Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), haftalık çalışma sürelerinin fazlalığı ile işsizlik ilişkisine dikkat çekerek; "İşsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) haberine göre, DİSK-AR’ın, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan İşgücü Anketi Kasım 2015 dönem sonuçlarına dayanarak yaptığı araştırmada, Kasım 2015 döneminde işsiz sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre, 29.000 kişi artışla 3 milyon 125.000 kişiye çıktığı anımsatılarak, şöyle denildi:
“İşsizlik oranında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre gerçekleşen 0.2 puanlık göreli azalış, kayıtlı işsizlerin çalışma hayatından uzak kalmaması amacıyla uygulamaya sokulan Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamındaki kişilerin sayısındaki devasa artıştan kaynaklandı. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu kapsamda çalıştırılan işsiz sayısı 10 kat artarak 28.000’den 300.000’e yükseldi. Söz konusu kişiler işsiz kapsamında değerlendirilseydi resmi işsizlik oran yüzde 11.5’e yükselecekti. Resmi işsiz sayısı ise 3 milyon 333.000 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsiz sayısına ulaşılacaktı.”
Bu kişilerin “işçi kapsamında değerlendirilmediği” vurgulanan DİSK-AR raporunda, “Bu kişiler en güvencesizler kapsamında yer alıyor. Programın amacı da ‘istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engellenmesi’ olarak ortaya konuluyor. Buna karşın işsizlik verilerinde bu kişiler ‘çalışan’ kategorisinde değerlendiriliyor” denildi.
DİSK-AR raporunda, Kasım 2015 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar da (umutsuzlar ve diğer) dâhil edildiğinde işsizlik oranının yüzde 17, işsiz sayısının da 5 milyon 480.000 kişi olarak gerçekleştiği vurgulandı ve şöyle denildi:
“İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 429.000 kişi oldu. Bunların geniş işgücü içindeki payı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti.”
DİSK-AR’a göre, kadınlar için resmi işsiz sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 57.000 kişi arttı. Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 24 oldu. Yükseköğretim mezunları için işsiz sayısı 768.000, işsizlik oranı yüzde 10.8 ile ortalamanın üstünde bulunuyor. Gençler için (15-24 yaş) geniş tanımlı işsizlik oranı resmi genç işsizlik oranı yüzde 27.7 seviyesinde gerçekleşti. Genç kadınlar için bu oran yüzde 33 oldu.
Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’de haftalık çalışma sürelerindeki farkın 12 saati bulduğu belirtilen DİSK-AR raporunda, “Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçiyor. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37.5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir” denildi.