T24 - Depreme dayanıklı binalar konusunda yeni bir çalışma yaptıklarını vurgulayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, deprem riski taşıyan yerlerde apartman veya mahalle sakinlerinin birleşmesi halinde fazla kat vereceklerini açıkladı. Topbaş, “Binayı da vatandaş kendi yapsın. Yeter ki sağlıklı binalar yapılsın” dedi.Vatan gazetesi yazarı Elif Ergu'nun "İstabul'u deprem'den koruyacak formül" başlığıyla yayımlanan (17 Ekim 2010) yazısı şöyle:
İki hafta önce İstanbul 4.4 şiddetinde sallandıktan hemen sonra aradım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı. Amacım hem deprem önlemlerini konuşmaktı, hem de İstanbul’daki kabuk değişimini... Kadir Topbaş’la Emirgan’daki Beyaz Köşk’te buluştuk.
* İstanbul’da yaşayanların İstanbulla ilgili en büyük korkuları bu şehirde büyük bir depremin olması... Depremden siz de bizler kadar korkuyor musunuz, deprem senaryolarınız var mı? Bu şehri depremden en az hasarla kurtarmak için neler yapıyorsunuz?İstanbul 500, 250, 100 yıllık periyodlar halinde deprem yaşamış. Maalesef 1998’e kadar da İstanbul ikinci derecede deprem bölgesi kabul edildiği için binalar ona göre yapılmış. 1999’dan sonra birinci derecede riskli olarak gördük.
* Siz şimdi ne yapıyorsunuz? Zeytinburnu’nda bir kentsel dönüşüm projesi uygulandı...Biz iki yöntem üzerinde çalışıyoruz. Biri İstanbul’un muhtelif yerlerinde büyükşehire ait arsalar veya edinebileceğimiz arsalarda konutlar yaptırmaya başladık. Arsa diyorum, yeşil alan değil. KİPTAŞ ve Belediye konutları yapsın. Buralarda yapacağımız konutları o bölgede riskli olan yapıların sahiplerine ilan edelim mahalle olarak gelen varsa buyursun gelsin, kendi oturdukları yerleri bize versinler diyoruz. Bu işlemeye başladı ama yetmez...
Depreme karşı yeni önlem
* Diğer yöntem? Bunu ilk kez söylüyorum. İstanbul’da riskli alanlarda, Fikirtepe gibi Bakırköy gibi yerlerde bazı noktalarda alt yapıyı rahatsız etmeyecek şekilde belli koşullar getirerek, arsalar birleşip yapı adaları oluşturulduğunda fazlaca imar verelim diyoruz..
* Örneğin mevcut riskli 4 katlı apartman yıkılacak, 8-10 kat mı yapılacak? Sonuçta fazladan dairesi olacak...Evet. Deprem riski taşıyan yerlerdeki gayrimenkul sahipleri biraraya gelip anlaşıp binalarını yaptırsınlar. Buna yeni karar verdik. Fikirtepe birinci öncelikli. Orada bir plan da yaptık. Ama KİPTAŞ ve Belediye girmeyecek.
* Her yere kat izni verilebilir mi?Varolan bir yönetmeliğimizde 4 bin metrekareyi toplayan bir imar adasında, parselde yüzde 25 daha fazla imar veriyoruz şu anda. Bundan sonra bundan da düşük metrekarelerde imar vereceğiz. Şu nokta var, imar vererek sorunlar çözülmüyor. İmar artırmak, bir yere kat vermekle olmuyor. Yollar, okullar, yeşil alanlar, tesisat yenilemelerine ihtiyaç olunuyor. Plan şartları olan yeşil alanlar, sağlık birimleri, okullar üretmeniz gerekiyor.
Ortak akıl üretemiyoruz
* Bu nasıl sağlanacak?Plan notları ve imardaki şartlarla bunu yapacağız. Yeter ki vatandaş bu çalışmalara inansın ve hızlı bir şekilde girsin.
* Bu çok zor değil mi? Apartman yönetimi kararlarında bile zorluk çekiliyor ülkemizde...Şu anda günümüzde farklı ülkelerden inançlardan insanlar birlikte hareket ediyor. Bizde kardeşler aynı şirketi yönetemiyoruz. Ortak akıl üretmekte zorlanıyoruz. Bu örneklere koşarak gelmeliler ama benim bir dairem var kaç dairem olacak diye gelmemeliler. Vatandaşı daha güvenli yerlere kavuşturuyoruz, katma değer yaratıyoruz.
* Erken uyarı sistemleri konuşuluyor. 15 saniye önce depremi öğrenme İstanbul’da neyi değiştirir?Cep telefonunuza sinyal geldi baktınız okudunuz kaç saniye geçti? Riskleri azaltmak en önemlisi. Afetlerde de riskleri en aza indirmek lazım. Biz ilk geldiğimizde doğal gaz kutularında bir çalışma yaptık. Erken uyarı sistemini başarsanız bile yurttaş olarak reflekslerini geliştirmediyseniz çok şey ifade etmez.
* Depreme hazırlık için neler yapılmalı?Her ailenin bir deprem planı olmalı. Deprem olduğunda siz nasıl iletişim kuracaksınız? Ailece buluşma yeriniz neresi olacak? Farklı deprem senaryolarına göre planlarınız olmalı. Çocuklarınız bunu bilmeli. İlk 2 saatte, ilk gün, ikinci gün mutlaka planlamalısınız.
İstanbul’un kaderini değiştirdik
* İleride torunlarınızla konuşurken, İstanbul’un hangi sorununu çözdüm diye anlatmak istersiniz? Siz beni hemen emekli ettiniz...(Gülüyor) * Bir gün gelecek... Örneğin trafik büyük sorun...Kentlerdeki nüfus oranı dünyanın her yerinde hızla artıyor. Ailelerin araç sayısı artıyor. Hiç peşinatsız 500 lira taksitle araba alınabiliniyor. Şimdi 2004 öncesine baksak.... Sayın Sözen döneminde İstanbul’un nüfusu 7 milyondu ve tek- çift plaka konuşuluyordu. Benim o zaman çocuklarım küçüktü, arabaları yoktu. Şimdi 3’ünün de arabası var eşlerinin de arabaları var. Bizim gibi çok aile var İstanbul’da... Artık İstanbul’da trafik durmuyor, akıyor... İstanbul’un iki omurgası var. E5 ve TEM. Ne yaparsanız bu eksenlerde yapacaksınız. Eskiden bazı noktalarda gelip duruyordunuz. Evinizle iş yeriniz arasında 50-60 kilometre varsa saatleriniz yolda geçebilir. Biz toplu taşım araçlarına ağırlık veriyoruz. Metro hattını genişlettik, hızla büyüyor. Metrobüs’ü getirdik. Metro’nun da diğer sistemlerle tamamlanması lazım. Bir yere gidip kalıyorsanız yine arabaya ihtiyaç duyuyorsanız kullanmazsınız Metro’yu.
* Biraz önceki sorumu yanıtlamadınız...Bu şehir bana gurur veriyor. İkinci kez seçildiğim için de çok mutluyum. Biz bu şehrin kaderini değiştirdik. Bu şehirde kongre alanları, sahil düzelmeleri çok şey yaptık. Çok çalışıyoruz. Kapkaranlık bir şehirdi İstanbul, şimdi gece bakın ışıl ışıl. İstanbul dünyayla yarışıyor. İlk seçildiğimde manşetlerde değnekçiler vardı, sahilde yürüyüş yapılamıyordu, sahiller canlandı. Plajlar açtık. Ben protokol adamı değilim. Ben teknik adamım. İş adamıyım. İyi bir ekibim var, fikir üretiyoruz. Bunları anlatacağım ve gurur duyacağım.
* 3’üncü Köprü neyi değiştirecek? O köprünün yapılması çevresini olumsuz etkilemeyecek mi? Ne yapsak ‘hayır, olmaz’ deniliyor. Biz 130’un üzerinde kavşak yaptık. Maslak’ta Atatürk Sanayi Sitesi’nin orada kavşak yaptık. 45 günde bitirdik, yapılırken herkes üzerimize geldi, şimdi sorun çözüldü kimse teşekkür etmedi.
Vatandaş depreme ne kadar hazırsa biz de o kadar hazırız
* 17 Ağustos depreminden sonra da ortaya çıktı, çok konuşuldu. Eksik yetersiz malzeme kullanımı konusunda şu aralar büyük projeler yapan inşaatçıların bile ‘deniz kumu kullandık’ gibi itirafları var. İstanbul için ‘yüzde 70’i yeniden yapılmalı’ diyenlere katılıyor musunuz? Oran bu kadar büyük değil. Biz, bize kadar yapılanların çok fazlasını yaptık. Dönemimize kadar yapılanların 15 katını yaptık. Şimdi konuştuklarımız vatandaşın bireysel yapıları. Şu gerçek var vatandaş depreme ne kadar hazırsa biz de o kadar hazırız. Vatandaşın bilinçlenmesi inanın çok önemli. Dünyada da bunun örnekleri var. Mesela Tokyo’da bilinç yüksek olmasına rağmen yapıların yüzde 25’i risk taşıyor.
* Türkiye’deki oran?Bundan fazla... Vatandaşın kendi bireysel olanaklarıyla binalarını yapmaları çok zor. Ancak kentsel dönüşüm politikalarıyla yapılabilir. Ama ne yazık ki bu konu da seçimlerde çok kullanıldığı için vatandaşın güven duyguları sarsılmış durumda.
Türkiye’de vatandaşın mağduriyeti ve korkuları üzerine siyaset yapılıyor
* Bir binanın depremde zarar göreceği raporlarla ortaya konduktan sonra en büyük zorluk nedir?Vatandaşı riskten kurtarmanın yolu mevcut yerleri kendi içinde değerlendirip oralardan kendi değerini üretmek. Biz her şeyi vatandaşla birlikte yapmalıyız. Belediye kar edecek diye bir şey yok. Türkiye’deki siyasetin en kötü yanı vatandaşın mağduriyeti ve korkuları üzerine siyaset yapılması. En büyük çarpıklık burada.
* Deprem konusunda bile siyaset üstü davranılamıyor mu?Sayın Kılıçdaroğlu seçimde ‘200 metrekareye kadar işgal edilen arsaların tapusunu vereceğiz’ dedi, özel tapuysa nasıl vereceksiniz? Afaki şeyler söylendi. Bunu kimse sormadı.
Bataklıkta da bina yapılır* İstanbul’un deprem haritaları, fay hattı bilgileri ortaya çıktı. İstanbul’da bazı yerlerdeki yapılaşma için çok geç kalınmadı mı? Sizin tespitlerinize göre 1 milyon 600 bina riskli bulundu...Her zeminde yapı yapılabilir ama maliyeti yükselebilir. Bataklıkta, deniz üzerinde de bina yapılır. İstanbul’da da her zeminde yapı yapma imkanı var. Ama bu binaların yapım teknikleri ve maliyetleri farklıdır. Ayrıca zemin sağlam olsa da bu yeterli değil. İran ve Pakistan’da gördük, tek katlı kerpiç binalar da risk taşıyor. Binaları doğru şekilde ve tekniğine uygun yapmak her şeyden önemli.
20 euroluk odalar 100 euro oldu
* 2010 Kültür Başkenti’ne beklenen turist geldi mi? Gidin Talimhane’de bir otele, ‘2004’ten önce bir odayı kaça veriyordunuz, doluluk oranınız neydi? diye sorun. 20 euroya verilen yerler 100 -150 euro oldu. İstanbul’un değeri bizle katlandı. İstanbul’da kimse yer bulamıyor. 150 bin yatak var. 59 otel inşaatı devam ediyor. Şehirde yeni istihdam yaratılıyor. 200 yataklı yerde 600 kişi çalışıyor. Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na geldiğimde Vitali Hakko, “Beyoğlu’na geceleri çıkılmıyor”diyordu, şimdi her saat insan seli yaşanıyor.
Tophane’de yaşananlar ilk ve son olmalı* ‘Yeni Tophane’ler olur mu? Ben şuna çok üzüldüm... Ana muhalefet mensupları farklı yorumlar yaptılar. Sanki bu tip olayların sayısı artsa onlar için iyi olacak. Buna benzer olaylar çıktığında bir çaktırmadan memnuniyet duyduklarını hissettim. O bölgeyi çok iyi biliyorum. Ramazan ayı geride kaldıktan hemen sonra oldu bunlar... Buralara çok yakın yerlerde Cezayir Çıkmazı, Asmalı Mescid, Nevizade gibi yerlerde Ramazan boyunca alkol alındı. Almak isteyen alır kimse karışamaz, karışmadı da. Bir referandum yaşandı. O referandumda AKP onaylanmadı. AKP Hükümeti bu sonucu zafer olarak görüp farklı yerlere taşımadı. Bunu da Başbakan söyledi. Farklı çevrelerde ‘hayır veya evet’in taraftarları manipülasyonlara açık.
* Biliyorsunuz, Madımak Olayı’na atıfta bulunuldu, insanlar canlarını nasıl kurtardıklarını bilemediklerini anlattılar...Tophane’ye ‘İkinci Madımak Olayı’ demek ne demek? Madımak Olayı’nın arkasında hangi güçler var hâlâ bilmiyoruz. Yalnızca aklı selim insanların bunu yapamayacağını biliyoruz. Bunun gibi olaylardan gizli bir mutluluk duyulduğu hissine kapılıyorum, beni üzen bu. * Oralarda rant kavgası da bir süredir var. Farklı yorumlar var bu konuda da?
Türkiye hızla gelişiyor. Kentsel dönüşüm diyoruz ya hep bu çok önemli. Sanayi bölgesi rezidansların olduğu yer oluyor. O çevredekiler de bu değişimden etkileniyor. Orada da aynı şey söz konusu. Tophane’de yaşananlar ilk ve son olmalı.