İSTANBUL BAROSU'NDAN ''HUKUKU SAVUN'' ÇAĞRISI İSTANBUL (A.A)

-İSTANBUL BAROSU'NDAN ''HUKUKU SAVUN'' ÇAĞRISI İSTANBUL (A.A) - 15.02.2011 - İstanbul Barosu, özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kamuoyunda ''Balyoz Planı'' olarak bilinen davada verilen tutuklama kararları ile Odatv'ye ve bazı yazarlarına karşı başlatılan arama ve gözaltı uygulamalarıyla ortaya çıkan tablonun, artık hiç kimsenin hukuk güvenliğinin kalmadığını ortaya koyan keyfiliği yansıttığını savundu.  İstanbul Barosu Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, ''Balyoz davası olarak bilinen davada verilen tutuklama kararları ile Odatv'ye ve bazı yazarlarına karşı başlatılan arama ve gözaltı uygulamalarıyla ortaya çıkan tablo, artık hiç kimsenin hukuk güvenliğinin kalmadığını ortaya koyan keyfiliği yansıtmaktadır'' denilerek, demokratik bir hukuk devletinde kimsenin sorumsuz olmadığı ifade edildi.  Açıklamada, şöyle denildi: ''Makul bir iddia ve isnada dayalı olarak herkes elbette ki yargılanacaktır. Bununla birlikte tutuklama istisnai olarak başvurulması gereken bir yargılama önlemi olup, bir ceza yargılamasının olmazsa olmaz bir parçası da değildir. Aslolan tutuksuz yargılanma olduğu gibi tutuklamada zorunluluk ve somut gerekçe bulunması şarttır. Tutuklama, savcı ve hakimlere verilmiş, içeriğini istedikleri gibi doldurup kullanacakları bir açık çek değildir. Gölcük'te bulunan delillerin üretilmiş bir delil olup olmadığı ciddi kuşkusu ortada iken, tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu ileri sürmek ve kaçma ya da delilleri karartma şüphesini gösteren somut olguların varlığı ve bunun somut gerekçelerine dayanmak inandırıcı değildir. Tüm belgelerin toplandığı, sanıkların duruşmalara geldiği bir ortamda tutuklama gerekçelerinin tutarsızlığı kendini açıkça ortaya koymaktadır. Hukuka uygun olmayan, somut gerekçelere dayanmayan kamu vicdanını tatmin etmeyen tutuklamalar, tutuklama olmaktan çıkıp, tutukluları tutsak alma haline dönüştürmekte, tüm toplum yaratılan bu korku ve kaygı ortamı ile esir alınmaktadır. Ülkede tam bir gözaltı ve tutuklama terörü estirilerek korku toplumu yaratılmaktadır.'' Davadaki belgelerin çelişkilerini ortaya koyan eleştirel yayınları ile bilinen Odatv'ye karşı gerçekleştirilen arama ve gözaltı kararları ve uygulamaları da bu gelişmeler ışığında bir tesadüf olarak görülemeyeceği kaydedilen açıklamada, ''Bu yolla muhalif kişi ve kurumların büyük bir baskı altına alınmakta olduğu'' savunuldu. Açıklamada, ''Gerçekten savunmaları önyargısız bir biçimde dinleyecek ve değerlendirecek, gerektiğinde savunmanın taleplerine uygun kararlar verebilecek bir yargı bulunmadığında, savunma yapmanın da bir anlamı ve önemi kalmamaktadır. Ne acıdır ki bu ortamda seslerini yükseltmesi gereken tüm kurumlar suskunluğa gömülmüşlerdir'' denildi. Türkiye'nin en önemli hukuk kurumu olan İstanbul Barosunun, ülke ve yurttaşlara karşı sorumluluğunun gereği olarak, yaşanan hukuksuzluklara karşı seyirci kalmasının düşünülemeyeceği vurgulanan açıklamada, ilgili tüm kişi ve kuruluşlar hukuku savunmaya çağrıldı.