Şık bir restoranda enfes lezzetleri tatmak başlı başına bir keyiftir zaten ama bu keyfi bir üst katmana çıkaranlar da yok değil. Bir restoranın nasıl farklı bir atmosfere çevirebileceğinizi düşündüğünüzde aklınıza neler gelir? Gökyüzü, su altı, zifiri karanlık bir ortam, hatta bir tuvalet…
İşte Gaia Dergi’den İpek Itır Can’ın derlemesiyle dünyanın en ilginç restoranları:
“Yerden 50 metre yukarıda bir akşam yemeği keyfi” fikri kulağınıza nasıl geliyor? Belki korkutucu, belki de sıra dışı. Bununla birlikte kabul etmelisiniz ki Dinner in the Sky adlı restoran, dünyanın en ilginç akşam yemeği deneyimlerinden birini sunuyor.
Yunanistan’ın başkenti Atina’da bulunan ve askılı vinçler aracılığıyla gökyüzüne uzanan restoran 22 kişilik. Mönüsü eşsiz, yemeğe eşlik eden müziği gayet iyi ve Akropolis ile süslü manzarası müthiş. Bu restoranda bir yandan pek az kişinin fırsat bulacağı bir restoran keyfi deneyimlenirken, öte yandan dünyanın farklı yerlerinden gelmiş kişilerle tanışmak ve sohbet etmek mümkün.
Denizin altında, bin bir çeşit balığın ve deniz canlısının arasında bir akşam yemeği yemek, gerçekten de eşi benzeri olmayan bir deneyim vaat ediyor. Daha önce Maldivler, Dubai ve Florida’da yaşanmış olan bu deneyim artık Avrupa’da. 2018 yılının Şubat ayında açılacak olan ve batık bir gemiye benzeyen Under isimli restoran, Norveç’in Kristiansand şehrinin yakınlarındaki Baly’de yer alıyor.
Dışarıdan bakılınca kocaman bir kayaya benzeyen restoranın büyük bölümü sular altında ve panoramik cam duvarlarla kaplı. Burada Norveç’in yerel ürünlerinin sunulacak ve aynı anda 100 kişi ağırlanacak. Restoran olmasının yanı sıra deniz araştırmaları merkezi olarak da kullanılacak olan binanın yüzeyinin suni midye resifi olarak görev yapması bekleniyor.
Yemek yerken tuvaletle ilgili şakaların dahi nahoş karşılandığı bir gerçek. Durum böyleyken tamamen tuvalet dekorasyonuna sahip bir restoran ilgi çekebilir mi? Farklı deneyimlerin rağbet gördüğü günümüz dünyasında bu sorunun cevabı kocaman bir evet. Tayvan’ın Taipe şehrindeki Modern Toilet isimli restoran, devasa bir tuvaletteymişsiniz hissi uyandırıyor. Klozetler, küvetler, lavabolar…
Bu restoranda sandalye yok; tuvalet dekorunu ilginç bularak gelen konuklar klozetlerin üzerine oturuyor. Küvetler ise masa görevi görebiliyor. Yemekler klozet şeklinde yapılmış kaplarda servis ediliyor. İki katlı ve 80 kişilik restoranın büyük ilgi görüyor olması, tuvalette yemek yeme fikrini pek çok insanın itici değil, tam tersine çekici bulduğunu gösteriyor.
ABD’nin San Francisco Körfezi’nde yer alan Alcatraz Adası, 1861-1963 yılları arasında aynı isimli bir hapishaneye ev sahipliği yapmıştı. Acımasız yönetimiyle ünlü bu hapishane, Thomas E. Gaddis’in yazdığı “Alcatraz Kuşçusu” adlı romana ve aynı isimle çekilen bir filme konu olmuştu. Japonya’daki Alcatraz E.R. isimli tuhaf ve karanlık restoran da, bu ünlü hapishaneye atıfta bulunarak, hem hapishane hem de hastane konseptine göre dekore edilmiş.
Bu restorana gelenler hem mahkum hem de hasta. Girişte konukların elleri kelepçeleniyor ve sonra da bir hücreye alınıyorlar. Tabii ki garsonların, gardiyan ve hemşire kılığında olması hiç şaşırtıcı değil. Restoranda çığlıklar, kelepçeler, elektrikli testereler, şırıngalar da kesinlikle yadsınmıyor.
Çıplak yemek mi? Çok tuhaf diyebilirsiniz ama nüdist restoranlar dünyada hızla yayılıyor. Bunun son örneği ise Kasım 2017’de Fransa’nın başkenti Paris’te açıldı. Paris Natürist Derneği’nin desteğiyle hayata geçirilen bu restoranda müşteriler de, çalışanlar da çıplak olmak zorunda. Ancak hem bu restoranı merak edip hem de herkesin içinde çıplak olmak istemeyenler için özel bölümler de oluşturulmuş. Restoran aynı anda 40 kişiye hizmet verebiliyor. 20 yaş altı kişiler ise ebeveyn izni olmadan restorana alınmıyor. Restoranın konukları, yemeğe geçmeden önce tüm giysilerini ve cep telefonlarını vestiyere bırakmak zorunda.
İstanbul-Kâğıthane’deki Karanlıkta Yemek isimli restoran, dünyanın en ilginç yemek deneyimlerinden birini sunuyor. Bu restoran zifiri karanlık; ne karşınızda kimin oturduğunu görüyor, ne de önünüzdeki yemeğin ne olduğunu biliyorsunuz. Ama kulağınız daha iyi duyuyor, burnunuz yemek kokularını daha iyi algılıyor ve damağınız tüm tatları daha iyi algılıyor.
Bu deneyim belki biraz ürperti içeriyor ama sıra dışı olduğu kesin. Restoranın tüm garsonlarının ve akustik Türkçe müzik yapan müzisyenlerinin görme engelli olduğunu söylemeliyiz.