin etkisi büyük kuşkusuz. Aile fertlerinin işsiz kalması ya da gelirin yetersizliği yüzünden iş arayanların, dolayısıyla işgücü piyasasına girenlerin sayısı artıyor, bu da işgücüne katılma oranını yükseltiyor. Son üç şubatta yüzde 11.4 ile yüzde 11.9 arasında gerçekleşen işsizlik oranının, "eylül ayındaki eğilimle" bile önümüzdeki şubatta yüzde 12.6-13.0 arasında oluşması bekleniyor." Eylül ayındaki vurgusuna dikkatinizi çekmek istiyoruz, çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi eylül verisinde krizin etkileri henüz çok az. Böyle olduğu halde fark belirgin. Bir yandan isten çıkarmalar artıyor, işsiz sayısı da doğal olarak artış gösteriyor. Bir yandan da işgücüne katılmak isteyenlerin sayısında artış gözleniyor. Çalışmak isteyenlerin sayısındaki artış kadar iş olanağı yaratılamadığı için işsiz sayısı daha da büyüyor. İsten çıkarmalar ile bu durumu daha da körükleyen ekonominin hızla daralıyor olması ve işgücü piyasasına girenlerin sayısındaki artış , normal eğilimle şubatta en fazla yüzde 13'e kadar çıkacakmış gibi bir görüntü veren işsizlik oranında yeni rekorların kırılabileceğinin işareti niteliğinde . Şubatta yüzde 14 olabilir İşsizlik oranının ocak–şubat-mart döneminin ortalaması olarak açıklanacak şubat ayında tüm bu etkenlerle yüzde 14'e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Şubat ayı için yüzde 13-14 aralığında bir işsizlik oranı mevcut koşullarda makul sayılıyor. Ancak, ekonomideki daralma ve buna bağlı olarak işten çıkarmaların hızlanmayla birlikte oranın yüzde 15'e kadar uzanma riski de bulunuyor. Türkiye için yüzde 12’yi aşan her oran işsizlikte yeni bir rekor olacak. İş aramıyor, ama işsiz! Eylül ayında yüzde 10.3 olarak ölçülmesine rağmen, detaya inince gerçekte işsizliğin daha da yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Son dönemde yükselmekle birlikte işgücüne katılma oranı halen çok düşük. 15 ve yukarı yaştaki nüfusun yarısı bile çalışmıyor. Peki, 25 milyonu aşkın kişi neden çalışmıyor? TÜİK verilerine göre, 1.7 milyon kişi iş aramıyor ama çalışmaya hazır ve bu 1.7 milyon kişinin 538 bininin iş bulma umudu bulunmuyor. Yaklaşık 12 milyon işsiz , "ev işleriyle meşgul" şeklinde tanımlanıyor. Yani bu kişiler, "ev hanımı" sayılıyor. Ancak bu 12 milyon ev hanımının gerçekte ne kadarı ev hanımı, bunların ne kadarı iş bulma umudu bulunmayan ve "hayırlı bir kısmet" bekleyen kızlardan oluşuyor, belli değil . Ayrıca 3.6 milyon öğrenci, yaklaşık 3 milyon emekli var. 3.2 milyon kişi çalışamaz halde, 209 bin kişi mevsimlik çalıştığı için bu dönemde işgücüne dâhil değil, 1.9 milyon kişi de diğer nedenlerle çalışmıyor. Dört gençten biri işsiz İşgücü piyasasıyla ilgili dramatik bir veri de genç nüfustaki işsizlik oranı. Türkiye genelinde 15-24 yaş arası gençlerin beşte biri işsiz. Kentlerde ise bu oran yüzde 23.l ' e ulaşıyor. Neredeyse her dört gençten biri işsiz geziyor. Kırsal kesimde ise 15-24 yaş grubundaki gençlerdeki işsizlik oranı yüzde 15.3’e düşüyor. İş arama süresi Eylül ayı itibariyle 2 milyon 548 bin olan işsizin 820 bini 1-2 aydır iş arıyor. 3-5 aydır iş arayanların sayısı 642 bin, 6-8 aydır iş arayanların sayısı 223 bin, 9-11 aydır iş arayanların sayısı ise 107 bin düzeyinde. TÜİK verilerine göre, 419 bin kişi 1-2 yıl arası iş arıyor. 2-3 yıl arası iş arayanların sayısı 166 bin, üç yıldan uzun süredir iş arayanların sayısı 123 bin kişi düzeyinde. İş bulmuş ve başlamak için bekleyenlerin sayısı ise 48 bin kişi.