Ali Galip Yıldız yazdı: İstanbul Barosu daha sorumlu olmalı

Ali Galip Yıldız yazdı: İstanbul Barosu daha sorumlu olmalı

Avukat Ali Galip Yıldız

T24'te, 23 Haziran 2020 tarihinde "Avukatlar ve barolar neden ayakta? Tüm meslek örgütlerini bekleyen akıbet" ve 5 Temmuz 2020 tarihinde de "Erdoğan'ın kırmızı kodları ve avukatların direnişi" başlıklı yazılarımda, meslek örgütlerinin, özellikle baroların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tek başına yönettiği tüm devlet kurumlarındaki çürümeye karşı nasıl bir direnç göstermeye çalıştıklarını ve buna karşılık nasıl  baskı altına alındıklarını, örgütsel yapılarını bozma ve etkisizleştirme girişimlerine muhatap olduklarını belirtmeye çalışmıştım.

Erdoğan tüm bu girişimlerinde başarılı (!) oldu; çoklu bora sistemini getirerek kendisine bağlı barocuklar oluşturdu, Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'nun oluşumunu büyük ölçüde değiştirdi. Hiçbir sınır tanımadan  yüksek sesle, kin ve öfke saçarak kendine muhalif saydıklarını suçlamaya devam etti, yargı da, yeri geldiğinde, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarını dahi uygulamayarak Erdoğan'a bağlılığını sürdürdü.

Öte yandan barolar, özellikle İstanbul Barosu, büyük hayal kırıklığı yarattı.

Hukukun katledildiği, insanların en temel haklarından mahrum bırakıldığı yargılamalar ve meslek örgütlerine yönelik etkisizleştirme girişimlerine karşı sadece yazılı ve sözlü açıklamalarla yetindiler.

Hiçbir meslek örgütünün "hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak" görevi ve sorumluluğu yoktur ama baroların var.

Dünyayı ayağa kaldırabilirlerdi...

Hukuk katliamını, bütün boyutlarıyla tespit ve teşhir etmek;

ulusal ve uluslararası izleme ve dayanışma ağları oluşturmak;

Bazı hukuk dışı uygulamalar karşısında tüm üyelerini birlik ve dayanışmaya çağırmak, olağanüstü genel kurullar yapmak;

Yargılamalara gözlemciler göndermek ve gözlemci raporlarına göre kamuoyunu ve uluslararası kuruluşları bilgilendirmek;

Dünyanın her tarafından hukuk örgütlerinin ve hukukçuların katılının sağlandığı toplantılarda Türkiye'deki yargı uygulamalarını tartışmak 

ve benzeri birçok eylem ve söylem yapılmadı hatta bu gibi önerilere çoğu kez kayıtsız kalındı.

16/17 Ekim 2021 tarihlerinde yapılacak olan İstanbul Barosu Genel Kurul Toplantısı'nda, bunların tartışılmasını ve yeni seçilecek olan yönetime ciddi sorumluluklar yükleyen kararlar alınmasını beklemek çok mu iyimser olur?