İşte Muammer Güler'in Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin tam metni

İşte Muammer Güler'in Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin tam metni

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda hakkında iddialar bulunan ancak takipsizlik kararı verilen Muammer Güler'in 3 Aralık tarihinde TBMM’de kurulan Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin tam metnine T24 ulaştı.

Muammer Güler'in Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin tam metni şöyle:

BİRİNCİ OTURUM 3 Aralık 2014 Çarşamba Açılma Saati: 14.36 BAŞKAN : Hakkı KÖYLÜ (Kastamonu)

BAŞKAN VEKİLİ: Yılmaz TUNÇ (Bartın)

SÖZCÜ: Mustafa Kemal ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)

KÂTİP: İlknur İNCEÖZ (Aksaray)

 0---------------------------------------------------------------------------------------

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, toplantımızı açıyorum. Toplantı yeter sayımız vardır.

Bugünkü toplantımızın gündeminde eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in savunmasının alınması var.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, söz verirseniz...

BAŞKAN - Buyurun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Tüm üye arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Çalışmalarımızla ilgili beş tane tespitim var, beş tane dilekçemiz var. İçeriğine girmeden, sadece mahiyetleri hakkında bilgilendirmek istiyorum arkadaşları. •

Bu Soruşturma Komisyonunda savcılar ve güvenlik güçlerimizin burada dinlenilmesi konusunda bir talebimiz var; bu bir. İki, görev yapan bakanlık görevlilerinin raporlarıyla ilgili tarafımıza bir şey ulaşmadı, sağlıklı bir şey değil, onu tekrar talep ediyoruz. 4 eski bakanın birinci derecede yakınlarının eski ve yeni mal varlıkları karşılaştırmalı olarak plimize geçmedi, onu talep ediyoruz. Dört, yine 4 eski bakanımızın, birinci derecece yakınlarının karşılaştırmalı olarak banka hesapları elimize geçmedi, Komisyona gelmedi. Son, beşinci dilekçemiz de bu ilk altmış günlük sürede istenilen nitelikte bir çalışmanın yapılmadığını ve ikinci altmış günlük dilim içerisinde de yine istenilen nitelikte, taleplerimiz doğrultusunda, Komisyonun fikirlerini, üyelerinin fikirlerini alarak istenilen nitelikte bir çalışma yapılmadığını ve nihayetinde, 27 Aralıkta bu Komisyonun süresinin biteceği ve bu önümüzdeki sürenin de daha çalışılabilinir, daha iyi bir şekilde geçirilmesi temennisiyle ilgili 5 tane dilekçemiz var. Bunu sizlere takdim ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Rıza Bey, buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Başkanım, bizim de dinlenmesini istediğimiz bir liste var. O listedeki isimleri teker teker ben size okuyayım ve onunla ilgili Komisyondan bir karar alalım yani öyle ya da böyle bir Komisyon kararı olsun. Ona göre, biz de bilelim.

BAŞKAN - Peki, şu dinleme işini yapsak da ondan sonra karar alsak.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Hep öyle diyorsunuz ama sonunda hiçbir karar almadan gene toplantıyı bitiriyorsunuz.

BAŞKAN - Hayır, toplantımız devam ediyor, görüşüyoruz gene sonunda, karar alırız yani o mesele değil.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ama karar alınması ve bunun tutanağa geçmesini istiyoruz

yalnız.

BAŞKAN - Tamam, alalım, gene geçelim tutanağa, geçeriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir)-Peki. • •

BAŞKAN - Erdal Bey, sizinki de mi aynı mahiyette?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır.

Ben de tüm arkadaşları saygıyla selamlıyorum.

 

O mahiyette olanları ekleyeceğiz, bende de var çünkü, özellikle 9 tane isim var, bunların da Komisyon sonunda tutanağa geçerek arkadaşlarımızla ortaklaşıp onları tutanaklara geçiririz.

Şöyle: Dün de dediğiniz gibi, akşam yine burada... Çünkü “Gündüz şöyle oluyor, akşam böyle olur.” diyorsunuz ama zaten daha hâlâ hiçbir şey gelmedi bazı konularla ilgili. Öyle oluyor, son dakikada gelmiş olma ihtimaline karşı geceleri gelip bakıyorum bir şey geliyor mu diye. Dün gece geç vakte kadar, on ikiye, bire kadar ben buradaydım. Baktığımda şu var, yine aynı şeyi tekrar edeceğim: Şirketlerle ilgili hiçbir detay yok düzgün bir şekilde, içeriklerle ilgili konular yok. Paralar var ortada, ciddi paralar görünüyor, kaldı ki ona değinmeyeceğim. Niye değinmeyeceğim sorularda? Mesela Zafer Çağlayan konusunda... İçeriği olmayacak, dökümlerin olması lazım ki bir soru çıkarabilesiniz içerisinden. Kümülatifte bir şey var, görünüyor. Mesela, aynısı Muammer Güler’de de var, kümülatifte bazı konular var ama onların dökümlerinin hiçbirisi yok. Bilançolar net olarak önümüze gelmiyor, şüphelilerle ilgili, aslında MASAK bir rapor yazacaksa eğer, o bilgeler gelecekse, son güne kalmış vaziyette şu anda yani dün akşama kadar bazı bilgiler ortada yoktu hâlâ, olabilecek olan bilgiler yoktu.

O yüzden, iki üç gün, en azından önümüzdeki süreç, bir hafta olur, üç gün olur, beş gün olur, bu istenilen bilgilerin çapraz olarak buraya gelmesi ihtiyacı var. 2008’de bir MASAK raporu var, aslında 2011’de verilmiş. Aslında, bu hikâye orada başlayan bir hikâye. O MASAK raporu üzerinden, analiz raporlarına bakıldığı zaman, aslında bu işin ne olduğunun da görülebilecek bir konu olduğuna oradan da inanıyorum. 2008 ile 2011 arasında yapılan MASAK’ın yaptığı araştırmalar... MASAK içeride bunu nasıl yapıyor? Yine aynı şeye geleceğiz. Dünyadaki şüpheli işlemleri de bildiriyor, dünyada bütün MASAK gibi kurumlar, 52’ye yakın ülkenin kurumlan bildiriyor, bir de Türkiye içerisindeki tüm bankalardan büyük meblağlardaki şüpheli konular bildiriliyor. Bu şüpheli konuların içerisinde mevcutta, MASAK raporunda veya buraya da yansımış olanlardan var ki, bakan yakınlarından 1-2 kişinin de bildirilmiş olan konuları var, burada da gördük onların hepsini. Şimdi, bu raporun analizleriyle birlikte gelirse, biz aslında konunun nereye gittiğini de anlarız. Ayrıca, bilançolar düzgün gelmiyor, bankalarla hareketler doğru gelmiyor. Bunlar gelirse biz bir şey okuyarak söyleyebiliriz. Öbür türlü -yine aynı şeyi söyleyeceğim- “Ne var?” diyecek “Ticari” diyecek. Ticari ama içindekinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bunların hiçbiri yok. o yüzden, İki üç gün içerisinde bunların çok daha hummalı bir çalışmayla, sıkı bir çalışmayla getirilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - Biz senin istediğin gibi bir şeyleri yazıyor, geliyor, bir yerinden eksik çıkıyor. Çıkınca, tekrar yazı yazıyoruz, gene istediğimiz gelmiyor. Mesela, en son bugün gene sabahtan bir sürü yere yazı yazdık istediğimiz sonucu alamadığımız için. Şirketlere yazdık. Oradan bazı bilgileri edinmemiz gerekiyor bir kanaat sahibi olabilmek için, onu da bugün yazdık ve arkadaşımız da takip edecek. Acele, elden takip etmek suretiyle, onları da en kısa zamanda getirteceğiz. Yani eksik bir şey kalmayacak ama bütün mesele, yazdığımız... Çok yazı yazdık sağa sola fakat bunlara gelen cevaplar bizi tatmin ediyor, siz gördünüz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Öyle yani oradan bir kanaate erişmek mümkün de

değil.

Bakın, mesela, biraz sonra yine tabii soracağım ben o soruları kendisine de oğlunun şirketleri var. Şirketlerin danışmanlık yaptığı yerler, fatura kestiği yerler... Mesela, buradaki fatura kestiği yerler ve meblağların hareketleri meselesi var yani buna baktığın zaman şunu göremiyorsun: Ben iki tane yeri gördük, banka, Aktif Banka, Denizbank, birkaç... Ama aslında şunu biliyoruz ki Coca Cola gibi birtakım yerlerde fatura kesiliyor, tamam, kesiliyor, onları görmek lazım. Kaç para kesiyor? Ne kesiyor? Hangi hizmete karşı kesiliyor? Onları görsek kümülatifte, yeter. Kümüiatif oiarak içeriğini verse gene yeter. O da yok. Onlar da yok yani. Mesela, bir yerin gönderdiğine başka bir yer başka türlü cevap vermiş.

BAŞKAN - Evet, doğru.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Böyle bir şey olur mu?

Bir devlet kurumu ile bir başka kurum aynı konuyla ilgili farklı cevaplar vermişler. Şimdi, burada, bir, şüphelenmeniz lazım, bu konu ne oluyor kardeşim, bilerek mi yapıyorsunuz? İki, böyle bir konu varsa o zaman devletin kamu kurumlarında çok ciddi problem var demektir. Ama ikisinden hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum tabii, onu bilmiyoruz.

BAŞKAN - Onu biz soruyoruz işte. Bize cevap gelecek.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir)- Buradan soru çıkmaz zaten.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Çağıralım Muammer Bey’i.

Hoş geldiniz Sayın Bakan.

BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım, önce kimliğinizi tespit edelim.

Buradan okuyayım ben, siz doğruysa doğru, yanlışsa yanlış dersiniz.

(Bilgiler kişilik hakları gereği boş bırakılmıştır). Mardin merkez, Teker...” Mahalle değil mi burası?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim.

BAŞKAN - (Bilgiler kişilik hakları gereği boş bırakılmıştır)Doğru mu efendim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Doğrudur Sayın Başkanım. J BAŞKAN - Tamam, peki.

Yanınızda bulunan avukat arkadaşların isimlerini öğrenebilir miyiz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, Avukat Necat Yılmaz, Avukat Mehmet Kamil Şirin.

BAŞKAN - Vekâletnameleri var dosyada.

Ekonomik durumunuz nedir? Yani şu anda milletvekili olarak görev yapıyorsunuz. Başka ticari işletmeniz falan, başka gelirleriniz var mı maaşınız dışında?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, kira gelirlerim var efendim. Mal beyanımda da açıklanmıştır.

BAŞKAN - Peki.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Banka faizi olarak, mevduatın normal faizi olarak... Onu da tabii gelir olarak sayarsanız...

BAŞKAN - Onlar tabii var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ticari işletmem yok, hayır.

BAŞKAN - Yok.

Şimdi, sizin hakkınızda bir Meclis soruşturma önergesi var. Bu soruşturma önergesini okuyorum ben size. Size istinat edilen fiilleri burada okuyacağım. Bu fiillerle ilgili siz savunmanızı yapacaksınız, istemediğiniz takdirde yapmaya bilirsiniz de. O sizin takdir hakkınız, ancak benim hatırlatmam lazım mevzuata göre.

Okuyorum:

“Rıza Sarraftan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında,

  1.  Bu şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen şahıs için koruma polisi görevlendirdiği,
  2.  Bu şahısla birlikte gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağlamak,

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İnceisnmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş :    Tarih  : 3/12/2014   Stenograf:                 Kayıt:  Soruşturma Sayfa: 4

  1.  Bu şahısla ilgili adli veya istihbarı çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat vermek,
  2.  Bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunmak.”

Bunlar, bu saydığım (a), (b), (c), (d)’nin başında -ona dikkatinizi çekiyorum- miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler sağlandığı iddiası var. Hepsini kapsıyor yani bunların hepsinin başında bu var. Müdafiniz de burada var, orada da sorun yok.

Sizden önce kısaca bunlarla ilgili söyleyeceklerinizi almak istiyoruz. Ondan sonra soracağımız sorular olacak; bizim olacak, arkadaşlarımızın soracağı sorular olacak, devam edeceğiz.

Buyurun.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; sîzleri saygılarımla selamlıyorum.

Önceden kurgulandığına inandığım bir senaryo sonucunda, kişiliğimle ve mesleki kariyerimle asla bağdaşmayacak bu tür iftiralarla, ön yargılı ve hukuksuzca yükletilmeye çalışılan iddialarla huzurlarınızda bulunmaktan büyük bir üzüntü duyduğumu ifade ediyor ve müsaadelerinizle, benim için son derece önem taşıyan bu konuyla ilgili olarak kısaca kendimi tanıtmak ve bu soruşturmanın aşamaları hakkında sizlere bilgi sunmak istiyorum.

Sayın Başkanım, ben kırk iki yıldır kamu hizmetinde, milletimin ve devletin emrinde görev yapıyorum. 1972 yılında başladığım memuriyet hayatımda on yıl süreyle üç ilçede kaymakamlık ve on yıl süreyle İçişler Bakanlığında şube müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı ve genel müdürlük görevlerinde bulurunum. Personel Genel Müdürü iken 1992 yılında 49’uncu Cumhuriyet Hükümeti döneminde valiliğe atandım. On dokuz yıla yakın süreyle ve kesintisiz şekilde bütün hükümetler döneminde, 4’ü büyükşehir olmak üzere 5 ilde, Niğde, Kayseri, Gaziantep ve Samsun’da, son olarak da yedi buçuk yıla yakın bir süreyle İstanbul Valiliği görevlerinde bulundum. Kamu Düzeni ve Güvenliği Kurucu Müsteşarlığı yaptım. Valiliğim döneminde Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgelerinin müteşebbis heyet ve yönetim kurulu başkanlığını yürüttüm. 2011 yılında 24’üncü Dönem Mardin Milletvekili ve daha sonra İçişleri Komisyonu Başkanı oldum. Memurluktan başlayarak her kademesinde görev yaptığım İçişleri Bakanlığında, 26 Ocak 2013 tarihinden itibaren bir yıla yakın İçişleri Bakanlığı görevini yürüttüm.

Çalıştığım her kademede adaletle, hukuk devleti ilkelerine uyarak milletimin hizmetinde fedakârca görev yapmaya çalıştım. Meslek kariyerim başarılarla doludur ve hepsinden önemlisi, görev yaptığım yörelerdeki ve seçim bölgemdeki vatandaşlarımın yüreğinde karşılıklı sevgi ve saygı içinde kurulmuş gönül bağlarım mevcuttur. Bu onur, benim ve ailem için en büyük değerdir. Görev yaptığım her yerde istihdam, katma değer, üretim ve ihracat yapan bütün girişimcilere ve iş adamlarına kanunlar çerçevesinde ve takdir haklarımı daima lehlerinde yorumlayarak hizmet ettim. Bu misyonumu siyasi hayatımda da aynı anlayışla sürdürmeye çalışıyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle belirtmek istiyorum ki İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 2013/120653 no.lu soruşturması birçok hukuksuzluk, yetki aşımı, ilgili kanun hükümlerine açıkça aykırılık ve özellikle usul hükümleriyle bağdaşmayan birçok yanlışlıkları içermektedir. Ayrıca, bu soruşturma hukuki olmaktan ziyade siyasi düşüncelerin ve kişisel kanaatlerin etken olduğu, maddi delillerden çok ön yargılı yorumlara dayalı ve itibarsızlaştırmaya yönelik bir soruşturmadır. Esasen bu soruşturma adli nitelik taşımaktan öte, önceden kurgulanan bir senaryonun sahneye konulmasından ibarettir ve amacı da şahsım ve Hükümetimiz hakkında olumsuz bir algı yaratmaktır.

Operasyondan önce bütün gizlilik kuralları çiğnenerek bizzat görevliler tarafından bazı basın ve televizyon kuruluşlarına önceden servisler yapılmış, görüntü ve iletişim

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş:            Tarih  : 3/12/2014    Stenograf:______ Kayıt: Soruşturma   Sayfa: 5

kayıtlarında yer alan bazı kelime ve cümleler dijital ortamlarda kesilerek -bunu basına yansıyan şekilde söylüyorum- başka yerlere eklenmiş, hukukiliğine ve olayla ilişkili olup olmadığına bakılmaksızın tüm dosya bilgileri sızdırılarak evrensel nitelikteki masumiyet karinesi yok sayılmıştır. Sızdırılan bu bilgiler günlerce medya organlarında ve siyasi mahfillerde kasıtlı şekilde speküle edilerek aleyhimizde kamuoyu yaratılmış ve operasyon âdeta bir siyasi linç kampanyasına dönüştürülmüştür. Aslında bu operasyon gizli bir operasyon değildir, yetkili ve görevli makamlardan gizlenmiş bir psikolojik harekât, itibarsızlaştırma ve hedefi belli bir algı operasyonudur. Oysa, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153’üncü maddesine göre gizlilik ve kısıtlılık kararı bulunan bu dosyada müdafilerin bile inceleme yetkileri kısıtlanmışken dosya ayrıntılarının kasıtlı olarak ve saptırılmak suretiyle kamuoyuna yansıtılmış olması bu soruşturmanın önceden hedeflenmiş amaçlar için kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bu soruşturmanın geçirdiği süreçlere bakıldığında ilk olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğüne e-postayla yapılan 7 Mayıs 2010 tarihli ihbar formu ve mali şubeye faks aracılığıyla yapılan 18 Temmuz 2012 tarihli isimsiz ve sözde ihbarlar üzerine söz konusu senaryonun kurgulandığı anlaşılıyor. İlk ihbarın yapıldığı tarihten üç yıl, yedi ay, on gün sonra ve şüphelilerin bir kısmı hakkında dinleme kararının verildiği Eylül 2012 tarihinden on beş ay sonra ve şahsımla ilgili olarak sekiz buçuk ay sonra, daha da ilginci, izlemelere ve dinlemelere son verildiği ifade edilen tarihten de elli gün sonra operasyona geçilmiş olması karşısında “Bu kadar süre niçin beklenmiştir?” diye sormamız gerekmiyor mu? Konusu, tarafları, mahiyetleri ve suç tarihleri birbirinden tamamen farklı olan ve aralarında fiilî ve hukukijîrtibat bulunmayan diğer soruşturmalarla birleştirilerek aynı tarihte müşterek bir operasyon icra ediliyor. Bu suretle de kamuoyu algısı çarpıtılarak âdeta tahrip gücü yüksek bir paket hâline getiriliyor.

Sayın Başkan, değerli üyeler; ifade ettiğim gibi, soruşturma dosyasındaki “tapelerve izlemeler hukuka uygun bir şekilde elde edilip edilmediğine bakılmaksızın ve konuşmaların bazı bölümleri cımbızlanarak konuşmaların önüne ve arkasına bakılmaksızın, hatta kimi eklemeler de yapılarak tamamen farklı anlam ve algılar yaratılmıştır. Haberleşme özgürlüğü, soruşturmanın gizliliği, masumiyet karinesi yok sayılmış ve basına bilgi sızdırılarak yargı görevi yapanların etkilenmesi amaçlanmıştır.

Sayın Başkan, kanuna açıkça aykırı bir biçimde aylarca yürütülen ve bakanların bile - altını çiziyorum- şüpheli olarak addedildiği bu soruşturmadan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının bilgisi olmamıştır. Sadece bir savcı ve başsavcı vekili, emniyet müdürü, emniyet şube müdürü ve yardımcıların bilgileri dâhilinde sürdürülen bu soruşturmanın 17 Aralık tarihinde gerçekleştirilen operasyonu ise yine birçok usulsüzleri içermektedir.

Sayın Başkan, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın hemen o günlerde kamuoyuna yaptığı açıklamadan şu ifadeleri dikkat çekici olduğu için bilginize sunmak istiyorum, diyor ki Sayın Başsavcı: “İstanbul Adliyesinde görev yapan 200 savcı rastgele soruşturma başlatıp bitiremez. Belli suçlar belli bürolarda yürütür, savcıların iş bölümüyle çalışmaktadır ve buna uygun belirli bir talimatımız vardır. Yürürlükte olan son çalışma talimatımız, kitapçığımız 1 Ekim 2012 yani yaklaşık bir buçuk sene önce basılmış, kuralları da orada konmuştur.”

Şimdi şuraya dikkatinizi çekiyorum Sayın Başkan: “Cumhuriyet savcıları önemli olayları, kamuoyunu ilgilendiren ve medyada yer alacak olayları derhâl, en kısa süreyle, hatta çok önemliyse faksla, telefonla başsavcı veya başsavcı vekiline bildirir. Başsavcı vekiline bildirirse derhâl o vekil başsavcıyı bilgilendirir. Bırakalım faksla, telefonla bildirmeyi, iki yıldır hiçbir bilgi vermeden yürütülen soruşturmalar var. Kayıtlara başka isimler girmiş ya da hiç kaydedilmemiş. Yani savcı isterse yırtar yok eder isterse istediği zaman işleme koyar. Bilen gören yok.” Bunlar Sayın Başsavcının ifadeleridir, bunu takdirlerinize sunuyorum.

TBMM

n utanak Hizmetleri Başkamisğıı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)_____ Giriş:______ Tarih : 3/12/2014   Stenograf:______ Kayıt: Soruşturma Sayfa: 6

Sayın Başkan, gizli olması nedeniyle yayımlanmayan Emniyet Genel Müdürlüğü Operasyon Yönetmeliği uyarınca bu tür önemli operasyonlar ile silahlı örgütlerle ilgili operasyonlar için -ki ben bunu yıllarca uyguladım- öncelikle bir plan yapılması, hazırlık çalışmalarının olgunlaşmasını müteakip de operasyona ancak i! emniyet müdürünce karar verilebileceği göz ardı edilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının ve İstanbul İl Emniyet Müdürünün bilgi ve oluru dışında önceden planlanan senaryoya uygun şekilde adli kolluk ekibi oluşturularak operasyon icra edilmiştir.

Oğlum ve diğer şüpheliler 17 Aralık 2013 günü saat 14.30’da gözaltına alınıp -tabii, sabahki aramaları kastetmiyorum, gözaltına alınma işlemini kastediyorum- maddi ve hukuki bir neden olmadığı hâlde gözaltında iki gün boyunca ruhsa! ve bedensel baskı altında tutulduktan sonra, 19 Aralık gecesi saat 21.55’te, yaklaşık on saat boyunca, özgür iradeleri ortadan kaldırılacak biçimde ve benzer birçok soru farklı şekilde tekrar tekrar sorulmak suretiyle ifadeleri 20 Aralık günü saat 07.25’te bitirilmiştir. 81 sayfadan oluşan ifade alma tutanağında önceden kurgulanan yorum ve kişisel değerlendirmeler ışığında yönlendirmeler yapılmıştır. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısınca oğluma ve beraberindeki diğer şüphelilere -burada bulunan avukatım da bunun şahididir- avukatların huzurunda “Üç cümle hakkınız var, beş dakika hakkınız var.” denilmek suretiyle münhasıran vazgeçilmez nitelikteki savunma hakkı ve daha geniş anlamda adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.

Sayın Başkanım daha ilginci ise oğlumun ve diğer şüphelilerin ifade alma işlemi dahi yapılmadan, ifadeler değerlendirilmeden mali şube müdürü ve 2 yardımcısı tarafından 18 Aralık tarihinde hazırlanan tam 309 sayfalık rapor düzenlenerek -gözaltılardan bir gün sonra- yeni atanan görevlilere imzalatılmak istenmiştir. Şu anda-fstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen ve önünüzde bulunan dosyada yer alan ve basına da sızdırılan bu rapor, maalesef, operasyondan bir gün sonra emniyet yetkililerince usulsüz olarak düzenlenen 309 sayfalık rapordur. Bu rapor hangi yetkiyle düzenlenmiştir? Yeni atanan görevlilerin bu raporu soruşturma bitmeden imzalamayacaklarını ifade etmelerine rağmen -bakıyorlar ki onlar imzalamıyor- derhâl, kendileri görevden alındıkları hâlde, gözaltından bir gün sonraki tarihte götürüp cumhuriyet savcılığına teslim ediyorlar.

Saym Başkanım, bu raporda hukuka aykırı ve derhâl imhası gereken delillere yer veren ve suçüstü yapma olanağı varken yapmayan adli kolluğun, sadece maddi olgu ve durum tespitiyle yetinmek yerine, bu raporda, Bakan olarak şahsımı ve Hükümetimiz hakkında kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturacak tanımlarda bulundukları görülmektedir. Keza, kendilerini âdeta cumhuriyet savcısı, hâkim, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonunun yerine yani sizin yerinize koyarak dosyada yer alan, içeriği kuşkulu, somut olay ve olgularla örtüşmeyen beyan ve bulguları kendilerine göre yorumlayarak kesin bir biçimde de suç nitelemesi yaparak bu soruşturmanın önceden kurgulandığını göstermesi bakımından bunları önemle bilginize sunmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; insan hak ve özgürlüklerini esas alan anlayışın öne çıktığı günümüzde savunma hakkı adil yargılama hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11/1, Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Milletlerarası Anlaşma’nın 14/3 B ve D, Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi’nin 6/3 maddelerinde yer almak suretiyle ve uluslararası belgelerde uygun şeklini almaktadır savunma hakkı. Ayrıca, ulusal hukukumuzda da bildiğiniz gibi, bir taraftan Anayasa’mızın 36’ncı maddesinde diğer taraftan da Ceza Muhakemesi Yasası’nın ilgili maddelerinde 147, 148, 149, 153 ve 154 gibi maddelerinde yapılan düzenlemelerle uluslararası standartlara uygun hâle getirilmiştir. Bu suretle de kurumsal alandan çıkarılarak uygulama alanına girmesi ve etkili güvenceye kavuşması sağlanmıştır.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkaniığs İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş :    Tarih_ : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt:  Soruşturma Sayfa: 7

İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmada adli kolluk görevlileri ve Cumhuriyet Savcısı görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek ve objektif davranma sorumluluğuna uymamak suretiyle münhasıran temel ve vazgeçilmez ve göz ardı edilmez nitelikteki savunma hakkını, daha geniş anlamda da, adli yargılanma hakkını ihlal etmişlerdir. Buna göre, yürütülen soruşturmada katalogda yer almayan suçlar bakımından da iletişim tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme tedbirlerinin uygulanması devamını sağlama amacına yönelik olarak buna ilişkin taleplerde her defasında yeni suç taleplerinde bulunmuşlardır. Oğlum Barış Güler’in henüz ifadesi alınma işlemi dahi yapılmadan Mali Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından -biraz önce belirttiğim- usulsüz yöntemlere uygun rapor hazırlamıştır. Operasyonların yerel seçimlere belli bir süre kala hazırlanması ilgi çekicidir. Ayrıca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izlenmesi tedbirlerine ilişkin usul ve esaslara da uyulmaması sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olması nedeniyle derhâl imhası gerekirken etmeyen, suçu önleme ve suçüstü olanağı varken yapmayan adli kolluğun sadece maddi olgu ve durum tespitiyle yetinmesi gerekirken bununla yetinmeyerek düzenledikleri 18/12/2013 tarihli raporlarında şüphelilerin kişilikleriyle ilgili olarak soruşturma ve kovuşturma makamlarmezdinde olumsuz algı oluşturmak ve toplum nezdinde de itibarsızlaştırma amacına yönelik olarak tutanaklarda yer alan içeriği kuşkulu, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve beyan ve bulguları şüphelilerin ifadesini almaya dahi gerek görmeden değerlendirmek ve yetkilerini aşarak hukuki yorumlara tabi tutarak, altını çizerek belirtiyorum, tamamen suç nitelemesi yapmak ve suç teşkil etmeyen, tamamen özel hayatı ilgilendiren mahrem görüşmelere de yer vermişlerdir.                                                           /

Sayın Başkanım, Başbakan ve bakanların görevleri sırasında ve görevleri dolayısıyla bir suç işlemeleri hâlinde soruşturmaya yetkili makamın Türkiye Büyük Millet Meclisinin istisnai faaliyetlerinden olan adli ve yargısal nitelik taşıyan görevleri kapsamında olduğu malumunuzdur. Cumhuriyet başsavcılıklarının ise -bırakın savcıyı- kişi ve konu yönünden soruşturma yapma yetki ve görevlerinin bulunmadığı, 55 milletvekilinin önergesi üzerine kurulacak komisyonun ancak bununla yetkili olduğu gerçeği karşısında 18/12 tarihinde hazırlanan 309 sayfalık raporun yani fezleke veya raporun ve bununla ilgili işlemlerin tümünün yok hükmünde sayılacağı takdirlerinizce malumdur.

Şimdi, Sayın Başkan, İstanbul Mali Suçlarla Şube Müdürlüğünün bu raporunda “Mali şube ekiplerince yapılan fiziki takip çalışması sırasında şahısların takip edildikleri konusunda şüpheye düşmeleri ve soruşturmanın Muammer Güler tarafından araştırılacağı bilgisi üzerine -ne olduğu belli değil- iletişimin dinlenmesi tedbiri savcının talimatıyla 27 Ekimde sonlandırılıyor.” denilmesine rağmen niçin elli gün sonra bu operasyona başvurulmuştur? Yapılan işlemler günü gününe yazılı ve görsel medyaya servis edilmiştir, bir kısım medya organları ve siyasi muhbirlerce de evrensel nitelikteki masumiyet karinesi yok sayılmış ve maalesef toplumsal ve siyasal bir linç kampanyasına dönüştürülmüştür. Tespit ve olgular söz konusu soruşturmanın önceden kurgulandığını ve hukuki ölçülerden çok siyasal amaçlı ve kişisel kanaatlerin öne çıktığı ön yargılı bir soruşturma olduğu yolundaki kuşkularımızı kanıtlar niteliktedir.

Sayın Başkanım, düşünün bir kere, değerli üyeler; soruşturma usul ve yetkileri Anayasa’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde ve özel kanunlarda açıkça belirtilen bakanlar hakkında sıfatları, soruşturma yetki ve usulleri gözetilmeden bir şube müdürü ve iki yardımcısı tarafından fezleke niteliğinde bir rapor hazırlanıyor, suç nitelemeleri ve yorumlar yapılıyor, sonrada bu raporlar esas alınarak dosya tekemmül ettirilip Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuluyor. Münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonunun yetkisi kapsamındaki bu işlemlerin adli kollukça yapılması açık bir hukuksuzluktur.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş  :          Tarih  : 3/12/2014    Stenograf:_____ Kayıt: Soruşturma  Sayfa: 8

Sayın Başkan, değerli üyeler; adli kolluk yönetmeliğinin 5-1/a maddesi uyarınca adli kolluğun öncelikli görevi karşılaştığı suçu önlemektir. Buna rağmen adli kolluk veya Cumhuriyet Savcısı teknik araçlarla izleme sırasında suç delili olarak nitelediği veya iddia ettiği eşyalara veya paralara niçin el koymamış ve suçüstü hükümlerini uygulamamıştır? Çünkü, ortada elde edilmiş bir maddi menfaat söz konusu değildir. Hukukun üstünlüğü ve evrensel nitelikteki masumiyet karinesini özümsemiş ve bir nebze olsun vicdan sahibi olanlara tüm içtenliğimle söylemek istiyorum ki: Şahsıma yöneltilen iddiaların tamamı gerçek dışıdır. Şahsıma haksız menfaat sağladığı iddia edilen Rıza Sarrafla bir araya gelerek görevimle bağlantılı belirli veya belirsiz bir işin yapılması veya yapılmaması bağlamında doğrudan veya örtülü bir istek veya öneride bulunmadım. Buna ilişkin olarak dosyada da hiçbir delil yer almamaktadır. Keza, Rıza Sarraf tarafından da şahsıma böyle bir istek ve öneri iletilmemiştir.

Ayrıca, kamu görevlileri üzerinde nüfuz sahibi olduğuma inandırılmak suretiyle haksız bir işin yaptırılmasına yönelik hiçbir girişimde bulunulmamış ve karşılığında hiçbir haksız menfaat temin edilmemiştir.

Sayın Başkan, yaptığımız tüm işlemler -birazdan size tek tek izah edeceğim- mevzuata ve idari teamüllere tamamen uygundur. Kaldık ki hukuka aykırı olarak elde edilen iletişimin tespiti ve izleme tutanaklarında haksız yarar sağlama bilinç ve iradesiyle hareket ettiğime ve iddia edilen suçların kanuni tariflerinde yer alan fiilleri diğer faillerle ve etkin bir görev bölüşümü altında gerçekleştirdiğime ilişkin olarak adli kolluğun ön yargılı değerlendirmelerinin dışında herhangi bir söylemim veya sorumlu tutulmamı gerektirebilecek herhangi bir kanıt da bulunmamaktadır.

Tekrar ifade ediyorum: Rıza Sarrafla aramda kesinlikle bir haksız menfaat ilişkisi olmamıştır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; yapılan bu usulsüzlük ve kanunsuzluklara ilişkin olarak hukuki açıdan da bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Oğlumla ilgili olarak 24 Mayıs 2013 tarihinde itibaren çeşitli kereler dinleme kararları alınmış ve uzatılmıştır. Ancak, ilk dinleme kararını esas teşkil eden suçlarla dinlemelerin devamına esas teşkil eden suçlar her defasında değiştirilmiş ve genişletilerek yapılan soruşturmada ceza yargılama yasasında öngörülen ve katalogda da bulunmayan suçlar yönünden de dinleme tedbirlerinin devamı sağlanmıştır. Bu, açıkça kanuna aykırıdır. Tedbir kararlarında yer alan telefon numaralarıyla -burayı özellikle belirtiyorum- kayda alınan telefon numaraları örtüşmemektedir. Kararlarda belirtilen sürelere de uyulmadığı açıkça görülmektedir. Dosyada teknik araçlarla izleme kararları da bulunmamaktadır. Tekrar ediyorum Sayın E3aşkanım, dosyada teknik araçlarla izleme kararları da bulunmamaktadır. Bu nedenle, gerek telefon tapeleri gerekse görüntüler gerçeği yansıtmamakta ve bu konuda ciddi kuşkularımız bulunmaktadır.

Sayın Başkan, nitekim 17 Aralık günü oğlumla yaptığım iddiasıyla basına sızdırılan ve çokça da speküle edilen tapeler bunun açık bir örneğidir. Sayın Başkan, ben oğlumla o gün İçişleri Bakanlığı Özel Kalemine ait bir telefon aracılığıyla ve arama sırasında orada bulunan bir bayan avukatın telefonundan görüştüm. Burada soruşturma savcısının bize verdiği dinleme kararlarına dair resmî yazı var. Maalesef, o yazıda görüşme yaptığımız her iki telefon da yok. O hâlde bu görüşme nasıl ve kim tarafından dinlenebiliyor ve yasal bir dinlemeymiş gibi takdim edilebiliyor? Basına kasıtlı olarak sızdırılıyor, daha da ötesi, bir ilginç husus daha Sayın Başkanım, olay günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcısıyla kendi resmî cep telefonumdan Başsavcının da kendi cep telefonundan görüştüm, bu dahi dinlenip basına sızdırıldı. Sayın Başkan, bir bakan veya bir başsavcı hangi yetkiyle ve kimlerce dinlenebiliyor, kimlerce dinlenebiliyor? Bu hukuki midir? Ben sayın Komisyon üyelerinden öncelikle bunu göz ardı etmeden değerlendirme yapmalarını istirham ediyorum. Açıkça

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)      Giriş   :___ Tarih   : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt:_ Soruşturma Sayfa: 9

hukuka aykîn ve yasal bir dinleme kararına dayanmayan bu görüşmeleri esas alarak bunu tartışmak ve “Bana ne ben içeriğine bakarım, hukuki olup olmadığına bakmam, usule uygun olup olmadığına bakmam.” diye bir değerlendirme yapmak maalesef, bu yasa dışı işlemlere ve hukuka aykırı delillere meşruiyet kazandırma anlamına gelir ki bu hukukun evrensel ilkelerine de büyük aykırılık teşkil eder. Oysa, yasa dışı elde edilen dinlemelere ait kayıtların soruşturma ve kovuşturma aşamasında kullanılamayacağı hem soruşturma hem kovuşturma açısından Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3/7/2007 tarihli kararında açıkça belirtilmiştir.

Sayın Başkanım, haberleşme özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve mahremiyet hakkı gibi temel hak ve özgürlükler Anayasa’mızın 20 ve 22’nci maddelerinde -vaktinizi almamak için saymıyorum- evrensel hukukun bir çok bölümünde sayılmıştır. Gene Ceza Muhakemesi Kanunu’muzun 135’inci maddesinin ikinci fıkrasında ve Dinlemelere İlişkin Yönetmeliğin 7’inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilmiştir.

Şimdi, buna göre “Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişiler arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alınması gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde alınan kayıtlar derhâl yok edilir.” şeklindeki hükmü de bu soruşturmada açıkça ve kasten göz ardı edilmiştir. Nitekim, bazı şüphelilerin tahliye itirazlarını değerlendiren İstanbul 19’uncu Suç Ceza Mahkemesinin 14 Şubat 2014 tarihli kararlarında dosyadaki delillerin hukuka aykırılığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, Adli Kolluk Yönetmeliğimin 6’ncı maddesinin altıncı fıkrası adli kolluk görevlileri tüm delilleri ancak kanunda öngörülen koşullara uyarak toplayabilir. Hukuka aykırı delil tespit edildiğinde ise “Fezlekede bu husussa açıkça yer verilir." hükmüne amirdir. Ancak dosyada bu hususlara da yer verilememiştir, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hitaben düzenlediği 21 Şubat ^2014 tarihli yazısı ekendeki fezlekede telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme tedbirleri hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerdir Sayın Başkanım. Bu konudaki itirazlarımız ilgili başsavcı vekilince Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/2/2013 tarihli kararı gerekçe gösterilerek dikkate alınmadı, üst yazıda da belirtiliyor bu malumunuzdur. Oysa, anılan Yargıtay kararında fail bir hâkimidir. Orada, ağır cezalık bir suçüstü hâli söz konusudur. Ayrıca, oradaki dinleme mahkeme kararına dayalı bir dinlemedir. Bu nedenle de bu soruşturmaya referans alınabilecek bir karar değildir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bakanlar hakkında dinleme kararı alınamayacağı gibi, bakanların görevleriyle ilgili suç iddialarında cumhuriyet savcılarının soruşturmaya başlama yetki ve görevleri de bulunmamaktadır, soruşturmaya başlama yetkileri de bulunmamaktadır. Buna yetkili makam Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kararıyla kurulacak soruşturma komisyonudur, yani sîzlersiniz. Bu nedenle de İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğinin belirttiği Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı olayımızla kesinlikle örtüşmemektedir. Kaldı ki, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Başkanlar Kurulunun çeşitli kararlarında özel soruşturmaya tabi kişiler hakkında Cumhuriyet savcılıklarının soruşturma yapamayacakları açıkça belirtilmektedir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bazı kamu görevlilerinin görev ve sıfatlarının hassasiyetini gözeten kanun koyucu görevleri sebebiyle işledikleri suçlar nedeniyle doğrudan doğruya ceza soruşturması ve kovuşturmasına tabi tutulmalarını hizmetin işleyişine uygun bulmayarak Anayasa’mızın tekrar etmekten imtina ediyorum, 83 ve 100’üncü maddelerinde İç Tüzük’ümüzün ilgili maddelerinde düzenlemiştir, bakanlar hakkında şikâyet ve ihbarda bulunması hâlinde yapılacak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin yöntem ve kurallarını belirtmiştir. Bunlar hakkında özel bir soruşturma ve kovuşturma yöntemi vardır. Ayrıca, çok önemli olarak ifade ediyorum: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20 Ocak 2006 gün ve 100, 21 Aralık 2011 gün ve 100/1 sayılı Genelgeleriyle de görevde bulunan veya görevden alınmış olan bakanların görevleriyle ilgili işlerden dolayı haklarında yapılacak

TBMM

lı utarsak Hizmetleri BaşkanSîğs İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş :_ Tarih : 3/12/2014___ Stenograf:      Kayıt: SoruşturmaSayfa:__________________________ 10

soruşturmalara ilişkin yöntem ve kurallara açıklık getirmiştir. Belirttiğim mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde açıkça görülecektir ki, bakanların görevleri sırasında ve görevleri dolayısıyla suç işlemeleri hâlinde soruşturma yapmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin istisnai faaliyetlerinden olan adli ve yargısal nitelikteki görevleri kapsamaktadır. Meclis Soruşturma Komisyonu adli bir organ işlem yapar, diğer bir anlatımla, bu faaliyet cumhuriyet savcıları tarafından yürütülen soruşturmaya tekabül eder. Cumhuriyet savcılıklarının ise bu konuda herhangi bir görev ve yetkileri yoktur. Buna göre kurulacak soruşturma komisyonunun bakanlar hakkında adli nitelikteki ceza soruşturmasını yine Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yürüteceğinden de şüphe bulunmamaktadır.

Sayın Başkanım, ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tanımlar” başlığı altındaki 2’nci maddesinin 1/a fıkrasında yer verilen “şüpheli” kavramı ile 1/e fıkrasında yer verilen “soruşturma” kavramlarının tanımlarından da anlaşılacağı üzere, ancak hakkında soruşturma yapılan kişi şüpheli olarak nitelendirilebilir. Hakkında soruşturmaya başlanılmamış olan kişiler ise şüpheli olarak tanımlanamazlar. Mevzuatta bu kuralın herhangi bir istisnası da yoktur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 1/e maddesi ise soruşturmayı “Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi ifade eder.” şeklinde tanımlamıştır.

Soruşturmanın cumhuriyet başsavcılığınca yürütülmesi genel bir kuraldır. Ancak özel soruşturmaya tabi olanlar bu hükmün dışındadır. Bakanlar hakkında soruşturma yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir, bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/10/2006 tarihli kararında da açıkça belirtilmiştir.

Telefon dinlemeleri ve izleme tedbirlerinin şartları ise yine CezaJIVluhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerinde belirtilmiştir. Yani bu tedbirler ancak şüpheli veya sanık sıfatını almış kişiler hakkında uygulanabilir, bu ön şarttır. Yukarıda açıkladığım sebeplerle hakkında soruşturmaya başlanılmamış, dolayısıyla da şüpheli statüsünü almamış olan bir bakanın yakınları veya diğer kişilerle telefon konuşmalarının dinlenmesi, denetlenmesi, tespiti ve kayda alınması ve teknik araçlarla izlenmesi asla ve asla mümkün değildir. Oysa, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının Bakanı da şüpheli addederek -altını çiziyorum- dinlemeyle devam ettiği ve bu konuşmaları tesadüfi delil kapsamında değerlendirdiği görülmektedir. Bu durum açıkça kanuna aykırıdır. Bu suretle elde edilen bulgular hukuken delil olarak kullanılamaz ve dosyadan derhâl çıkarılması gerekir.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yukarı ifade ettiğim genelgelerinde bakanlar hakkında yapılan ihbar ve şikâyetlerle ilgili olarak Anayasa'nın 100’üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 107’nci maddelerine göre işlem yapılacağının öngörülmesine rağmen şahsımla ilgili olarak, dokuz ayı aşkın süre bekleterek evrak Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir. Soruşturma yetkisi olmayan cumhuriyet savcısı bu evrakı kendince makul şüphe doğduğu anda soruşturma evrakından tefrik ederek derhâl cumhuriyet başsavcısı aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına göndermesi gerekirken yetkisiz şekilde soruşturmayı sürdürmüş ve bakanlar hakkındaki özel soruşturma usullerini gözetmeden bakanları genel hükümlere tabi bir şüpheli gibi addederek açıkça kanuna aykırı davranmıştır.

Sayın Başkanım, değerli üyeler; şimdi, bazı kamu görevlileri hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturma usul ve esasları ayrıca 3628 sayılı Kanun’un 8, 17 ve 19’uncu maddelerinde de düzenlenmiştir. Bu itibarla, görevdeki bir bakan hakkında ihbar veya şikâyeti alan ve makul suç şüphesi olduğunu öğrenen cumhuriyet savcısı bu kanunun 19’uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca durumu derhâl Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirmek zorundadır.

Yine, kanunun 17’nci maddesinin son fıkrası, görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olanlarla ilgili hükümleri saklı tutmuştur. Cumhuriyet

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)  _____ Giriş :          Tarih : 3/12/2014 Stenograf:_______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 11

savcısı bu bağlayıcı nitelikteki kanun hükümleri de görmezden gelmiş, makul şüphenin oluştuğu ifade edilen Nisan 2013 tarihinde dosyayı ayırıp Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına göndermemiştir. Bu davranış ilgili cumhuriyet savcısı yönünden görevi suiistimal değil midir? Kanunun açık hükmüne rağmen hangi amaç ve saikle bu hükümlere uyulmamıştır? Esasen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada önceden kurgulanan senaryoya uygun olarak iletişimlerin dinlendiği, seslerle uyuşmayan yazım hataları olduğu, görüntü ve “tape”lerde yer alan görüşmelerin tedbir kararlarında belirlenen süreler içinde kesintisiz olarak ve olayların gerçekleştiği döneme tekabül etmediği yolunda ciddi ve yoğun kuşkularımız vardır Sayın Başkanım.

Şimdi, yine bu soruşturmanın uygulamasında, katalogda yer almayan suçlar ile tanıklıktan çekinme hakkına sahip kişiler arasındaki iletişimin kayda alınmayacağı ve telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, koruma tedbirlerinin uygulandığı süreçte tesadüfen elde edilen delillerin Ceza Yargılama Yasası’nın 135’inci maddesinin altıncı fıkrasında sayılan katalog suçlardan olmaması hâlinde ise bu delillerin değerlendirilemeyeceğine ilişkin olarak, bakın, burada tarih ve numaralarını söylemiyorum ama, Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 17/11/2009, 03/07/2007, 12/06/2007 gün, yine, 13/06/2006 tarihli kararları var. Yargıtay 5. Ceza Dairesinin -bunların hepsi size dosya hâlinde takdim edilecek- çeşitli kararlan var. Yine, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin de buna ilişkin hükümleri var.

Şimdi, görüldüğü üzere, temel hak ve özgürlüklere yaptığı müdahale nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116, 128, 134, 135 ve 140’ncı maddelerinde yazılı koruma tedbirlerine başvurulmasının kaçınılmazlığı hiç kuşku yok ki, soruşturma ve kovuşturma makamlarının keyfî şekilde ve her zaman ululayabilecekleri kararlardan değildir. Başka yolla delil elde edilememesi hâlinde bu şartlara uyulabilir. Yani, yine Ceza Muhakemesi Yasası’nın 138/2’nci maddesinde ise yürütülmekte olan bir soruşturma esnasında takibi hâkim kararıyla yapılmakta olan şüpheli dışında hakkında dinleme kararı olmayan üçüncü bir kişiye ait görüşme kaydının tespit edilmesi ve konuşma içeriğinin de katalog suçlardan olması durumunda bu husus derhâl cumhuriyet savcılığına bildirilerek ilgili fail ve fiil hakkında soruşturmanın açılmasıyla haklarında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kaydedilmesi kararının alınmasıyla sınırlı bir düzenlemeyi içerir". Tesadüfen elde edilen bu tür delillerin katalog suçlarına ilişkin olmaması hâlinde ise kanıt olarak kullanılamayacağı belirtilmektedir. Ayrıca, şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimlerin kayda alınamayacağı -tekrar ediyorum bunları Sayın Başkanım- kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde de alınan kayıtların cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl imha edileceğini de, adli kolluk görevlilerinin de fezlekelerinde hukuka aykırı elde edilen bu hususlara ayrıca yer vermelerinde zorunluluk bulunduğu açıkça ifade edilmektedir.

Sayın Başkanım, Anayasa’nın 38’inci maddesinin altıncı fıkrası “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak değerlendirilemez.” Yine, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 217’nci maddesinin ikinci fıkrası “Yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” 206’ncı maddenin ikinci fıkrası ortaya konulması istenen bir delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması hâlinde reddolunacağı açıkça belirtilmiştir. Yine, 230’uncu maddesinin birinci fıkrasında da mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde hükme esas alınan ve reddedilen delillerin gösterileceği şeklindeki hükümlerin birlikte değerlendirmesinden bu tür delillerin -altını çiziyorum yine- delil yasakları kapsamında olduğu ve bu yöntemle elde edilen delillerin hükme esas alınmasının hukuka kesin aykırılık sonucunu doğuracağı kabul edilmiş, aksi düşüncenin ise şüphelinin temel haklarıyla adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olacağı hükme bağlanmıştır.

13MM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş :     Tarih : 3/12/2014    Stenograf:______ Kayıt: SomşturmaSayfa: 12

Sayın Başkanım, nitekim, soruşturma önergesinin dayanağını ye esasını teşkil eden oğlum Barış Güler ve 52 şüpheli hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda da 16 Ekim 2014 gün ve 69582 sayılı Karar’da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmek suretiyle burada Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135 ve 140’ncı maddelerinde yazılı koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin usul, koşul ve esaslara uyulmaması sonucu elde edilen delillerin delil yasakları kapsamında, dolayısıyla, hukuka kesin aykırılık oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır bu takipsizlik kararında, kovuşturmaya yer olmadığı kararında.

Sayın Başkan, hakkımda henüz soruşturma açılmamış, dolayısıyla, şüpheli statüsünü almamış olmam nedeniyle iletişimimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasıyla, teknik araçlarla izlenmemin hukuka kesin aykırılık sonucu doğuracağına da kuşku bulunmadığım ifade ediyorum.

Nitekim, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen yine benzer bir konuda verilen bir karar var, diyor ki orada da: “Bir kısım şüphelilerin iletişimleri tespit edilirken üçüncü kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyetinin ... bakanları haklarında hiçbir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı, görüşmelerinin haklarında hiçbir dinleme kararı olmamasına rağmen mütemadiyen ‘tape’ hâline getirildiği, Başbakan ve bakanlar hakkında ve yüksek yargı mensuplan hakkında soruşturmaların özel şekle tabi olduğu anlaşıldığından onlar hakkındaki tespitlerin derhâl cumhuriyet başsavcılığına bildirilerek suç şüphesi varsa özel soruşturma usullerine göre delil toplanması yoluna gidilmesi gerekirdi.” Bu şekildeki kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda da bakanlar hakkındaki bjı tedbirlerin 135 ve 140’ıncı maddeler mucibince ve deli! yasakları kapsamından da değerlendirmesi yapılmaktadır.

Şimdi, Sayın Başkanım, soruşturmaya konu olayımızda ise...

BAŞKAN - Olaya geldik değil mi şimdi artık? Genel düşüncelerinizi söylediniz. İsterseniz sonra...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki, Sayın Başkanım, peki, ben hemen zaten geliyorum efendim oraya, hepsini açıklayacağım.

BAŞKAN - Zaten elinizdeki o yazılı olanı da vereceksiniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Şimdi, Sayın Başkanım, müsaade edin, hemen şimdi ona geliyorum efendim, iki sayfalık bir bölüm kaldı.

Sayın Başkanım, yukarıda belirttiğim usulsüzlükleri yapan ve kanunsuz işlemleri yürüten, kamuoyunda yanlış algı yaratan, dosyayı sızdıran, kanunsuz dinlemelerle, montaj ve çarpıtmalarla adli değil, siyasi niteliklere gizlenmiş bir operasyonu yürüten adli yargı görevlileri ile adli kolluk yetkilileri hakkında gerekli suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları hakkında HSYK müfettişlerince yapılan soruşturmalar sonucunda kendileri hakkında meslekten ihraç cezaları önerildiğini ve bu dosyaların hâlen HSYK gündeminde beklediğini basından öğrenmiş bulunuyorum. Ayrıca, bu soruşturmayı yürüten adli kolluk görevlileri de yapılan soruşturmalar sonucunda meslekten ihraç edilmiş, birçoğu tutuklanmış ve haklarında hâlen iddianame tanzimi çalışmaları devam etmektedir. Bu husus, soruşturmayı yürüten görevlilerin hukuka uygun davranmadıklarının ve bir algı operasyonu düzenlediklerinin açık delilidir.

Sayın Başkan, şimdi olaya geliyorum efendim. Şahsıma yöneltilen iddiaların karşılığı olan Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleriyle de alakalı olarak şunları ifade etmek istiyorum: Öncelikle, rüşvet suçunun varlığı için Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve özel idarenin yerleşik kararları ile öğretide -ayrıntıları vermiyorum ama kabul gören görüşlere göre- kamu görevlisiyle iş sahibi arasında menfaat teminini öngören özgür iradeye dayalı bir anlaşmanın yapılması gerekmektedir. Dosyada şahsımın menfaat temin ettiğine dair hiçbir delil yok. Yapılan işlemlerin her biri açıklanacağı üzere mevzuata uygundur ve herhangi bir kişiye de

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş :____ Tarih :  3/12/2014 Stenograf:                   Kayıt:  SoruşturmaSayfa: 13

ayrıcalık tanınmamıştır. Ayrıca, nüfuz suistimali, resmî belgede sahtecilik ve soruşturma gizliliğini ihlai suçlarının tarafımdan hiçbir suretle işlenmesi söz konusu olmadığı gibi soruşturma dosyasında da buna dair hiçbir madde delil, olgu, bulgu veya tespit de yer almamaktadır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle, iddia edildiği üzere, Rıza Sarrafla daha ilk karşılaşmamda rüşvet suçunu işlemek bilinç ve iradesiyle hareket ederek, görevimle bağlantılı olarak yasa veya diğer idari düzenlemelerden doğan, bir işin gördürülmesi bağlamında kendime veya göstereceğim gerçek veya tüzel kişiye haksız yarar sağlanmasını temin amacıyla ve geleceğe yönelik ve şarta bağlı olarak birtakım işlerin yapılması veya yapılmaması konusunda rüşvet anlaşması yaptığımın, bunun da süreklilik arz ettiğinin ne kadar gerçekçi olabileceğini takdirlerinize sunmak istiyorum. Nitekim, soruşturma önergesinin dayanağını ve esasım teşkil eden ve şüpheliler Rıza Sarraf, Barış Güler ile diğer 51 şüpheli hakkında malumunuz suçlamaları rüşvet almak veya rüşvete aracılık etmek gibi suçlardan dolayı. Yine, demin bahsettiğim İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, bakın, orada rüşvet suçu da tartışılıp değerlendirilerek sonucunda 16/10/2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermek suretiyle rüşvet veren veya rüşvete aracılık eden yönünde suçun oluşmadığının kabul edilirliği karşısında somut olayımızda da rüşvet almak suçunun unsurlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir. Zira, Sayın Başkanım, öğreti de rüşvet suçu bir karşılaşma suçudur yani Bir yanda rüşvet aldığı iddia edilen bir yerde rüşvet verdiği iddia edilen ve varsa rüşvete aracılık ettiği iddia edilen kişi olacak. Şimdi, rüşvet verdiği ve rüşvete aracılık ettiği iddia edilen kişiler hakkında takipsizlik, yani kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği göre rüşvet alındığı iddiası da tamamen hukuken ortadan faikmış olmaktadır. Bu itibarla bu yöne ilişkin iddiaların tamamı hayal mahsulüdür ve kesinlikle reddediyorum.

Yine, 6552 sayılı Kanun’la Değişik Türk Ceza Kanunu’nun 285’inci maddesinin birinci fıkrasında kamu görevlisi üzerinde nüfus sahibi olduğundan bahisle haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişinin fiilî suç olarak tanımlanmıştır.

Sayın Başkanım, suçun unsurlarını müsaade ederseniz geçeyim.

Şimdi, şahsımın suç işleme bilinç ve iradesiyle hareket ederek İçişleri Bakanı olmamın verdiği üstünlükle kamuya ait güç ve yetkileri hiyerarşik bir bağ içinde astlarıma karşı kullanmak suretiyle haksız bir işin gördürülmesini içeren hiçbir söylemde bulunmadım. Bu konuda herhangi bir eylemim de yoktur. Burada hukuki ve otoriteyi tanımayan adli kolluğun kendince yaptığı yorumların dışında hiçbir delil yoktur. Bu itibarla, ben, 255’inci maddesinde yaptırım altına alınan suçun yasal unsurlarının oluşmadığını düşünüyorum.

Şimdi, gelelim, Sayın Başkanım, sizin biraz önce bahsettiğiniz konulara.

BAŞKAN - Sırayla başlayalım.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Rıza Sarrafa koruma kararı ve araç plakası. Sayın Başkanım, Rıza Sarraf İstanbul Valiliğine verdiği 22 Nisan 2014 tarihli dilekçesiyle yönetim kurulu başkanı olduğu şirketlerinin işleri nedeniyle tehditler aldığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek yakın koruma polisi verilmesi talebinde bulunmuştur. Bu talep üzerine Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’nin 10, 15, 16 ve 20'nci maddeleri uyarınca İstanbul Valiliğinin 26 Nisan 2013 tarihli onayı sonucu 1 personeliyle yakın korumasına ve İçişleri Bakanlığının 201/65 sayılı genelgesinde belirtilen hususlar doğrultusunda da ikamet ve iş yeri adreslerinde gerekli olan önleyici kolluk tedbirlerinin alınmasına karar verilmiştir.

Bilahare, yine İstanbul Valiliğinin 12 Ağustos 2013 tarihli onaylarıyla da 2 personel ile yakın koruma kararı alınmıştır. Rıza Sarraf, Emniyet Genel Müdürlüğüne 15 Eylül 2013 tarihinde başvurarak şahsına ait 3 adet aracına sivil plaka tahsisi talebinde bulunmuş ve bu talebi, Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Dairesi Başkanlığı ile Trafik Uygulama ve

rSMM

Tutanak Hiiznrîetler! Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/3)                   Giriş :_ Tarih : 3/12/2014___ Stenograf:       Kayıt: SoruşturmaSayfa:                                               14

Denetleme Başkanlığı değerlendirilerek ve İstanbul Valiliğinin 2 personel iîe yakın korumasına dair karan da esas alınarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 71/F ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 58/1/G maddeleri uyarınca 3 adet aracına koruma ile görevli ve korunan araç plakası tahsisine, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısının 6 Eylül 2013 tarihli onayıyla karar verilmiştir. Safahat budur.

Görüldüğü üzere, Rıza Sarrafa yürüttüğü ticari işlerinin büyüklüğü ve aldığı tehditier nedeniyle 2559 Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 20’nci maddesine göre çıkarılan Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca ve resmî makamlarca yapılan tahkikat sonucunda -bunun altını çiziyorum Sayın Başkanım, dosyada bunların belgeleri vardır, ben de size şimdi bu savunmamın sonunda avukatım tarafından size verilecek olan eklerde de bunları açık açık sunmuş olacağım ki sizin dosyanızda da bulunduğunu zannediyorum- tahkikat sonucunda can güvenliğinin bulunmadığını gösteren bilgi ve belgeler tespit edildiğinden İstanbul Valiliğince kendisiyle ilgili koruma tedbiri aldırılmıştır. Bu konudaki görev ve yetki İçişleri Bakanlığına ait değildir ve yapılan tahkikatın sonucuna göre bu tedbirler ilgili valiliklerin kararıyla alınmaktadır.

Ayrıca, haklarında koruma kararı bulunan kişilerin kullanımındaki araçlara güvenlik gerekçesiyle yine biraz önce saydığım Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği’nin ilgili hükümleri gereğince 3 adet sivil plaka tahsisine ait onay ise, yine belirttiğim gibi, benim değil müsteşar yardımcısının imzasını taşımaktadır ve bu da bir rutin işlemdir.

Söz konusu koruma kararı ve plaka tahsisi olaylarında mevzuata ve idari teamülleri aykırılık bulunmadığı gibi herhangi bir imtiyaz sağlaması gibi bir durum da mevzubahis değildir.         j

Sayın Başkanım, İstanbul’da aynı şartlara haiz^ birçok iş adamı için veya can güvenliği tehdit altında bulunan kişiler için benzer tedbirler uygulanmaktadır. Bu dosyalar incelendiğinde tüm evrakların kanuna ve usule uygun olduğu açıkça görülecektir. Bu nedenle, şahsıma bu hususta yönetilebilecek hiçbir kusur bulunmamaktadır, bu konuda benim herhangi bir yönlendirme yapmam veya talimat verme de söz konusu değildir.

Sayın Başkanım, istisnai vatandaşlıkla ilgili bölüme geliyorum efendim. Rıza Sarrafın akrabalarından olan Muhammed Zarrab, Hüseyin Zarrab, Ahad Khabbaztamımı ve Mohammad Reza ve ailelerinin Türk vatandaşlığına istisnai olarak kabul edilmesi talepleri baki olmuş, hatta bu taleplerin bir kısım benim Bakanlığımdan önce de yapılmıştır. Söz. konusu talepler, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Yasası’nın 12’nci ve bu Kanun’a dayalı 2010 tarihli Uygulama Yönetmeliği’nin 20’nci maddesine göre ilgili makamlarca inceletilmiş ve mevzuatta öngörülen şartları taşımaları nedeniyle Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü ilgili müsteşar yardımcısı ve müsteşarın 19 Haziran, 17 Temmuz, 2 Eylül ve 10 Ekim 2013 tarihli uygun görüşleri doğrultusunda Vatandaşlık Kanunu’nun 12/B maddesi uyarınca Bakanlar Kuruluna sunulmak üzere tarafımdan imzalanmıştır, bu bir ara işlem niteliğindedir. Anılan kişilere ait dosyaların Başbakanlık birimlerince incelemesi sonucunda da söz konusu dosyalar Bakanlar Kurulunun imzasına açılmış ve yüksek makamın onayıyla 22 Temmuz 2013 tarih ve diğer sayıları vermiyorum şimdi, kararlarıyla Türk vatandaşlığına istisnai olarak kabullerine karar verilmiştir.

Sayın Başkanım, görüleceği üzere, vatandaşlığı müracaat talepleri Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce kişilerin millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hâli bulunup bulanmadığı ve nüfus bilgilerinin doğruluğu yönünden Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde, Millî İstihbarat Teşkilatı nezdinde ve ikametindeki İl ve Vatandaşlık Müdürlüğü nezdinde inceletiliyor. Sakıncası bulunmayanların, altını çiziyorum, dosyalan listeler hâlinde İçişleri Bakanlığına sunuyor ve Bakanlık da bunu bir ara işlem niteliğinde Bakanlar Kuruluna sunuyor.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş :___ Tarih_ : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt SoruşturmaSayfa: 15

İlgili şahısların dosyalarının tetkikinden de anlaşılacağı üzere -dosyanızda olmanız lamız ama yoksa da takdim edeceğiz size- Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve idari tahkikat evraklarının tümü olumludur. Yaptıkları işler ve Türkiye’deki yatırımları ve ihracat kapasiteleri göz önüne alınarak mevzuata uygun şekilde Türk vatandaşlığına alınmışlardır. Bu konudaki nihai karar yetkisi Bakanlar Kuruluna aittir. Kişilere tanınmış bir ayrıcalık veya durumlarında kanuni bir eksiklik söz konusu değildir.

Sayın Başkanım, bu kişilere emsal teşkil eden diğer birçok kişiye ait vatandaşlığa alınma işlemleri de mevcuttur. Bu işlem siyasi sorumluluk çerçevesindeki bir takdir hakkı kapsamında olup bu nedenle cezai bir sorumluluğun söz konusu olamayacağı açıktır. Nitekim, 2003 ve 2013 yılları arasında 186’sı İran uyruklu olmak üzere, toplam 37.367 yabancının -ki bu 2013 sonu itibarıyla rakamlardır, şimdi değişmiş olabilir- istisnai yoldan Türk vatandaşlığına kabulüne karar verilmiştir. Benim Bakanlığım döneminde ise 34’ü İranlı olmak üzere istisnai yoldan Türk vatandaşlığını kazananların sayısı 732’dir. Kanuna uygun ve rutin bir işlem kapsamındaki bu tasarruftan dolayı herhangi bir menfaat temini asla söz konusu değildir ve buna ilişkin hiçbir beyan ve delil de bulunmamaktadır.

Sayın Başkanım, müsaade ederseniz önce diğer konuları bitireyim, ondan sonra diğer konulara geleceğim.

BAŞKAN - Sırayla gidelim isterseniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sırayla geliyorum efendim, hemen şunu ayıracağım.

Sayın Başkanım, Rıza Sarrafla ilgili basında çıkacak haberlerin önlenmesiyle ilgili bir iddia var. Rıza Sarrafın usulsüz işlemleriyle ilgili olarak basında çıkacak haberlerin engellenmesi yolundaki iddiaya geliyorum. Rıza Sarraf, ismi mahfuz.,bir gazetecinin kendisiyle ilgili bir haber yapacağını ve eğer kendisine 1 milyon Türk lirası verirse bu haberi yazmayacağını ifade ettiğini belirterek benden bu konuda ne yapılabileceğini sordu. Konuyu başka mercilere de ilettiğini ve bu tür asılsız haberlerle ticari itibarına yönelik bir girişimin söz konusu olduğunu ve bu gazeteciyi bazı emniyet mensuplarının da tespit etmiş olabileceğini söyledi. Kendisine, bu konuda cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunması gerektiğini ve konuyla ilgileneceğimi ifade ettim. Daha sonrasında ilgili gazetenin genel yayın yönetmenini arayarak konu hakkında kendisini bilgilendirdim. Genel yayın yönetmeni daha sonra beni arayarak böyle bir haberin kendilerine henüz ham bir haber olarak...

BAŞKAN - Kimdi o aradığınız Genel Yayın Yönetmeni?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sanıyorum Bugün gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Karaca, telefon kayıtları da var.

Beni aradı, dedi ki: “Bize bu haber bir ham haber olarak geldi ve şirketlerin ticari itibarlarını zedeleyebilecek bir tür haberleri biz teyit etmeden yayınlamıyoruz ve bu konudan da haberdar ettiğiniz için size ayrıca teşekkür ederim.” Ayrıca, yine bir diğer gazetenin bağlı olduğu şirketin önceden tanıdığım CEO’sunu da aradım ve kendisini bilgilendirdim. Aynı şekilde o da bu tür haberlerin gerçekliğini araştırmadan yayınlamadıklarını ifade etti.

Sayın Başkan, benim basında çıkabilecek haberleri engellemek ile ilgili bir görev ve yetkim olmadığı gibi...

BAŞKAN - O diğeri, Ömer Bolat mı diyor onu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, efendim, doğrudur.

Benim basında çıkabilecek haberleri engellemekle ilgili bir görev veya yetkim olmadığı gibi özgür basının hangi haberleri yapıp yapmayacağına karar verme yetkisi Basın Kanunu ve basın ahlak ilkeleri çerçevesinde kendilerince takdir edilecek hususlardır. Nitekim bu habere itibar etmediklerini ve yayma almadıklarında mücadele ettik. Sayın Başkan, bir basın mensubunun para karşılığında ve şantajla haber yapıp yapmaması ise ayrıca değerlendirilmesi gereken ve suç teşkil eden bir konudur. Kaldı ki ticari şirketlerin yolsuzluk veya usulsüzlükleri varsa bununla ilgili devletin mekanizmaları belirtilmiştir, bu konuda bana

TBMM

Tutarsak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)  Giriş:  Tarih: 3/12/2014 Stenograf:  Kayıt:  SoruşturmaSayfa: 16

atfedilecek bir sorumluluk söz konusu olamaz. Bir iş adamına karşı yapılmak istenen şantaj amaçlı bir girişimden yetkilileri haberdar etmenin ötesinde herhangi bir basın organına telkin veya baskıda bulunulmamıştır.

Şimdi, gizliliğin ihlali konusuna geliyorum Sayın Başkanım. Rıza Sarrafla ilgili adli ve istihbarı çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için ilgililere talimat verdiğim ve soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğim ve bu suretle suçluyu koruduğum iddiası ise tamamen gerçek dışıdır ve mesnetsizdir Sayın Başkan. Zira, Rıza Sarrafın, diğer bakanlarımızın, onların yakınlarının ve bizzat oğlumun dâhil olduğu bu soruşturmadan hiçbir suretle bilgim olmamıştır. Sayın Ana Muhalefet Partisi Lideri de bizzat yaptığı açıklamada şu ifadeyi kullanıyor: “Bir bakanın 17 Aralık sabahı oğluyla ilgili soruşturmadan haberi olmuştur.” Şimdi, yürütülen soruşmayla ilgili olarak hiçbir bilgiye sahip olmadığım gibi esasen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve İstanbul Emniyet Müdürünün, Emniyet Genel Müdürünün ve ilgili daire başkanının da yürütülen soruşturmadan haberi olmadığı anlaşılmıştır. Ekim 2013 tarihinde oğlum ve yakın ilişki içinde olduğu arkadaşlarının bulundukları yerlerde sivi! kişilerce takip edildiklerinden şüphelendiklerini öğrendim. Konunun güvenlik ve koruma yönünden incelenmesi için istihbarat birimlerine talimat verdim.

Sayın Başkan, zira, oğlum İstanbul Valiliğince verilen çağrı üzerine koruma kararına tabidir. O dönemde terör örgütlerinin bazı devlet büyükleri ile yakınlarına karşı eylem hazırlıkları içinde olduğu bilgisi ve uyarısı tarafıma emniyet makamlarınca ifade edilmişti. Devlet büyükleri ve yakınları ve aile fertleriyle ilgili de o dönemde koruma tedbirleri artırılmıştı. Bu araştırmanın yürütülen soruşturmayla ilgili hiçbir ilgisi yoktur, tamamen koruma ve güvenlik amaçladır, kpldı ki soruşturmayla ilgili olarak, Sayın Başkanım, bu soruşturmayı yürüten adli görevlilerle ' mçbir temasım olmamış, adli kolluk yetkilileri olan İstanbul’daki Mali Şube Müdürlüğü ve amirleri nezdinde hiçbir girişimde bulunulmamış, hiçbir talimat verilmemiş veya bilgi istenmemiştir. Suçlu olarak addedilen kişilerin yakalanması, takibi ve araştırmalarını önleyecek nitelikte hiçbir talimatımız olmamıştır. Esasen 17 Aralıkta yapılan operasyonda zaten bütün hedeflere ulaşıldığı gibi dinlemeler, izlemeler, el koyma işlemleri ve oğlum da dâhil tüm şüphelilerin gözaltı, ev ve iş yeri aramaları adli mercilerin talimatları doğrultusunda eksiksiz olarak yerine gerçekleşmiştir. Soruşturmayı engelleme veya gizliliğin ihlali anlamında kime, hangi talimatı verdiğimizi açılamamaktadırlar. Telefon konuşmalarında böyle bir şüphenin varlığı gösterilebilmiş değildir. Türk Ceza Kanunu’nun 283 ve 285’inci maddelerinde öngörülen şartların hiçbirisi oluşmamıştır. Bu konuda emniyet makamlarından da gerekli araştırmalar yapılabilir. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım bu soruşturmanın gizliliğini, Sayın Başkanı, sayın üyeler, ne yapmışım da ihlal etmişim veya önlemişim? Açıkça şahsımı, bakan arkadaşlarımı, onların yakınlarını ve oğlumu doğrudan ilgilendiren bir soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğim iddiası gerçekten de çok dikkat çekicidir. Bu soruşturmanın gizliliğini nasıl ihlal ettiğimi doğrusu ben de çok merak ediyorum. Bu soruşturmanın gizliliğini asıl ihlal edenler, Sayın Başkanım, operasyon öncesi ve sırasında bütün bilgi ve belgeleri basına sızdıran adliye ve emniyet görevlileridir. İşin en çarpıcı tarafı ise soruşturmanın gizliliğini ihlal edenlerin bu suçlamayı şahsıma yönelterek hedef saptırmalarıdır.

Sayın Başkanım, olay tarihinde İçişleri Bakanı olduğum da gözetildiğinde şahsım yönünden öngörülemez nitelikteki söz konusu soruşturmadan haberdar olmam hâlinde soruşturmanın yasal, yerleşmiş ve benimsenmiş yöntemler çerçevesinde yürütülmesini sağlayabileceğim gerçeği karşısında... Yani, ancak, bizim bu soruşturmanın yasal yollarla yürütülmesi konusunda müdahalemiz olabilir. Onun dışında, benim savcılara “Şu soruşturmayı böyle yap, bu soruşturmayı böyle yap.” deme yetkim mi var, böyle bir görevim mi var? Bu itibarla, böyle bir iddianın ne hukuki ne mantıki bir gerekçesi de yoktur, kanıtı da yoktur.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)_____ Giriş :          Tarih   : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt SoruşturmaSayfa: 17

Şimdi, değerli üyeler, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi isimü yasa dışı örgütün burada size vereceğim belgesinde de ifade ettiğim üzere -tırnak içinde- “Başta Muammer Güler olmak üzere tüm AK PARTİ Hükümetini uyarıyoruz. Eğer halkın canı, ciğeri, evlatlarını katlederseniz biz de sizin ciğerinizi dağlamakta zerre kadar tereddüt etmeyeceğiz.” Değerli arkadaşlar, bunu arz edebilir miyim, Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Bu olayla ne ilgisi var bunun?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, bakın, DHKP-C’nin bana gönderdiği tehdit mektubu. Diyor ki: “Sizin ciğerinizi dağlamakta zerre kadar tereddüt...” Yani, bu benim şahsıma, aileme yöneltilen açık bir tehdit niteliğindedir. İstihbarat Dairesi Başkanına, bana da bu iletilmiştir.

BAŞKAN - Yok, onu anladım da yani bu olayla nerede bağlantısı var?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, ben şunu söylemek istiyorum: Benim aldığım tedbir, oğlumu takip eden kişiler -bu tedbirlere, ihbarlara uygun olarak- acaba bir terör örgütü şahısları mı bunları takip ediyor, bu anlamda bir koruma tedbiri yoluna gittim. Yoksa benim soruşturmayı engellemek anlamında hiçbir gayretim olmamıştır yani.

BAŞKAN - Yani, oğlunuzla ilgili olarak anlatıyorsunuz bunu, öyle mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, bunu anlatıyorum Sayın Başkanım.

Açıkça hedef gösterilen, bu nedenle can güvenliği her an tehdit altında bulunan oğlum Barış Güler’in üçüncü şahıslar tarafından takip edildiği kuşkusu tarafıma ulaştığında bir baba olarak bu kaygıyla konuyu araştırmamdan ibaret olan bu eylemlerimin de kast ve unsurları itibarıyla gizliliği ihlal suçunu oluşturamayacağı izahtan varestedir.

BAŞKAN - Buraya gelmişken şunu sorayım: Yani, şimdi buradaki iddialar da daha ziyade, oğlunuzdan ziyade klza Sarrafın kendisinin takip edildiğini söylüyor size. Onunla, ilgili kısmını bize açıklayın.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, ona birazdan geliyorum efendim, şimdi ona da geleceğim.

Sayın Başkanım, bu arada iki husus daha vardı. Bunlar kamuoyuna da yansıdı ve şahit olarak da siz dinlediniz. Eğer arzu edersiniz, isterseniz soru şeklinde yöneltilirse bu referans mektubu ve Orhan İnce’yle ilgili konuları da bu önerge kapsamında yer almamakla beraber eğer soru şeklinde gelirse onu da izah ederim.

BAŞKAN - Ona siz şimdi girmeyin.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Şimdi, Sayın Başkanım, Rıza Sarraf ile tanışıklığıma ve oğlumla ilişkisine de kısaca değinmekte yarar görüyorum. Soruşturma konusu olay tarihinde 36 yaşında ve çok iyi derecede Rusça ve İngilizce bilen, yurt içinde ve yurt dışında bazı şirketlerde yönetici ve ticari ilişkileri bulunan oğlum Barış Güler...

BAŞKAN - Ne mezunu Sayın Bakan, nereden mezun oldu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İktisadi ve ticari bilimler fakültesi mezunu efendim.

BAŞKAN - İstanbul?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, Gaziantep. O zaman Gaziantep Valisiydim.

2007 yılında, altın ticaretiyle uğraşan ve akrabamız olan Rüçhan Bayar’a değerlendirmesi amacıyla verdiği parayı Rüçhan Bayar’ın işlerinin bozulması sebebiyle alamamış ve buna ilişkin borç tasfiye protokolüne bağlı olarak verilen senetler de maalesef tarihinde ödenememiştir. Daha sonra Rüçhan Bayar’ın Rıza Sarrafın yurt dışında bulunan şirketlerinde çalıştığını ve düzenli bir geliri olduğunu öğrenmesi üzerine 2013 yılında tanıştığı Rıza Sarraftan bu alacağın tahsili konusunda yardımcı olması talebinde bulunmuş ve bazı ortak dostlarımızın da bu hususta girişimleri olmuştur. Bu konunun tarafımdan öğrenilmesi üzerine -Sayın Başkanım, bunu ifade ediyorum- daha önce tanımadığım ve hakkında bilgi sahibi olmadığım Rıza Sarrafla bu konuda bir görüşme yapılıp yapılmamasında herhangi bir sakınca olup olmadığını ve ilgili hakkında adli veya istihbari bir çalışma bulunup

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş:           Tarih : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 18

bulunmadığım araştırdım. Yani, biz Valiliğimiz döneminde de bizimle görüşmek isteyen veya önemli konularda bizimle temas kurmak isteyen insanlarla ilgili, onların kişisel durumlarıyla ilgili elbette ki bir çalışma yapma ihtiyacını duyarız. Ben kendisiyle ilgili adli veya istihbarı bir çalışma bulunup bulunmadığını araştırdım. Şahsıma emniyetin ilgili birimlerince Rıza Sarraf hakkında herhangi bir adli veya istihbarı çalışmanın olmadığı ifade edildi. Bunun üzerine oğluma görüşmesinde bir sakınca olmadığını söyledim. Rıza Sarrafla daha ilk tanışmamızda menfaate yönelik bir anlaşma sağladığım iddia ediliyor.

BAŞKAN - İlk görüşmesi ne zaman Sayın Bakan?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Nisan 2013 efendim.

BAŞKAN-Nisan 2013.

BİLAL UÇAR (Denizli) - Oğlunuzun görüşmesi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Oğlumun görüşmesi de sanıyorum ondan bir ay önceki olsa gerek. Çünkü, o Rüçhan Bayar'ın orada çalıştığını öğrenmesine tekabül ediyor.

BAŞKAN - O zaman sizin bu kişiyle tanışıklığınız yani Nisan veya Mayıs aylarında filan mı oluyor?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, hayır, Nisan ayında görüştüm efendim kendisiyle.

BAŞKAN - Kendisiyle de görüştünüz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Daha önceden bir tanışıklığım yoktu.

BAŞKAN - Yani, oğlunuz da o tarihlerde tanıştı diyorsunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Oğlum da herhâlde ondan bir ay önce falan tanıştı. Çünkü, bizim oradaki gayemiz, Rüçhan Bayar’ın orada çalıştığının, önbilginin bize ulaşması. Yani, bizim buradaki derdimiz: Rüçhan Bayar orada çalışıyor. Ondan alacağımız var. Size biraz sonra vereceğim dosyada da bilgilerin olması lazım. Borç tasfiye protokolü var, çekler var, borcun ne kadar olduğu belli. Acaba bu borcu bunlar... Çünkü, önemli bir görevde de çalışıyor. Yurt dışında da çalışması hâlinde yüksek primlerden istifade ediyor. “Borcunu nasıl alabilir?” şeklindeki girişimden ibarettir.

Sayın Başkanım, ilk kez tanıştığım kişiyle neyin anlaşmasını yapmış olabilirim? Ayrıca ileriye dönük belirsiz İşlere ilişkin ve şarta bağlı rüşvet anlaşması veya rüşvet suçu olur mu? Bunların hiçbirinin maddi delili ve hukuki açıklaması bulunmamaktadır. Oğlumun daha sonraki ilişkilerinin tamamı Rüçhan Bayar’ın primlerinden yapılan kesintilerinin onun adına zaman zaman ödenmesinden ibarettir. Asla haksız bir menfaat söz konusu değildir. Alacağın tahsiline dair bu ilişki adli kolluk yetkililerince maalesef rüşvet veya rüşvete aracılık şeklinde tanımlanmış ve hakkımızda yanlış bir algı yaratılması yoluna gidilmiştir.

Sayın Başkanım, bağlayayım mı efendim bütün söyleyeceklerimi?

BAŞKAN - Bir şey daha sorayım da Sayın Bakan buraya kadar gelmişken, bağlayın tabii de. Bu Rüçhan Bayar işini yani en azından bunu anlamış olalım. Bu Rüçhan Bayar ne zamandan beri onun yanında çalışıyormuş, onu biliyor musunuz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, biz de onun işte 2012’nin ortalarında filan, öyle tahmin ediyorum yani...

BAŞKAN - Yani Rüçhan Bayar’la bir tanışıklığınız var, değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, Rüçhan Bayar benim annemin amcasının oğlunun oğludur.

BAŞKAN - Akrabanız.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Annemin amcasının torunudur. İstanbul’da kuyumculuk işleri yapıyorlardı. Biraz önce bahsettiğim gibi, 2007 yılında oğlumdan “Paranı verirsen biz değerlendiririz, bunu katlarız. Biz bu işin uluslararası ticaretini yapıyoruz.” şeklinde...

BAŞKAN - Ne kadar bu para?

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş  :          Tarih :  3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt:   SoruşturmaSayfa: 19

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, orada 2 müyon 50 bin dolara tekabül eden paradır. Başlangıçtaki bedelin, onun en az yarısına tekabül etmektedir ama bunun iki yılda değerlendirilmiş şekli herhâlde ona gelmiştir yani ben o...

BAŞKAN - 2 milyon dolar mi dediniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - En son borç, kalan borç 2 milyon 50 bin dolar olarak olarak hesap edildi ama verilen para ilk başlangıçta 1,5 milyon TL gibi biliyorum. Çünkü, 2007 yılında filan başlamıştı bu ilişki.

BAŞKAN - Peki, ne kadar maaş alıyordu bu kişi oradan?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, oradan bu adam yani bana söylediği, açıkça ifade edeyim, ayda 50 bin dolar ila 200 bin dolar arasında... Yurt dışında büyük montanlı işler yaptıklarını, Çin’de bunu devamlı tutmak suretiyle bu yüksek montanlı işlerden prim de kazandığını, bu miktarlar üzerinden bir, bir buçuk yılda yaklaşık 1 milyon doları hatta

  1. milyon dolarını da ödeyebileceği ifadesinde bulundu. Yani, bunun çok yüksek kazancı var. Bunların çok yüksek montanlı -yani işte herhâlde çok yüksek rakamlı- işler yaptıklarından prim miktarları yüksektir. Ayda 50 bin dolar ila 200 bin dolar arasında bir gelirinin olabileceğini bana ifade etti ve bunlardan kesinti yapmak suretiyle bizlerin borçlarının...

BAŞKAN - Bu, Çin’e ne zaman gitmiş? Yani, o 50 bin, 200 bin dolar maaşı alma

işi...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, Sayın Başkanım, Çin’e zaman zaman gönderiyormuş ama tabii Çin’de devamlı tutması hâlinde oradaki işlerinin daha kalıcı hâle getirilmesinin mümkün olacağını söyledi.    .

BAŞKAN - Türkiye’deyken kaç para alıyormuş?                 *

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Başkanım, onunla ilgili kesin bir bilgim yok.

BAŞKAN - Peki, devam edin siz. Bir yere gelmiştiniz en son.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, şimdi, soruşturma esnasındaki iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması sonucu elde edilen ve oğlum ile Rıza Sarraf veya üçüncü kişiler arasındaki görüşmelerde sözü edilen para miktarları yukarıda belirtildiği üzere oğlumun Rüçhan Bayar’dan olan alacağının Rıza Sarraf aracılığıyla veya onun namına zaman zaman ödenmesine ilişkin meblağlardır. İddia konusu miktarlar da gerçeği yansıtmamaktadır.

Şimdi, Sayın Başkan ve değerli üyeler, tekrar ifade ediyorum: Ortada bir menfaat ve buna dayalı yapılmış bir rüşvet anlaşması olmadan rüşvet suçu nasıl oluşabilir? Oğlumun dokunulmazlığı mı vardır? İddia konusu paraları niçin...

BAŞKAN - Sayın Bakan, tekrarlamayalım da, birkaç defa söylediniz rüşvet meselesini de onun için diyorum. Başka şeylerle ilgilenelim de zaman kaybetmeyelim.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki efendim, hayhay Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Biz size soralım, arkadaşlar soracaklardır, bu arada onların cevabı da verilmiş olur.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bir dakika Sayın Başkanım, söylemek istediğim birkaç husus daha var, onları da bitireyim, hemen gelelim.

O zaman, sorular gelirse bunlara döneyim ama...

BAŞKAN - Belki bizim soracağımız sorulara cevap olabilir.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki Sayın Başkanım, müsaade edin bağlıyorum efendim.

Sayın Başkan, değerli üyeler, Meclis Soruşturma Komisyonu, Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün hükümleri uyarınca Başbakan ve bakanların Yüce Divan’da yargılanması sonucuna kadar götürecek önemli bir anayasal kurumdur.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkarafığn İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş:           Tarih : 3/12/2014 Stenograf:                    Kayıt: SoruşturmaSayfa: 20

Özünde siyasi bîr kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, istisnai olarak yaptığı bu soruşturma da Soruşturma Komisyonunun yaptıkları görevin bir ceza soruşturması ve adli veya yargısal faaliyet kapsamında olduğu gerçeğini gözeterek siyasal düşünceler ve kişisel kanaatlerinden arınarak, salt hukuk çerçevesinde yürütülmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Nitekim, Meclis soruşturmasında yalnız siyasi tarafsızlık değil, yasa koyucu, yargısal tarafsızlığı da öngörmektedir.

Sayın Başkanım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararından size söz ettim. Ben, 17 Aralık operasyonu gününde Hükümetimi ve partimi yıpratmamak adına görevimden ayrılma irademi Sayın Başbakanımıza arz ettim ve bakanların değişeceği tarihte istifamı verdim. Ayrıca, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduğum dilekçeyle hakkımdaki bu iddiaların soruşturulması için soruşturma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istedim.

Sayın Başkan, tekrar ifade ediyorum: Veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim. Yapılan işlemlerin hiçbirinde hukuksuzluk ve usulsüzlük mevcut değildir. Kamunun hiçbir kaynağı haksız menfaat olarak şahsıma geçmemiştir. Asla kanunsuz veya imtiyaz sağlayıcı bir işleme imza atılmamıştır. Kamu görevlisi olarak görev yaptığım kırk iki yıldan bu yana verdiğim mal beyanıma ilişkin beyannameler ilgili merciler nezdindedir. Bakanlık görevim sırasında da rutin gelirlerim dışında ma! varlığımda bir artış olmamıştır. Bu husus bakanlık görevine başlarken ve ayrılırken verdiğim beyannamelerle de sabittir.

Sayın Başkan, değerli üyeier; bu soruşturma meselesi de bazı mihraklarca öne sürülenlerin aksine kamurpun hangi kaynağına göz dikilmiştir? “Asrm yolsuzluğu” diye takip edilmesine ve yetim hakkı'yenmiş gibi yanlış bir algı oluşturulmak istenmesine rağmen hangi kamu kaynağı ve hangi yetimin hakkı tarafımdan mal edilmiştir? Bu soruların akıl ve mantığa, hukuka ve maddi gerçeklere ve yasal delillere dayalı cevaplan yoktur. Ancak, ben hesabımı verirken yukarıda belirttiğim hukuksuzlukları yapanlar, görevini kötüye kullanarak bu senaryoyu ve algı operasyonunu düzenleyenlerin de kanun önünde hesap vermelerini temenni ediyorum. Hâlen yürütülen soruşturmalar sonucunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Ancak şunu da söylemek durumundayım: Yüz altmış dokuz yılını geride bırakan güzide emniyet teşkilatında görevlerini feragatle yapan değerli arkadaşlarımı tenzih ederek, amirlerine kasten ve yanlış bilgi veren, kumpas kuran, kanunsuz dinlemelerle ve Selam Örgütü bahanesiyle binlerce kişiyi, bakanları, üst düzey yetkilileri ve onların en yakınlarındaki kişileri ve amirlerini uyarma ihtiyacı duymadan dinleyenler hakkında da kanuni gereğin yapılmasını bekliyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler;           bu operasyonun tamamen bir   algı                              ve Hükümeti

devirmeye yönelik darbe hareketi olduğunu ortaya koyan bir diğer husus, “Selam ve Tevhid Örgütü” adı altında birçok üst düzey yetkilinin, siyasilerin, sanatçıların, yazarların, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu mensubunun örgüt şüphelisi sıfatıyla aylarca ve hiçbir makul gerekçe olmadan dinlenmiş olmasıdır.

Sayın Başkan, işin diğer ilginç yönüyse dinlenenler arasında maalesef benim en yakınımdaki ve devamlı irtibat hâlinde olduğum danışmanımın yer almasıdır. Ne enteresan değil mi? Bu dinlemenin mahiyeti önleme dinlemesi yani istihbari amaçlı dinlemedir yani adli bir dinleme değildir. Gerçekten de benim danışmanım eğer, hakikaten terör şüphelisiyse bundan İçişleri Bakanı olarak benim nasıl haberim olmuyor? Benim ve makamımın güvenliğini sağlamakla görevli olanlar niçin beni uyarmıyor?    Bunun kumpas  ve tuzaktan başka veya kendi

bakanlarını dolaylı yoldan izlemekten başka bir izahı olabilir mi? Ayrıca bu kadar kişinin dinlendiği Selam Tevhid Örgütü, tehdit değerlendirmesi                              sıralamasında         hiç de önemli bir

sırada gösterilmiyor. Böylesine önemli kişilerin dinlenebildiği .örgütle                              ilgili           olarak yetkili

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/3)                  Giriş   :         Tarih  : 3/12/2014    Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 21

makamların verdikleri raporlarda da bu örgüt kendisine atfedilen öneme uygun olarak da yer almıyor.

Sayın Başkanım, inşallah, Komisyonunuzca bütün bu iddialar tek îek değerlendirilecek ve gerçek durum ortaya çıkarılacaktır. Ancak, yaralanan onurların ve oluşturulan yanlış beyanlı algıların izleri maalesef bizler için hep üzüntü kaynağı olmaya devam edecektir.

Benim meslekteki kariyerim herkes tarafından bilinmektedir. Memurluktan başlayarak tüm kademelerde çalıştım, on dokuz yıla yakın kesintisiz valilik yaptım. Sayın Başkan, hiçbir makam hırsım ve beklentim de yoktur. Allah’a şükürler olsun ki bir faniye nasip olabilecek bütün mevkilerde bulundum, devletin ve milletin hizmetinde fedakârca görev yaptım. Görev yaptığım yerlerdeki sevgili vatandaşlarımın da her zaman itimatlarına rnazhar oldum. Sonuç itibarıyla, insan haklarına dayalı ve demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde kabul edilen ceza yargılamasının en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi olan öğreti ve uygulamada suçsuzluk ya da masumiyet karinesi şeklinde ifade edilen kuşkudan sanık yararlanır ilkesi gözetilerek hakkımda Yüce Divana şevkime karar verilmemesini takdir ve tasviplerinize saygılarımla arz ediyorum Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, şimdi, hep soruşturmadan bahsettik, soruşturmayı yapan asıl merci burası şimdi. Yani, cumhuriyet savcılarının soruşturma yapma yetkisi vardır, yoktur, eksik yapmıştır, fazla yapmıştır, onları bir tarafa şöyle koyalım, şimdi, asıl soruşturma makamı, mercii bu Komisyon. Biz bu sıfatla ve yetkile/in de siz nasıl olduğunu da biliyorsunuz, baştan da söylediniz, bu sıfatla biz bu soruşturmayı^ürütüyoruz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz, avukatımın size bir arzı olacak?

BAŞKAN - Buyurun.

AVUKAT NEJAT YILMAZ - Sayın Başkanım, Muammer Güler Vekili olarak arz ediyorum: 49 sahifeden oluşan yazılı savunma metnimizi ve eklerini, Yargıtay içtihatları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlan vesaire mevzuatı saygıyla takdirlerinize arz ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, danışmanınızın ismi neydi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Salih Barış Kıranta efendim.

BAŞKAN - Bu olayda şüpheli durumunda değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim, onun da şüpheli olduğunu öğrendik.

BAŞKAN - Şunun için sordum bunu: Şüpheli durumunda olduğuna göre, bahsettiğiniz dinleme istihbarat dinlemesi değil, adli dinleme çünkü hakkında soruşturma var, soruşturma sebebiyle adli dinleme yapılmış ve o yapılan adli dinleme sonucunda da şüpheli olarak cumhuriyet savcılığının dosyasına girmiş.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Adli dinleme yok Sayın Başkanım, verilen listede de dinlenenler arasında yok. Demek ki ortada gayri bir şey var efendim.

BAŞKAN - Onun telefon konuşması yok mu hiç?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Reza Sarraf olun bir konuşmasından ötürü, Reza Sarraf dinlendiği için dolayısıyla o da geçiyor oraya.

BAŞKAN - O zaman onunla ilgili dinleme yok demek ki, başkasının dinlemesiyle...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - O zaman, peki, Sayın Başkanım nasıl oluyor da bizim avukatlarla yaptığımız görüşme... İşte, “Çocuğum, evinde ne para var?, “Şu var.’’ Yani oradaki şeyi ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - O başka bir şey.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - O gün sayfa sayfa basında yer alıyor.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa incelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş  :___ Tarih :  3/12/2014 Stenograf: Kayıt: SoruşturmaSayfa: 22

BAŞKAN - O sizin oğlunuzun konuşması dinlendiği için...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır Sayın Başkanım, ben anlatamadım derdimi size, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Hayır, sizin oğlunuzun konuşması dinleniyor değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Dinleniyor da telefonu değil efendim, 17 Aralık sabahı oğlumun telefonuna el konmuş.

BAŞKAN - Anladım da, o dinleniyor yani, o maksatla dinlenmiş, onu demek istiyorum ben. Yani sizin...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Kimin telefonu dinlenmişti?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, 17 Aralık sabahı ben İçişleri Bakanlığına ait bir telefondan -arama devam ediyor orada- oğlumun telefonuna el konmuş, olay yerinde hazır bulunan bir avukat var, bayan, o avukat bayanm telefonunu arıyorum, “Kızım, n’apıyorsunuz?” diyorum, “Efendim, arama yapılıyor.” diyor. Peki. “Barış’ın durumu nasıl?” diyorum, “İyi.” diyor. “Arkadaşlardan müsaade alırsan oğluma sormak istiyorum.” diyorum, oradaki komisere diyorlar “Konuşabilir mi?”, “Hay hay, konuşsun.” diyor. Yani, bu telefon görüşme yapılan telefon değil, dinlenen telefon değil, onu arz ediyorum, kararı olan bir telefon değil. Yani, birisi avukat, birisi İçişleri Bakanlığı.

BAŞKAN - Anladım. “O dahi dinlenmiş.” diyorsun yani.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, daha da ötesi Turan Çolak adıyla konuşuyorum, o da dinlenmiş efendim. Yani, her tarafımızı böyle sarmışlar. Danışmanımı dinliyor Selam Tevhid’den. Danışmanımı adli yönden dinliyor, Reja Sarraf soruşturmasından. Ne alakası var efendim? Adli yönden dinlenmiyor da... Şimdi, efendim, zaten bütün bu bilgileri almak için böyle güzel bir tezgâh var, kimini Selam Tevhid’den, kimini terör şüphelisinden, etrafını sarıyorlar, böyle bilgileri oradan alıyor, ondan sonra da isimsiz ihbar mektuplarıyla bütün bu...

BAŞKAN - Peki, tamam, anlaşıldı.

Şimdi şunu sormak istiyorum size: Eşiniz ne iş yapıyor Saym Bakan?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Eşim emekli öğretmendir Sayın Başkan.

BAŞKAN ~ Ne kadar maaş alıyor?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 1.500 liraya yakın maaş alıyor.

BAŞKAN - 1.500-2 bin, neyse. Şimdi, eşiniz 29/05/2013 tarihinde bir araba almış. Eşinizin adına alınmış bu arada, öyle görünüyor. 2013 model bir Hyundai. Bir araç.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, model değişikliği yapıldı, eski araçla yeni araç değiştirildi.

BAŞKAN - Eskisi kaç modeldi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Eskisinin mal beyanında olması lazım efendim.

BAŞKAN - 58 bin lira bir beyanda bulunmuşsunuz bununla ilgili, 58 bin lira tutarında. Bu aracın gerçek değeri nedir?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Aracın gerçek değeri odur işte efendim, faturasında ne yazıyorsa. Fiyat farkı: Herhâlde indirimli olarak da hesabını yaparsak 10 bin lira civarında bir ödeme yapıldığını tahmin ediyorum.                                                    _

BAŞKAN - Eski araba kaç modeldi? Arasında 10 bin lira mı fark var bu ikisinin?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tabii, oradaki resmi fiyatlarla indirimli fiyatlar arasında da fark olabiliyor çünkü indirim de yapsalar onları belli bir fiyatın altında gösteremiyorlar Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Bu arabanın şimdiki fiyatı 133 bin liraymış, yani o zaman kaç olabilir bu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Mal bildiriminden bakacağım efendim.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkarsiağj İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :___ Tarih  :  3/12/2014 Stenograf:_____ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 23

BAŞKAN - Şunu öğrenmek istiyorum Sayın Bakan: Şimdi, o 2010 model bir araç, onun fiyatı 35-40 civarında imiş o tarihlerde, şimdi, bu aldığınız arabanın fiyatı da “58 filan” derseniz o zaman çok anormal bir şey görünmüyor ama bu arabanın fiyatı o zaman 120 bin lira civarında oîur.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, eski fiyatının 38 bin lira olduğu, yeni fiyatının da 58 bin lira olduğunu söylüyorum. Yani bu...

BAŞKAN - Ayrı araba tabii, o başka, bu başka, markaları değişik.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tabii.

BAŞKAN - Şimdi, arada önemli bir fiyat farkı var tabii, bunu beyan etmeniz gerekiyordu da siz bir beyanda bulunmuşsunuz, mayısın 29’unda, alınan arabayla ilgili 2014’ün Ocağında, 24 Ocakta beyanda bulunmuşsunuz, altı ay sonra, normalde bir ay içerisinde beyanda bulunmanız gerekirdi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, taşınmaz ma! olmadığı için, beyan dönemleri var, onun için dikkat etmemişizdir, yoksa öyle fahiş farkı oian bir şey değil.

BAŞKAN - Yani ma! edindiğinizde bir ay içerisinde beyanda bulunmanız gerekir, norma! şeyi budur.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Benim değil efendim, oğlumun, oğlum da 18 yaşını geçtiği için beyana tabi oluyor.

Sayın Başkanım, anladığım kadarıyla, ben onu beyan dönemlerinde vermek üzere diye planlamışım.

BAŞKAN ~ O şekilde diyorsunuz, tamam. Peki, onu geçtik. p Gene Halk Bankasında, 03/03/2013 tarihi itibarıyla eşiniz, oğlunuz ve kızınızın ■fiesabında 233 bin lira para var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hangisinde efendim?

BAŞKAN - Halk Bankasında, 233 bin lira.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hangi tarihte Sayın Başkanım?

BAŞKAN - 2013’ün üçüncü ayında.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır Sayın Başkanım, benim verdiğim beyanda...

BAŞKAN - Hayır, siz bunu beyanda bulunmamışsınız zaten. Var mı beyanda bu?

Yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, benim verdiğim beyan burada, belli efendim.

BAŞKAN - Ben de onu soruyorum. Beyan olsa zaten bir şey demeyeceğim de beyanda bulunulmamış.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, benim bulunduğum beyanda, eşimin Vakıfbank’ta, Mercan şubesinden kaynaklanan bir parası var. O para hangi tarihte yatırılmış Sayın Başkanım?

BAŞKAN - 3 Mart 2013 tarihinde.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kaç lira yatırılmış efendim?

BAŞKAN - Bu o tarihte bankada bulunan para, ne zaman yatırıldığı önemli değil

yani.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ne zaman yatırıldığına da bir bakalım efendim. Eşime mi ait acaba, yoksa kızıma mı ait?

BAŞKAN - Kızınız, eşiniz birlikte, oğlunuz da dahil, üçünün birlikte bir hesabı var, var mı öyle bir hesap?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Belki oğlum tarafından açıldıysa onu bilemiyorum.

BAŞKAN - Onu biz de bilmiyoruz, onun bir izahını istiyoruz biz de nedir, neyin nesidir? Bu tutanağa geçiyor, oradan bakarsınız. Ben size izah ediyorum.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Çünkü daha önce açılıp açılmadığı bilmiyorum ben.

TBMM

Tutamak Hizmetleri Başkaniağı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :          Tarih  :  3/12/2014 Stenograf:_____ Kayıt:  SoruşturmaSayfa: 24

BAŞKAN - Burada İBAN numarası da var bizde, onu buradan bakarsınız.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, onu hemen yazılı vereceğim efendim.

BAŞKAN - Tamam, ben size söyleyeyim de, tutanağa da geçiyor bir taraftan. Yani, 03/03/2013 tarihinde oğiunuz, eşiniz ve kızınızın ortak hesabında 233 bin lira bir para görünüyor. Bunun mahiyeti nedir? Beyanda bulunmamışsınız, bunu açıklayın.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Başkanım, onun, tabii, hangi hesaba yatırıldığı da belli değil, değil mi efendim?

BAŞKAN - Değil, belli değil, o çok önemli değil yani.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, evrakı alacağım...

Peki, bir şey daha soracağım Sayın Bakan. Kızınız Türk Hava Yollarında çalışıyor.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Ne kadar ücret alıyor?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Umarım 5 bin lira civarında.

BAŞKAN - Kaç senedir çalışıyor mesela orada?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Herhâlde altı, yedi seneden beri çalışıyor.

BAŞKAN - Şimdi, 2010 ve 2011 yıllarında iki tane daire almış İstanbul’da.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet.

BAŞKAN - Ayrıca da bankada 915 bin lira parası var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, o aidığı daireler Özel İdareden vakıf aracılığıyla, bir tanesi 75 bin lira, benim tarafımdan, bir tanesi de 40 bin lira yatırılmak suretiyle alınan dairelerdir. Özel İdarecin kurduğu iki kooperatif aracılığıyla...

BAŞKAN - Nerede bu daireler?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bir tanesi İstanbul’da. Yazılı vereyim onları. Ama ikisi de Özel İdare tarafından kurulan kooperatifler.

BAŞKAN - Bunların bize açıklamasını...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tabii efendim, hay hay.

BAŞKAN - 2010 ve 2011 yıllarında alınmış iki tane daire, bir de 915 bin lira parası

var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, bir konu arz etmek isterim zatıalinize, benim Bakanlık dönemimle ilgili bir araştırma yapılmıyor mu şu anda? Geçmişe dönük bir araştırma, 3628 sayılı Kanun’a göre...

BAŞKAN - İsterseniz siz buna cevap da vermeyebilirsiniz, mecbur değilsiniz, yani biz bakıyoruz şimdi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Zatıalinize 3628 sayılı Kanun’a göre mal varlığımda inceleme konusu önergenizde var mı? Bu yüklenen suçlamalar Bakanlık dönemine ilişkin gelirimde bir artış olmadığına ilişkin bir soruşturma değil midir Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Şimdi bakın, ben size ne diyorum: Siz dersiniz ki “Ben ona cevap vermiyorum, o beni ilgilendirmiyor.” diyebilirsiniz. Biz merak ettiğimiz için sorduk.

BAŞKAN - Hay hay efendim. Ama tutanaklara geçmesi bakımından o iki dairenin Özel İdare tarafından kurulan ve benim İstanbul Valiliğim sırasında kurulan iki tane ayrı kooperatiften birisi 75 bin lira, birisi de 40 bin lira olarak yatırılan kooperatiflerden elde edilen...

BAŞKAN - Ha, bir de şunu da söyleyeyim de: Bizdeki bilgilere göre -siz araştırmanızı ona göre yaparsınız- dairenin birisi 34 bin lira, Esenyurt’ta.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet doğrudur efendim, o kooperatif orada.

BAŞKAN - Birisi de 270 bin lira. O da Şişli bölgesinde, 270 bin liraya alınmış. Bize bunu izah eder misiniz?

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :    Tarih   : 3/12/2014 Stenograf ___  Kayıt: SoruşturmaSayfa: 25

MUAMMER GÜLER (Mardin) - O kooperatiflerin şeyleri. 75 bin lira yatırıldığına göre, o kooperatifin 75 bin liralık parasıyla herhâlde 270 bin liralık daire yapılabilir.

BAŞKAN - Peki, o zaman diğerlerine de devam edelim. Ben sorayım, devam edeyim biraz da.

Şimdi, gelelim Barış Güler’e. Eğitim durumunu sormuştuk demin, ona cevap vermiştiniz.

İkametinde ele geçirilen bir para var o arama sırasında, siz de biliyorsunuz onu, 396.700 Türk lirası, 324 bin Euro, 93.111 Amerikan dolan. Bunları dediniz ki: “Rüçhan’da alacağı vardı, onun karşılığı.”

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır Başkanım, onunla ilgili de ayrı açıklama yapacağım efendim.

BAŞKAN - Nedir bu para?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hemen açıklayayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - 1,5 milyon liraya yakın bir para.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, arama sırasında oğlumun ikametgâhında tespit edilen paranın kaynağını gösteren 15 Kasım 2013 tarihli ev satış protokolü oğlum gözaltındayken soruşturma makamlarına teslim edilmiştir, sureti de buradadır. Buna göre, oğlumun 2006 yılında Eston Yapıdan, kırk ay taksitle ve 250 bin Türk lirasına satın aldığı ve sonrasında üzerine 1 milyon 275 bin lira ipotek konulan dairesini 2003 yılından beri tanıdığı B.Y adlı şahsa 400 bin Türk lirası peşin, 1 milyon Türk lirası bir ay içinde ödenmek ve 250 bin Türk lirasına da senet düzenlenerek toplam 1.650 bin Türk lirasına satılması sonucu alınan paradır. Bu paranın bir kısmı değerlendirilmek üzere (dövize çevrilmiştir. Ev üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını müteakip senedin de ödenmesiyle Tapuda satışın ve devrin yapılacağı bu protokolde öngörülmüştür. Belirtilen satış işlemi, tarafların ve tanıkların cumhuriyet savcılığındaki ifadeleri ve imza testleriyle de tespit edilmiş bulunmaktadır. Protokolü de vardır.

BAŞKAN - Gayrimenkul satışından elde edilmiş bir para diyorsun. 2000 kaçta alınmıştı efendim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 2006’da 40 taksitle.

BAŞKAN - Kaç liraya 2006’da?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 250 bin liraya alındı. Senetleri de ibraz etmek

üzere...

BAŞKAN - Taksitle alındı 250 bine, değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim. Beşer bin lira taksitle, 50 bin lirası peşin, 40 ay taksitle Eston Yapıdan alındı.

BAŞKAN - 2000 kaçta satmıştı o zaman, bunu 2013’te mi sattı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 2013’te sattığını öğrendim efendim protokolle.

BAŞKAN - 2013’te 1 milyon kaç dediniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, 1 milyon 650 bin liraya satmış. Ayrıca, biliyorsunuz, orada birde 250 bin lira senet var tabii ki.

BAŞKAN - Senet ilavesi, yani paranın dışındaki bir senet mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bakiye senedi ayrıca efendim.

BAŞKAN - Hayır, 1 milyon 650’nin üstüne 250 daha...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, hayır Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Nasıl diyorsunuz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, 1 milyon 400 bin liraya tekabül eden para, 250 bin lira da senet. Sayın Başkanım, demin arz ettim efendim, müsaade ederseniz, bakın...

BAŞKAN - İkisi beraber 1.650 ediyor yani?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, hepsi beraber. Tabii, tabii.

TBiVİiVİ

Totanak Hizmetleri Saşkanîsğs İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)                   Giriş:           Tarih   : 3/12/2014 Stenograf:                  Kayıt: SoruşturmaSayfa: 26

BAŞKAN - 250’si senet, 1 milyon 400 bin para.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, toplam 1.650. Polis de zaten senede el koydu malumunuz.

BAŞKAN - Onu bilemiyorum artık. Yani para 1.400, senet ayn. Diyorsunuz ki...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Senet de kasada ele geçti Sayın Başkanım, onu

da...

BAŞKAN - Tamam, anladım. Aralarındaki harici senetle mi sattılar bunu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Tapuyla ilgili bir işlem...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Üzerinde ipotek olduğu için satışı mümkün olmadığı, ödemeyi müteakip devretmek üzere protokol yapılmış.

BAŞKAN - Ne kadar dediniz? İpotek çok mu yüksekti?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Üzerindeki ipotek 1 milyon 275 bin lira efendim, banka ipoteği.

BAŞKAN - Evet, onu öyle izah ediyorsunuz, peki.

Devam ediyoruz Sayın Bakanım. Şimdi, Barış Güler’le ilgili başka bir şey daha var burada. 31/12/2013 tarihi itibarıyla banka hesaplarında 915 bin lira toplam parası var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kimin efendim?

BAŞKAN - Barış Güler’in. 31/12/2013, 915 bin lira. Barış Güler daha önce herhalde “Bir kuyumcu dükkânıyla iştigal etti.” dediniz, sonra ayrıldı, “2.400 küsur...” mu dediniz o zaman, “...bir para alacağıyla beraber ayrıldı.” demiştiniz değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, daha önce 2007 yılında işletmek üzere akrabamız olan Rüçhan Bayar’a verdiği bir para var. Tabii, bu arada, kendisinin bazı şirketlerde ortaklığı var, bazı diğer işleri var.

BAŞKAN - Yani başka gelirleri var diyorsunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Elbette efendim, elbette başka gelirleri var, tabii.

BAŞKAN - Biz de merak ettik de bu acaba nasıl mümkün oldu diye.

Şimdi, 2013 ila 2/10/2013 tarihleri arasında toplam 700 bin liraya Tekirdağ, Yakuplu ve Türkgücü köylerinde 6 adet gayrimenkul aldığı görülüyor, tarla herhâlde bunlar.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, gayrimenkul işi yapıyorlar bizim bir komşumuzla beraber. Alıyorlar, satıyorlar, bu son yıllarda “gayrimenkul danışmanlığı” adı altında ev, arsa almak...

BAŞKAN - O türlü alınmıştır diyorsunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Alınmış, evet, tarla şeklinde efendim.

BAŞKAN - Peki, devam edelim. Demin, hanımefendinin almış olduğu aracın aynısı, gene 2013 model Hyundai ix35 2.0 dizel... Nedir, otomobil mi, cip midir bu, nedir? Cip. Burada bir sürü şey var da, ben onları okuyamıyorum şimdi. Marka bir araç satın alınmış gene 2013 yılında, o zamanki fiyata göre... İkisi aynı, beraber almışlar zaten.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet Sayın Başkanım, aynı indirimlerle aldılar efendim.

BAŞKAN - 120 bin lira filan. Biz öyle tahmin ettik. Şimdi, 133 bin olunca geçen sene, bu öyle midir herhâlde, ben tam bilmiyorum açıkçası fiyatını.

MUAMMER GÜLER (Mardin) — Valla kesilen fatura neyse odur Sayın Başkanım. Biz de faturaya göre şey yaptık.

BAŞKAN - Nereden alınmış bu? Faturası filan yok bizde de onun için yani şey yapıyoruz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hyundai’dan.

BAŞKAN - Onu bize bir bildirin, nereden, hangi bayiden alınmış, faturasını da

görelim.

TBMM

Tutanak hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş  :___ Tarih    : 3/12/2014 Stenograf:_____ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 27

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayhay efendim, memnuniyetle.

BAŞKAN - Ondan sonra, devam ediyoruz, Ankara’da iki daire.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kimin efendim?

BAŞKAN - Barış Güler’in.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tarihlerini lütfeder misiniz efendim?

BAŞKAN - Bu, 2010 ve öncesine doğru gidiyor, geriye doğru.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, bir tanesi 2000 yılına ait olan bir dairedir. Bir tane 2000’li yılların başlarında, birisi rahmetli annemin hâlen oturmakta olduğu evdir.

BAŞKAN - Bize o zaman bunları, tek tek belki bilemezseniz, yazılı bildirirseniz daha iyi olur ama gene siz şifahen söylediğiniz kadarını söyleyin.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bir tanesi 2000’li yıllarda, bir tanesi de 2002’li yıllarda yani bunların hepsi on iki-on üç yıl önce olan. Yazılı olarak vereceğim.

BAŞKAN - İstanbul’da 2 daire ve 1 tarla, İzmit’te 2 daire ve 1 tarla, Tekirdağ Çorlu ve Marmaraereğlisi’ne bağlı köylerde de 24 tane tarlasının bulunduğu tespit edilmiştir.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, bunlar parça parça gayrimenkul işleri yapıldığı için alınmıştır, tarladır ama bunların büyük bir çoğunluğu da benim bakanlık dönemimden önceki döneme aittir. Yani benim bakanlık dönemimdeki satış miktarının çok düşük olduğunu tahmin ediyorum.

Sayın Başkanım, mal beyanına ilişkin dökümleri verip ben size yazılı olarak bunları ayrıntılı şekilde arz edeyim efendim.

BAŞKAN - Bunnu bize izahı lazım. Biz buraya bu sorduğum soruları bir tutanak olarak yazdık. Siz bize bunları bir izah edin.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tamam Sayın Başkanım, hayhay.

BAŞKAN - Süre diyor arkadaşlar, tabii, bizim zamanımız çok azaldı. Bize şöyle birkaç gün içerisinde hemen bunu...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, eğer uzman arkadaşlarımız bize verirlerse, hemen biz size, derhâl, bunların alınış bedelleriyle... Zaten onlar da tarla niteliğinde olduğu için öyle alış bedeli yüksek bedeller değil.

BAŞKAN - Neyse artık bakarız ona.

Evet, sırayla soru sormak isteyen arkadaşlara...

Erdal Bey, buyurun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Bakan, hoş geldiniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederiz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şimdi, aslında siz anlattığınızda şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Yani sizi takip etmeleri üzerine bu iş tezgâhlanmış gibi düşünülüyor ama biz geneline baktığımız zaman 17 Aralıkla ilgili, aslında Rıza Sarraf takip ediliyor her tarafta. Bütün konu Rıza Sarraf etrafında dönüyor. Konu da biraz Rıza Sarrafla ilgili. Siz “Rıza Sarrafı sekiz aydır tanıyorum.” dediniz yanlış bilmiyorsam.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, evet, ben bakanlıktan bir ay sonra filan işte bir görüşmemiz...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bu Berber Yaşar’ı tanıyor musunuz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, bakın, Yaşar Aktürk bizim müşterek dostumuzdur, elbette tanıyorum. Kilis Vakfının Başkanı olarak yıllar önce tanıştığım...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sizi onlar tanıştırmadı değil mi yani?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, estağfurullah, olur mu öyle şey?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, şimdi, şöyle ifadelerde bulundunuz: Özellikle Rüçhan Bayar konusunda... Bir konu var: Rüçhan Bayar’ın size 200 bin dolar mı borcu vardı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, olur mu? Senetlerle...

TBMM

Tutanak Hizmetleri BaşkanSsğî İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)                   Giriş: Tarih: 3/12/2014 Stenograf:                              Kayıt: SoruşturmaSayfa: 28

ERDAL AKSÜMGER (İzmir) - 2 milyon doiar mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 2 milyon 50 bin dolarlık borçları var efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki bununla ilgili 2 miiyon dolan bir yerde beyan ettiniz mi siz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Benim oğiumun alacağı efendim, benim alacağım

değil.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Oğlunuzun var mı böyle bir gücü? Yani böyle bir borç verebilme yeteneği var mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, o borcun kaynağını teşkil eden para, sonuç itibarıyla kendisine ifade edilen para, “Paranız bu kadar oldu.” şeklinde. Yani başlangıçtaki miktarı 1,5 milyon civarında iken 4 yılda bunun nemalanmış şekli olarak bu rakama geldi. ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Oğlunuz bu parayı nereden getirmiştir sizce? MUAMMER GÜLER (Mardin) - Benim bu konuda size verecek bir bilgim yok. Oğlumun onca yaptığı iş var, yurt dışında...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, yaptığı... Doğru, doğru. Şirketlerle ilgili, çünkü bizim baktığımız, incelediklerimizde şirketlerde böyle bir kârlılık beyanı yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yurt dışında yaptığı işler var, kendi yaptığı işler var. ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Neden beyan etmemiştir bunları? Ya da bankalarda niye saklanıyordur?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, oğlumun mal beyanında bulunma statüsü

yok ki.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, hayır,^nu demiyorum. Mal beyanında bulunsun demedim. Neden bankalarda değildir bu para yani getirdiklerinde, yurt dışından getirdiğinde? Çünkü yurt dışından herkes...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - “Yurt dışından getirdi.” demedim efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - “Yaptığı işlerden.” dediniz ya, o yüzden söylüyorum. MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, yaptığı işlerdeki kazançlarını değerlendirmek üzere banka dışında değerlenmiş olabilir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, siz şimdi bu “tapelerle ilgili kısımların bir kısmının aslında montaj, bir kısmının cımbızla alınmış olduğunu söylediniz. Bu arada, ama, konuşmalarınızda olan bazılarını da teyit ettiniz. Yani 17 Aralık sabahı avukattan sonra oğlunuzla görüşme var. Onda herhangi bir -tahmin ediyorum ki- bir cımbızlama veya bir montaj yok. Oğlunuzla konuşmanız meselesini söylüyorum, beraber konuştunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben oğlumla konuşmamın yasa dışı dinleme olduğunu söyledim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Tamam, yani yasa dışı dinleme olayı baz dinlenmiş olabilir, o yüzden söylüyorum. Baz, Turkcell veya Telsim, o tür baz istasyonları dinleniyor ya, bazdan oradaki sinyallerin hepsi dinleniyor...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yani kanunsuz dinleme, siz de kabul ediyorsunuz, öyle mi?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, ben onu demiyorum. Biz onu araştırmadık.

Bakın...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bazdan dinleme diye bir şey var mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Ortam dinlemesi mi demek istiyorsunuz?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ya onun gibi, baz istasyonu dinlenebilir. Oradaki her türlü şey...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Nasıl meşruiyet kazandırıyorsunuz Sayın Aksünger?

TSMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :         Tarih    : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 29

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ben kazandırmıyorum, bakın meşruiyet kazandırdığım yok. Bir şey söylemiyorum onunia ilgiii. Ya ben şimdi bir şey soracağım, sonunda bir yere geleceğim.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Memnuniyetle efendim, buyurun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şimdi oğlunuzla o konuşma, tamam, yasa dışı dinlenmiş, diyelim yansıdı, biz de orada gördük, konuşmalar bize gelenlerde de vardı. Oğlunuz şöyle bir ifade kullanıyor... Siz diyorsunuz ki: “Ne kadar paran var oğlum?” “Çok değil, 3-5 kuruş.” “Ne kadar?” diyorsunuz. “1 milyon TL.” Yani 1 milyon TL’ye “3-5 kuruş” diyor orada. Bu konuşma geçiyor mu aranızda?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, siz bu yasa dışı delii durumunda olan bir telefon görüşmesiyle ilgili benimle konuşmak istiyorsunuz. Ben yasa dışı delil olarak elde edilen bir bulgu üzerinden hiçbir beyanı ifade etmem çünkü yasa dışı, hukuka aykırı elde edilmiş delil ama asla böyle bir şeye girmem. Yasa dışı delil olduğu açıktır. Hiçbir meşruiyet kazandırmama adına bir şey ifade etmek istemem.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani siz, şimdi, bakın, Soruşturma Komisyonu burası. Bunun yasa dışı olup olmayacağına burası da aslında normalde araştırmaların sonunda karar verecek. O ayrı bir konu.

BAŞKAN - "Ben yasa dışı kabul ediyorum, buna cevap vermiyorum.” diyor.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - O olabilir. “Cevap vermiyorum.” başka bir şey, bu farklı

bir şey.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Aksünger, bunu ifade ediyorum: Ben bunun...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Bakan, cevap vermeyebilirsiniz. Bu başka bir konu, bakın, o ayrı bir konu, bunu tartışmayalım.   . '-T

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ama hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olması nedeniyle...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ben onu tartışmıyorum. Ben size “Bazı “tapeler montajlanmış, bazıları cımbızlanmış.” dediğiniz için söyledim. Bazılarını teyit ettiniz zaten, bazı konuşmaları yani ifadeniz esnasında teyit ettiniz bazılarını.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, yasa dışı elde edilmiş “tapelerle ilgili hiçbir şekilde içeriğine girerek herhangi bir konuyu tartışmak suretiyle ona meşruiyet kazandırmam.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Oğlunuz nerede oturuyordu o gün? Daha doğrusu oğlunuzun ikametgâhı nerede?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, oğlumun daha önce benimle beraberdi, sonradan ayrılıp dışarıda kaldı.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Nerede?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 37 yaşındaki adam, benim onu takip edecek hâlim

yok.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Onu sormadım ben. Nerede oturuyor, onu soruyorum. Nerede oturuyordu oğlunuz? Semt, ev nerede yani?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ritz Carlton’da oturuyordu.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - “Ritz Carlton” dediğimiz, bu hemen İnönü Stadı’nm üstündeki o büyük rezidansta.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Kendi dairesi mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ne kadar kiraya oturuyor?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Valla ne bileyim efendim kirasını? Makul bir ücrete oturduğunu biliyorum ama herhâlde kamuoyunda söylendiği kadar da öyle speküle edildiği kadar...

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)     Giriş :  Tarih : 3/12/2014___ Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa:                                               30

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ritz Carlton’ı ben de biliyorum. Ritz Cariton’da oturmak her babayiğidin harcı değildir zaten yani. Babayiğitler oturabilir, bir şey söylemiyorum yani. Yok, ben soruyorum yani. Soruma cevap almak... Ne kadarı bilmem. Cevap vermeyebilirsiniz, yine söylüyorum.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, bu sorunun bu önergeyle ne ilgisi var efendim?

BAŞKAN - Hayır, cevap vermeyebilirsiniz. Soru sorarlar, ilgisi yok.” dersiniz, cevap vermezsiniz Sayın Bakan.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şimdi ne ilgisi var, söyleyeyim size ne ilgisi olduğunu. Birinci derece akrabalarınızla ilgili konularda soru sormak bizim Komisyon üyesi olarak birinci sorumluluğumuz zaten. Oğlunuz bu. Soruyoruz. “Ne ilgisi var?” derken yani soruşturma sizinle ilgili, birinci derece akrabanız oİanlar ve kan bağınız olan, birincisi oğlunuz zaten. Onunla ilgili soruyoruz zaten. Yani “Ne ilgisi var?” demek biraz garip olmuyor mu Sayın Bakan?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Soruşturma önergesiyle ilgisi yok efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bakın, mal varlığı konusunda konuşuyoruz. Mal varlığıyla ilgili soruyorum ben bunları. Cevap vermezsiniz, başka konu. Dersiniz ki: "Buna cevap vermiyorum.” Veya her sorduğuma cevap vermeyebilirsiniz de. Burada problem yok.

Şimdi, bunu es geçeceğiz sonuçta. Sayın Başkan da söyledi, ben de sorayım: Yine kızınızla ilgili olarak çok ciddi aslında kümülatif hesap hareketleri var ama rakamın toplamına yani sizin bakanlık dönemi veya işte 2013’ün kaçıydı, tam ben onları... 2013’ün başı itibarıyla mı, dördüncü ayı itibarıyla mı, akşam baktığım raporlarda, Başkan da söyledi, hareketler, banka hareketleri... Başından itibaren, üçüncü, dördüncü ayından itibaren. Burcu Güler’le ilgili söylüyorum. Toplamda kümülatifte 8 milyonun üzerinde hareket gözüküyor.

BİLİRKİŞİ ALİ DEMİR - 2009 Haziranında, onu araştırdık, o doğru çıkmadı. Banka cevap verdi.

BAŞKAN - O doğru çıkmadı herhalde.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Öyle mi?

BAŞKAN - Evet, yeniden araştırdık onu. Çünkü o kafamıza yatmamıştı. Başka cevap verdiler ona “O yanlış bildirilmiş.” diye. Onu geçelim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ben buradaki evrakları gece gördüğüm için soruyorum zaten. Yani başka türlü olsa ne getirirseniz oradan soracağız. Gece gördüm, elimde bilgi notu bile yok yani.

BAŞKAN - Biz onu tekrar sorduk, sabahleyin cevap geldi ona.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bak sabah geliyor, işte bak dediğim gibi yani sabah

geliyor.

BAŞKAN - Ama işte öyle yani, soruyoruz biz de “Eksiği, fazlası nedir bunun? Aklımıza yatmadı.” diyoruz, senin de aklına yatmamıştı zaten “Bu nedir?” diye.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ben zaten söyledim. “Bunların açılımları ve karşılıkları eğer yatırımsa, borsaysa, şuysa, buysa, bir şey söylesin ki ona göre bakalım.” dedik zaten. Yani bunun böyle bir şeyin karşılığı olduğu araştırılması lazım ki ona göre soralım. Öbür türlü sormanın da bir alemi yok yani. Bunu daha önce de söyledim ben yani.

Şimdi, bu plaka meselesiyle ilgili dediniz ki... Biz de bakıyoruz, ben de milletvekiliyim, gerçekten de çok üzülüyorum yani böyle emniyet şeridinden hiç gitmedim ama yani gitmeyi zaten doğru bulmuyorum, kendim açısından da. Hatta bizimle ilgili de, çakar takan arkadaşlarla ilgili de bazen üzüntü verici olduğunu söylüyorum ben. Madem bu arkadaş, bu kadar büyük tehdit altındaysa, birincisi -siz de söylediniz arasında ama savcılığa başvursun- savcılığa başvurmuş mu? İki: Nasıl işlemler yapılmış, failleri konusunda ortaya

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkartiığn İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/3)____ Giriş:            Tarih : 3/12/2014 Stenograf:                    Kayıt: SoruşturmaSayfa: 31

herhangi bir gerçeklik çıkarılmış mı? Siz takip ettiniz mi bunları? Tehdit ediliyor ya Rıza Zarraf, muteber iş adamı.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Aksünger, ben, koruma kararı verilmesine iiişkin prosedürü ve koruma karan verildikten sonra trafikten geçişle ilgili belgenin şartlarını size söyledim. Bu arkadaşın müracaatı var. Bütün incelemeler İstanbul İl Koruma Komisyonunca yapılmış, işlem orada yapılmış, ve koruma kararına istinaden de araçlarla ilgili başkalarına yapılan neyse ona yapılmış. Hiçbir ayrıcalıklı muamele yapılması konusunda bir talimatımız yok.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, savcılıkla ilgili konuda sorduğum sorunun cevabi valiliğin içinde mi var, prosedürün içinde mi var orada?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Valilik, bu yönden bir tehlikeye maruz kalıp kalmadığını ilgili birimlerden soruyor ve dosyayı onlar tekemmül ettiriyorlar. Bizim bu konuda herhangi bir yetkimiz yok Sayın Aksünger.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani bunun bir araştırılması ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, bununla ilgili. Çok önemli bir iddia, bu, zaten, iddialar arasındaki en önemli iddialardan bir tanesi.

BAŞKAN - Neyi diyorsunuz?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Savcılığa bununla ilgili başvurular yapılmış mı? Tüm prosedür ona uygun yürütülmüş mü?

BAŞKAN - Şöyle söyleyeyim size: Koruma taleplerinin içerisinde savcılığa müracaat pek olmaz, bin de bir olur. Yani çünkü “Bilinmeyen kişiler tarafından ben tehdit edildiğimi düşünüyorum, sebep, işte şu sebepten...” “Ben çok zenginim.” der, “Paramın çalınmasından korkuyorum.” veya “Şu işl^ben ilgileniyorum, bu işim icabı ben tehlikedeyim.” der, onu da araştırırlar sonunda bir karar verirler. Savcılık burada pek devreye girmez, kimse savcılığa da pek müracaat etmez. Hatta, terör örgütü tarafından tehdit edildiğini söyleyenler hakkında dahi bu koruma kararı alınır, ama savcılık doğrudan bir soruşturma açmaz, çünkü faili yoktur, belli değildir, bir şüpheden ibarettir...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, ne kadar süre devam eder bu? Siz savcılık yaptığınız için...

BAŞKAN - Her sene bunu herhâlde...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Adam beyan ettiği sürece devam eder mi bu?

BAŞKAN - Her sene...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Aksünger... Hayır Sayın Başkanım, ben yıllarca İl Koruma Komisyonu Başkanlığı yaptım, valilerin başkanlığında malumunuz, emniyet, jandarma, MİT, ordu mensuplarının katıldığı bir komisyondur bu. Her yıl toplantı yapar ve koruma kararına tabi olan kişilerin her yıl durumları gözden geçirilerek bunlar yenilenir veya kaldırılır.

BAŞKAN - Devamına veya kaldırılmasına karar verirler ya da şeklini değiştirirler korumanın.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Onun şeyleri vardır Sayın Aksünger; “çağrı üzerine koruma, yakın koruma, bir koruma, iki koruma, ev koruması, ikametgâh koruması” gibi onların tarifleri yapılacak tahkikata göre belirlenir. Bunun yetkilisi İstanbul İl Koruma Komisyonunun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bizi korumuyorlar ya, biz korunmuyoruz yani, bir sürü sıkıntı. Bu nasıl iştir?

Peki, bir şey söyleyeceğim o zaman: Siz, gerçekten, daha sonra Rıza Zarraf’ı tanıdınız. Rıza Zarrafı tanıdıktan sonra, hiçbir, size Rıza Zarrafla ilgili bilgi geldi mi? Veya, mesela, bir MİT raporundan bahsediliyor, işte bilgi notu olarak sunulmuş rapordan, bu da bakan olarak yani mutlaka eğer böyle bir bilgi notu varsa Rıza Zarrafla ilgili, tahmin ediyorum

TBMSıVİ

Tüîanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)_____ Giriş;______ Tarih  : 3/12/2014 Stenograf:                   Kayıt: SoruşturmaSayfa: 32

ki siz İçişleri Bakanı olduğunuz için sizin mutlaka kulağınıza gelmesi lazım gelmesi lazım bunun. Yani devletin işleyişi açısından da söylüyorum. Bir Maslak raporundan bahsediliyor, 2008-2011 arasında yapılan takiplerle ilgili konudan bahsediliyor. Bu iki rapordan haberiniz hiç oldu mu? Rıza Zarrafla ilgili, nasıl bir iş adamıdır, ne iş yapıyor sizin tarifiniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Aksünger, konuşmamın başında belirttim. Kendisiyle tanışmamda bir mahzur olmadığı yönünde, kendisiyle ilgili bir adli ve idari çalışmanın olmadığı bana ifade edildiği için kendisinde tanışmakta bir mahzur görmedim.

Şimdi, o dediğiniz konuda da bilgim yok.

Ayrıca, MİT raporuyla ilgili haberleri ben de basından takip ettim. Ben, bu konunun, tamamen bir spekülasyon olduğunu, Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’ndaki özel hükümler nedeniyle de bu tür haberlerin yapılamayacağını ve esasen bunun gerçekliği konusunda da şüpheli olduğumu düşünüyorum. Söyleyeceğim bu kadardır.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, bu referans mektubu konusunda, Çin’e yazılan referans mektubu konusunda, bunun gerçekliği nedir?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, izin verirseniz, soruşturma önergesi kapsamı dışında olmamakla beraber bilgi sunmak istiyorum komisyon üyelerinin de...

BAŞKAN - Buyurun.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Saym Başkan, değerli komisyon üyeleri; Çin’de kurulu bankaların yetkililerine sunulmak üzere düzenlenen referans mektupları, kesinlikle resmî bir evrak niteliğinde değildir. İçişleri Bakanı olarak doğrudan görev alanıma girmediği gibi fiilî ve hukuki değer taşıyan ve bir sonuç doğurmaya elverişli belgelerden de değildir. Ülkemizdeki bir iş adamının Çin’de kurduğu şirketlerine ülkeler arasındaki ticaretin geliştirilmesi, karşılıklı yatırımların artırılması ve finansal imkânlanf) geliştirilmesi konularında ticari kurallar ve yasal çerçevede -altını çiziyorum- gerekli yardım ve kolaylığın sağlanmasına ilişkin kişisel mahiyetteki bir referans yazısıdır. Bakanlığın resmî evrak kaydında yer almamaktadır. Bakanlık kanalıyla gönderilmiş değildir. Mektubun özü hukuk sınırları içerisinde bu firmalara yardımcı olunması talebini kapsamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 204’üncü maddesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olmayan kanuni görevimle ilgilisi bulunmayan ve resmî evrak niteliği içermeyen bu mektup nedeniyle cezai sorumluluğumuzdan bahsedilmesi mümkün değildir.

Şimdi, Sayın Başkanım, hangi konuda olursa olsun, kamu görevlilerinin, hatta milletvekillerinin, iş adamlarımızın gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki ticari faaliyetlerine yasal sınırlar içerisinde yardımcı olmaları da tabiidir. Ayrıca, hepimizin, zaman zaman, sîzlerin de, bir çoğumuzun da iş adamlarımıza yardım amacıyla bu tür işlemleri yürüte geldiği de bilinen bir gerçekliktir. Ayrıca, bu referans mektuplarının da kullanılmadığını, yani ilgili makamlara tevdi edilmediğini de haricen öğrenmiş bulunuyorum. Bu kadar...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, ben, o zaman, bir şey söyleyeyim size; altına Bakan olarak yazıp imzaladınız mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, hatırlamıyorum, çünkü Bakanlığın resmî bir yazısı değildi, resmî bir yazı niteliğinde değildir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, sonuçta itibar görmesi açısından Bakan olmayınca sizi tanımazlar zaten. Çin’deki adam niye referans mektubuna siz Bakan değilseniz itibar etsin zaten?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben içeriğini söyledim Sayın Aksünger. İçeriğinde de ne yazdığımız bellidir. Kullanılmadığı da ifade edildi. Ayrıca, bu mektup düzenlenirken de, Müşavirim tarafından haricen bir inceleme de yapılmış, hatta gümrük ile mâliyeye İnternet yoluyla da sorulmuştur. Bir mahzur olmadığı belirtildiği için bu yolda iş adamımızın... Ben baştan da söyledim, iş adamımıza ihracat, katma değer sağlayan insanlarımıza...

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :    Tarih   : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 33

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Bakan, şimdi, bu, sizin iştigal alanlarınıza giren bir konu değil zaten. Sonuçta bu ülkenin ... Ekonomi Bakanlığı var, hâzinesi var, diğer konular var. Referanslar genelde oraların üzerinden farklı bir şekilde yürür. Siz, eğer, bunu, kendinize bir görev olarak gördüyseniz ve Bakan olarak imzaladıysanız, ben, bunda, çok ciddi bir zafiyet görürüm zaten. Yani bu... Ayrıca başka kişilere böyle imzaladınız mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, ben, iş adamlarımıza yardım anlamında, katma değer yaratan, ihracat yapan, istihdam sağlayan... Ve dedim size Türkiye’deki birçok organize sanayi bölgesinin, en büyük organize sanayi bölgelerinin yönetiminde bulundum. Ben bu yorumların size açık olduğunu açıkça belirtmek kaydıyla, yaptığımız işlemin demin ifade ettiğim konularla sınırlı olduğunu...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yorumlar bana ait, doğru da, zaten bana ait, orada bir problem yok, onda benim bir çekincem yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Başka cevap vermeyeceğim bu konuda.

BAŞKAN - Tamam, “gönderdim” diyor, o kadar, yani artık...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani o zaman bununla ilgili...

Peki, bu, arkadaşın dışında herhangi birine yine size telefon açıp koruma veya çakarlı araba konusunda talep oldu mu hiçbir zaman? Başkaları tarafından böyle bir şeyde aracılık yaptınız mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, bana, öyle bir talep de gelse zaten ben bunu ilgili makamlara yönlendirmenin dışında bir şey yapmam. Açıkça söyledim size. Yetki bana ait değil. Koruma kararını veren İçişleri Bakam değil Sayın Aksünger, koruma kararı il valilikleri tarafından verilir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, bir şey daha soracağım size: Oflunuzda herhangi bir kriptolu telefon var mıydı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, hayır, olur mu öyle şey efendim?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - İçişleri Bakanlığına ait var mıydı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İçişleri Bakanlığına tek bir tane kriptolu telefon tahsis

edilir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yoktu yani Barış Güler’de öyle bir telefon.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İçişleri Bakanlığında zaten bana verilmiş bir tek telefon var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Oğlunuzda öyle bir telefon yoktu yani.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İçişleri Bakanlığının zaten bir tane telefonu var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şu şey meselesinde size fotoğraflar getirdiler dediniz ya, “Ben de oğlum tehdit altında olabilir.” diye, “yayınlanır” diye fotoğraflar getirdiğinde... Kim getirdi size? İstihbarat şube başkanı mı getirdi bunları? Siz istihbarat şubeyi mi bununla ilgili görevlendirdiniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, öyle bir şey söylemedim ben size efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Söylediniz ya o tehdit altında olabilir, hatta DHKPC’yi örnek göstererek söylediniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, oğlumun sivil kişilerle takip edildiği konusundaki beyanı üzerine böyle bir araştırma yaptığımı söyledim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sonrasında fotoğraflar gelince teşhis noktasında size bilgi geldi mi, kimler olduğu noktasında?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, hayır, biz kim olduğunu tespit edemedik dediler. Ben araştırdım ama...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Fotoğraf gelmedi mi size, öyle bir fotoğraflar?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bilmiyorum öyle bir fotoğrafın geldiğini de.

TBMM

Tyîaoak Hizmetsen Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)_____ Giriş:______ Tarih    : 3/12/2014 Stenograf:_____ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 34

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - İstihbarat şubeden herhangi öyle bir fotoğraf gelmedi

size.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İstihbarat şubesi araştırdı, zaten koruma amaçlı araştırdı, onun ötesinde bir araştırma söz konusu değil. Ben size söyledim, yani bu soruşturmadan nasıl haberimiz oluyor? Yani 17 Aralık günü operasyon dört başı mamur yapılıyor, her şey yapılıyor, bunu İçişleri Bakanı engellemiş oluyor. Yani buna çocuklar gülmez mi Sayın Aksünger? Söyledim bunu, kime talimat vermişiz, kimin soruşturmasını engellemişiz? Mali şube müdürünü mü aramışız? Maü şube müdürünü görevden mi almışız?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Cumhuriyet savcıları size hesap verme durumunda değil zaten, böyle bir şey mevzubahis de değil, çünkü şöyle: Mesela ben Hacısalihoğlu’nu şikâyet ettim, dedi ki sonuçta Hacısalihoğiu: “Ben yapmadım o işi.” “Niye?” dedim, “Neden siz yapmadınız?" Dedi ki: “Onunla ilgili olan cumhuriyet savcısı yapar bu işlemleri, ben yapmam.” Yani bana bilgi vermek zorunda da değil buna takipsizlik verirken, yani ifadeler böyle yani. Siz, şimdi, tam aksini söylüyorsunuz. Siz İçişleri Bakanısınız, yargıda savcının bir tanesinin yukarıdaki cumhuriyet başsavcısına öyle veya böyle bunu bildirmesi gerektiğini söylüyorsunuz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı da böyle söylemiyor, tam tersini söylüyor, yani mevcuttaki şu anda.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben söylemiyorum efendim. Bunu...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, siz dediniz, yani ondan söyledim ben.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, ben söylüyorum da yasalar söylediği için söylüyorum.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Siz söylediniz.

MUAMMER ĞÜLER (Mardin) - Bakın, Adalet Bakanlığının 100 ve (100/1) sayılı 3628 sayılı Kanun’un 7,12 ve 19 sayılı hükümlerini hatırlatarak söyledim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Peki, geçiyorum bunu.

Oğlunuzun bu BBS danışmanlık şirketinin ne iş yaptığını ve ne zaman kurulduğunu veya sizin katkınız olduğu noktasında ne açıklarsınız?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Oğlum BBS şirketinde çok sayıda avukatın bulunduğu yerin belli bir ortaklığıdır. Arkadaşı yirmi senelik arkadaşıdır, bir.,.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ahmet Kuş mu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - “Kuş” muydu soyadı, Ahmet Kuş muydu?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Şafak Kuş, Ahmet Şafak Kuş.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ahmet Şafak Kuş, ikisi ortaklar, çok sayıda avukat çalışıyor.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Belli bir hissesi var orada. Oğlum avukat değil ama orada hissesi var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Evet, bu, nerelere iş yapıyor sizin bilginiz var mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yok tabii nereden bileceğiz. Onların bir danışmanlık şirketi var, bir avukatlık şirketi var, orada ortaklar.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Danışmanlık şirketi avukatlık şirketi mi bu?

AV. MEHMET KEMAL ŞİRİN - Hayır, hayır, farklı, ikisi ayrı.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Bakan cevap verecek, siz değil de.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, avukatlık şirketi... Beyefendi ben bunların ayrıntısını bilemem ki.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Bakanım, cevap vermeme hakkınız var “Cevap vermiyorum.” diyebilirsiniz. Burada bir şey yok. Bunu söyleyebilirsiniz yani burada bir şey yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki...

TBMM

Tutamak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :___ Tarih : 3/12/2014 Stenograf;__ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 35

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bunu soracağız, sonuçta birinci derece akrabalarınızla ilgili sormayacağız da kiminle ilgili soracağız?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, ben de oğlumun orada bir ortaklık payı olduğunu söylüyorum, siz sürekli belli bir yerlere getirmeye çalışıyorsunuz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır nereye getireceğim? Ne iş yapıyor? Onu biliyor musunuz? Mutlaka benim olsa onunla ilgili konuyu ben ezbere biliyorum yani ne yaptığını.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bilmiyorum, peki ben bilmiyorum efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani Denizbank’a, Aktifbank’a, Coca Cola’ya, Luikoil’e, bunlara yaptığı işler konusunda bir bilginiz yok sizin.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır bilgim yok. Yani bu yasaya aykırı iş mi efendim? Yani sanki yapılan iş kanunsuz işmiş gibi takdim ediyorsunuz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır, ben yasaya aykırı olduğu için söylemiyorum ki ya, soruyoruz cevap verirseniz, yani vermezseniz o sizin bileceğiniz iş.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır Barış Güler mi yapıyor Ahmet Şafak Kuş mu yapıyor?

BAŞKAN - “Ne iş yaptığını bilmiyorum.” dedi, geçelim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Bu abes bir soru mu?

BAŞKAN - Hayır zorlamanın manası yok efendim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Niye böyle oluyor, ben de anlamıyorum ya sorduğumuz sorularda.

BAŞKAN - Bilmiyorum ben ne... j ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Tamam olabilir, bilmiyor, ben de hani böyle niye konmuyorsunuz falan diye bir soruyla ilgili konuşmak istemiyorum.

Bu kadar.

Arkadaşlarımın da soracağı sorular vardır.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Buyurun.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan hoş geldiniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Korutürk.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Sayın Bakan, vermiş olduğunuz uzun ifadenin dikkat çekici tarafı size isnat olunan suçların toplanmasındaki usulsüzlüklere ilişkin. Yani “Bu isnat olunan suçların oluşturulmasına yarayan delillerin toplanması yasaya aykırı.” dediniz, esas itibarıyla bunu söylediniz. Ben ona girmeden size birkaç şey sormak istiyorum, daha somut şeyler sormak istiyorum.

Şimdi, Rıza Zarraf ı tanıyor musunuz efendim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, nasıl tanıdığımı anlatmıştım deminki şeyde. Sanıyorum nisan 2013’te tanıştım.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Şimdi, dediniz ki: 2013 Nisan ayında oğlum, Rıza Zarrafın yanında çalışan benim bir akrabamdan alacağını almak için Rıza Zarrafın aracılığını istemek durumunda kaldı. Ben de bu şahıs nasıl bir adamdır, hakkında bir tahkikat var mı veyahut da açılmış bir soruşturma var mı onu araştırdım, olmadığını görünce oğluma müsaade ettim.”

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Arkasından, biraz önce, Sayın Aksünger’in bir sorusuna cevaben “Ben kendisiyle tanışmak için hakkında takibat olup olmadığına baktırdım, olmadığını görünce tanıştım.” dediniz. Şimdi bu iki...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, aynı şeyi söyledim Sayın Korutürk.

TBMSVI

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)                   Giriş:           Tarih: 3/12/2014 Stenograf:         ,           Kayıt:  SoruşturmaSayfa: 36

OSMAN TANEY KORUTÖRK (Istanbui) - Hayır ikisi de zabıtlarınızda var. Oğlumun konuşması için müsaade ettim baktıktan sonra, sonra da kendim tanışmak.” Ben size onu sormayacağım zaten.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet ama ben bana geldiğini söyledim. Ama bana gelmeden önce böyle bir araştırmayı yaptım. Kendisiyle konuştuktan sonra da böyle bir ilişkinin...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Tutanakta benim dediğim şekilde var baktığınız takdirde göreceksiniz ama ben size başka bir şey...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Burada bir kez daha ifade ediyorum.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Başka bir şey soracağım, onu sormayacağım Sayın Bakan. Ben şunu sormak istiyorum: Şimdi, oğlunuzun bir alacağı var, o alacağı takip etmek için Rıza Zarrab’la temas etmek arzusunda bulundu; bu anlaşılabilir bir şey yanında çalışan adamın. Siz bununla tanışmak için ne lüzum gördünüz? Niye görüşmek ve tanışmak ihtiyacını hissettiniz? Birinci sorum bu.

İkinci sorum, bununla tanıştıktan sonra yakınlığınız hangi dereceye geldi? Ne kadar yakınsınız? Şimdi siz şeyler hakkında bir yorumda bulunmak istemediniz, tapeler, vesaire hakkında bir yorumda bulunmak istemediniz. O tabii ki hakkınız ama tapelerden görüldüğü kadarıyla birtakım küfürlü konuşmalar, vesaire dâhil olmak üzere bu adamla ciddi bir yakınlığınız olduğu anlaşılıyor. Bu yakınlık nasıl kuruldu? Bir de onu sormak istiyorum efendim.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Korutürk, ben biraz önceki ifademde nasıl tanıştığımı söyledim. Oğlumun alacağının, Rüçhan Bayar’dan olan alacağının tahsili konusunda yardımcı olmak için kendisiyle tanıştım. Bu arada tabii ki belli bazı görüşmelerimiz oldu ama her defasında bu görüşmelerin hukuka aykırı şekilde tape hâline getirilmesinin ve kayda alınmasının kanunsuz olduğunu belirterek bunlarla ilgili bir beyanda bulunmayacağımı peşinen söylemiştim o nedenle cevap vermiyorum; yoksa bu söylediklerinizin hepsinin tarafımızdan verilecek makul ve akılcı cevapları vardır ama ben bu kanunsuz dinlemelere ve bunun üzerinden kurulacak bir soruşturmaya meşruiyet kazandırmak istemiyorum.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Peki, Sayın Bakan, emniyet şeridinin kullanılmasıyla ilgili bir konuyu anlamadım, onu anlamak için soruyorum. Araca plaka tahsisi, nasıl plaka tahsis edildi bunun aracına? 3 aracına plaka tahsis edilmiş yani resmî plaka mı tahsis edildi? Nasıl plaka tahsis edildi koruma amacıyla?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Korutürk, onun ne olduğu biraz önce söylediğim Karayolları Trafik Kanunu’nun o ilgili maddesinde vardır. Özel bir plaka tahsis edilmez ancak diyelim ki plakası...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Plakası değiştirilir öyle mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Plakası aynı cinsten, aynı neviden bir plaka yani beyaz plakaysa beyaz plaka şeklinde veya resmî ise resmî plaka olarak ...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Değişik bir plaka verildi.

Peki bunun trafik şeyden geçişi, emniyet şeridinden geçişi nasıl sağlanıyor? Çakar koymak suretiyle mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, hayır, hayır. Çakar diye bir şey yok zaten. Çatar, Trafik Yönetmeliği’ne aykırı zaten de. Koruma kararı olanlarla ilgili böyle bir geçme hakkı var. Kanunda ve yönetmelikte belirtildiği için o haktan yararlanmıştır.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Şimdi, öğrenmek istediğim bir başka soru: Şimdi, bunu bir gazeteci anlaşıldığı kadarıyla tehdit etmiş, tehdit değil de şantajda bulunmuş. Yani demiş ki: “Senin hakkında şu haberi yayınlarım ama sen bana şu kadar para verirsen o zaman bunu yayınlamayacağım.”

T BMM

Tutanak Hizmetleri Başkaniîğj İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş :    Tarih : 3/12/2014    Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 37

Şimdi, bunun için müracaat makamı neresidir? Böyle bir durumla karşı karşıya kalan şahsın nereye müracaat etmesi iazım?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Elbette cumhuriyet savcılığına müracaat etmesi lazım, Emniyete müracaat etmesi lazım ama uygulamada eğer yakını veya tanıdığı birisi varsa buna da söyleyebilir. Nitekim bana söylediğinde de ben ifade ettim, orada konuşmada da var; cumhuriyet savcılığına başvurması gerektiği konusunu açıkça ifade ettim.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Aksünger de bunu talep etti; cumhuriyet savcılığına böyle bir başvurusu olmuş mu ona da bir bakalım eğer uygun görürseniz.

BAŞKAN - Olmamış herhâlde; olsa bir soruşturma olurdu.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben öyle gerektiğini söyledim ona.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Hayır hayır, sizin söylediğiniz açısından söylemiyorum, Komisyonun tahkikatı açısından söylüyorum.

Bir de son bir şey sormak istiyorum, çok uzatmak istemiyorum Sayın Bakan, siz de yoruldunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - İstediğiniz soruyu cevaplarım efendim.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Şimdi, bu şahısla sizin etrafınızdaki kimseler çok sık bir temas hâlinde tapelere göre habire konuşuyorlar. Bunu nasıl izah ediyorsunuz? Hep sizin Özel Kalem Müdürünüz konuşuyor, danışmanınız konuşuyor, oğlunuz konuşuyor ve hep...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Korutürk, ben biraz önce ifade ettim: Bunların hepsinin verilecek makul cevapları vardır ama ben bu tapelşrin hukuka aykırılığını kesin olarak kabul ettiğim için bunların ayrıntısına girmiyorum. Esasen'2014’ün 16 Ekiminde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararında da bunlar ayrıca irdelenmiştir, orada da bir karara varılmıştır. Onu da ayrıca ifade ediyorum. Yani burada soruşturulan benim oğlum değildir, İstanbul’da soruşturulan da oğlumdur ben değilim; yani onu burada açıkça ben...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Ama ikisinin birbiriyle iltisakı var tabii; yani onu da onun için biz de soruyoruz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - ... delilleri görmüyoruz.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Vermiyorsunuz cevap tamam efendim.

Peki, teşekkür ederim.

Başka sorum yok Sayın Başkan.

Buyurun Sayın Korutürk.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum.

Öncelikle hoş geldiniz Sayın Bakan.

Şöyle başlamak istiyorum, birkaç tane sorum olacak da: Şimdi Barış Güler’le ilgili olarak dosya kapsamında bulunan arama tutanağında yazan birkaç tane tespit var ve bu tespitlerle ilgili az önceki sadece paralarla alakalı, Türk Lirası, euro ve Amerikan Doları paralarıyla alakalı olarak bir satış protokolünün bu paraların karşılığı olduğu şeklinde bir beyanda bulunuldu.

Şimdi ben buradan birkaç soru sormak istiyorum: Bu arama tutanağında ki otel odası burası, otel odası.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Otel odası değil, rezidans.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Rezidans, otel odası yani...

Şimdi, burada adı geçen Barış Güler’in 15 adet telefon ve her biri için ayrı sim kart var. Yani Barış Güler’e ait 15 adet telefon ve her biri için ayrı sim kart bulunuyor arama tutanağında. Şimdi siz bunu hayatın olağan bir akışına uygun görüyor musunuz? Yani normal bir vatandaşın 15 tane telefonunun olması ve her biri için ayrı sim kart olması sizce normal bir şey midir?

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)                   Giriş: Tarih: 3/12/2014 Stenograf:                               Kayıt: SoruşturmaSayfa: 38

Onun devamında, söz konusu bedellerin, paraların sadece bir iş için olduğunu söylüyorsunuz ama aynı odada 2 adet de para sayma makinesi bulunuyor. Sizce bu 2 adet para sayma makinesi sadece bu işin bir karşılığı mı olması gerekir; o bulunan mekânda bir para trafiğinin olduğunu, devamlı bir para giriş çıkışının olduğunu gösteren bir bulgu değil midir bu? Ve hayatın olağan akışından bahsediyoruz, hukukta da önemlidir hayatın olağan akışı.

Şimdi, resmî yazışmalar var, başka şeyler var, çalışmalar var, o var bu var ama bahsettiğimiz, kendi alacağı için senet almayı düşünen yani senet dediğimiz bono herhâlde anladığım kadarıyla, bir emre muharrer senet, bono almayı düşünen biri toplam bedeli 1 milyon 650 bin lira olan bir evrak için hukuken “helvacı kâğıdı” dediğimiz bir kâğıt üzerinde mi satış protokolü imzalar? Yani bunun notere gidip noterde gayrimenkul satış vaadi yapmak hakkı varken, şansı varken niye “helvacı kâğıdı” dediğimiz sadece iki tarafın alıcı ve satıcı olarak imzaladığı bir belgeyle bunu düzenler gayrimenkul satış vaadi yapmaz? Bunu merak ediyorum, öğrenmek istiyorum.

Onun devamında, özellikle Rıza Zarrab’a sizin Bakanlığınızdan sonra Banş Güler’in danışmanlık hizmeti başlıyor, Barış Güler bir danışmanlık hizmeti veriyor ve bunun karşılığında da aylık 30 bin dolar para alıyor; herhâlde bu konuda bir ihtilaf yok. Barış Güler’in Rıza Zarrab’a bir danışmanlık işi verdiği ve bu işin karşılığında 30 bin dolar aylık bedel aldığı noktasında dosyada bir ihtilaf yok.

Bu danışmanlık hizmetinin kapsamı nedir? Yani sizin de görüşmelerinizde bu danışmanlık işiyle ilgili bazı çalışmalar oluyor. Bunlarla alakalı bunun kapsamı nedir? Yani hangi konuda Barış Güler Rıza 2^rrab’a danışmanlık hizmeti vermektedir? Bu danışmanlık hizmetinin içerisinde Bakanlığınızın çalışmalarıyla ilgili olarak Bakanlığınız birimlerinin, Emniyet Genel Müdürlüğünün çalışanlarının, bu birimler içerisindeki yapılacak işlemlerin, devamında tarafınızın da ve diğer bakanların da bulunduğu Bakanlar Kurulundan geçecek istisnai vatandaşlıkların, onun devamında veya işte, emniyet şeridinin kullandırılmasının, koruma polisi tahsis edilmesinin, bu işlemle ilgili olarak bir danışmanlık kapsamı bunları da içine almakta mıdır, bunları da kapsamakta mıdır? Bu danışmanlık hizmetini verirken oğlunuz siz de oğlunuza bu danışmanlık hizmetiyle ilgili Bakanlığınızın yetki alanı içerisinde yardımcı olmuş musunuzdur? Bazı açılmayan kapıları açmış mısınızdır? Bakanlar Kuruluna özellikle istisnai vatandaşlıkları taşımış mısınızdır? Bunlarla ilgili, bu vatandaşlıklarla ilgili oğlunuza, Rıza Zarrab’a, başkalarına bilgi vermiş misinizdir? Devamında, siz Rıza Zarrab’a özellikle koruma polisinin atanması, bazı plakaların müdürlüğe bildirilerek Emniyet şeridinin kullandırılması noktalarında yol gösterici, Bakan olarak yol gösterici çalışmalar yapmış mısınızdır? “Bunu bunu bunu yaparsanız bu işiniz olur.” demiş misinizdir?

Daha sonrasında -hep bütün soruları soruyorum da toplu olarak cevap verilsin diye- ben takdir ediyorum bugüne kadar devlete mutlaka hizmette bulundunuz ama şunu sormadan da geçemeyeceğim: Siz kendi Bakanlığınız bünyesinde çalışan bir Emniyet Müdürüne “Sürdüreceğim o pezevengi” lafını niçin söylemişsinizdir? “Onun kafasını koparacağım. Onu sürdüreceğim. O yaptıklarının bedelini ödeyecek.” sözlerini niçin söylemişsinizdir kendi İçişleri Bakanlığınıza bağlı çalışan bir Emniyet Müdürüne?

Ve şunu da sormak istiyorum: Devamında siz, araştırmalarınızda, Rıza Zarrab’la ilgili bir araştırma yaptığınızı ve bu araştırmanın sonucunda devletle sıkıntısı olmadığını, kendisinin aranmadığını veya savcılıklarla muhatap olmadığını söyleyerek herhangi bir konuda bir tehlike görmeyip kendisiyle görüştüğünüzü söylediniz ama sizin de referans olduğunuz ve galiba oğlunuzun da danışmanlık hizmetinin kapsamında olan üç ailenin, üç İran ailesinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçirilmesiyle ilgili bir konu var ve referans belgelerinde de sizin adınız geçiyor, sizin referans olduğunuz geçiyor. Bu oğlunuzun da özellikle Rıza Zarrab’a devamlı bilgi verdiği, sizin de oğlunuza “oldu” diye müjde verdiğiniz

TBMM

Tutama* Hizmetleri Başkanisğs İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş  :         Tarih : 3/12/2014 Stenograf:_______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 39

bazı konularda, bir tanesiyle ilgili -galiba Erdal Bey onu sordu, ‘MİT raporu’ derken onu sordu- bir MİT tespiti geliyor çünkü istisnai yoldan vatandaşlığa geçenlerle alakalı MİT’in yaptığı bir çalışma var. Bunlardan Rıza Zarrab’ın sizierden istediği üç aileden bir tanesinin MİT’ten Bakanlığa gelen rapor kapsamında şöyle bir beyanı geçiyor: Diyor ki özellikle Shahram Mohaghegh -telaffuzumun kusuruna bakmayın söyleyemiyorum- bununla ilgili diyor ki MİT siz verdiği notta: “Söz konusu şahıs yapılan araştırmada, bu şahsın Türkiye, İran ve Avrupa uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetleri kaynaklı para transferlerine aracılık etmeye çalıştığı, 1998-1999 yıllarına ait bu bilgilerin tekzibine yani düzeltilmesine yönelik günümüz itibarıyla herhangi bir tespitte bulunulmadığı anlaşılmış olup.” diyor.

Şimdi, siz diyorsunuz ki Rıza Zarrab’la ben ilk görüştüğümde “Ben baktım kendisiyle ilgili bir sıkıntı görmedim, görüştüm.” Ama kendisinin vatandaşlığa geçmesini istediği kişilerle ilgili bir tanesinin MİT tespitlerinde uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı gözükmesine rağmen niçin Rıza Zarrab ile görüşmeye devam ettiniz?

Onun devamında bir görüşme var 25/10/2013 tarihi önemli bir tarih, 25/10/2/013 tarihinde sizinle ilgili bölümünü geçiyorum ama birçok görüşme kayıtlarında özellikle 3 milyon dolar bir para konusu var 25/10/2013 tarihinde. 3 milyon dolarla ilgili birçok kişi gidiyor geliyor ve bu para tespit ediliyor. Aynı gün oraya Emniyetten de kişiler geliyor anladığımız kadarıyla dosyadan ve şahıslar da şüpheleniyor. Sizinle ilgili bir iddia, soruşturmaya engel olmak iddiasının da aslında başladığı tarih 25/10/2013. Çünkü onunla ilgili galiba bilgi de veriliyor ve takip de yapılıyor çünkü hem Rıza Zarrab hem Barış Güler izlendiklerinden şüpheleniyorlar hatta “Çakmaklarla fotoğraflarımızı çektiler.” falan diyorlar.

Sizin bu dc^ümlerde geçen şu hadise var tam saatleri de uyuyor. Oğlunuzla aranızda geçen bir konuşma var. Bu konuşmada oğlunuz size müjdeyi veriyor benim anladığım kadarıyla, size müjdeyi veriyor siz de “Hayırlı olsun oğlum, tamam.” diyorsunuz ve bununla ilgili görüşmelerde sizin oğlunuzun aldığı o bedelden haberiniz olduğu şeklinde bir kanaat oluşmasına dair bir tespit var. Nerede var? Bende yok, şu an aşamada yok ama önceki savcılık dosyalarında var böyle bir tespit. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?

Onun da devamında bir soru daha soracağım: Sizin Orhan İnce’ye duyduğunuz husumetin kaynağı nedir? Bir emniyet müdürüne, dördüncü sınıf emniyet müdürüne bir İçişleri Bakanının bu şekilde bir husumet duymasının altında ne neden yatmaktadır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, şimdi, bu sorularınızın tamamına verilecek cevabım var, verilecekleri de şimdi takdim edeceğim size.

Şimdi, biraz önce ifade ettim tanıklıktan çekinme hakkı bulunanlarla ilgili tapelerin nasıl hukuk dışı elde edildiğini demin ifade ettiysem bunun da içerikleriyle ilgili bilgi vermeyeceğim size. Ancak, şimdi, biraz önce dediniz ki: Efendim bir istisnai vatandaşlığa başvuran kişiyle ilgili MİT raporu. MİT raporu benim önüme gelmez. Bana MİT raporu olumsuz olduğu için işleme konulmuyor derler, ben de işleme koymam. O nedenle de bakın demin söylediğim konuları da teyit eder mahiyette. Yani adamın eğer MİT tahkikatı olumlu değilse onu benim referansımla da olsa, bir başkasının referansıyla da olsa zaten işleme girmesi mümkün değildir. O nedenle yapılmamıştır “ondan, o kanaatle, bu kanaatle” diye olmaz. Artı bu 25 Ekimle ilgili böyle bir kanaatin çıkarılması -işte demin size söyledim- algı operasyonu yapılan kişilerin “Şöyle olsaydı böyle olur, böyle olsaydı böyle olur.” diye baba oğul arasında tape hâline getirilemeyecek, kayıt altına alınamayacak, hemen silmek zorunda oldukları evrakiyeleri, tapeleri silmemeleri sonucu varılan bir kanaattir. Kesinlikle reddediyorum ve kabul etmiyorum.

Orhan İnce’yle ilgili tayinle ilgili olarak, ben, tabii geniş de bir not hazırlamıştım. Orhan İnce’yle ilgili bir husumetim yok, kendisini de tanımam, yüzünü de görmedim. Ancak

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkaniağî İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş :           Tarih :  3/12/2014 Stenograf:____ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 40

benim bakanlığımdan önce karıştığı bir olay nedeniyle -bakın benim bakanlığımdan önce karıştığı bir oiay nedeniyle- ceza yargılamasına tabi tutulmuş, hakkında disiplin cezası uygulanmış. Ben onu sevsem de sevmesem de, Reza Zarrab araya girse de girmese de bunun tayininin yapılması zorunludur. Emniyet Teşkilatı kanunu, disiplin yönetmeliği ve nakil yönetmeliği. Bu nedenle, Orhan Ince’yle ilgili yapılan işte kendisini açığa çıkarmak için, kendisini farklı şekilde yansıtmak için işte “Bakan bana bunu yaptı, bakan bana bunu yaptı.” filan şeklinde yansıtıyor, alakası yoktur. Orhan İnce’yle ilgili yapılan işlem tamamen kanuna, disipline, yargıya aykırıdır. Nitekim, daha sonra da yine yaptığı bu işlem nedeniyle meslekten ihracına da karar verilmiştir. Eğer yapılan idari işlemin doğru olduğunu zannetmiyorsa gider idari yargı nezdinde başvuruda bulunur. Yoksa benim kendisiyle ilgili herhangi bir husumetin yok.

Teşekkür ederim. Bunun dışında...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sorduğum bazı soruları herhâlde Bakan unuttu hatırlatmak babında... Şeyi söylemek istiyorum özellikle Barış Güler’in Reza Zarrab’a verdiği danışmanlık görevinin kapsamını sordum Sayın Bakana.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, işte bu algı yönetimi sizi de etkilemiş, iki tane para kasası diyorsunuz ama... Düzeltiyorum “Para sayma makinesi” dediniz herhâlde.

BAŞKAN - Öyle dedi, evet.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - İki tane dedim, evet.

BAŞKAN - “İki tane para sayma makinesi” dedi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - O bilginin ^anlış olduğunu söyleyeyim, doğru tutanağı kendileri bulsunlar.

BAŞKAN - Önemli değil yani para sayma makinesiyse...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, yani ben orada...

BAŞKAN - Yani diyor ki: “Para sayma makinesi normal mutat olarak bulunan bir şey değil. Yani burada para ticareti mi yapılıyor?” demek istedi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bu daha önce kurduğu şirketlerin evraklarını koyduğu bir kasadır. Ben oğlumun evini de görmüş değilim. İleride kuracağı şirketlerle ilgilidir. İçindeki paranın kaynağını da zaten size söyledim.

Şimdi efendim, oğlumun Reza Zarrab’la ile danışmanlık ilişkisi de kamuoyunda speküle edilen bir konudur. Ben daha önce de belirtmiştim. Oğlum iyi derecede İngilizce ve Rusça bilen, yurt içi ve yurt dışında iş tecrübesine sahip bir kişidir. Beraberinde değişik alanlarda işletme, muhasebe, insan kaynakları, iş idaresi, avukat gibi donanımlı, görev yapan birçok çalışma arkadaşı vardır. Bir kere şunu söylüyorum: Bu ilişki kesinlikle bir kanunsuz işin takibi anlamında olmamıştır. Benim oğlum hiçbir kanunsuz takibin içinde olmaz, benim nezdimde de hiç kimse ne oğlum ne kimse bir kanunsuz işin takipçisi olamaz. Benim göreve başlarken mahiyetime verdiğim bilgilerde de kesinlikle kimden gelirse gelsin böyle bir kanunsuz talebin yerine getirilmeyeceğine ilişkindir.

Cevaplarım bundan ibarettir. O diğer konuşmaların hepsinin hukuka aykırı şekilde elde edilmiş delil olduğunu ifade ederek başka cevap vermiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Rıza Bey buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hoş geldiniz Sayın Bakan.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Türmen.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Bir kere bu hukuka aykırı delil meselesi benim biraz kafamı kurcaladı. Kim karar veriyor bunun hukuka aykırı olup olmadığına?

BAŞKAN - Öyle diyor, ona yapacağımız bir şey yok, hayır.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)___ Giriş :                 Tarih : 3/12/2014 Stenograf:_______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 41

R3ZA TÜRMEN (İzmir) - Kim karar veriyor? Yani bunda soruşturma yapıian bir kişi diyor ki: “Bunlar hukuka aykırıdır.” Böyle şey olur mu hiç?

BAŞKAN - Diyor ki: “Bana göre hukuka aykırıdır, cevap vermiyorum.” ona yapacağımız bir şey yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Bizim bakımımızdan durum şöyledir: Mahkeme kararına...

BAŞKAN - Tamam da yani bizim bakımımızdan olması başka bir şey, onun düşüncesi başka bir şey.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ama cevap verilmiyor. Yani bu gerekçeyle cevap verilmiyor, böyle şey olur mu? Yani buradaki mesele bizim bakımımızdan şudur: Mahkeme kararıyla yapılan birtakım iletişim tespitleri vardır, savcılık bununla ilgili bir soruşturma başlatmıştır, sonra dosyayı tefrik etmiştir, bakanlarla ilgili bölümünü bize aktarmıştır ve bizim de önümüzde böyle bir dosya vardır. Kaldı ki CMK 138 vardır, yani soruşturma sırasında başka olaylara rastlarsa savcı tabii ki bu soruşturmayı genişletebilir, bir kere bu.

İkincisi: Şimdi Sayın Bakan Reza Zarrab’ı tanıdığını söyledi. Reza Zarrab’la Sayın Bakan arasındaki ilişki enteresan yani epeyce derin bir muhabbet olduğu anlaşılıyor. Şöyle konuşmalar geçiyor mesela 31/7/2013 tarihli iletişim kaydında. Sayın Bakan şöyle diyor: “Canım benim, Allah güç kuvvet versin, canım benim Allah kolaylık versin.” Ondan sonra Reza Zarrab diyor ki: “Rabbim dağına göre kar verir.” Sayın Bakan da diyor ki: “Ay canım benim, sağ ol var ol canım kardeşim benim, eksik olma canım benim.” Ondan sonra bir otel projesi var Reza Zarrab’ın. Sayın Bakan bununla ilgili şöyle diyor: “İnşallah bize düşen bir görev olursa memnuniyetle o konuda.” Şimdi yani bir İçişleri Bakanı bir iş adamına “Bize düşen bir görev olursa memnuniyetle, hiç korkma.” der mi acaba? Yan^ bu normal midir sizce? Bu konuşmaları böyle çoğaltmak mümkün. Orhan İnce’yle olan konuşlarda mesela şöyle şeyler söylüyor Sayın Bakan: “Sen hiç yorulma, ya arkadaş sen hiç canını sıkma, ya biz buradayız, ya Reza Bey olur mu öyle şey, ya biz buradayken öyle şey olur mu, Orhan İnce diye mi geliyorlar sana?” filan. Yani böyle bir güvence veriyor iş adamına Sayın Bakan ki, bu emniyet müdürü ona katiyen hiçbir şey yapamaz. Bunun arkasında tabii şu da var: Ne zaman tanıştığı meselesi Sayın Bakanın. Kendisi söylüyor, nisanda tanışmış. Nisan ayında ilk tanışma gene belgelerden çıkan o ki, bir pazar günü ve makam odasında olmuş. Bu doğru mu Sayın Bakan? Yani Reza Zarrab’la ilk tanışma bir pazar öğleden sonra ve makam odasında. Pazar günü makam odasında iş adamıyla konuşmak acaba olağan bir şey midir bir bakanın? Onunla ilgili olarak berber Yaşar’la Reza Zarrab arasında bir konuşma kaydı var. Berber Yaşar... İşte, Reza Zarrab diyor ki: “Çok iyi geçti.” “Çok selamları var size.” diyor berber Zarrab’a. “Aleykümselam” diyor Yaşar Aktürk. “Reza Zarrab dediler onu bir buçuk yap, sıkıntım var, onu senden rica ediyorum eğer mümkünse.” Ben de dedim: “Sizin ricanız emirdir bana.” Yaşar Aktürk de diyor ki: “İyi etmişsin.” “Şimdi neyse geldiğinde özel konuşuruz.” filan. Bu, bir buçuk neyin bir buçuğu acaba, onu söyleyebilir misiniz? Benim birkaç blok sorum var, bunlar bir. Onun dışında, Özgür Özdemir’i tanıyor musunuz acaba Sayın Bakan? Özgür Özdemir ile ne zamandır tanışıyorsunuz? Bakanlıktaysa siz mi işe aldınız? Çünkü Özgür Özdemir’in bir özelliği var. Özgür Özdemir paraları teslim alıyor. Bu paraları ne yaptı Özgür Özdemir? Size mi veriyor, Barış Güler’e mi veriyor? Baktığınız zaman Özgür Özdemir mesela 5/6 tarihinde 30 bin dolar alıyor, teslim ediliyor Özgür Özdemir’e, 2/7/2013 tarihinde 35 bin dolar teslim ediliyor, 19/7 tarihinde 200 bin dolar teslim ediliyor, 6/8/2013 tarihinde 35 bin, 16/8/2013’te 200 bin, 6/9/2013’te 25 bin, 10/9/2013’te 200 bin, 13/9/2013 tarihinde 200 bin, 9/10/2013 tarihinde 100 bin ve nihayet 25/10/2013 tarihinde 3 milyon 500 bin teslim ediliyor Özgür Özdemir’e. Özgür Özdemir ne yapıyor bu paraları? Yani kendisi herhâlde almıyor.

Tabii Orhan İnce’yle ilgili sorulacak bir çok soru var yani başkaları da sordu ama “O pezevenge ben onun sana yaptığını, çektirdiğini ben ondan kat be kat burnundan fitil fitil

TBMM

Tutanak Hizmetleri Saşkanisğı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8) ____  Giriş :_ Tarih : 3/12/2014___ Stenograf:       Kayıt: SoruşturmaSayfa:__________________________ 42

getiririm it oğlu itin, sen kafanı yorma, defterini düreceğim.” İşte “şerefsiz” filan. “Meslekten attırırım." filan. Bir de tabii ondan sonra Barış Güier’in konuşması var Reza Zarrab’la “Attırdık” diyor. Bir tane şahsın gönderilmesi var ve “Onu hallettik.” diyor. “İsmini vermediğiniz bir tane daha var, o da gidecek ama esas başındaki adam sürüldü.” diyor. Şunu da açığa kavuşturmak lazım Orhan İnce’yie ilgili olarak: Sizin söylediğiniz davada -sahtecilik davası bu- Orhan İnce ilk celsede beraat etti. Yani Orhan İnce sürüldüğü zaman aslında ilk celsede beraat ettiği bir sahtecilik davası vardı. Yani buna dayanarak Orhan İnce’nin sürülmesi tabii ki kabul edilebilir bir şey değildir. Yani herhâlde sürülme sebebi bu değil. İlk celsede beraat ettiği dava değii herhâlde. Tabii bunun karşılığında yani Reza Zarrab’ın istediği pek çok şey var. Yani mesela birtakım polisleri sürdürtüyor. Onun yanında 21/7/2013’teki kayıtlardan çıkıyor ki 2 polis memurunun da yerinde kalması isteniyor. Onlar da yerinde kalıyorlar. Bu arada, mesela Reza Zarrab yani sizinle ilgili olmayan başka şeyieri de sizden istiyor. Mesela 9/9/2014’te “Bir rica etsem, şu Millî Eğitim Bakanlığı beyefendiye aracı olsanız İstanbul’a atasak.” diyor

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kaçta efendim, hangi tarihte?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - 9/9/2014 tarihli iletişim kaydında.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 9/9/2014...

RIZA TÜRMEN (İzmir) - 9/9/2013 pardon. Rıza Zarrab diyor ki: “Bunu bir rica etsek, Millî Eğitim Bakanlığına beyefendi rica etse, onu İstanbul’a atasak.” Sayın Bakan diyor ki: “Olur, tamam.” filan. Yani Reza Zarrab’m istediği böyle bir yığın şey var ve gazeteyle ilgili olarak da Reza Zarrab diyor ki: “Size zahmet bir kontak kurabilseniz.” “Tabii tabii ben bunu konuşurum cşjhım, merak etme sen.” Diyorsunuz. Yani böyle Reza Zarrab’ın istediği şeyler hiç bitmiyor, böyle bir seri hâlinde. İstisnai vatandaşlık filan, o da ayrı şeyler ve tabii ki Çin firmalarına yazılan kefalet mektupları.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kefalet mektupları...

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Bu firmalar aslında gayet karanlık firmalar. Referans mektupları. Referans mektupları bu şirketler ne kadar sahici ne kadar sahici değil o da belli olmayan şirketler fakat Reza Zarrab para kaybediyor orada ve muazzam telaşlı Reza Zarrab paralar gidecek diye ve işte referans mektubu istiyor. Sonra da diyor ki Abdullah Habbani’yle konuşurken “Yakında kabinenin yarısı bize kefil olacak.” Yani bu kadar da kendine güveniyor Reza Zarrab. Yani burada efendim baktığınız zaman bütüne, bu resmin bütününe baktığınız zaman, iddia olunuyor ki birtakım menfaatler sağlanmıştır, onun karşılığında da yapılan epeyce sayıda iş vardır. Bunlarla ilgili acaba ne söyleyeceksiniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Türmen, diğer sorularınız bir yana da, o başta sorduğunuz soruyu keşke siz sormasaydımz. Ben sizi çok değerli bir yargıç olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki çalışmalarınızdan, temel hak ve özgürleri, hukuka aykırı deliller konusundaki tavrınızı bildiğim için de yakından takip ediyorum ama. Yani bir hâkim karar verdi, bir dinleme yapıldı, biz ona bakarız. Aman efendim siz böyle eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bu tip kararlar verseydiniz Türkiye yanmış gitmişti. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Türmen? Yani özel kanunlarda Anayasa’da özel soruşturma usulleri belirtilmiş, nasıl elde edileceği kanunda açıkça yazılı ve istisnaları da kanunda açıkça gösterilmiş konularda “Madem bunu hâkim dinledi, bir kere alınmış biz bunu...” Bu, çok, son derece bana ilginç geldi. Ben de hukukçuyum ama bu sorunuzu lütfederseniz yani buna verilecek hiçbir cevap yok. Buna verilecek cevap Anayasa’dır, buna verilecek cevap Ceza Muhakemesi Kanunu’dur, buna verilecek cevap dinlemelere ilişkin mevzuattır, buna verilecek cevap bakanlar hakkındaki soruşturma usulünün yani bir hâkimin bir bakan hakkında “138’inci maddeyi, 135’inci maddeyi, oğluyla görüşmeyi nasıl biz bunu esas alacağız?” demek, doğrusu ben bunu hayretle karşıladım. Onun için, buna hiç bile cevap vermiyorum ama bu kadarını söylemekle yetiniyorum.

ram

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş    ; Tarih : 3/12/2014 Stenograf:_________ Kayıt:   SoruşturmaSayfa:  43

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Yalnız, Sayın Bakan, tabii ki deüüerîn sağlığına karar verecek cian, o soruşturma konusu olan kişi olmaması gerekir.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Efendim, “Hukuka aykırı elde edilen deliller redolunur.” diyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Delillerin sağlığı hukuka aykırı mı, değil mi? Haklı olabilirsiniz ya da haklı olmayabilirsiniz...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Tefrik kararı var mıdır? Hukuka aykırılık tespiti var mıdır? Dosyada tefrik...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Vardır Sayın Köprülü, vardır efendim.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Bulamadım da o yüzden.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Vardır efendim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, şöyle yapalım.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - O zaman zatıalinize de söyleyeyim, 16/10/2014 tarihli karar bunun çok açık örneğidir.

BAŞKAN - Bence bunu tartışmayalım.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki, bunu tartışmayalım.

BAŞKAN - Çünkü kendisi “Bana göre hukuka aykırıdır, cevap vermiyorum.” diyor. MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ama keşke Sayın Türmen bu soruyu sormasaydı efendim.

BAŞKAN - Aykırı olup olmadığına tabii burası karar verecek ama öyle diyor kendisi. Onun artık üstünde durmanın bir faydası yok, bir manası yok yani. Yok, illa zorla “Hayır efendim, hukuka uygundur.” diyecek hâlimiz yok, kendisine bunu dedirtecek hâlimiz yok. Ona bakacağız biz, onu biz inceleyeceğiz, kararı biz vereceğiz, tabii ki biz inceleyeceğiz. Kendisi tabii ki bunu iddia edebilir, tabii ki öne sürebilir, orada bir beis yok, onun en tabii hakkıdır yani sürer.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Bu arada baktım iki tane para sayma makinesi. MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, iki tane değil.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Hayır, şimdi tutanağa baktım.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim. Bir tanesinin emniyetin olduğunu söylediler de.

BAŞKAN - Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. MUAMMER GÜLER (Mardin) - İşte, bakın, birisi polis, biri şirkettin. Değil mi, birisi

bizim...

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Sayın Bakan bana cevap vermedi.

BAŞKAN - “Vermiyorum.” dedi, yukarıdan almışlar...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Vereceğim efendim.

BAŞKAN - Yapacağımız bir şey yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Köprülü, demin söylediğiniz iki tanesi, birisi polise ait olan efendim.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Fark etmez.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Fark etmez diyorsunuz ama beni yalanlıyorsunuz, sonradan fark etmez diyorsunuz.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Ama iki tane tutanakta var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ama ben de.“Bir tanesi bize ait.” diyorum üstadım. Yani ona taktınız da onun için. Tamam ama yani bir de şimdi dönüyorsunuz bana diyorsunuz ki iki tane. Emsali de...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Polisten gelen para sayma makinesi tutanakta geçer

mi?

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8)                   Giriş: Tarih: 3/12/2014 Stenograf:                                Kayıt SoruşturmaSayfa: 44

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki, tamam efendim.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Peki, tamam.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Şimdi, Sayın Türmen, bu tabii önemli gördüğüm husus yani bu ilk görüşmede 1-1,5 meselesi. Ben arz ettim. Yani ilk görüşmemde şarta bağh olarak hangi rüşvet anlaşması yapılmış olabilir? Şarta bağlı rüşvet anlaşması olabilir mi? Oradaki 1-1,5 meselesi, biraz önce size söylediğim alacak konusundan ne kadarının bize bu süre içerisinde veya belli süre içerisinde ödenebileceği konusundaki yardımıyla ilgilidir. Bu 1-

  1. meselesi de açıkça odur, size daha önce de ifade ettim.

Şimdi efendim, sizin eğer tanıdığınız Türkiye’de otel yapabilecek birisi varsa ben yasal çerçevedeki işlerini takip etmek için onun önüne düşmeye varım efendim. Yani birisi bir iş yapacak... Ben ne demişim: “Aman, sen otel yapacaksan ben sana yardım edeyim.” Ya, kanuni çerçevede herkese yardım ederim.

Sonra, İçişleri Bakanıyım ben; elbette ki millî eğitime dair iş de gelir -her arkadaşıma- ilia İçişleri Bakanıyım diye polis tayiniyle ilgili gelmez ki. Seçim bölgelerimizden birçok bakanlığı ilgilendiren, başka bakan arkadaşlarımıza da bizim bakanlığı ilgilendiren birçok talepler gelir. Bunları da elbette kanuni olduğu sürece karşılarım. Pazar günü Bakanlıkta görüşmüşüm, cumartesi gelecekti... Efendim, ben İçişleri Bakanı olduğum sürece ne cumartesi ne pazar, hepsi dâhil olmak üzere her gün Bakanlıkta oldum, yüzlerce insanı cumartesi, pazar günü kabul ettim; o gün de en az ondan başka birçok insanın da geldiğini söyleyebilir. Yani onun için bizim orada zamana bağlı bir mesai tartımız yoktur, her zaman, herkesle de görüşebilirim. Saklı, gizli de bir şey yoktur.

Orhan İnce’nin tayini, sadece aldığı disiplin cezası dahi bu tabini için yeterli sebeptir. Bir de karıştığı olaym onun mesleki duruşuna verdiği zararı ve meslek içindeki tutum ve davranışına ilişkin o yönetmelikte, ilgili yönetmelikte buna uygun bir madde var. Yani bir başkası olsa da aynı şey yapılırdı o cezayı alan. Yani Rıza Sarrafın şikâyeti olsun veya olmasın Orhan İnce’nin uğrayacağı işlem, maruz kalacağı işlem, ona tatbik edilecek işlem aynıdır.

Özgür Özdemir, danışmanlık şirketinin sahibidir. Yurt dışında eğitim görmüş bir arkadaşımdır. Oğlumla beraber zaman zaman danışmanlık işleri yaptıkları olur ama kesinlikle o konuda bir kanunsuz işe aracılık etmediğini iyi biliyorum.

Biraz önce söyledim, bunların ayrı şeyleri mi vardı efendim, dokunulmazlıkları mı vardı? Polis diyor ki: “30 bin de olabilir, 700 bin de olabilir.” Böyle bir tedbir olur mu, böyle bir tahmin olur mu? Adli Kontrol Yönetmeliği’nde, kanunda hüküm var. Kardeşim, varsa niye el koymuyorsun? Senin kim elini tuttu? Bakan mı sana ernir verdi? O girdi, bu çıktı diyorsun, giren çıkan şahısların aynı olduğunda dahi şüpheler var. O zaman el koysaydı mademki böyle bir tespiti var. El koymuyor, tahmine göre şu da olabilir, bu da olabilir... Onun için, ben de buradaki iddiaları gayri ciddi buluyorum.

Evet, samimiyetimiz olabilir, insanların... Yani şimdi siz tanıdığınız bir kişiyle her an, her saat görüşürken belli bir kalıp içerisinde, bir format içerisinde mi görüşüyorsunuz? Yani insanın iyi zamanı olur, kötü zamanı olur, karşınızdaki...

Sonra, o görüşmelerin önüne bakıyor musunuz, arkasına bakıyor musunuz? Canım dedi, cicim dedi, onu cımbızla... E, niye canım dedi? Böyle bir şey yok yani. Bu normal hayatın akışı içerisinde sizin dediğiniz tarzda bir yaklaşım yok. Burada bile bugün tutanaklara bakın, sizin veya benim veya bir arkadaşımın söylediği işlemden bir tanesini cımbızla çeksek, “Allah Allah, ya, bu, soruşturma komisyonunda konuşulacak konu mu?” deriz. Yani o nedenle de...

Başka da sorunuz olduğunu zannetmiyorum, hepsini cevaplandırdığımı zannediyorum.

Tabii “tape”leri reddettiğim konusunu da özel olarak söyledim.

TBMM

Tutamak Hizmetleri Başkanlığı İncaienmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş  :         Tarih   : 3/12/2014   Stenograf:                Kayıt: SoruşturmaSayfa: 45

BAŞKAN - Mesut Bey, buyurun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

- Sayın Bakanım, hoş geldiniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederim.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Birçok sorum vardı benim de ancak arkadaşlarımız büyük bir çoğunluğunu sordu ve savunmalarınızı da çok büyük bir dikkatle dinledim.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederim.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Benim de kimsenin sormadığı üç tane sorum olacak.

Tek tek gideyim isterseniz değil mi Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Evet.„

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Evet, birer birer gidelim.

Şimdi, bu dinlemelerin, “tape”lerin, hazırlanan fezlekelerin hep hukuksuz olduğunu, yanlış olduğunu beyan ettiniz. Peki, bu olaylardan sonra savcılığa suç duyurusunda bulundunuz mu? İlgili kişileri -tespit etmişsinizdir mutlaka- mahkeme verdiniz mi? Birinci sorum bu.

Buyurun.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Çok teşekkür ederim böyle bir fırsat verdiğiniz için çünkü çok...

Sayın Dedeoğlu, teşekkür ederim. Elbette ki suç duyurusunda bulundum, şöyle: HSYK tarafından ilgili savcılar yani bu soruşturmayı yürüten savcılarla adli kolluk görevljjteri hakkında bir inceleme yapılıyordu sonra soruşturmaya döndürüldü. Resen gittim, dilekçe verdim ve şikâyetlerimi belirttim. Eğer yargılamaya geçilirse -ki şu anda HSYK’da, biliyorsunuz yargılama HSYK’nın görevi- dava açılırsa müdahil olacağım.

Emniyet görevlileri hakkında şifahen zaten benim şeyime gerek kalmadan... Ki bir kısmı benim zamanımda başlatmıştı. Onlar da meslekten ihraç edildiler, bir kısmı şimdi tutuklu şekilde yargılanıyor. İddianame tanzim edilmedi. İddianame tanzim edilirse müdahil de olacağım elbette ki.

Benim ayrıca size daha önce de verdiğim bir dilekçe var, bunda da var, onların celbini de istiyorum, o raporların da celbini istiyorum. Elbette ki tabii ki bunlar hakkında suç duyurusunda bulundum ve gerekli müdahil olma haklarımı da kullanacağım.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Peki.

İkinci sorum: Her şey hukuksuz dahi olsa size göre, gerek dinlemeler gerek “tapeler sonuç itibarıyla bir fezleke hazırlanmış savcılık tarafından ve Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş, nihayetinde de bu Komisyon kurulmuş ve görevini de yapıyor şu anda bu Komisyon.

Yine bununla beraber ve diğer arkadaşlarımızın sorduğu sorularla birleştirmem gerekirse, oğlunuzun iş hayatına atılmadan veya yeni atıldığı dönemlerde 1,5 milyon yani 1,5 trilyon Rüçhan Bayar’a teslim ettiği, daha iyi değerlendirilmesi noktasında böyle bir tasarrufta bulunduğunuzu beyan ettiniz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Dolar. TL değil.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Dolar mı, TL mi efendim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - TL efendim.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - “TL” diye not almışım ben. Sonradan 2 milyon 50 bin dolara çıkmış. Ben doğru not almışım demek ki. Bu para sonunda -siz tabii ki devletin en yüksek bürokratısınız, hanımefendi de öğretmen- bu rakam o tarihlerde nasıl bir araya geldi?

TBMM

Tutanak Hizmetsen BaşkanJığj İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)_____ Giriş :          Tarih  : 3/12/2014    Stenograf: ____  Kayıt: SoruşturmaSayfa: 46

Onun dışında da oğlunuz tarafından aiman Trakya’daki arsalar, araziler sizin Bakanlık döneminize veya milletvekilliği döneminize tekabül ediyor. Bu arsalar da duruyor mu, satıldı mı? İkinci sorum buydu.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Dedeoğlu, ben, Sayın Başkanımızın ifade ettiği mal bildirimleriyle ilgili beyanları vereceğim ama onların bir kısmı durur, bir kısmı satılır ama bunların son dönemlerde üzerlerinde biliyorsunuz tedbir vardı ama gayrimenkul alım satımı yaptıkları için bazılarını alırlar, bazılarını satarlar, onu o şekilde ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, bu 1,5 milyon meselesi... 2007’yle ilgili bu konu. Benim oğlum yaklaşık mezuniyetinden itibaren, yedi yıldan beri -yani 2000 yılında mezun oldu- 2007’ye kadar yurt dışında, yurt içinde değişik işler yaptı, oradan kazandığı kazançlar olabilir. Yani bu nedenle değerlendirmek üzere verdiği paranın bu anlamda makul olduğuna inanıyorum ama kanunsuz bir işi konusunda da hiçbir soruşturmaya, hiçbir tahkibata da uğramamıştır. Bu nedenle de bunda bir kanun dışı kaynak veya başka kaynağı açıklanamayacak bir konu yoktur.

Şimdi "Hukuksuz dahi olsa sonuç itibarıyla buraya gelmiş.” diyorsunuz. Ya keşke bunu söylemeseydiniz. Eğer hukuksuz bir delil varsa sizin göreviniz bunun tespiti olmalıydı. Bu nedenle, elbette ki hukuksuzlukları burada sizler adli görev yaparak, adli mahiyetteki yargısal görevi yaparak siz bunları tespit edeceksiniz ama sonuçta düzenlenmiş gelmiş. Ama gelmişse de eğer yanlış da gelmişse ben sizlere olan güvenimi, bu konudaki size olan itimatlımızı söyleyerek bu konudaki yanlışlıkları, hukuksuzlukları tespit etmenizi beklediğimi de ifade etmiştim.

Başka sorunuz k4lmış mıydı bununla ilgili?

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Son sorum var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Pardon, bir de gelirlerimizle ilgili konuşmuştunuz. Ben mal beyanlarımda da daha önce söyledim, tabii ki görev yaptığımız yerlerdeki valiliklerimiz sırasında elbette maaşımızın dışında organize sanayi bölgelerinden, başkanı olduğumuz şirketlerden, başkanı olduğum birliklerden de elde ettiğimiz gelirler vardır. Bunlar valilik maaşının çok üstündeki gelirlerdir. Geçmişte, zaman içinde de beyan edilmiştir, ek vergileri de ödenmiştir. Onu da ayrıca ifade etmek istedim.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Son sorum Sayın Bakan.

Bakanlar Kurulunun içerisinde birçok bakanımız var. Bu soruşturma, dinlenme, bu takip neden sizin başınıza geldi yani neden Muammer Güler? Son sorum da buydu.

Teşekkür ediyorum.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Vallahi bu konuda elbette ben de... Yani bir kere ben şunu söylüyorum: Aynı fikirde olmayabilirsiniz. Ben bunun bir aralık operasyonu, paralel yapının bir darbe operasyonu olarak yapıldığına kesinlikle inanıyorum. Elbette güneydoğu milletvekili oluşumuz, İçişleri Bakanı oluşumuz, çözüm sürecine yönelik, çözüm sürecinin yapısıyla ilgili, yürümesiyle ilgili bir müdahale olabilir ancak nedense çok dikkat çekicidir dediğiniz gibi. Sadece ben değilim, başka bakan arkadaşlarımın hakkında da böyle bir işlem yapılmış. Birçok kişinin dinlenmiş olması, demin de ifade ettim size yani en yakınınızdaki kişiyi dinliyorlar, birçok insanı Selam Tevhid adına dinliyorlar. Bugün daha Hürriyet gazetesinde çıktı, böyle birtakım dinlemeler var. Acaba diğer bakanlarla ilgili hangi dinlemeler yapıldı, hangi tespitler yapıldı, şu anda İçişleri Bakanlığı bütün bunları zaman içerisinde tespit etmeye çalışıyor.

Yani ben açık söylüyorum 17 Aralık belki bizler için büyük bir yıkım oldu. Elbette ben, şahsım için, ailem için son derece yakışıksız bulduğum birtakım iddialarla muhatap oldum ama belki de bu tip yapılanmaların ortaya çıkması için de bir vesile teşkil etti.

Ben tekrar ediyorum, ben hem yazılı savunmamda var Sayın Başkanım, hem de şimdi ifade ettim, tutanaklara geçti: Bizler bu sıkıntıları yaşarken buna sebep olanların da

Tutamak “Hizmetleri Başkanlığa İnceienmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş    ; Tarih : 3/12/2014 Stenograf:________ Kayıt:_ SoruşturmaSayfa: 47

kanun karşısında hukuk devîeti ilkelerine uygun olarak kanunun bütün hükümleri, hukukun bütün hükümleri uygulanarak gerekli yaptırımlara uğramasını bekliyorum çünkü şu anda bu iş sadece adli kolluk birimleri değil, adli yargı görevlileri de varsa içinde veya kim varsa bu işin içinde, kim bu kumpası düzenlemişse bunların hepsi kanun önünde hesap verebilmelidir.

Ben, Komisyonunuzdan da bunun tespitini, gerçeklerin açıklığa çıkarılmasını talep ediyorum, bunu ifade ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Bakanım, hoş geldiniz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ederim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Benim kısa bir sorum olacak.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hay hay.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Oğlunuz Barış Güler’in danışmanlık şirketinden bahsettiniz. Danışmanlık şirketinin danışmanlık hizmetiyle ilgili paradan bahsedildi aylık 30 bin dolar. Danışmanlık hizmetiyle ilgili mâliyeye gelir vergisi beyannamesi vermiş midir? Bu konuda bilginiz var mı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bu konuda bilgim yok ama ortağı olduğu danışmanlık şirketinin elbette ki vergi kaydının olduğunu biliyorum. Bu konuyu da araştırmadım doğrusu. EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) ~ Başkanım, çok kısa bir şey daha söyleyeceğim. BAŞKAN - Buyurun.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum tekrardan.

Öncelikle, tabii, ben birçok soruma cevap alamadım. Özellikle arama tutanaklarındaki bir kişiye ait 15 tane telefon.^p Neden bir vatandaşın 15 tane telefonu olur? Bu, hayatın olağan akışına uygun mudur yaTda 1,5 milyon liralık bir satışı niye noterden yapmazsın da bir yazılı satış protokolüyle yaparsın? Onlar noktasında bir cevap alamadım. Sadece şunu söyleyeceğim.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

BAŞKAN-Tabii.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben, demin o sorunuzu belki atladığım için söylüyorum.

Elbette ki diyorsunuz ki: “Yani niçin gayrimenkul?” E, daha daire teslim edilmemiş ki onu satın alan kişinin düşünmesi lazım yani bir tapu devri yapılmadığı için bu yola gidilmiş.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Hukukçular bilir, normalde bunun tanımlaması bellidir ama siz gidip...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ya, hayatta itimat bir şey var yani şimdi siz her itimat ettiğiniz kişiden de böylesine bir şey bekliyebiliyor musunuz? Onun için de bunun hayatın akışına o kadar da anormal gelmediğini ben söylemek istedim.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Peki.

Teşekkür ediyorum.

Peki, Barış size yani sıkıntıda olduğunu, problemli olduğunu söyledi mi? Çünkü bir adam 15 tane cep telefonu ayrı ayrı SİM kartlarıyla beraber kullanıyorsa ve aramada bu ortaya çıkıyorsa bununla ilgili bir şüphe duyuyordur, bir korkusu vardır ya da dinlenmekten korkuyordur gibi bir düşüncesi olması lazım çünkü çok normal bir hareket değil birinin 15 tane cep telefonuna sahip olması.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkan, ben, tabii...

BAŞKAN - Cep telefonu mu cep?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - 15 tane ayrı cep telefonu ve ayrı SİM kartı arama kayıtlarında çıkan.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, tabii ki bu soruşturma önergesi kapsamında değil ama ben bu konuyla ilgili şöyle bir tahminde bulunmak istiyorum: Ben

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığa İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş:            Tarih :  3/12/2014 Stenograf:____ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 48

oğlumun nihayet bu son on yılda bir veya iki telefon değiştirdiğini biliyorum ama avukatlarının kullandıkları telefonlar var şirket olarak, acaba onlardan biri midir diyorum ama doğrusu sizden duyuyorum ve bu kadar...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Orada yani...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Olabilir, bu kadar telefonun içerisinde ben oğlumla bir, belki ikinci telefonu son yıllarda vardır, olsa bunlarla ben konuşurum ama belki avukatlara dağıtılmak üzere şirketin telefonlarıdır, onu da bilmiyorum ve sizden duyuyorum.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Olabilir.

Bir de bir şey daha soracağım son kez: Özellikle sizin bu operasyondan o gün haberinizin olduğu ve konuyla ilgili de hiçbir bilginizin olmadığını söylediniz az önce, öncesinde ama...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Kesinlikle öyle.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Ama o gün oğlunuza nasıl ifade vereceğini söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: “Sen bir danışmanlık işi yapmıyor musun? Tamam işte onu söyleyeceksin, bunu söyleyeceksin.” şeklinde oğlunuza nasıl ifade vermesi gerektiğine dair belli telkinlerde bulunuyorsunuz, yardım ediyorsunuz. Bu bir çelişki oluşturmuyor mu? Bu konu hakkında hiçbir bilginiz yok ama oğlunuzun nasıl bir soruşturmaya uğradığını biliyorsunuz ve bu soruşturmadan yani kurtulabilmesi için bir şekilde nasıl ifade vereceğini oğlunuza söylüyorsunuz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yani burada hiçbir çelişki olmadığım biliyorum. Bunun tabii ki bir baba oğul ilişkisi olarak açıklanacak çok şey var ama bu konuğun size kesinlikle hiçbir dinleme kararına tabi olmayan bir korsan dinleme olması nedeniyfe cevap vermeyeceğimi ifade ettim ama bu operasyondan kesinlikle, değerli arkadaşlarım, 17 Aralık sabahı haberdar oldum, onun dışında hiçbir bilgim yoktur. Bunu da İçişleri Bakanı olarak, yılların bir görevlisi olarak ifade ediyorum.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Özel bir durum var, tapelerde karşılaştığım için, bana da enteresan geldiği için soracağım, cevap vermeyebilirsiniz. Banş Güler ile Rıza Zarrab, Mardin’de yapılan bir okula sizin annenizin babanızın isminin verilmesiyle alakalı bir görüşme geçiyor arada yani Barış Güler ile Rıza Zarrab diyor ki: “Bakan Bey’in annesinin babasının ismi nedir? Bir oku! yapacağız onun adını verelim.” Yani bu ilişkiyi neye bağlıyorsunuz? Yani bir iş adamı niçin bir okul yapar da bir bakanın annesinin babasının adını o okula vermesini düşünür?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yani sanki böyle bir okul yapılmış da böyle bir isim verilmiş gibi diyorsunuz yani bunu ben... Keşke sormasaydımz. Ben buna bir cevap vermem. Benim ne annem hakkında ne...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Ya, kusuruma bakmayın, sizin oğlunuz Rıza Zarrab’a diyor ki: “Bakan Bey’in babasının, annesinin ismi budur. Bu okulu yapın, bu ismi de oraya verin.” diyor.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Kusura bakmayın, bana bunu söylemeyeceksiniz oğlunuza söyleyeceksiniz Sayın Bakan.

Teşekkür ederim.

Kusuruma bakmayın yani bana böyle söylüyorsunuz ama oğlunuz böyle konuşuyor, ben bir şey demiyorum ki.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Şimdi, cevap alamadığım soru şu oldu Sayın Bakan...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Yani böyle bir okul yapılmadı da, böyle bir okul...

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Kusura bakmayın, hassasiyetinize dokunmuş olabilirim, rica ederim ama buradaki söylediğim hadise oğlunuz ile Rıza Zarrab arasında geçen samimiyetin boyutunu ve bu samimiyetin boyutunda da bahse konu bir iş adamı okul

TBMM

Tytamak HizmetiSeri Başkaniığs İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                  Giriş:           Tarih   : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 49

yapacak, kendi anasının babasının adını değil, başkasının adını verecekse burada bir sorun var demektir Sayın Bakan.

BAŞKAN - Cevap vermedi, geçtik.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Ben son bir soru sormak istiyorum Sayın

Bakan.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Cevap aiamadım.

BAŞKAN - Bir dakika...

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) - Birbirinize söz vermiyorsunuz.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Sayın Bakan, son bir sorum olacak, kısa

bir soru.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Buyurun efendim, hayhay, buyurun.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Siz bu konu ortaya çıktıktan sonra ve şahsınıza isnatlarda bulunduktan sonra bir süre istifa etmediniz, arkasından istifa ettiniz. Niye istifa ettiniz, bir?

İkincisi de aynı sorunun bir parçası olarak sizden istifa etmenizi talep eden oldu mu, olduysa kim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Şimdi, Sayın Başkanım, bu konuya verecek öyle cevap var ki. Şimdi, efendim, “Niçin arkadaşlar istifa ettiler, niye gerek gördüler?” diyenler, o 17 Aralıktan sonra “Ya, hâlâ bu bakanlar burada ne duruyor, bunlar niye ayrılmıyorlar?” diyen kişilerdi. Onun için, ben, bu soruşturma nedeniyle oluşturulan o algı baskısı içerisinde, sabah akşam bütün televizyonlarda, gazetelerde böyle bir yağmur şeklinde geliyor, bunun pşrtime ve Hükümetime vereceği zararı hesap ederek Sayın Başbakandan ayrılma talebinde btılundum ve Hükümetin yeniden tanzim edildiği dönemde de istifamı verdim. Tabii ki bu operasyon bizim üzerimizde çok değişik iddiaları gündeme getirdi. Bunun tabii ki Hükümetime ve partime vereceği zararlar vardı. Aileme ve şahsıma tabii ki bu konuda büyük üzüntü verdi. Ben, bu ortamda bakanlık görevini yürütmemin sıkıntı olacağını ifade ettiğim için yoksa bizden kimse...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Yani isnatların size yöneltilmesinden birkaç gün sonra bu görüşe vardınız, öyle mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır efendim, benim daha önce bu konuda yaptığım açıklama var. Ben aynı sabah Sayın Başbakana istifa etmeye, çekilmeye, azledilmeye hazır olduğumu ifade ettim ve Sayın Başbakana da Hükümeti tanzim edeceği günün bir gün öncesinde istifa dilekçemi verdim. Ben, elbette, bunu açıkça söylüyorum, partime ve Hükümetimize bu konuda herhangi bir sıkıntı gelmemesi bakımından çünkü spekülasyon aldı başını gidiyordu. Ben suçsuz olduğuma inanmakla beraber, kesinlikle bu konuda suçsuz olduğuma inanmakla beraber...

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ben başka bir yani tam cevap alamadığım için sormak istiyorum: Bu Özgür Özdemir’e verilen paralar, Rıza Sarraf tarafından verilen paralar ne oldu, onu merak ediyorum. Yani Barış Güler ile Özgür Özdemir arasındaki ilişki hakkında acaba Sayın Bakan...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Özgür Özdemir, oğlumun çok eski bir arkadaşıdır ama sizin söylediğinizin hepsi, bunlar tapelerde geçen konulardır, niçin tespiti yapılmamıştır? Hepsi hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerdir. Ben de söyledim, gitmişse... Bakın, söylediğiniz kişilerin hiçbirinin dokunulmazlığı filan da yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Sadece tape değil, fiziki takip de var.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Peki, o zaman niye el koymamışlar efendim?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Fiziki takip de var.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkaoljğj İncelenmemiş Tutanak

Komisyon: (9/8) Giriş:   Tarih: 3/12/2014 Stenograf: Kayıt: SoruşturmaSayfa: 50

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Ben de zaten söyledim efendim, o zaman, madem öyle niçin giren şahıs ile çıkan şahıs arasında da benim gördüğüm beyanlarda da fark var. Para nerede Sayın Türmen?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - İşte ben de onu merak ediyorum.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Doğrusu ben de merak ediyorum, beraber bulacağız

inşallah.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Nerede acaba?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Komisyonunuz, efendim, araştırsın bu paranın nerede olduğunu da...

BİLAL UÇAR (Denizli) - Sayın Bakanım, epey yorduk sizi.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Estağfurullah efendim.

BİLAL UÇAR (Denizli) - Şimdi 4 bakanla ilgili bu soruşturmanın 3 bakanla ilgili kısmında aktör Rıza Sarraf. Ben Egemen Bağış Bey burada ifade verirken o zaman da söyledim, hakikaten yani bu telefon görüşmelerinin özensizce, yasaya aykırı bir kısmı -eğer alındıysa- yani insanın özel hayatını da deşifre edecek şekilde kayda alınmasının iğrenç bir şey olduğunu düşünüyorum ama yasal olup olmadığı mutlaka değerlendirilir. Fakat bu Rıza Sarraf yani 3 bakanla ilgili bu sıkıntıyı çıkaran şahıs genç bir adam, çok zengin ve daha da önemlisi, oğlunuz orada danışmanlık yapmaya başlıyor, sonra Rüçhan Bayar’ın da oğlunuza olan bahsettiğiniz parasını tahsi! etmek için Rıza Sarraf onu işe alıyor ve yurt dışına gönderiyor yani yüklü miktarda bir borç. Bu ilişkiler sizi bir endişeye sevk etti mi acaba? “Ya, bu adam, ben bakanlık yapıyorum, işte oğlum orada, oğluma yardımcı olmak bu kadar istiyor ama bir gün benim başıma bir iş açabiifr mi yani bir gün bana zarar verebilir mi?” diye bir endişeniz oldu mu, bir şey hissetiniz mi Rıza Sarrafın bu ilişkilerinden dolayı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii, Rüçhan Bayar yaptığımız tanışmadan sonra değil daha önce de Çin’de zaman zaman bulunan, oradaki işleri yürüten bir kişi olarak biliyorum. Doğrusu, ben, Rıza Sarrafla ilgili bana verilen bilgiler içerisinde sakıncalı bir durum olduğunu bilsem asla ve asla böyle bir ilişkide olmam ama bakın şunu da söylüyorum: Ben daha önce de söyledim, valilerle tanışmak isteyen, bakanlarla tanışmak isteyen veya onların görüştüğü veya üçüncü kişiler arasında geçen konuşmalar hep gelir söylenir: "Bakın, işte, efendim, buna dikkat edin, bu kişiyle görüşülmez.” Bu anlamda bana yanlış bilgi veren, bunu tuzak şeklinde, bağlı oldukları bakanı yanıltan kişiler için de ne düşündüğümü söylemiştim. Bu çerçevede cevap veriyorum size... Ama ben yani kanun dışı iş yapan hiç kimseyle de böyle bir ilişki içine girmem ama Reza Zarrab şu anda söz konusu iddialardan da kovuşturmaya yer olmadığı kararını almış bir kişidir yani şu anda Reza Zarrab’la ilgili, ben onun avukatı değilim ama şu andaki, 2014’te 16 Ekim’de verilen soruşturmada da hakkındaki iddialar nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş kişidir, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş kişidir. Onun hakkında başka bir iddiası olan varsa onu da ayrıca öne sürer ama şu andaki görünen durumda da kendisine herhangi bir suçtan şu anda bir tespit yapılmamıştır.

BAŞKAN - Peki.

Teşekkür ederim.

Sorular bitti herhâlde.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Herhâlde MASAK raporundan filan da bahsediliyor. Onlarla da ilgili Komisyonunuza gerekli bilgiler gelmiştir.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ederiz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, ben de dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. İnşallah bu çalışmalarınız gerçeği ortaya çıkaracak bir şekilde sonuçlanır.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Yalnız şu mal varlığıyla ilgili cevapları çok acil istiyoruz yani çok acele.

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8) Giriş      : Tarih_________________ : 3/12/2014 Stenograf:                 Kayıt: SoruşturmaSayfa:____________________________ 51

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bize herhâlde verecek değil mi uzmanlarınız efendim?

AV. NEJAT YILMAZ-Verdiler.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tamam Sayın Başkanım, derhâl...

BAŞKAN - Avukat Bey’e verdiler.

AV. NEJAT YILMAZ - Rapordan bir örnek alabilir miyiz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, MASAK raporunun ilgili bölümünü bize verecek misiniz cevaba yansıtalım?

AV. NEJAT YILMAZ - Soruların haricinde Başkanım.

BAŞKAN - Hayır, o sorulara cevap istiyoruz biz zaten.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Tamam.

Peki Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Başka sizin açıklamanız gereken bir şey varsa biz onu da veririz size de şu anda yani tereddüt edilen şeyler onlar, siz onlara cevap verin.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Genel sorular sorulmuş da Sayın Başkanım, gene! sorulara ne cevap vereceğiz diye.

BAŞKAN - Ya da bakarsınız bu dosyada sizin cevap vermeniz gereken buradan...

AV. NEJAT YILMAZ - MASAK raporuna bakabilir miyiz Sayın Başkan.

BAŞKAN - MASAK raporu dediğiniz şey hangisi? Bakarsınız tabii de yani MASAK’ın bizde bu sizin anlattığınız tarzda bir raporu yok. Bizim burada hazırladığımız şey var, arkadaşımızın hazırladığı bilgi var.

Bizde yokmuş o şekilde yani İstanbul’daki soruşturmalar dosyasında olabilir çünkü yani araştırılacak konu ağırlıklı olarak İstanbul’daki dosyalarda olduğu için tahminimize göre orada yani bizde yok.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, son olarak şunu ifade etmek isterim üyelerimizin huzurunda madem başlangıçta o konular açıldı: Benim bildiğim kadarıyla suç isnat edilen yani bakanlık dönemimizi kapsayan bir dönemdeki artışların araştırıldığına inanıyorum. Onun dışındaki beyanlar elbette ki incelenecektir ama buradaki soruşturma, inceleme konusunun Bakanlık dönemimizle sınırlı olduğu konusunu da...

BAŞKAN - Söylediniz zaten siz onu.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, değerli üyeler; çok teşekkür ederim değerli arkadaşlarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayırlı akşamlar.

BAŞKAN - 2 tane gazete yöneticisi, temsilcisi, onları dinlemeye ihtiyaç var mı? Şimdi “2’siyle de görüştüm, anlattım bu durumu.” diyor. İsterseniz onları dinleyebiliriz ama yani bundan sonra ihtiyaç var mı onları dinlemeye, Fatih Karaca ile bir de Ömer Bolat?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - “Görüştüm, söyledim.” diyor.

BAŞKAN - “Söyledim.” diyor yani ne diyecek onlar bize? “Görüştü.” diyecek, “Bize bunu yayın yapmayın dedi.” diyecek.

RIZA TÜRMEN (İzmir)- - Başkanım, şu bakımdan yarar var Fakih Karaca’yla görüşmekte: Bir Bakanın telefonu açıp da gazetenin yayın işleri müdürüyle konuşması yani ne kadar Bakan “Ben bunu bilgi vermek için yaptım.” derse desin, elbette ki bir baskı unsurudur. Yani basın özgürlüğü bakımından...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Onu şey ediyor zaten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - İşin bir basın özgürlüğü yanı var yani bunu...

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - “Konuştum” diyor.

BAŞKAN - “Konuştum ve yayınlamadılar.” diyor. Yani bunu neyle yorumlarsanız yorumlayın fark etmez ki.

TBMEVİ

Tutanak Hizmetleri Başkaniığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş :    Tarih : 3/12/2014   Stenograf:___ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 52

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ha, tamam, yayınlanmıyor ondan sonra.

BAŞKAN - Tamam, doğru.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Yani, onun için Fatih Karaca’yı dinlemek benim için enteresan. Yani, kendisi niye yayınlamadı bunu mesela bunu anlatabilir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - İçişleri Bakanı telefon açarsa, o baskıyla...

BAŞKAN - Ya, Bakan söyleyince, rica edince, yayınlamaz yani kim yayınlayacak ki

bunları.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Hayır, Bakan demedi, Başkanım şöyle dedi: Ben görüştüm, onlar da dediler ki dedi...

BAŞKAN - Ham bilgi bunlar zaten.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - “Bu konuda sağlam bir kaynak olmadıkça araştırırız, olmadıkça biz bunu yayınlamayız. Şirketlerin itibarı söz konusu.” dedi. Dolayısıyla zaten burada Sayın Bakanımız yani bunu çok net bir şekilde söyledi. Eğer ki, dese ki: Aramadım, görüşmedim... Belki o anlamda sizin söylediğiniz doğru olur ama...

BAŞKAN - Çok isterseniz yani...

İLKNUR SNCEÖZ (Aksaray) - Aradı diyecek belki, olsa olsa aynı şeyi söyleyecek anlatabiliyor muyum? O da çok etkilemeyecek diye düşünüyorum.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Komisyon olarak biz zaten şüpheyi arıyoruz.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Kesin, nihai teşebbüs yapmış olması... Öteki tarafın onu kabul edip etmemesi bizim için önemli değil.

BAŞKAN - Değil tabii canım. “Aradım” diyor yani ben onun için diyorum...

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Araması sorun zaten. “Aradım” diyor tabii de, araması

sorun.

BAŞKAN - Hayır, bunu daha önce de söyledim ben, dedim ki: Bakanın vereceği ifadeye göre gerekirse çağırırız. Kabul ettiyse yani hiç çağırmaya gerek yok bence yani bir faydası yok bize şu anda.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Yani ben yarar görüyorum çağırmakta. Siz bilirsiniz.

BAŞKAN - Buyurun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şimdi, şöyle: Aradığını tabi ifade etti ama şöyle bir çelişki yaratılması bence doğru değil: Birincisi, haberin yapılmasını engellemiş, onu kendisi de ifade ediyor zaten. Burada problem yok ama ortada bir tane muhabirin, adamdan aslında bu haber karşılığında şantaj yaptığı iddiası da var ortada. Normalde bu adamın ondan savcılık itibarıyla suç duyurusunda bulunması lazım yani. Eğer o muhabiri de attılarsa, eğer böyle bir durum da yoksa, bir adamın ekmeğiyle oynanmış göndermiş olacaklar yani bir haber... Belki de hayatını kaydırdılar bilemiyorum yani buna bakmak lazım. Bunun gibi şeyler bu memlekette yaşanıyorsa, buna karşı duruş sergilemek lazım olduğunu söyleyen biriyim.

Şimdi bakın Sayın Başkan, şimdi biz şeyleri düzgün bir şekilde burada göremiyoruz gerçekten. Hemen hızlı olacaksa iki üç günde şunları görelim. Mesela, BBS Danışmanlıkla ilgili normalde çok şey olduğu iddia ediliyor, gelenlerde de var aslında çok dünya rakamlar var. Yani bu adamlar bu kadar zeki hepsi komple, Türkiye'nin en baba şirketlerine danışmanlık faturaları kesiyorlar, ondan sonra kesmiyorlar. Mesela, bir tane kesiyor, ondan sonra kesmiyor; mesela, bir tanesine daha kesiyor. Denizbank’a mütemadiyen kesiliyor, Aktif Bank’a kesiliyor. Yani orada iki üç tane daha şirket olduğunu ben onların söylemlerinden anladım. Dedi ki: “Danışmanlık şirketi olan mı, öbür avukatlık şirketi olan mı BBS?” Bakın söylerken anladım avukat oradan düzeltti işi.

BAŞKAN - Müşterek herhâlde, hem avukatlık hem danışmanlık.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ayrı bir şirket var demek ki ya da müşterekse de başka kollarla mı gidiyor, bu başka bir şey ama o aradan orada uyardığı için ben onu öyle

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş  :         Tarih    : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa:  53

düşündüm. Oradan uyardığından dolayı söylüyorum. Bir avukatlık danışmanlık şirketi var demek ki, bir de onu sorduk yani ne iş yapıyor ben anlayamadığım için şirketin. Bunların...

BAŞKAN - Avukatlıkla ilgili şirket olmaz zaten.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Olabilir, öbürleri de danışmanlık şirketi.

BAŞKAN - Danışmanlık şirketinin içinde avukatlık olabilir ama avukatlık danışmanlık şirketi diye bir şirket olmaz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - “Öbür şirket” dediği, hani farklı bir şirket.

BAŞKAN - Avukatlar zaten... Şirket kuramıyor avukatlar zaten.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - O, başka bir şirket gibi bir şey söyledi   o                                                           yüzden

dolayı....

BAŞKAN - Yani içinde avukatlıkların da olduğu bir danışmanlık şirketi diyor.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Tabii avukatlık hizmeti veremez ama o şirket yani böyle bir şey yok.

BİLAL UÇAR (Denizli) - Ortağıdır.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Onun farkındayım zaten, serbest meslek makbuzu kesen avukat gidip orada şirket olarak fatura kesemez; böyle bir şey yok yani.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Olay şu:    Orada avukat şöyle yapabilir...

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya)       - Gayrimenkul danışmanlığı ya da öbür

danışmanlık için avukatlar barındırabilir.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Olabilir, yani neyse...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Avukatları barındırabilir. Avukatı da şirket olarak ben atıyorum, şirketime bir t^ne avukat olarak ben alırım, sigortasını yatırırım ve onu maaşlı olarak öderim, dolayısıylam hizmetleri de ben...

BAŞKAN - Çok avukatları olduğunu... Bakın orada dedi ki : “Çok avukatlar var çalışan.” dediği için...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - “Birkaç tane” dedi.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - “Birkaç tane avukat var.” dedi. Yani çok kalabalık bir şirket mi ona bakmak lazım. Öyle dev bir operasyonsa şunu... Başka bir şirketten daha bahsettiği için söyledim. Onu söylerken avukat uyardı çünkü orada. Neyse, ben şunu söyleyeyim: Bir, öyle bir şirket var mı ona bir bakılması.

BAŞKAN - Bu şirketin kendi kayıtlarını isteyelim. Yani ne kadar Mâliyeye vergi vermiş...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Ne varsa onu istemek lazım.

BAŞKAN - Beyannamelerini isteyelim; onu zaten not aldık buraya.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Onu isteyelim.

BAŞKAN - Biz şirketlerle ilgili bir yazı daha yazdık bugün. Yirmi tane filan imza attım ben bugün, birçok şey yazdık yine bir yerlere, eksikleri tamamlamak...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani, bakın, yarın Zafer Çağlayan gelecek, Zafer Çağlayan’ın şirketleriyle ilgili olarak son dönemlerin hikayesi yok aslında burada. Son dönemlerle ilgili kümülatif -dediğim gibi- raporlar var, oradan bakıp okuma yapamıyoruz. Yani, bir iç denetimci gelip otursa, mesela bunu, raporları komple gelse incelese, o görür zaten bunların hepsini. Ben de bir iç denetçi gibi bakarak okumaya çalışıyorum. Onlar olmayınca akşam Ali Bey bana gösterdi ama detayların hiçbirisi yok çünkü Akel’de, diğerlerinde öyle detaylar yok.

BAŞKAN - Buyurun.

BİLİRKİŞİ ALİ DEMİR - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri; bu verileri biz yaptığımız araştırmalarda kurumların veri tabanları vardır, on-line sorgulama yaparsınız veya real-time dediğimiz eş anlı veriler gelir; buradan alırız. Bunların detaylarını şirketlerin yevmiye kayıtlarından buluruz. Faturaydı, işte mahiyetiydi, bilgiler ama bunları araştırmak

TBRAM

Tuftanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş :           Tarih  : 3/12/2014 Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 54

Komisyonun süresi sınırlı olduğu için mümkün değildir fiiien. Çünkü araştırma konusu sadece Muammer Beyle ilgili değil, diğer bakanların ortağı olduğu ve çocuklarının ortağı olduğu şirketler var; bunları toplarsanız 8-10 on tane şirket demektir bu. 2 tanesinin zaten cirosu çok fazla, işlemleri çok fazla. Bunlar yaklaşık altı yedi ay gibi bir süre zarfında incelenebilecek bilgilerdir. Biz sadece şunu görürüz: Kimden ne kadar mal aldı, kime ne kadar mal sattı hangi yılda. Bunları görebiliriz ama detaylarım araştırmak dediğim yani böyle dört aylık sürede araştırılacak bir konu değil. Bir vergi incelemesini yaparsınız defter ve belgelerle ilgili sadece bir şirketle ilgili üç dört ay sürer. Çünkü -atıyorum- bin tane işlemi varsa mal alım satımı her birinin fiktif olup olmadığını “çapraz sorgu” dediğimiz veya “karşıt inceleme” dediğimiz bu yöntemle tespit edersiniz. Yani bin tane işlem için bin tane araştırma yapmak demektir bu.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Mahkeme bilirkişi atayacak.

BİLİRKİŞİ ALİ DEMİR - Tabii, mahkeme bilirkişi atayacak konuyla ilgili.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Şimdi, Sayın Başkan biz yine tekrarlayalım, bu tabii Yakup Saygılı cezaevinde, Kazım Aksoy, Habip Kunt, İbrahim Şener, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Hüseyin Korkmaz, Mehmet Fatih Yiğit. Şimdi bunun yanı sıra bu Hikmet diye... Bu biraz önce Özgür ve Hikmet Üner...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - İstanbul’da...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - İstanbul’da.

Şimdi bunun yanı sıra bir adam daha var, Avukat Fırat Yavuz diye birisi var; bununla ilgili olarak da şeyin içinde geçmiyor ama bazı konuşmaların içinde geçiyordu. Şu anda da İzmir’de olduğu ve Barış Güler’in de İzmir’de olduğu söyleniyor. Bu saatten sonra ne kadar hani adama soramayacağımız için bir taraftan kaçtı Jpu trenlerin bir kısmı. Bizim açımızdan hani bazı şeyler burada... Biz yine talepleri yerine ğetireüm, bu taleplerimiz var. Ayrıca, bu Nazmi Ardıç gibi... Bunlardan en kötü ihtimalle bir tanesi dinlemek, yani hadi diyelim ki bunlar komplocu, ya bunlar komplocuysa bir komplocuyu da dinleyelim yani bir tane. Bir tane de komplocuyu dinleyelim.

BAŞKAN - O açıdan düşünmüyoruz zaten. Komploculuk açısından değil bunu kabul etmememiz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) ~ Ha yani herkes hukuka aykırı delil toplama içinde olduğu için. Yani, adamı sıkıştıralım, bakalım gerçekten de buna uygun olmayan cevaplar verebiliyor mu bize?

MUSTAFA AKIŞ (Konya) - Başkan diyor ki Erdal Ağabey “Hukuka uygun bile yapsa onu dinleyemeyiz.”

BAŞKAN - Tabii, soruşturma mercilerin! dinlemek doğru değil yani, tutanak yazmıştır...

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Yani ben hani onu öyle düşünmediğim için. Sonuçta biz bunu aydınlatmaya gideceğiz bir vesileyle. Her yolu mübah olarak düşünüp... Yani şöyle bir durum var: Soruşturmada, gerekçe itibarıyla söylüyorum “Hukuka uygun toplanmamıştır.” diyor. Ya, toplamayan adamlardan bir tanesini sorgulayalım.

BİLAL UÇAR (Denizli) - Soruşturma Komisyonunun görevi içinde o değil Erdal Bey o da yani o yüzden yoksa yani dediğin gibi, işte Mesut Beyle bizim hep konuştuğumuz, savcıyı veya polisi dinleyelim diye de... Onlar işini bitirmiş, tamamlamış, göndermiş; biz onun üzerine bir çalışma yapıyoruz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Hayır şunu söylemek istiyorum, şimdi diyor ki mesela, Bakan burada dedi ki: Bunları hukuka uygun şöyle almamışlar, bunu böyle yapmamışlar, etmemişler... Orada dinliyoruz. O da diyor ki: Bunların hepsi aslında bunu tezgahlayan bunlar. Ya bu tezgâhçıysa bunlar, tezgâhçılardan bir tanesini dinleyelim yani o zaman.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, çok kısa bir şey söyleyebilir

miyim?

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)______ Giriş :           Tarih : 3/12/2014    Stenograf:______ Kayıt: SoruşturmaSayfa: 55

BAŞKAN - Evet, peki.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) -Tekrar bu Fatih Karaca’nın dinlenmesi konusuna gelmek istiyorum kısaca. Belki Erdal Bey’in dediği açıdan dinlenmesi olabilir ama İlknur Hamm’ın da söylemiş olduğu şeye bir atıfta bulunmak istiyorum tutanak için. Şimdi, Bakan, eski İçişleri Bakanı, burada zaten kendisinin telefon ettiğini ifade etti bu konuda. O telefon ettikten sonra zaten kendisine yöneltilen isnat da, aracılık edip telefon etmesi. Bunun karşılığında ne cevap verdi, nasıl yaptı, ne etti filan o bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Kendisi zaten kabul etti “Ben telefon ettim.” dedi. Onlar da bana böyle böyle dediler dedi. O zaten şey bakımından yeterli diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Bizim açımızdan yani bizim incelediğimiz kısmı orası.

RİZA TÜRMEN (İzmir) - Şimdi, telefon etmenin bir sonucu var. Yani, telefon etmenin sonucunda mı acaba bu habere sansür getirildi yoksa gerçekten o kadar da... Yani, telefon etmesin diye Bakan, basılmayacak olan bir haber miydi, bunu...

BAŞKAN - Mesut Bey...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Şimdi, Komisyonumuz kurulduğu günden beri bana göre diyorum, bana göre istenilen rantabl bir şekilde çalışmadı. Altını çiziyorum, bana göre, bize göre; size göre olmayabilir bu. Zamanımız çok az kaldı yani daha çok yol alması lazımdı, dosyaların daha iyi tetkik sonuçlarının ortaya çıkması lazımdı, mal varlıklarının önümüzde olması lazımdı, banka hesaplarının önümüzde olması lazımdı.

BAŞKAN - Dediğini anlıyorum da sen diyorsun ki, sanki hep biz toplantıdan toplantıya bir şey yapıyormuşuz gibi geliyor sana. Toplantı aralarında, dosyamıza bakarsan ne kadar çok yazı yazmışız ne kadar çok bilgi gelmiş. Gelen bilgileri eksik görüp yenisini yazmışız, ondan da tatmin olmamışız yenisini yazmışız. Bir taraftan bu devam ediyor süratü bir şekilde. O bilgiler elimize sıhhatli şekilde gelmeyince de bizim burada o konuda bir şey yapma imkânımız olmuyor. Toplandık, hadi iki gün sonra bir daha toplanalım. Ne yapacağız bilgi elimizde olmadıktan sonra? İşte, Erdal Bey dün gördü, baktık baktık, bir sürü şey, sonuç alamadık. Bir tane tereddütlü bir şey oldu onun da cevabı bu sabah geldi “Yanlış göndermişiz, yanlışmış bilgi.” diyorlar.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Başkanım sonuç itibarıyla önümüze bir şey gelmedi ama. Yedi ay oldu bu komisyonu kurulalı. 5 Mayısta kuruldu bu Komisyon.

BAŞKAN - Ben şunu söylüyorum: Yani, özellikle mal varlığı araştırmalarıyla ilgili sağdan soldan bir sürü şey geliyor ama bunları karşılaştırarak yani bir tespit, sonuç itibarıyla bir tespite varmamız zaman alıyor.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Yani, bu Komisyonda sonunda sağlıklı bir rapor -dilim varmıyor söylemeye de- çıkacağını...

BAŞKAN - Sen bundan endişe etme, yani mal varlığıyla ilgili şeyleri...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Mal varlığı, bankalar, diğer dinlenmesi gerekenler, mesela...

BAŞKAN - İstediklerimiz, bilgiler hepsi gelir ve biz de onu net olarak tespit edebiliriz. Ondan sonra da bakarız ona göre artık eksik midir, fazla mıdır, yanlışlık mı vardır...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Ve yine başından beri bu savcılar gelsin, onları dinleyelim dedik, emniyet güçleri gelsin onları dinleyelim, bu görevden alındıktan sonra neler oldu; dinleyelim bunu, bunda ne var ki Başkanım ya, gelsin buyursun...

BAŞKAN - Ona baştan bir karar verdik, hem oyladık geçtik. Yani dinlenmesine karar vermedik onun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Yani bir karar verdiniz, salt çoğunlukla evet karar verdiniz sayısal çoğunlukla ama bir de yani dinlenilmesi gereken bu insanların mutlaka buraya gelmesi lazım diye düşünüyoruz.

ıfBtViM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanak

Komisyon : (9/8)                   Giriş:            Tarih :  3/12/2014 Stenograf:                    Kayıt SoruşturmaSayfa: 55

BAŞKAN - Evet, peki.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) -Tekrar bu Fatih Karaca’nın dinlenmesi konusuna gelmek istiyorum kısaca. Belki Erdal Bey’in dediği açıdan dinlenmesi olabilir ama İlknur Hanım’m da söyiemiş olduğu şeye bir atıfta bulunmak istiyorum tutanak için. Şimdi, Bakan, eski İçişleri Bakanı, burada zaten kendisinin telefon ettiğini ifade etti bu konuda. O telefon ettikten sonra zaten kendisine yöneltilen isnat da, aracılık edip telefon etmesi. Bunun karşılığında ne cevap verdi, nasıl yaptı, ne etti filan o bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Kendisi zaten kabul etti “Ben telefon ettim.” dedi. Onlar da bana böyle böyie dediler dedi. O zaten şey bakımından yeterli diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Bizim açımızdan yani bizim incelediğimiz kısmı orası.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Şimdi, telefon etmenin bir sonucu var. Yani, telefon etmenin sonucunda mı acaba bu habere sansür getirildi yoksa gerçekten o kadar da... Yani, telefon etmesin diye Bakan, basılmayacak olan bir haber miydi, bunu...

BAŞKAN - Mesut Bey...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Şimdi, Komisyonumuz kurulduğu günden beri bana göre diyorum, bana göre istenilen rantabl bir şekilde çalışmadı. Altını çiziyorum, bana göre, bize göre; size göre olmayabilir bu. Zamanımız çok az kaldı yani daha çok yo! alması lazımdı, dosyaların daha iyi tetkik sonuçlarının ortaya çıkması lazımdı, mal varlıklarının önümüzde olması lazımdı, banka hesaplarının önümüzde olması lazımdı.

BAŞKAN - Dediğini anlıyorum da sen diyorsun ki, sanki hep biz toplantıdan toplantıya bir şey yapıyormuşuz gibi geliyor sana. Toplantı aralarında, dosyamıza bakarsan ne kadar çok yazı yazmışız ne kadar çok bilgi gelmiş. Gelen bilgileri eksik görüp yenisini yazmışız, onda'ft da tatmin olmamışız yenisini yazmışız. Bir taraftan bu devam ediyor süratli bir şekilde. O bilgiler elimize sıhhatli şekilde gelmeyince de bizim burada o konuda bir şey yapma imkânımız olmuyor. Toplandık, hadi iki gün sonra bir daha toplanalım. Ne yapacağız bilgi elimizde olmadıktan sonra? İşte, Erdal Bey dün gördü, baktık baktık, bir sürü şey, sonuç alamadık. Bir tane tereddütlü bir şey oldu onun da cevabı bu sabah geldi “Yanlış göndermişiz, yanlışmış bilgi.” diyorlar.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Başkanım sonuç itibarıyla önümüze bir şey gelmedi ama. Yedi ay oldu bu komisyonu kurulalı. 5 Mayısta kuruldu bu Komisyon.

BAŞKAN - Ben şunu söylüyorum: Yani, özellikle mal varlığı araştırmalarıyla ilgili sağdan soldan bir sürü şey geliyor ama bunları karşılaştırarak yani bir tespit, sonuç itibarıyla bir tespite varmamız zaman alıyor.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Yani, bu Komisyonda sonunda sağlıklı bir rapor -dilim varmıyor söylemeye de- çıkacağını...

BAŞKAN - Sen bundan endişe etme, yani mal varlığıyla ilgili şeyleri...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Mal varlığı, bankalar, diğer dinlenmesi gerekenler, mesela...

BAŞKAN - İstediklerimiz, bilgiler hepsi gelir ve biz de onu net olarak tespit edebiliriz. Ondan sonra da bakarız ona göre artık eksik midir, fazla mıdır, yanlışlık mı vardır...

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Ve yine başından beri bu savcılar gelsin, onları dinleyelim dedik, emniyetgüçleri gelsin onları dinleyelim, bu görevden alındıktan sonra neler oldu; dinleyelim bunu, bunda ne var ki Başkanım ya, gelsin buyursun...

BAŞKAN - Ona baştan bir karar verdik, hem oyladık geçtik. Yani dinlenmesine karar vermedik onun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Yani bir karar verdiniz, salt çoğunlukla evet karar verdiniz sayısal çoğunlukla ama bir de yani dinlenilmesi gereken bu insanların mutlaka buraya gelmesi lazım diye düşünüyoruz.

TBMM

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı

Komisyon : 9/8_____ Giriş: 14.40 Tarih : 04/12/2014_________ Stenograf: Akay Kayıt: Soruşturma Sayfa; 57

Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Savcılık makamının iddianameyi düzenleyip mahkeme sunmasıdır aslında Soruşturma Komisyonun görevi ve iddianamenin düzenlenmesi için geçerli olan nedenler şüphe üzerine oluşan belli bir kanaattir ama netice değildir, kesinlik değildir. Mahkeme kesinliği arar ama biz Soruşturma Komisyonunda kesinliği aramıyoruz. Elbette ki somut bulgulara bakacağız, belgelere bakacağız ama bunun bizim açımızdan “Ya, böyle bir suçun işlendiği noktasında kanaat hasıl olmuştur.” dediğimiz noktada artık biz kararımızı vermişiz demektir, üzerimizdeki yükümlülük bitmiş demektir. Bizim görevimiz "Bu hadise kesin olmuş mudur, olmamış mıdır?"ı sonuna kadar götürmek değildir, o mahkemenin de görevidir aynı zamanda. Delilleri toplayacağız ama şüphe varsa bu konuda gerçekten işlendiği noktasında akıllarda bir kuşku kalıyorsa o zaman görevimiz bellidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Son olarak ben şunu söyleyeyim: Cumhuriyet Savcısı hangi şartlarda dava açabiliyorsa bizim yapacağımız da odur.

Evet, toplantıyı kapatıyorum.

Teşekkür ediyorum.

Kapanma Saati: 16.35