Sudan, Senegal, Somali ve Nijerya gibi Afrika ülkelerinden İstanbul'a 'daha iyi bir yaşam' umuduyla gelen yüzlerce Afrikalı var. Ancak ülkelerindeki zorluklardan kaçmak için İstanbul'a gelenler için aslında değişen çok da fazla bir durum yok. Yeni Yüzyıl gazetesi muhabiri Cengiz Erdil umutla geldikleri İstanbul’da kaçak pansiyonlarda kalan yüzlerce Afrikalı'nın gündelik yaşamlarını mercek altına alarak Afrikalıların İstanbul'daki zorlu yaşam koşullarını anlattı. Erdil'in haberi şöyle:
Festus Okey bir göçmendi. Nijeryalıydı. Türkiye’de futbolcu olmak istiyordu. Ama olmadı. 21 Ağustos 2007 tarihinde gözaltına alındı. Beyoğlu Emniyeti’nde vurularak öldürüldü. İstanbul’a gelen Afrikalılar için simge bir isimdi Festus. O’nun gibi yüzlercesi var. Aslında amaçları bir an önce bir Avrupa ülkesine geçebilmek. Ama İstanbul onlar için adeta bir Sırat Köprüsü’ne dönüşüyor. Aksaray esnafına göre, önce Nijeryalılar keşfetmiş Aksaray’ı. Sonra Senegal, Sudan, Somali derken, Ugandalılar da gelmeye başlamışlar. İstanbul’da kaldıkları semtler ise, Aksaray, Gülbağ ve Tarlabaşı. Bazıları iş bulma derdinde. Çoğu seyyar satıcılık yapıyor, parfüm, saat ve ülkelerinden getirdikleri el işlerini satarak günlük nafakalarını çıkarıyorlar. Onların hayata tutunma savaşı İstanbul’un tarihi yarımadasında bazıları için gelir kaynağı olmuş. Aksaray’ın ev ve işyerleri Afrikalı ve Suriyelilerin gelmesiyle adeta şekil değiştirdi. Çoğu eski ev ve iş hanı onlara kiralanan pansiyonlara dönüştü. Ama ne belge var ortada ne de ruhsat. Neredeyse yüzde 90’ı kaçak.
Semtin Muhtarı Hüseyin Ustaoğlu, Rizeli. 22 yıldır Aksaray semti ondan soruluyor. “Buranın nüfus ne kadar?” diyorum. “Benim kayıtlarıma göre 15 bin. Ama burada 45- 50 bin kişi yaşıyor. Yüzde 80’ni de yabancı” diyor. Ruhsatsız ve kaçak çalışan iş hanındaki yangını hatırlattığım da, kontrolün zor olduğunu, insanların evlerini kiraya vermelerinin önüne geçilemeyeceğini söylüyor: “Kayıt dışının önüne geçmemiz şart ama kolay değil. Buradan Laleli’ye kadar binlerce konut var. Zaman zaman kendi duyumlarımızı, gelen ihbarları belediye ve kaymakamlığı uyarıyoruz. Onlar gereken cezayı veriyor ama bu cezalar caydırıcı değil.” Ustaoğlu, Aksaray’ın kurtuluşun imar planına bağlı olduğunu, arkeoloji parkı ve diğer alanların düzenlenmesiyle sorunların aşılacağını belirtiyor. Ustaoğlu, “Fatih Belediyesi’nin pansiyon bölgesi projesi var. Bence buranın çehresini değiştirecek. Bildiğim kadarıyla projeler çok zamandan beri Anıtlar Kurulu’nda. Neden onaylanmaz? Neyi beklerler, anlamak mümkün değil” diyor.
“Yenikapı Metrosu’nun yakınında otelimiz var diye beni şanslı sayma” diyor. Israrlarıma rağmen adının ve otelinin yazımızda geçmemesini istiyor ve anlatıyor, “Otelde konaklamak pahalı değil. Ama kim kalıyorsa polise bildirmek zorundayız. Her şeyimiz kayıt altında. Burada evler pansiyon oldu. Ne kaydı var ne kuydu var. Bizden daha ucuz tabii. Afrika’dan başka yerden gelen oraları tercih ediyor. Suç artıyor bu bölgede. Cadde ve sokaklarda bekleyen Afrikalı, Suriyeli kadınları görürsün. İnsanın içi acıyor.”
Aksaray’da vitrinlerde kiralık ev ilanlarını görmek mümkün. Ama pansiyonları bilen biliyor. Akşam saatlerinde meydana açılan sokaklar daha bir hareketleniyor. Üstelik hafta sonu. Pırıltılı giysileriyle Afrikalı kadınlar boy gösteriyorlar. Ya sokak aralarında kuaförlerde veya barındıkları yerlerde yaptıkları makyajla salına salına geziniyorlar veya köşe başlarında bekliyorlar. Gece yarısı daha da bir hareketlenecek sokaklar, belki kavgalar çıkacak. Kimisi karakolluk olacak ama çoğu kendi aralarında halledilecek. Sonra sabah olacak Aksaray’da. İşçi Pazarı önünde yeni bir güne başlayacak bir kimsesiz. Günler böyle akıp gedecek Aksaray’da.
Aksaray’dan Kumkapı’ya uzanan sokaklarda yürüyoruz. Farklı dil ve yüzler var çevremizde. Ermenistan’dan gelen Erivanlı bir Ermeni, Rus malı kurutulmuş ve tütsülenmiş balık satıyor. “ Sipariş olursa Ermeni konyağı ve Gürcü şarabı getiririm” diyor. Hemen yanında bir Senegalli çakma saatler satıyor. Gazeteciyiz deyince suratlar değişiyor. Konuşma o an bitiyor. Malum hafta sonu. Birazdan eğlence başlayacak sokaklarda. Berber de müşterileri de siyahi. Berber Senegalli Musa. Dükkanı iki yıldan beri işletiyor ama “No Türk, no Türk. Fransız” diyor. Birkaç müşteriye “Nerede kalıyorsunuz?” diye soruyorum. Resmen dalga geçiyorlar…”Hilton’da” diyor biri. Ağızlarından laf almak çok zor. Zaten rahat hayatları yok. Bir de biz limon sıkmayalım diyoruz. Aksaray muhtarı Hüseyin Ustaoğlu, 15 bin nüfuslu semtte aslında 50 bin kişi yaşadığını belirterek, “Aksaray’da yaşayanların yüzde 80’i yabancı” dedi.