Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, araçlarına sesli-ışıkl uyarı sistemleri takan magandaların sayılarının yine arttığını savunarak "Önceki gün bu magandalara bir de diplomatik araç eklenmişti. Araçta ışıklı uyarı ve siren vardı, trafiği altüst edip, insanları taciz ederek tabakhaneye gidiyordu" dedi. "Bu diplomatik maganda, bu cesareti nereden buluyor?" diye yazan Yılmaz, "Çok basit: Biliyor ki İstanbul’un polisleri, böyle araçları durdurmaya, ceza yazmaya, trafikten engellemeye cesaret edemez" ifadesini kullandı.
Mehmet Yakup Yılmaz'ın "İdeolojik körlüğün sonucu" başlığıyla yayımlanan (11 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Yoğun trafikte otoyollardaki emniyet şeridini kullananlar ve araçlarına sesli-ışıklı uyarı sistemleri takan magandalar bir dönem azalmıştı, yine sayıları artmış görünüyor.
Hürriyet’e gidip gelirken mecburen otoyolları kullanıyorum, her gün en az 50 araçta siren ve ışıklı uyarı görüyorum, emniyet şeritlerini kullananları saymak bile mümkün değil.
Şimdi eminim ki Trafik Müdürü bir açıklama gönderecektir, şu kadar araç yakaladık, bu kadar ceza yazdık, şu kadar araçtan ışık ve siren uyarı sistemlerini söktük diye ama boşuna zahmet etmesin.
Ben gördüğüme inanmayı tercih ediyorum, çünkü belli ki kontroller eskisi gibi sıkı değil.
Önceki gün bu magandalara bir de diplomatik araç eklenmişti. Plakasını da yazayım: 34 CC 2764.
Araçta ışıklı uyarı ve siren vardı, trafiği altüst edip, insanları taciz ederek tabakhaneye gidiyordu.
Karayolları Trafik Kanunu ve yönetmeliği geçiş üstünlüğüne sahip araçları sıralıyor.
Aralarında kordiplomatik araçlar yok.
Sesli ve ışıklı uyarı işareti kullanma hakkına sahip olan araçlar da bu hakka sadece görev sırasında sahipler, keyfi olarak kullanamazlar. Görevdeyken de halkın can ve mal güvenliğini tehdit edecek şekilde kullanmaları yasaktır.
Viyana Sözleşmesi de diplomatların, bulundukları ülkenin kanunlarına ve nizamlarına uymak zorunda olduklarını hüküm altına alıyor. Trafik cezalarından da muaf değiller.
Peki bu diplomatik maganda, bu cesareti nereden buluyor?
Çok basit: Biliyor ki İstanbul’un polisleri, böyle araçları durdurmaya, ceza yazmaya, trafikten engellemeye cesaret edemez.
Dışarıdan baktığınızda afra tafralarından yanlarına yaklaşamayacağınız vali, emniyet müdürü gibi yetkililer, görevlerinin gereklerini yerine getirme konusunda titiz davranmıyorlar.
Görevdeki polis memurları da “Başım derde girer, amirlerim de beni korumaz”diye düşünüp bu tür ihlalleri görmezden geliyorlar.
Ve koca İstanbul, bu nedenle bir trafik magandaları cenneti haline geliyor.