Ayşe Sayın
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 31 Mart'ta CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal kararının ardından, siyasi partiler yenilenecek seçim için izlenecek stratejileri belirlemeye çalışıyor. Gerek, İstanbul seçiminin iptal edilmesini sağlayan Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP, gerekse seçilmiş adayının mazbatası iptal edilen CHP ve Millet İttifakı'na destek veren muhalefet partilerinde, yenilenecek seçimi kazanmak için ince hesaplar yapılıyor.
Seçime adayıyla giren veya ittifak adayına destek veren siyasi partilerde yapılan ilk toplantılardan kulislere yansıyan bilgiler ve siyasi kulislerde yapılan değerlendirmeler şöyle:
Seçim iptali kararının ardından gözlerin çevrildiği CHP'nin olağanüstü grup ve Parti Meclisi (PM) toplantılarında izlenecek strateji tartışıldı.
CHP'de bazı milletvekili ve PM üyelerinin YSK kararının kabul edilemez olduğunu, seçim hukukunun ortadan kalktığını ve artık meşruiyet sorunu yaşandığını belirterek, boykotun da bir seçenek olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettiği öğrenildi.
Ancak CHP'de hakim görüş, artık İmamoğlu'nun "demokrasi ittifakı"nın adayı olduğu ve yakalanan rüzgarın, büyütülmesi gerektiği. Partide İstanbullunun, İmamoğlu'nun hizmetlerini kısa sürede gördüğü görüşü de benimsendi.
Bu görüş, olağanüstü PM ve grup toplantısından sonra açıklanan "Demokrasi ve özgürlük bildirgesine" de "Türkiye'nin karşılaştığı bu yol ayrımında demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 23 Haziran'da kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart'tan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz" ifadeleriyle yansıtıldı.
Toplantıda konuşma yapan İmamoğlu'nun da, bu seçimin iptaline ilişkin beklentilerin sık sık dile getirildiğini anımsatarak, "Seçmen, bu seçim iptal edilse de biz size bu seçimi yeniden kazandıracağız' diyor. Bu seçimi bir kez daha kazanacağıma inanıyorum" mesajı verdiği öğrenildi.
CHP'de ağırlıklı görüş, gerginlik politikası izlenmemesi ve bu konuyu "ülke sorunu" haline getirmeyip, iktidarın eline "Halkı sokağa döktüler" kozu verilmemesi yönünde.
Bunun için de 31 Mart yerel seçimlerinde olduğu gibi kampanyayı İmamoğlu yürütecek. Seçim, "Kılıçdaroğlu-Erdoğan" yarışına dönüştürülmeyecek, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı döneminde başlattığı su, ulaşımda indirim ve henüz uygulamaya koyamadığı projeleri ön plana çıkarılacak.
Seçim iptali kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aynı akşam partisinin MYK'sını toplamıştı. Erdoğan'ın seçim iptali konusunda yasal olan haklarını kullandıklarını ve YSK'nin da itirazlarını haklı bulduğu değerlendirmesi yaptığı ifade ediliyor.
31 Mart seçimlerinde partinin adayı Binali Yıldırım için yeterince çalışmadığı eleştirileri yöneltilen İstanbul il yönetimi dahil, parti teşkilatlarının bütün olanaklarını seçime seferber etmesini istediği yansıyan ilk bilgilerden.
Erdoğan'ın, İstanbul seçimleri için yine bizzat sahada olacağı ifade ediliyor.
Parti içinde bir grup Erdoğan'ın, 31 Mart'da sürekli İstanbul ve Ankara'da miting yapması ve "beka söylemi" üzerinden yürümesinin sonuç vermediğini savunuyor ve özellikle seçimin kaderini belirlemede önemli rol oynayan Kürt seçmeni kucaklayıcı bir dil kullanılması gerektiğini ifade ediyor.
Parti kulislerinde MHP ile ittifakın İstanbul'da partiye bir getirisi olmadığı, yerel seçimlerden hemen sonra Erdoğan'ın "Türkiye ittifakı" söyleminin sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor.
AKP, İstanbul seçimleri olsa da TBMM'yi açık tutmayı ve özellikle ekonomi konusunda bazı yasal düzenlemelemelerin yaşama geçirilmesini hedefliyor.
Bu çerçevede, seçimlerden önce verilen 3600 ek gösterge düzenlemesini de içeren kapsamlı bir paketin Meclis'e getirilebileceği konuşuluyor. Ancak bunun zamanlaması henüz netleşmiş değil.
31 Mart yerel seçimlerinde, tepkisini oy pusulalarına "EYT" yazarak geçersiz oy kullanan emeklilikte yaşa takılanlar da İstanbul'da önemli bir sayıya sahip.
Ancak, AKP'nin gündeminde EYT'lilerle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığı gibi bu yönde düzenlemeye de sıcak bakılmıyor.
YSK'nın seçim kararından önce, Abdullah Öcalan'ın, 8 yıl sonra, 2 Mayıs'ta avukatları ile görüştüğünün açıklanması, birçok kesim tarafından "Seçim hesaplı zamanlama" yorumlarına neden oldu.
Hatta, "Çözüm sürecine mi dönülüyor?" sorusu sıkça sorulmaya başlandı. Ancak gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse AKP kulislerinde, bu iddia kesin bir dille yalanlanıyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'da, Meclis kulisinde gazetecilerle sohbetinde, "Yeni bir çözüm süreci yok. Öcalan'ın açıklamasına bakıp bu yorumu yapanlar yanılır. SDG'ye bakışımızda en ufak bir değişiklik yok. Öcalan, SDG'ye doğrudan mesaj verdi. Benim dikkatimi ilk aşamada bu çekti. Bizim "YPG ve SDG, PKK'nın uzantısıdır" söylemimizi teyit ediyor" dedi.
Özellikle muhalefet partilerinde yenilenecek İstanbul seçimlerinin "normal koşullarda yapılmayacağı" endişesi sık sık dile getiriliyor ve 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri sürecinde yaşanan süreç anımsatılıyor.
Fahrettin Altun, bu söylemlere kesinlikle katılmadığını belirtirken, İstanbul seçimlerinin şeffaf ve kurallarına uygun yapılacağını ifade etti. İstanbul'un bir büyükşehir ve herkesin gözünün üzerinde olduğu bir kent olduğuna dikkat çeken Altun, isteyen herkesin, gözlemcilerin seçimleri izleyebileceğini ifade etti.
İstanbul seçimlerinin yenilenmesi konusunda ısrarcı olan MHP lideri Devlet Bahçeli, YSK kararı öncesinde söylediği "İptal edilirse İstanbul'a kamp kuracağı, mitili atacağı" yönündeki sözünü yerine getirmeye hazırlanıyor.
MHP liderinin hafta sonu İstanbul'a gidip çalışmalara başlayacağı öğrenildi. MHP, Binali Yıldırım için çalışmak üzere hemşehri derneklerini harekete geçirmenin yanısıra, Anadolu'nun çeşitli kentleri ile temas kurarak, İstanbul'daki yakınlarını cumhur ittifakı lehine çalışmaları konusunda motive etme taktiği izleyecek.
Bu kapsamda Bahçeli, ilk etapda İstanbul'da hemşehri nüfusunun yoğun olduğu 15 il başkanını perşembe günü Ankara'da toplayıp, İstanbul'daki hemşehri derneklerini harekete geçirmelerini isteyecek.
Bu kapsamda, Sivas, Sivas, Kastamonu, Ordu, Giresun, Tokat, Samsun, Erzurum, Malatya, Trabzon, Sinop, Erzincan, Rize, Kars, Ardahan, Mardin il başkanlarını Ankara'ya çağırıldı. MHP lideri, Cumartesi günü de İstanbul'a giderek, il yönetimi ile iftarda bir araya gelecek ve sahada çalışmaya başlayacak.
CHP'nin yerel seçimde ittifak yaptığı İYİ Parti'de de YSK kararı kapalı grup toplantısında değerlendirildi. Genel Başkan Meral Akşener ve parti yönetiminin, karara tepki olarak YSK önünde eylem yapmak dahil, bu karara sert tepki konulmasını değerlendirdiği öğrenildi.
Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, protesto veya gerginliği yükseltecek bir tavır içinde olunmaması yönündeki tutumu nedeniyle eylemli tepkiden vazgeçildiği ifade ediliyor.
İYİ Parti kaynakları, "Eğer CHP bir eylem kararı alsaydı biz buna destek verirdik. Ancak sonuçta İmamoğlu CHP'nin adayı ve bu noktada bizim tek başımıza çıkıp bir eylem çağrısı yapmamız doğru olmazdı" görüşünü dile getiriyorlar.
İstanbul'da yüzde 10 dolayında oy oranına sahip olan HDP, 31 Mart'da aday çıkarmamış ve CHP adayı İmamoğlu'nu desteklemişti.
Öcalan'a avukat görüşü izni verilmesinden sonra, HDP'nin tavır değiştirip değiştirmeyeceği merak konusuydu. Parti yöneticileri, 31 Mart'taki duruşlarında bir değişiklik olmayacağını ifade ettiler.
HDP'de, Öcalan görüşmesinin daha ziyade cezaevlerinde süren ölüm oruçlarını sona erdirmeye dönük bir hamle olarak görülüyor.
HDP kaynakları, 31 Mart'ta Türkiye genelinde bir seçim olduğu ve parti yöneticilerinin de daha çok bölgede bulunduğu için İstanbul'da yeterince çalışma yürütülemediğini belirterek, bu kez doğrudan sahaya inilerek çalışılacağını ifade ediyorlar.
Ancak CHP yönetiminin, açıktan HDP'yi muhatap alarak, ittifaka ya da işbirliğine davet edilmemesi de bazı partililer tarafından eleştiriliyor.
HDP'li bir milletvekili, "31 Mart'ta dolaylı görüşmeler sağlandı ve bizim seçmenimiz destek verdi. Ancak şimdi yeni bir durum oluştu, demokrasi bloğu, ittifakı diyorsanız, biz buna katkı sağlamaya hazırız. Ama artık bizim desteğimiz için doğrudan görüşmeler yapılmalı ve bu ittifak ya da işbirliğinin adı konulmalı" görüşünü dile getiriyor.
Seçim iptaline en büyük tepkiyi gösteren partilerden birisi de doğrudan ittifak içinde yer almayıp, İstanbul'da kendi adayını çıkarıp, 103 bin dolayında oy alan Saadet Partisi'ydi.
Seçim iptali kararının ardından, CHP'de, 13 bin dolayındaki oyla belediye başkanlığını İmamoğlu'nun kazandığı, SP'nin adayını çekmesi halinde bu oyların İmamoğlu'na yönlendirilebileceği görüşü seslendirilmeye başlandı.
SP Başkanlık Divanı, gündüz yaptığı toplantıda, adayı çekme, değiştirme ya da kendi adayı ile yola devam konularını masaya yatırdı.
Toplantıya, seçim iptali kararının hemen ardından "Ben yeniden seçim çalışmaları için hazırım" mesajını paylaşan, SP'nin İstanbul Büyükşehir adayı Necdet Gökçınar da katıldı.
Başkanlık Divanı toplantısında bütün seçenekler değerlendirilmekle birlikte, daha geniş kesimlerle ve partinin diğer yetkili organları ile görüşülerek nihai kararın verilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le görüşmelerin sonucunun da beklenmesi üzerinde duruldu.
SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da bugün düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında, adaylarını çekip çekmeyecekleri yönündeki soruya, "Biz kararımızı biraz geniş bir istişareden sonra vereceğiz. Normal olarak zaten şu anda mevcut haliyle devam edecek. Bundan dolayı bir açıklamaya gerek görmüyorum" yanıtını verdi.
Karamollaoğlu, Başkanlık Divanı'nın ardından partisinin Yüksek İstişare Kurulu ve Genel İdare Kurulları'nı da toplayarak, aday çekip çekmeme konusunu görüşeceklerini bildirdi.
SP'de ağırlıklı görüş, adayı çekmenin CHP'ye değil, AKP'ye yarayacağı yönünde. SP kaynakları, partili seçmen profili dikkate alındığında, bunun bir kısmının AKP'den geldiği, bir kısmının da ne olursa olsun CHP'ye oy vermeyenler olduğuna dikkat çekerek, "Adayı çekmemiz, bir kısım oyların AKP'ye kaymasına yol açabilir ya da bizim seçmen sandığa gitmeyebilir" yorumunu yapıyorlar.
AKP tabanından oy alabilecek daha güçlü profilde bir ismin aday yapılması seçeneğine ise çok sıcak bakılmıyor.
CHP'de ise artık durumun çok farklılaştığı, SP tabanı ve bu partiye oy veren muhafazakar seçmenin zaten AKP'nin tutumuna tepkili olduğunu, dolayısıyla SP yönetiminin tabanını CHP adayına yönlendirebileceği yorumu yapılıyor.
Yerel seçimlerde Millet İttifakı içinde yer almayan Demokratik Sol Parti İstanbul'da Muammer Aydın'ı aday göstermiş ve 30 bin dolayında oy almıştı. DSP'nin adayı Muammer Aydın'ın, seçimin iptali kararı sonrasında Twitter'dan, "DSP, YSK eliyle yapılan hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmayacak, kendine düşeni ve gereğini yapacaktır" açıklaması yapmış ve bu açıklama adaylıktan çekilme mesajı olarak yorumlanmıştı.
BBC Türkçe'ye konuşan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, şu anda bir aday çekmenin sözkonusu olmadığını belirterek, böylesine önemli bir kararı tek başına veremeyeceğini, partisinin yetkili kurullarını toplayarak nihai kararı alacaklarını ifade etti. Aksakal, Parti Meclisi ve Başkanlar Kurulu'nu Cumartesi günü için toplantıya çağırdığını ve buradan çıkan karar doğrultusunda hareket edeceklerini söyledi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, BBC Türkçe'ye DSP ile görüşeceklerini açıklamıştı. Bu kapsamda ilk temas sabah saatlerinde sağlandı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Oğuz Kaan Salıcı, DSP'ye giderek, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erçelebi ile görüştü.
CHP heyeti doğrudan "Adayınızı çekin" teklifinde bulunmadı ancak, İstanbul seçimlerinde bir "hak gaspı" olduğunu ve Türkiye'deki koşulları bu doğrultuda değerlendirmelerini istedi.
Görüşme sonrasında CHP ve DSP heyetinde yer alanlar BBC Türkçe'ye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, "Biz demokrasi adına birlik istiyoruz, hukuk, adalet adına destek istiyoruz. Burada bir haksızlık, hukuksuzluk var, biz bunları kendilerine ilettik. Onlar da bu durumu yetkili kurullarında görüşeceklerini ifade ettiler" dedi.
DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erçelebi de görüşmenin dostça bir ortamda geçtiğini belirterek, hafta sonu yetkili kurullarında durumu değerlendirip kararlarını açıklayacaklarını ifade etti.
Erçelebi, "Türkiye, çoktandır hukuksuzluk ve demokrasi dışı davranışlara şahit oluyor. DSP olarak bugüne kadar yaşam kaynağımız demokrasidir. Demokrasi sadece ihtiyaç olduğunda aranan bir şey değil, kaybedilmemesi gereken özelliktir. Olumlu bir ortamda dostça bir ziyaret oldu, diyaloğumuz devam etsin istiyoruz" dedi.