Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması öncesi, İstanbul'da 'evet' oylarının iki puan yükseldiğini ileri sürdü. Selvi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya inmesiyle birlikte AK Parti kararsızlarının büyük ölçüde ikna olduğu gözleniyor" diye yazdı.
Abdulkadir Selvi'nin "Anket sonuçları neyi gösteriyor" başlığıyla yayımlanan (10 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Üç anket sonucu var elimde. Evet 51, Hayır 49 Evet 51.5, Hayır 48.5 Evet 54, Hayır 46
ANAR’ın araştırması ise bugün yarın sonuçlanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda bir oran zikretmeyeyim ama açık ara diyebilirim” dedi. Cumhurbaşkanı daha önce, “Yüzde 52 ile 60 arasında bir oran”olarak açıklamıştı.
Şunu söyleyebiliyoruz:
1- Evetler önde.
2- Erdoğan 17 Nisan sabahı elinin daha da güçlü olabilmesi için çalışıyor. Konuştuğum kamuoyu araştırma şirketlerinden sonuçları ‘bıçak sırtı’ olarak görenler de var, “Evet kazandı” diyenler de.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile son hafta bir sürprizlerinin olup olmayacağını konuştuk. “Sandığa gidin” çağrısı yapacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, sandığa giderek sonucun değiştirilebileceği kanaatinde. Seçime sayılı günler kala kararsızların oranı büyük ölçüde geriledi. Yüzde 4 seviyesine indiği söyleniyor. Oy vermeye gitmeyeceğini söyleyenlerle kararsızlar bir araya getirildiğinde bu oran yine de yüzde 15’i buluyor. Bu durumda seçimlere katılma oranı yüzde 85 seviyesinde kalabilir.
Bu seçimlerin en çok dikkat edilen merkezi İstanbul. Erdoğan’ın İstanbul’a ağırlık verilmesi yönündeki stratejisi sonuçlarını vermeye başladı. Son araştırmalarda İstanbul’da evet oylarının iki puan yükseldiği gözleniyor. AK Parti tabanında yüzde 9 seviyesinde bir kararsız oranı vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya inmesiyle birlikte AK Parti kararsızlarının büyük ölçüde ikna olduğu gözleniyor. Bu referandumda İstanbul kadar zor olan bir kesim de Kürt seçmendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da, “Söyleyecek sözü olan, projesi olan, derdi olan herkesle konuşmaya, görüşmeye, birlikte yol yürümeye hazırız” sözleri Kürtler üzerinde etkili oldu. İlk başlarda sorunlu olan kampanya dili önemli bir değişime uğradı. Hayır diyenleri terör örgütleriyle aynı safta gösteren söylem, yerini hayırcıları da kucaklayan bir dile bıraktı. Dilin değişmesiyle birlikte hayır rüzgârı tersine dönmeye başlamıştı. Son hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kuşatıcı ve kapsayıcı dili daha da pekiştireceği söyleniyor.
Buna rağmen evete mesafeli duran bir kesim var.
Tek adamlık konusunun ateşi düşmesine rağmen hâlâ etkisi gözleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer partim beni aday gösterirse” diyerek bunu kırmaya çalışıyor. AK Parti tabanının en büyük kaygısı ise Erdoğan’dan sonra ne olacak sorusu. AK Parti’nin önemli beyinlerinden Yalçın Akdoğan, “bu sistemin asıl Erdoğan’dan sonrası için gerekli” olduğunu anlatan yazılar yazmasına rağmen AK parti bu konuda ikna edici söylemler geliştirme çabası içinde olmadı. Aslında gerekliydi.
Erdoğan’ın güçlü bir şekilde sahaya inmesiyle birlikte evet cephesindeki kararsızların oranı azalmaya, evet oyları yukarı doğru tırmanmaya başladı. Eveti garantiledikten sonra şimdi anlamlı bir evet çıkarmak için çaba gösteriyor. Güçlü bir evet çıkarıp, içeriye ve dışarıya mesaj vermek istiyor.
Bununla birlikte bazı mayınlı alanlar dikkat çekiyor. Personel rejiminin değişeceğinden kaygılanan devlet memurları, KHK ihraçları ve gözaltılar nedeniyle yaşanan mağduriyetler ve Kürtler gibi.
Peki hayırın önündeki en önemli engel ne?
Tek kelime ile CHP’lilerin yanlışları. Kimi, seçmeni işgal askerleri gibi denize dökmekten söz ediyor; kimi, eline almış mikrofonu, “Defol oradan sarı it!” diye bağırıyor, Kılıçdaroğlu ise ‘kontrollü darbe’ polemiğine giriyor. Darbe travmasının zihinlerde canlılığını koruduğu bir sırada Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’a, ‘kontrollü darbe’ diyor. Hem bu dilin patenti FETÖ’cülerde... 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunup başarısız olan FETÖ’cüler, zaten bir süredir ‘kontrollü darbe’söylemini tekrar edip duruyordu.
Referanduma giderken iki fotoğraf var. Birinde FETÖ’cülerle birlikte 15 Temmuz’a kontrollü darbe diyen Kılıçdaroğlu diğerinde ise darbe gecesi torununa Kuran-ı Kerim öğreten Erdoğan. Bu millet Özal’ı alnı secdeye giden cumhurbaşkanı olarak sevmişti. Erdoğan onu birkaç basamak ileri götürdü. Şehit taziyesinde Kuran okuyor, torununa Kuran öğretirken darbeye maruz kalan cumhurbaşkanı profili çiziyor. Millet hangisini benimser?