İşte Beşiktaş'ın şampiyonluğunun perde arkası

İşte Beşiktaş'ın şampiyonluğunun perde arkası

5 Mayıs akşamı Osmanlıspor maçında son düdük çaldığında Beşiktaş bir futbol mucizesini gerçekleştiriyordu. 99 maçını deplasmanda oynamış; 3 sezondur başka takımların futbolcularının fotoğraflarının asılı olduğu koridorlardan ‘ev sahibi’ sıfatıyla sahaya çıkmış bir takım, şampiyon oluyordu!

Hürriyet'ten Kenan Başaran ve İsmail Er'in haberine göre; 7 yıl sonra gelen şampiyonluk Beşiktaş’ı 3. yıldıza yaklaştırmaktan önemliydi. Bir çok Beşiktaşlı bu önemli şampiyonluğu 15 yıl sonra gelen 1982 ve 2003’teki 100. yıl şampiyonluğuyla eşdeğer tutuyor. Cemal Süreya, “Beşiktaş, sermayesi insan olan bir kulüp” der ya hani, siyah beyazlılar da yıllar sonra bu anlamda en iyi insanları kadrosunda topladı.  Futbolcudan önce bu çocuklar, birer ‘güzel insan’. ‘Güzel insan’ demişken, ‘ötelerde’ki Vedat Okyar’a da selamlar olsun.. Biz de bu destansı şampiyonluğun bilinmeyenlerini anlatarak, bir saygı duruşunda bulunalım...

 

2002'de Kore'de bir adam şunu söyledi: "Hocam Şenol Güneş'tir"

 

Türkiye, 2002 Dünya Kupası’ndan 3. döner. Turnuvayı izleyen bir isim, grupta Brezilya’ya 2-1 kaybedilen maç sonrası yanındaki Serdar Güzelaydın’a metroda otele giderken şunu söyler: “Bir gün başkan olursam ve Şenol Güneş de aktif olarak çalışıyorsa benim hocam odur.”Bu sözleri söyleyen kişi Fikret Orman’dır...O söz, 13 yıl sonra; 2015’te hayata geçti. Evet, Orman, yıllar önce kenara not ettiği Güneş’e 2015’te Beşiktaş’ı teslim etti ve Kartal zirveye kondu. 14 yıl önce verilmiş kararla, ‘yıldız hesabı’na göre siyah beyazlıların 14. şampiyonluğu geldi.

 

Şampiyonluk ya da veda! 

 

FİKRET Orman’ın kafasında geçen sezona Güneş ile başlamak vardı ama 3. olsa da Bilic, ‘statsız’ olduğu için başarılı bulunmuştu. Ancak Kadıköy’de kaybedilen Fenerbahçe derbisiyle yönetim ile Bilic’in duygusal bağı koptu. Bilic gidince, Orman için artık 14 yıllık hayali gerçekleştirmenin önünde bir engel kalmadı. Fakat Güneş, “Bursa’dan ayrılmadan görüşemem” dedi. Tecrübeli hoca devamında, Bursa’dan ayrılıp Beşiktaş’a gelirken, “Burası belki de son durağımdır” deyip meydan okudu: Şampiyon olacak ya da bu işi noktalayacaktı.

 

"Anahtarları al, biz karışmıyoruz"

 

Terim, G.Saray’ın başına her geçtiğinde manşetler şöyle atılırdı: “Başkan, Terim’e Florya’nın anahtarlarını al dedi.”Siyah beyazlı yöneticiler de sezon başı görüşmelerde Güneş’e, “Hocam Ümraniye’nin anahtarlarını sana verelim” dediler...Neden peki?Orman yönetimi, Aybaba sonrası takımı bir profesyonelin kurmasına karar vermiş ve Önder Özen’i futbol direktörü yapmıştı. Buna göre hocayı da oyuncu transferini de Özen şekillendirecek, başkan sadece para pul konusunda devreye girip, son noktayı koyacaktı.Ne var ki işler istendiği gibi gitmedi.Futbol direktörlüğü projesi çökünce, yönetim geçen sezona radikal bir hamleyle başladı. Direktör de olmayacak, futbol şubesi de...

 

Tek patron oldu

 

Tekrar bir geri pas yapıp Altunizade’de Çebi’nin şirketinde Güneş ile görüşmelere dönelim...Güneş, Ümraniye’nin anahtarlarını alma konusunda tereddüt yaşar. Çünkü idari işlere de el atmak zorunda kalacaktır. Yönetimin, “Hocam biz Ümraniye’ye karışmak istemiyoruz. Denedik olmadı” ısrarı karşısında Güneş, iki gün süren kararsızlığını sonlandırır ve ‘anahtarların hepsini’ alır.Artık Ümraniye’de tek patron vardır: Şenol Güneş...Güneş ile birlikte Ümraniye’de tanımadığı hiç kimse gezip tozamaz. Öyle ki yönetimin bazı işlerde yardımcı olsun diye getirdiği isimleri dahi kabul etmez; onları ‘atıl’ bir pozisyona sokar...

 

Önce yardımcı hoca alındı

Beşiktaş yönetimi teknik direktörden önce yardımcısını transfer etti!Siyah beyazlıların eski oyuncusu Tamer Tuna, yönetim tarafından bir yıldır takip ediliyordu. Sergen Yalçın, Gaziantepspor’da ilk teknik direktörlük tecrübesini yaşarken kulübedeki yardımcısı Tamer Tuna’ydı.Futbol dünyasında kulaktan kulağa şu söz dolaşıyordu: Sergen Yalçın’a değil, asıl Tamer’e bakın. Yani bir nevi ‘gizli teknik direktör’dü.

Başta mesafeliydi ama...

Siyah beyazlı yönetim Şenol Güneş ile anlaşmadan önce Tamer Tuna ile görüştü.Tuna, elbette mutluydu ama daha sonra imza atacak olan Güneş ya kendisini istemezse?Yönetim, Güneş’e, Tuna’yı geleceğe yönelik de bir projenin parçası olarak düşündüklerini söyledi. Hoca, başlangıçta Tuna’ya biraz mesafeli dursa da zamanla genç yardımcı, rüştünü ispatladı.

 

Güneş sistemi

 

Güneş, Beşiktaş’ı nasıl şampiyon yaptı? Yöneticisinden futbolcusuna kadar ortaya çıkan tüm anlatımlardan iki kelime süzülüp kalıyor eleğin üstünde:

1- Disiplin

2- Özgürlük

İlk bakışta birbiriyle zıt görünen bu iki kavram aslında Güneş sisteminde birbirini destekliyor.◊ Hoca takıma hep şunu öğütledi: “Pas vermeyip golü atarsan, ‘Aferin’ diyecekler sana. Ama golü kaçırırsan da ‘Yanlış yaptın’ diyecekler. Yani doğru, sonuçla ilgili.O yüzden siz inisiyatif almaktan çekinmeyin.”Kadroya giremeyen hiçbir oyuncunun serzenişlerine kulak asmadı. ‘Faydalı’ olmanın alınan süreyle ilgisi olmadığını aşıladı.Cenk Tosun’a kulak verirsek, mevzu çok daha iyi anlaşılır:

“Geçen sezon yedek kaldığım için bunu sorun ediyordum. Ancak bu sezon yedekliği kafamda aştım.”Beşiktaş’ta yedek olan Cenk Tosun, 2016 Avrupa Şampiyonası’nda A Milli Futbol Takımı’nın en büyük gol silahı adayı...Şenol Güneş ile birlikte milli takıma giden oyuncu sayısındaki artışın da altını çizmek lazım...

 

Beyler herkes kafasındaki adayı söylesin

 

Siyah beyazlı yönetim yeni teknik direktörünü seçmek için toplanmıştır. Başkan Fikret Orman,herkesten gönlünden geçen hocanın ismini söylemesini ister.Ağırlık Mustafa Denizli’dir. Abdullah Avcı ismi de geçmiştir. Oysa, futbolun sorumluları Ahmet Nur Çebi ve Mete Vardar, çoktan Şenol Güneş ile görüşüp anlaşmışlardı. Vardar, ilk yönetime girdiğinde de Güneş ismini dile getirmiştir.Elbette Çebi-Vardar ikilisinin Güneş ile görüşmesinden başkan Orman’ın da haberi vardır.  Nihayet, yönetimde yapılan tartışmanın da ardından Şenol Güneş ismi üzerinde resmen de mutabık kalınır.

 

Sahurda kamyon koruması

 

Beşiktaşlılar, bugün yeni statlarının keyfini sürerken, Başkan Orman ve arkadaşları büyük sıkıntılar yaşadı...İşte onlardan biri: Hafriyat çalışmalarında kamyonların gece yarısı moloz vs. taşımasını polis sık sık engelliyordu. Bir Ramazan günü sahur vakti kamyonlar yine durdurulur. Orman ve Çebi, koşup olay yerine gider. Rica minnet polis ikna edilir ve kamyonların çalışması sürer. Deniz Atalay, “Stat önündeki köftecide az sahur yapmadık” diye anlatıyor, o günleri...

 

Attık, attık, gol attık!

Beşiktaş yönetiminin ‘ölüp ölüp dirildiği’ 2 maç da Bursa ile oynandı. Bursa’daki maç golsüz bitiyordu. Orman, “Arkadaşlar gidiyoruz” dedi ve düdüğü beklemeden arabalara doğru gidildi. Öndeki yöneticiler, Orman’ın bağırdığını duydu. Arkadan gelen başkan, “Attık, attık!” diye bağırdı. Beşiktaş 3 puanı aldı. Vodafone Arena’daki ilk maç olan tarihi Bursa maçında da Beşiktaş 2-1 öne geçtiğinde Orman ile Deniz Atalay, 53. dakika sonrasını koridorda volta atarak geçirdi. Kartal 3-2 galip geldi.

 

"Başkanım evde çok sıkılıyorum"

 

Oğuzhan Özkyakup, bir gün Ahmet Nur Çebi’nin ofisine gider. Genç oyuncu ‘gece gezmesi’ konusunda Ahmet Nur Çebi’nin ağzını yoklamaktadır:

“Evde oturmaktan çok sıkıldım. Yapacak bir şey bulamıyorum.” Ahmet Nur Çebi, Oğuzhan’ın meramını anlar ve “Sana ait zamanda istediğin gibi gez toz” der. Aradan yaklaşık iki üç hafta geçtikten sonra Oğuzhan, Çebi’yi arar ve şunları söyler:

“Başkan ev gibisi yok.”