Bartın Amasra’daki 41 kişinin hayatını kaybettiği maden faciası, İstanbul’da Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla protesto edildi. Kadıköy’de yapılan açıklamada; “Hayatımızı cehenneme çeviren, ölülerimizin üzerinde şatafatlı saraylar, gökdelenler, yollar, madenler inşa edenlere, her ay bir Soma’yı bize yaşatanlara tahammülümüz kalmadı artık. Artık yeter diyoruz” denildi.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Bartın Amasra’daki maden faciasını protesto etti. Birçok sivil toplum örgütü, sendika ve siyasi parti üyesi, sağanak yağışa rağmen Kadıköy İskelesi önünde açıklama yaptı. “Dün Soma, Ermenek; bugün Bartın. Kaza değil, cinayet” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Maden işçisi, köle değildir” sloganı atıldı.
“Artık yeter diyor, isyan ediyoruz” denilen açıklamada, “katliamın göz göre göre geldiği” dile getirildi. Açıklama şöyle:
Sayıştay ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) raporlarında kazı derinliğinin 300 metreyi geçmesi nedeniyle grizu riski olduğunun belirtilmesine rağmen kâr uğruna üretime devam eden iktidar ve patronlar bu katliamın sorumlusudur. Hazırlanan raporlara rağmen işçinin canını patronların kasalarından daha değersiz bularak göz yuman, denetlemeyen, engellemeyen bakanlık ve siyasal iktidar bu katliamın sorumlusudur. Çünkü bu memleketin normali, madencilerin kaderi hâline getirilmeye çalışılan ölümlerin önlenebilir olduğunu biliyoruz. Yıllardır defalarca dile getirdiğimiz, meydanlarda haykırdığımız, kader değil, fıtrat değil, kaza değil, cinayet sözü ne yazık ki 41 madencinin canıma mal olmuştur.
Daha fazla kâr için dayatılan ‘üretim zorlaması’ ve ‘verimlilik politikası’ sonucunda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin göz ardı edilmesi, özellikle madencilik sektöründe büyük katliamlara yol açıyor. Metan gazının patlamaya neden olacak sınır değerleri aşmasının, bunun ‘gözden kaçmasının’ temelinde ‘üretim zorlaması’ vardır. Kamu madenciliğinde dahi bu zihniyetin yerleşmeye başlamış olması durumun vahametini Bartın’da bir kez daha göstermiştir. İnsan yaşamı için alınması gereken, aklın ve bilimin öğrettiği önlemlerin, sadece ve sadece maliyet artmasın, işçilerin söz hakkı olmasın, kârlarımız azalmasın diye alınmadığını biliyoruz. Tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma’da bile tek tutuklu kalmadığının, 301 işçinin canının sorumlusu olarak kimsenin hesap vermediğinin, tek bir idarecinin bile görevden alınmadığının, iktidar sahiplerinden tek bir sorumlunun dahi istifa etmediğinin tanığıyız.
Öfkeliyiz çünkü; tarihinde çokça kitlesel iş cinayeti bulunan Türkiye Taşkömürü İşletmeleri'nde bunlardan ders çıkarılması gerekirken işçilerin insanca yaşam talebini kar hırsına kurban etmiş AKP- MHP iktidarı bu katliama bilerek göz yummuştur. Açlık, işsizlik, hayat pahalılığı, sömürü ile her anımızı cehenneme çevirenler, itiraz edenleri, eleştirenleri, karşı çıkanları baskı ve şiddet ile bastırmaya çalışanlar bu katliamın sorumlusudur. Şimdi bir kez daha, Soma’daki ve çalışırken ölen yüzlerce işçinin ahı yerde dururken, Amasra’ya giderek gösteri yapan, gerçek yüzlerini gizleyen, her zamanki maskelerini takan, fıtrat demagojileri yapanlar emekçileri kandırmaya çalışıyorlar. 41 madenci kardeşimizin canına mal olmuş bu ihmali örtmek için dezenformasyon yapmakla meşguller. Patlamanın nedeni konusunda tıpkı Soma’da yaşandığı gibi ‘trafo patlaması’ yalanının ifade edilmiş olmasını, gerçeğin örtülmeye çalışılmasını, aynı filmi izlemeyi kabul etmiyoruz.
Sadece madenlerde değil, tüm iş kollarında işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin göçük altında olduğunu yıllardır söylüyoruz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile işçileri piyasanın insafına bırakan bu düzenin değiştirilmesi gerektiğinin yıllardır mücadelesini veriyoruz. Hayatımızı cehenneme çeviren, ölülerimizin üzerinde şatafatlı saraylar, gökdelenler, yollar, madenler inşa edenlere, her ay bir Soma’yı bize yaşatanlara tahammülümüz kalmadı artık. Artık yeter diyoruz. Emeğimiz, haklarımız, hayatlarımız ve geleceğimiz için yeter diyoruz. Tüm işçileri, emekçileri, kendine insanım diyen herkesi sesini sesimize, gücünü gücümüze katmaya; artık yeter insanca yaşamak istiyoruz demek için harekete geçmeye çağırıyoruz. Herkesi daha fazla kâr için daha fazla kan dökmekten çekinmeyen bu vahşi sermaye düzenini yıkmak, emeğin ve özgürlüğün iktidarını kurmak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”