Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki konutu ve Başbakanlık çalışma ofisinde 2011 yılında bulunan böcekle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 kişi sabah saat 9.30’da (20 Haziran 2014) adliyeye sevk edildi. Sağlık kontrolünün ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda görev yapan savcılar tarafından ortak bir şekilde ifadeler alınmaya başlandı. Şüphelilerin büyük bir kısmının emniyette susma hakkını kullandığı öğrenildi. Sabah adliyede savcıya ilk ifade veren ise polis memuru Hurşit Gölbaşı oldu.
Gölbaşı ifadesinde şunları anlattı:
“15 Haziran 2014 tarihinde Emniyette vermiş olduğum savunmayı aynen tekrar ediyorum. Ben 2010 yılı Temmuz ayından bugüne kadar Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığında polis memuru olarak görev yapıyorum. Buraya atanmadan 15 gün kadar önce İstanbul Çevik Kuvvette görev yapmıştım. Ben polis okulunda öğrenciyken koruma daire başkanlığında görev yapmak üzere seçilmiştim. Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığında çalışmaya başlayınca ilk önce kısa bir süre Ak Parti Genel Merkezinde resmi üniformalı nöbetçi olarak görev yaptım. Daha sonra güvenlik sistemleri büro amirliğinde görev yapmaya başladım. Bu büroda 2011 Temmuz ayından kadar 2012 Mayıs ayının başına kadar teknik kısımda görev yaptım. Teknik kısımda çalışırken Başbakanlıkta bilgisayarların bakımı, Jammer cihazların arızalarının giderilmesi için firma ile görüşülmesi hususunda görev yaptım. Ben bu görev sırasında amirim Serhat Demir’in talimatı doğrultusunda Jammer cihazların bakım ve onarımı,
Başbakan otobüsünün zırhlanması , Başbakanın kalacağı otellerin çevresinin güvenliği için kamera temini hususlarında, ÜLKEM , ATI firmaları ile görüşmeler yaptım. O dönemde böcek tarama faaliyetlerinde büromuz personelleri Harun Yavuz ve Seyit Saydam görevliydiler,çalışmalarında MS300 ve HAWK cihazlarını kullanıyorlardı. Bu cihazların tamiri ile ilgili görev bu kişilere aitti. Arama tarama faaliyetlerinde çoğunlukla Harun Yavuz ve Seyit Saydam gidiyorlardı. Bu iki arkadaştan birinin mazeretinin olduğu dönemlerde Serhat Demir’in talimatıyla ben ve büroda çalışan diğer arkadaşlarda arama tarama faaliyetlerine katıldılar.
Ben şu an net hatırlamıyorum ancak 2011 Kasım ayı ile 2012 yılı Ocak ayı arasında Başbakanın özel ikametindeki ve resmi konutundaki aramalara katıldım. Her iki yere kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum. Çünkü özel ikamete zaman zaman yeni mobilyalar alınıyordu ve teras kat inşaatı vardı. Bu yüzden defalarca arama tarama faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Ben bu nedenle özel konuta kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum. Resmi konuta ise daha az gittim.
Dolmabahçedeki çalışma ofisine Jammer ile alakalı çalışma yapmak için diğer ekip arkadaşlarımızla gittim, ancak orada arama çalışmalarına katılmadım. Ben asıl görevim arama tarama çalışmaları olmadığından , Serhat Demir amirimin sözlü talimatı gereğince arama faaliyetlerine katılmıştım. Katıldığım aramalarda ben HAWK cihazını tutuyordum. Bu cihaz basit bir cihazdır. Elektrik metal gibi şeylere dahi tepki vermektedir. Ben sinyal aldığımda diğer arkadaşı çağırıyordum o da MS300 ile kontrol yapardı.2012 yılı Ocak ayı öncesindeki aramalarda düzenli olarak tutanak tutulmazdı.
Arama tarama faaliyetleri bittikten sonra ek bir tutanak tutulduğunu görmedim. Sorumluların tutup tutmadığını da bilmiyorum. 2012 yılı Ocak ayından itibaren ise , arama tarama faaliyetlerinde mutlaka ne zaman, nereye ve kim tarafından gidildiğine dair tutanak tutuldu.
Ben Başbakanlık Resmi Konuttaki ve Özel Konuttaki 2011 yılı Kasım ayı ile 2011 Ocak ayı arasındaki arama tarama faaliyetlerinde Harun Yavuz, Seyit Saydam ve İbrahim Sarı ile görev aldık. 4 kişi birlikte arama yapmadık Harun Yavuz ve Seyit Saydam’dan biri bulunmazsa biz aramaya katılıyorduk. Araç şoförü olarak Harun Yavuz ve Seyit Saydam’ın arama tarama faaliyetlerine götürdüğüm olmuştur. Ancak bu arama tarama faaliyetlerine bizzat katılmadım. Ben Ekrem Türkmenoğlu isimli polis memuru ile hiçbir zaman yüz yüze görüşmedim. Ekrem Türkmenoğlu çanta Jammer cihazlarının bakımı ile ilgili görev yapıyordu. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ile bağlantıyı Serhat Demir sağlıyordu ve bana Ali abi olarak belirttiği bir kişi ile görüştüğünü, çanta Jammerları İstihbarat Daire Başkanlığına bırakmam gerektiğini söylüyordu. Ben de bunun üzerine Ekrem Türkmenoğlu’nu arayarak, cihazları ne zaman getirebileceğimi soruyor ve onun dediği zaman diliminde cihazları İstihbarat Daire Başkanlığına götürerek, nizamiyeye bırakıyordum.
Ekrem Türkmenoğlu’nu orada bile görmedim. Kendisi ile hiç yüz yüze görüşmedim. Telefonda da çanta Jammer arızası dışında görüşme yapmadım. Ben Başbakanlık Resmi ve Özel konuttaki aramalara katıldığım net tarihi hatırlayamadığımdan 2.12.2011 tarihinde arama tarama faaliyetlerinde görev alıp almadığımı hatırlamıyorum.
Ben THOR ,İNCA, OMEGA, LOKE marka frekans alıcısı temin etmedim. Bu cihazların başkaları tarafından alınıp alınmadığına dair herhangi bir ilgim yoktur. Bu cihazların isimlerini ilk kez duyuyorum. Başbakanın Resmi ve Özel Konutuna böcek konulması olaylarını yazılı ve görsel basından öğrendim. Kurum içerisinde bu konuda hiçbir kimseden herhangi bir şey duymadım. Serhat Demir isimli büro amiri nedenini bilmediğim bir şekilde beni sevmediğinden 2012 yılı Mayıs ayında beni bürodan bakan ikametine resmi nöbete göndermişti. Serhat Demir’in bu bürodan gönderilmesinden sonra 2013 yılı Ocak ayında yeniden güvenlik sistemleri ve teknik şube müdürlüğünde kamera izleme görevlisi olarak görev yapmaktayım. Benim olayla herhangi bir ilgim yoktur. Herhangi bir örgütle de ilgim yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
Şüphelilerin gözaltında bulunduğu 3 gün süre içerisinde kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edildi. Şüphelilerin avukatı Mehmet Sürer, “gözaltında bulundukları sürede tutuldukları nezarethanede kendilerine 1,2,3 gibi rakamlar verildi. İsimleri ile hitap etmek yerine kendilerine “5 numara, 6 numara” gibi seslendi. Tuvalet ihtiyaçları dahi sıralama ve saatlerle yapıldı. Yemek sadece sabah akşam verilirken, doktor muayenesine dahi kelepçe ile götürüldüler. Biz bu durum hakkında yargı mercilerine başvurarak gerekli şikayetleri yapacağız” dedi.
Öte yandan, avukat Sürer gözaltına alınan şüpheliler arasında bulunan Ahmet Türer ile ilgili olarak “Kendisinin Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda ismi dahi yok. İfadesine başvurulmamış. Olayla alakası yok. Daha öncede savcılığın kendisine yönelik bir suçlama olmadığı konusundaki açıklaması basına yansımıştı. Nasıl olaya dahil edildiğini anlamadık” dedi. Ahmet Türer’in dün gece emniyetteki sorgusu sırasında özgeçmişini anlattıktan sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı, döndüğünde de ifadeye devam edemeyeceği için susma hakkını kullandığı belirtildi. Emniyetteki sorgular sırasında tartışmalar yaşandığı da aktarıldı.
İşte Hurşit Gölbaşı'nın verdiği ifadeye ilişkin belgeler: