İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Saip: Yerli aşı olurum ama koşulları var

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Saip: Yerli aşı olurum ama koşulları var

İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi, İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, yerli aşının henüz faz 1 çalışmasının yayımlanmadığına dikkati çekerek, kendisinin olup olmayacağına ilişkin soruya yanıt verdi.

“Olurum ama koşulları var” diyen Dr. Saip, “Etkinliği ve güvenliği bütün çalışma aşamalarında (Faz 1, 2, 3,) kanıtlanırsa, sonuçları uluslararası kabul görmüş dergilerde yayımlanırsa, çalışmalar etik kurallara uygun bir şekilde tamamlanırsa, etkinlik ve güvenlik verileri bağımsız olarak gözleme ve denetime tabii tutulursa, çalışma verileri bilim insanlarının erişimine açık olursa, üretim koşulları uygun ve denetlenebilir olursa tabii ki olurum” dedi.

Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan Dr. Saip, verilere olan güvensizliğe ilişkin olarak, “İktidar şeffaf veri paylaşımı yapmamayı bir politika olarak benimsedi, sürekli veri tanımlarını değiştirerek bu durumu gizlemeye çalışıyor” diye konuştu.

"Hastaneden verilen ilk ölüm raporu ile sonradan alınan onaylı raporlardaki ölüm nedenleri farklı olabiliyor"

Hastanelerden bildirilen ölüm nedenlerinin Sağlık Müdürlüğü İl Covid-19 Komisyonu’nda tekrar değerlendirildiğini belirten Dr. Saip devamında şunları kaydetti:

“Uygun bulunmayanlar, girişi yapan sağlık kurumuna geri gönderilerek düzeltilmesi isteniyor. Komisyon onayı olmadan ölüm nedeni Covid-19 olarak bildirilemiyor. Bu nedenle hastaneden verilen ilk ölüm raporu ile sonradan alınan onaylı raporlardaki ölüm nedenleri farklı olabiliyor. Tedavi gördüğü kurumda testi negatif olup Covid-19 kabul edilen, testi pozitif olup uzun süre hastanede yatan, hastanede yatarken testi negatifleşen fakat Covid-19’un neden olduğu hasar sonucu olan vefatlar bu komisyon tarafından Covid-19 ölüm sebebi olarak kabul edilmiyor. “

"Ne yazık ki salgın yönetiminden çok, algı yönetimine önem verildi"

“Eğer bakanlık salgının başlangıcından beri bu detayları şeffaf bir şekilde paylaşsaydı, bu tür veri karışıklıklarına neden olmayacaktı” diyen Dr. Saip, “Hem kendileri zor durumda kalmayacaklar hem de gerekli önlemler doğru verilere göre alınabilecekti. Ama ne yazık ki salgın yönetiminden çok, algı yönetimine önem verildi” diye konuştu.

"Erken sonuçları yayımlandığında ve ülkemizde gerekli güvenlik incelemeleri yapıldığında aşı olurum"

Dr. Saip aşı çalışmalarına ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yürüyen aşı çalışmalarına birçok sağlık çalışanı gönüllü olarak katıldı. Benim yaşım İstanbul Tıp Fakültesi’nde de yürütülen faz 3 aşı çalışması için uygun olsaydı gönüllü olacaktım. Ama 60 yaşındayım, 59 yaşına kadar olanları çalışmaya aldıkları için giremedim. Bugün gündemde olan aşıların öncü çalışmaları olan güvenlik ve doz belirlemek için az sayıda gönüllüyle yapılan faz 1 ve faz 2 çalışmaları tamamlanmış ve yayımlanmış durumda.  Binlerce gönüllüde yapılan, etkinliği ve yan etkileri araştırılan, katılanların bir bölümüne etken maddenin olmadığı (plasebo) aşının bir bölümüne etken maddenin olduğu aşının yapıldığı faz 3 aşı çalışmalarının erken sonuçları 3 aşı için yayımlanmış durumda. Bunlar Pfizer/ BioNTech, Moderna ve Oxford / Astrazeneca aşıları. Ülkemize geleceği açıklanan ve ülkemiz tıp fakültelerinde de çalışmaları devam eden Sinovac aşısının faz 3 çalışmasının erken sonuçları henüz yayımlanmadı. Erken sonuçları yayımlandığında ve ülkemizde gerekli güvenlik incelemeleri yapıldığında aşı olurum. Toplumsal bağışıklık ancak toplumun yüzde 60’ına aşı yapıldığında mümkün olabilecektir. Bu kadar yaygın bir şekilde yapılması gereken bir aşı için topluma çok ciddi bir güven vermeniz lazım. “

Sipariş edilen aşıların, iki doz olarak yapılacağı için 25 milyon insanı aşılamaya yeterli olacağını söyleyen Dr. Saip, “Yani yabancı uyruklu ve göçmenlerle birlikte toplam 90 milyon olan nüfusumuzun üçte birine yetecek kadar. Bu kadar doz, toplumsal bağışıklığın sağlanması için gerekli en az toplam nüfusun yüzde 60’ının aşılanması için yeterli değil. Yeterli miktarın sağlanması için henüz anlaşmalar yapılmamış durumda. Birçok ülke ihtiyacından fazlasını aldı, burada maalesef bir açgözlülük de var” ifadelerini kullandı.

"Yerli aşı olur musunuz?"

Dr. Saip, “Siz yerli aşı olur musunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Olurum ama koşulları var: Etkinliği ve güvenliği bütün çalışma aşamalarında  (Faz 1, 2, 3,) kanıtlanırsa, sonuçları uluslararası kabul görmüş dergilerde yayımlanırsa, çalışmalar etik kurallara uygun bir şekilde tamamlanırsa, etkinlik ve güvenlik verileri  bağımsız olarak gözleme ve denetime  tabii tutulursa, çalışma verileri bilim insanlarının erişimine açık olursa, üretim koşulları uygun ve denetlenebilir olursa tabii ki olurum.”

İstanbul Tabip Odası Başkanı'ndan refakatçı yorumu

Dr. Saip, Covid-19 hastalarının bir de refakatçisi oluyor, hastalık onlara da bulaşıyor. Covid-19 hastalarının yanında refakatçi kalması doğru mu?" sorusunu da şöyle cevaplandırdı:

"Hastane koşulları malum. Hastanede yatan ağır hastalar genellikle yaşlılar. Genç ve bakıma ihtiyacı olmayanlarda refakatçi gereksinimi olmuyor. Servislerde yatan hastalara bakacak sağlık çalışanı sayısı yetersiz. Mecburen hastaların yanında bir refakatçi kalması gerekiyor. Özbakımını yapamayan hastalar için hastanelerde refakatçisiz bakım, beslenme koşullarının sağlanması mümkün değil. Genellikle covid pozitif, durumu daha iyi olan bir yakını ile aynı oda paylaşılıyor. Bazı durumlarda refakatçi, Covid-19 olmayan bir yakını olabiliyor. Bu durumda refakatçiden koşulları kabul ettiğine dair bir onay alınıyor.  

İdeali sağlık çalışanı sayısını artırarak önüne geçmek ama bu kadar sağlık personelimiz maalesef yok. Sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi için bile sayılar yetersiz. Her bakım ihtiyacı olan hastanın yanında sürekli duracak bir sağlık personeli görevlendirmek mümkün değil.  "