T24 Ankara
İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Emniyeti’nde yaptığı atamaların, AKP içinde ayrışmaya neden olduğu yönünde sinyaller gelmeye başladı. Bakan Süleyman Soylu’nun önce İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı görevden alması, ardından dün kentte görev yapan 40 polis müdürünün tayinini çıkarması, iktidar partisinin İstanbul örgütünde farklı yorumlara neden oluyor.
Emniyet teşkilatında büyük dalgalanmalara neden olan tayin ve atamalar, AKP’nin en güçlü tabanının bulunduğu kentlerin başında gelen İstanbul’da farklı yorumların ortaya çıkmasına yol açtı. Yorumlara bakıldığında özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında İstanbul merkezli yaşanan siyasi rekabetin izlerini görmek mümkün.
Hatırlanacağı üzere, 15 Temmuz sürecinin sonrasında İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Soylu, hem parti içinde kendisine gereken siyasi destek, hem de ülke siyasetinde daha etkin bir konum elde edebilmek amacıyla kendisine ilk hedef olarak İstanbul Emniyeti’ne kendi ekibini kurmayı planladı.
Bu plan çerçevesinde Soylu, Bakan Albayrak’ın İstanbul’daki siyasi ekibine yakın olduğu gerekçesiyle birkaç kez Çalışkan’ı görevden almak istedi. Ancak Soylu’nun girişimleri her defasında Çalışkan’ı yakından tanıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan döndü.
Bu süreç devam ederken, Çalışkan’ın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve karargâhla yaşadığı mesleki sıkıntılar sonrasında 16 Haziran günü görevden alınması, AKP içinde farklı değerlendirmelerin yapılmasına neden oldu.
Çalışkan’ın görevden alındığı gün kişisel sosyal medya hesabından paylaşım yapan Avukat Mustafa Doğan İnal, üstü kapalı olarak tayini eleştirdi. İnal’ın aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı olması atamanın siyaseten yorumlanmasına gerekçe oldu.
İnal, öğle saatlerindeki paylaşımında şöyle dedi:
“ Bugün bir avukat arkadaş dedi ki;
‘Devşirmeler güçlü zamanda gelir, serdengeçti olur, öz evlatlar arka plana atılır ama sıkıntılı zamanlarda ilk ihanet devşirmelerden gelir’ doğru söz...
Bir abi de şunu yazmış
‘Kimse sınanmadığı sadakatin, bağlılığın, dostluğun, kardeşliğin, sırdaşlığın, davadaşlığın, mertliğin, cesaretin, yiğitliğin sahibi değildir. Gerçek ölçü; imtihandan geçmek, her türlü badirede, yoklukta, zorlukta, menfaatte ve tehlikede sağlam kalabilmektir’ “
İnal’ın bu paylaşımında adresin İçişleri Bakanı Soylu olduğu Ankara’daki siyaset ve emniyet kulislerine yansıdı.
Ancak, yaşananlar bununla kalmadı.
İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul’da görev verdiği yeni emniyet müdürü Zafer Aktaş’ın talepleri ve yeni bir ekip yaratılması amacıyla dün gerçekleştirdiği ikinci tayinler kapsamında kimisi Çalışkan’la görev yapmış 40 üst düzey polis müdürünün tayinini öngören kararnameye imza koydu.
Tayinlerin çarşamba gece yarısından itibaren duyulmasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı İnal, bir kez daha sosyal paylaşımda bulundu. Daha önceki paylaşımında benzer biçimde yeni tayinleri de açıkça eleştiren İnal’ın adresi üstü kapalı biçimde Soylu oldu. İnal, sabah saat 09.43’te birbiri ile bağlantılı iki paylaşımında şu değerlendirmeyi yaptı:
“ 17/25 Aralığın ilk günleri, her şey karmakarışık... Fetöcüler her şeyi geri getirilemez şekilde silmişler. İstanbul bilişim şube müdürü F.O.K uzun uğraşlar sonucu Fetöcülerin “dönemin başbakanı”yazan fezlekesini buldu. Hep gayretli çalıştı, ödül olarak! bugün Diyarbakır’a gönderilmiş.
Birçok kişide aynı şekilde sanki bir hükümet değişikliği olmuş gibi doğuya gönderilmiş. Ben vefa duygumun gereği ve o günleri birlikte yaşadığım bu insanların emeklerine saygı için hakkı söyleyeceğim. Lütfen zor zamanda dimdik mücadele eden insanları kırıp dökmeyin.”
İnal’ın sabahın erken saatlerinde yaptığı paylaşıma, AKP’nin İstanbul’daki önemli isimlerinden Metin Külünk jet yanıt verdi.
Külünk, saat 11.17’de İnal gibi aynı sosyal medya sitesi üzerinden yaptığı paylaşımda yeni göreve gelen Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’a destek verdi.
Paylaşımında Aktaş’ın makamında üniformalı resmi ile birlikte Külünk, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İstanbul’un her köşesinde emperyalizmin uşaklarına direnen ve şehitler vererek İstanbul’u ve ülkemizi ve Sayın CB’mızı sahiplenen şehir İstanbul’umuzun atanan yeni emniyet müdürümüz Sayın ZAFER AKTAŞ’a görevinde başarılar diliyoruz.”
Sosyal medya paylaşımlarından da görüleceği üzere, İstanbul Emniyeti’nde yapılan değişiklikler muhalefet yerine iktidar partisinde gündem oluyor.
İstanbul Emniyeti’ndeki atamalar henüz bitmediğini eklemekte fayda var.
Aktaş, Vali Ali Yerlikaya’nın onayı ile il emniyet müdür yardımcıları, şube müdürleri ve ilçe emniyet müdürleri arasında görev yeri değişimini gerçekleştirecek. Kente yeni ataması yapılan 10 polis müdürü ile eskiden kalanların kimisi yeni görev yerine atanacak, kimisi de aynı görevine devam edecek.
Peki, İstanbul Emniyeti neden bu kadar önemli?
Neden kentteki diğer devlet kurumlarında yapılan atamalar bu kadar ses getirmezken; emniyette yapılan atamalar veya tayinler siyaseti ve hükûmeti bu kadar etkiliyor?
Her iki sorunun ortak yanıtı, İstanbul’un kentsel yapısı ve toplumsal konumudur. İstanbul, belki son 50 yılda her ne kadar başkent Ankara olsa da Türkiye’nin gizli başkentidir. Gizli başkent hali AKP iktidarıyla birlikte daha da güçlendi.
İş dünyası, finans, siyaset ve özellikle yıllar içinde güçlenen faaliyetlerini ekonomi – iş dünyası – siyaset üçgeninde yoğunlaştıran “gayri meşru” olarak tanımlanan yeraltı dünyasının etkinliği İstanbul’u hem yaşam alanlarının, hem de kriminal dünyanın merkezi konumuna getirdi.
Yıllar içinde iş dünyasının bile işleri ve sorunlarını gayri meşru gruplar üzerinden çözmeye çalışması, siyasi kimliklerin İstanbul üzerinden ülke siyasetinde yer etmesi, ülke siyasetindeki isimlerin müşterek yarattığı “koruma kalkanı”nın kalıcı en önemli adresinin İstanbul olması, bürokratların kendi hedefinde yükselmek ve ulaşmak istediği makamların geçeceği yolun en önemli köşe taşının İstanbul’da karşılık bulması, kentteki yerleşik gayri müslim yurttaşların üzerinden oluşan uluslararası etki alanının, kentin sosyo – politik, sosyo – ekonomik çizgisi kamu güvenliği ve suçla mücadeleyle birleşmesiyle İstanbul’un çok önemli hale gelmesine neden oluyor.
Tüm bu parametrelerin bileşkesi olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Emniyeti’nin siyasiler açısından paha biçilemez bir kıymeti oluşuyor.
Hemen her iktidarın ya da siyasetçinin hedefinde İstanbul’da söz sahibi olabilmek vardır. Bu hedefe ulaşabilmek amacıyla pek çok argümanı zaman içinde uygulamaya koyar. Siyaset ya da iktidar bu mücadelede kimi zaman kazanır, kimi zaman kaybeder.
Ama İstanbul bu mücadelede hiç kaybeden olamaz, kıymetinden kaybetmez.