Kimi göğsünün üzerinde kocaman bir örümcekle geziyor, kimi rugan ayakkabılarından asla vazgeçmiyor. Kimi tespihi kolye niyetine boynunda taşıyor, kimi erkek olmasına rağmen kadın kıyafetleri giyiyor. Nedenini sorduğunuzda. "Moda eşcinseldir" diye cevaplıyor. Onlar hiç de sıradan olmayan sıradan insanlar. Birçoğu daha üniversite öğrencisi. Hepsinin özgüveni yüksek. Moda tasarımcılarının ve pazarlamacılarının dayattığını değil canlarının istediğini giyiyorlar. Yeni ile eskiyi harmanlamak onların işi. Giyinmeyi örtünmek olarak değil, ruhlarını dışa vurmak olarak görüyorlar. Aynaya baktıklarında elalem ne der diye hiç düşünmüyorlar. Bir çoğunu Trendsetter dergisinin yardımlarıyla bulduk. İşte karşınızda sokağın stil ikonları. OYA ÜMİT (22) Örümcek sayesinde benliğimdeki sanatı ortaya çıkarıyorum Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık bölümünde okuyor. Göğsünün üstündeki örümceği şöyle açıklıyor: "Tanrıça Athena’nın, sanattaki başarısını kıskanıp örümceğe çevirdiği Lidyalı Arekna gibi, ben de sınırlarıma rağmen benliğimdeki sanatı ortaya koymaya çalışıyorum. Arekna örümcek bedeniyle istediği yere ağlarıyla ulaşıyor, ben de sanatımla insanlara ulaşmayı hedefliyorum. Ayrıca örümceklerden korksam da dairesel bedenlerinin ve çizgisel bacaklarının oluşturduğu formu çok estetik buluyorum, bu yüzden örümcek benimle." Oya, modayı değişken buluyor. "Moda dün giydiğiniz kostümü bugün kötü bulmanıza neden olan şeydir; insanın beğenilerinin, zevklerinin, estetik anlayışının sürekli değişerek geliştiğinin göstergesidir" diyor. Kendine yakıştığını düşündüğü parçaları giyiyor. Seçtiği kıyafetlerin kendi içinde uyumlarının ve zıtlıklarının olmasına özen gösteriyor. Son zamanlarda Twist, Topshop ve Bershka’dan alışveriş yapıyor. ZİYA ŞANLI (26) Bütün tişörtlerimin yakası kayık gibidir Bilgi Üniversitesi’nde fotoğrafçılık okuyor. Oyuncu olmak istiyor. Mekanlara event afişleri yapıştırarak para kazanıyor. Tarzını şöyle anlatıyor: "Serseri, vurdumduymaz, Nejat İşler gibi işte..." Geçen yıl Mudo’nun sokak giyimi markası FTS 64 için modellik yapmış. Bir kıyafet alırken onun kimsede olmayacak bir parça olmasına çok dikkat ediyor. Ya da o aldığı şeyi öyle bir kombinliyor ki ortaya farklı ve iddialı bir kılık çıkıyor. Zara’dan, semt pazarlarından, Beyoğlu’ndaki Terkos ve Atlas gibi pasajlardan giyiniyor. Marka ve tasarımcı takıntısı yok. Ziya için rahatlık çok önemli: "Bütün tişörtlerim yakası kayık gibidir. Salaş olan şeylere bayılırım. Bu tip parçalar benim hayat duruşumu ifade eder." JEAN PAUL KAPUDAĞ (27) Karıştırarak giyiyor Kanada’da doğdu, New York’ta sanatla ilgilendi. Birkaç yıl önce Türkiye’ye döndü ve Türkiye’nin ilk online sanat televizyonunu kurdu. Bir taraftan da yurtdışından sanatçılar getirip organizasyonlar yapıyor. Tarzını tek kelime ile sıradışı olarak tanımlıyor. "Alacağım kıyafetin beni ifade etmesi önemli. Denediğim zaman tıpkı bir dövme gibi vücudumun bir parçası olması gerekiyor. Bence giyinmek kamuflaj değildir. Giyinmek, içindeki görünmeyenin yansımasıdır." Giyinirken karıştırmayı seviyor. Örneğin Tom Ford bir gömleğin üzerine vintage bir ceket giyebiliyor. Japon tasarımcıları seviyor. Ayakkabılarının el yapımı ve İtalyan olmasına dikkat ediyor. SİNEM UYSAL (23) Saçlarını kendi kesiyor O aslında genç bir moda tasarımcısı. Nej markası ile tanınan modacı Nejla Güvenç’in asistanlığını yapıyor. La Salle Akademi’de moda tasarımı eğitimi almış. Çoğunlukla kendi kıyafetlerini kendisi tasarlıyor. "Kıyafetlerim ruh halime göre değişir. Vintage parçalara bayılırım. En sevdiğim tasarımcılar Doeii, Vivienne Westwood ve Jean Charles de Castelbajac" diyor. Bu tasarımcılardan bir iki parça bir şey almak için para biriktirdiği bile oluyormuş. En fazla alışveriş yaptığı iki marka H&M ve Zara. Çantaları Fred Perry. Spor sayılabilecek bu çantaların abiye kıyafetle de kullanılabileceğini düşünüyor. Saçları son derece doğal. Çünkü kendi kesiyor. Kuaförlerin hepsinin aynı bakış açısına sahip olduğunu düşünüyor. Son olarak Sinem, modayı bir lego olarak tanımlıyor: "Bizler o legonun parçalarını birleştiriyoruz. Oynuyoruz." ALEX BORISOV (22) Moda eşcinseldir İş çıktıkça modellik yapıyor. Bazen de moda çekimlerinde stylist olarak çalışıyor. Konuşmaya başlar başlamaz bombayı patlatıyor: "Moda eşcinseldir. Kıyafetler insan vücutlarını örtmez. Kıyafetler insanların görüntülerini düzenler. Bu konu ile ilgili çok kafa patlatıyorum. Önümüzdeki yıl moda pazarlaması okumayı planlıyorum." Alex önüne çıkan her yerden alışveriş yapıyor. Belstaf ve Enrico Coveri markalarını çok seviyor. KEREM TEZEL (21) Bir sabah aniden saçını sarıya boyadı DJ’lik ve modellik yapıyor. Genellikle ikinci el giyiniyor. Bir yıl önce bir sabah aniden sarı saçla kendini daha iyi hissedeceğini hissetmiş. Ve hemen marketten aldığı bir boya ile saçlarını sarıya boyamış. O gün bugündür saçlarını kendi boyuyor. Dövmelerinin her birinin bir anlamı var. Örneğin sağ kolundaki gülü annesinin ismi Gülderen olduğu için yaptırmış. Genellikle Beyoğlu’ndan alışveriş yapıyor. Dövmelerini kapatmayacak giysiler seçiyor. ALPARSLAN ÇARKÇI (20) Kadınlar için üretilmiş bir şeyi giyebilirim Bahçeşehir Üniversitesi’nde reklamcılık okuyor. Sıradışı giyiniyor. Sınırları zorladıkça tatmin oluyor. "Giyinirken cinsiyet ayrımı yapmıyorum. Eğer beğendiysem kadınlar için üretilmiş bir şeyi alıp rahatlıka giyebiliyorum. Fütürist anlayışı çok seviyorum. En sevdiğim iki tasarımcı Hüseyin Çağlayan ve Issey Miyake" diyor. Alparslan’ın fotoğrafta gördüğünüz kılığının kurgulandığını zannetmeyin. Eğer havası uygunsa okula da böyle gidiyor. "Bu benim gece kıyafetim değil. Gece gündüz ayrımını da çok zorlama bulurum zaten. Gündüz vakti parlak bir tayt giymeyi kim yasaklayabilir?" Sokaktaki insanların tepkilerine gelince. Hiç bir bakış, hiç bir laf Alparslan’ı enterese etmiyor. Aksine ne kadar çok bakarlarsa o kadar çok mutlu oluyor. O an sınırları zorladığına emin oluyor: "Toplumda birileri böyle giyinmek zorunda. Biz giyinirsek bu toplum bazı tabularını aşar ve gelişir." İLKE BABAYİĞİT (20) 60’lı yıllardan etkileniyor Kültür Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu. Trendsetter dergisinde asistanlık yapıyor. Fazla renkli giyinmekten yana değil. 60’lı yıllardan çok etkilendiğini söylüyor. Topshop, Mango ve Zara gibi markalardan alışveriş yapıyor. Tasarımcı olarak Betsey Johnson, Marc Jacobs, Ümit Ünal’ı beğeniyor. Dergide styling de yaptığı için parçaları birleştirmeyi çok iyi biliyor. Kıyafetlerine kadın erkek sokaktaki herkes ilgiyle bakıyor, tek tek neyi nereden aldığını soruyor. ESEN ERGİN (21) Kıyafetleri renksiz ayakkabıları renkli Mimar Sinan Üniversitesi’nde moda tasarımı okuyor. Giyinirken rahat olmaya çok dikkat ediyor. Eski ile yeni parçaları birleştirmeyi iyi biliyor. Retro giyiniyor. Kıyafetlerinde en sevdiği renk siyah ve kahverengi. Ayakkabılarda ise tam tersi. Neon renkli, farklı tonlu ayakkabılar onu çok cezbediyor. "Bir ayakkabının siyahı ve petrol mavisi vardır. Herkes siyahı alır, ben petrol mavisini" diyor. GÜRKAN ŞERBETÇİ (20) İki senedir saçındaki kuyrukla yaşıyor Yıldız Teknik Üniversitesi ögrencisi. Eşofman ve türevlerini giymeyi seviyor. Üzerine oturan tek bir pantolon bile yok. Hepsi düştü düşecek gibi duruyor. Levi’s, Quiksilver, Zara ve Topman’den alışveriş yapıyor. İki sene öncesine kadar saçları uzunmuş. Kestirdiği zaman arkasında bir kuyruğun kalmasını istemiş, hálá da o kuyruktan vazgeçemiyor. Dikkat çekmek için stilinin rahat, duruşunun da özgüvenli olması gerektiğini söylüyor.