İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girişinin 96. yıl dönümü dolayısıyla “Medeni Kanun’la kazandığımız haklarımızdan geri adım atılmasına izin vermeyeceğimizi duyuruyor; tüm kadınları ve laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi, kadını birey olarak gören zihniyetin yerleştirilmesine destek olmaya ve Medeni Kanunu’muza sahip çıkmaya çağırıyoruz” açıklaması yaptı.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, 4 Ekim 1936 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nun 96. yıl dönümü nedeniyle açıklama yaptı. Kanunun kadın haklarının güvencesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlara yer verildi:
96 yıl önce Medeni Kanun'un yürürlüğe girişiyle kadınlar, evlenme, boşanma, malvarlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından erkeklerle eşit yurttaş konumuna gelmiştir. Evlilik yaşı kuralı getirilmiş; erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik ve evlilik birliğinin 'resmi nikah' ile kurulması kabul edilmiştir. Erkeğin 'boş ol' demesiyle boşanma yerine 'hakim kararıyla boşanma', kız ve erkek çocuklara 'eşit miras payı" gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur.
Ne yazık ki günümüzde, Medeni Kanun’un yok sayılmasına yönelik söylemlere ve yasalarda yapılmak istenen ve yapılan değişikliklere tanık oluyoruz. Örneğin;
- Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda 17 Ekim 2017’de yapılan değişiklikle 'müftülere resmi nikâh yetkisi' verilmesi Medeni Kanun’un ve laik hukuk kurallarının göz ardı edilmesine yol açmıştır.
- Birkaç yıldır Medeni Kanun’un 175 ve 176. maddelerinde düzenlenen yoksulluk nafakası hükmünün 'erkeğin hayatının ipotek altına almaktan kurtarılması' gerekçesiyle kaldırılması ve yeni yasal düzenleme yapılması tartışılmaktadır. Oysa, kadın ve erkek yasalar önünde eşittir ve erkek eşlerin de nafaka almasının önünde yasal bir engel yoktur. Her iki eş de nafaka talep edebilir. Uygulamada nafaka alan tarafın genelde kadın olmasının nedeni, ülkemizde kadının eğitim durumu, ekonomik durumu, sosyal ve kültürel yapısı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlardan kaynaklanmaktadır.
- Kadın sorunlarına çözüm getirecek ve kadın politikaları geliştirecek olan Kadın Bakanlığı kaldırılmıştır. Yeniden kurulmasına ihtiyaç vardır.
- Arabuluculuk Kanunu'nda arabuluculuğun ihtiyari olduğu belirtilmesine rağmen 'Aile hukukunda zorunlu arabuluculuk'' uygulamaya konulmak istenmektedir. Bunun ailede, toplumda ve özellikle de kadınlar açısından yol açacağı sakıncalara, mağduriyete ve doğurabileceği risklere dikkat çekmek isteriz.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak Medeni Kanun’la kazandığımız haklarımızdan geri adım atılmasına izin vermeyeceğimizi duyuruyor; tüm kadınları ve laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi, kadın erkek eşitliğinin bir demokrasi meselesi olduğunu dikkate alarak kadını birey olarak gören zihniyetin yerleştirilmesine destek olmaya ve Medeni Kanunu’muza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”