İşte 'yasa dışı dinleme'den tutuklanan 6 polisin mahkemede verdiği ifadeler

İşte 'yasa dışı dinleme'den tutuklanan  6 polisin mahkemede verdiği ifadeler

Arzu Yıldız-Ankara

Adana’da “yasa dışı dinleme" suçlamasıyla gözaltına alınan polislerden tutuklanan  altısının mahkemedeki ifadeleri ortaya çıktı.  Altı polisin, tutuklanmadan önce Adana Nöbetçi 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde verdikleri ifadeler, "dinlenen kişilerin hâkim ve savcı olduklarını bilmedikleri" savunmasında odaklandı.

T24, yasadışı dinleme suçlamasıyla gözaltına alınan sekiz polisten tutuklanan altısının mahkemede verdikleri ifadeye ulaştı. Hâkim İbrahim Sağır tarafından sorgulanan ikisi polis müdürü seviyesinde altı polisin savunmasında, 2 bin dinleme hattı bulunduğu, evrak yoğunluğundan bütün isimleri takip etme imkânı bulunmadığı gibi noktalar da öne çıktı.

Dinleme işlemlerinin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı bilgisinde yapıldığı görüşünün de yansıdığı mahkeme ifadeleri şöyle:

 

'2 bin dinleme hattı vardı, ayrıntılı inceleme imkânı yoktu'

 

Ertuğrul Yetkin: Benin görev yaptığım dönemde yoğun bir evrak akışı vardı. Günde 350-400 evrak geliyordu. Bu aşamada 5397 sayılı yasaya göre dinleme taleplerini ayrıntılı olarak inceleme imkânımız olmadı. Bu talepler İstihbarata Karşı Koyma Amirliği'nce yapılıyordu. Ben vekâlet ettiğim dönemde imzalamış olabilirim. Dediğim gibi, yoğunluktan kaynaklı bir durum nedeniyle incelenmemiş olabilir, ayrıca bunların Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından uygun görüşü alındığı için şüphem olmadı. Biz önümüze gelen evraklar üzerinden işlem yapmak zorunda kalıyoruz. Evrak sirlkülasyonu fazla olduğundan tüm suçlarla ilgili 2 bin tane dinleme hattımız vardır. Yani bunlar aktif hattır ve tek tek kontrol etmek mümkün değildir. Dinleme aşamasında suça konu dinlenen kişilerin hâkim ya da savcı olduklarına dair herhangi bir bilgi alt kademeden bana gelmedi. Teknik dinlemeler ve İstihbarata Karşı Koyma'ya o dönem Trabzon’a tayini çıkan Aytaç Akyol bu işlemlere bakıyordu. Benim söz konusu olaydan haberim yoktur. Olayı gazeteden öğrendim.

 

'Talepleri silsile halinde taşıyorduk'

 

Fevzi Mert: Bize ilgili şube müdürlerinden önleme dinlemesiyle ilgili talepler gelirdi. Biz de bu talepleri silsile halinde yukarıya taşırdık. Gerekli "olur"a göre de hâkime gönderirdik. Benim dinlenen kişilerin kimlikleriyle ilgili herhangi bir bilgim yoktur. Bu alınan ses kayıtlarıyla ilgili aidiyet numarası ve izni gerekmektedir. Benim bu numaram ve iznim yoktur. Bu sebepten konuşulanlara ulaşmam söz konusu olmadı. Bilgim olmadığı için tutuksuz yargılanmak istiyorum.

 

'Yazıcıyım, verilen görevleri yapıyordum'

 

Abdullah Karaca: Olay tarihinde şubede yazıcı polis memuru olarak çalışıyordum. Bana büro amiri tarafından verilen görevleri yapıyordum. Büro amiri "şu numaralarla şu kişilerle ilgili dinleme yazısı yaz" diyordu, ben de yazıyordum. Bizim konular, olaylarla ilgili herhangi bir çalışmamız olmuyordu. Benim herhangi bir suçum yoktur.

 

'Dinlerken hâkim-savcı oldukları kanısına varmadım'

 

Ahmet Şenal: 2009 yılında polis memuru olduktan sonra Adana’da hassas şubelerde görev yaptım. 25 Eylül 2009’dan itibaren göreve başladım. Görevim de bu şubede telefon numaralarını dinleme işiydi. Ben dinlenen kişilerin hâkim ve savcı olduklarını bilmiyordum. Dinlerken de böyle bir kanıya varmadım. Ben konuşmanın her saniyesini de zaten bildirdim. Selamlaşma faslını geçerdim. Suç unsuruna rastlarsam onu not alıp, gerekli yerlere bildirdim. Benim yerimde başka biri de olsa aynı görevi yapacaktı. Suçsuzum.

 

'Anlamam mümkün değildi'

 

Hasan Serçe: O tarihteki görevim, dinlenen kişileri kulaklık takarak dinlemekti. Çok fazla kişi olduğu için dinlenen kişilerin hâkim ve savcı olduğunu bilmiyordum. Dinleme esnasında suç unsuruna rastlarsak gerekli işlemleri yapıyoruz, o sebepten kişilerin hâkim ve savcı olduğunu tamamen dinleme yapmadığımız için anlamam mümkün değildir.

Yardımcılarıma itimadımdan dolayı dinlemeleri sevk etmiş olabilirim…

 

'Yardımcılarıma itimadımdan dolayı sevk etmiş olabilirim'

 

İsmail Bilgin: 5397 sayılı yasa gereğince onay veriyordum, ancak ben telefon numaralarının kime ait olduğunu bilmiyordum. Sadece evrak üzerinden görüyordum. Sadece konu bazında çalışıyorduk. Ben büro amirlerime ve yardımcılarıma itimadımdan dolayı bu tür dinlemeleri sevk etmiş olabilirim. Biz karar almadan önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na bu numaralarla ilgili dinleme yapılıp yapılmayacağı sorulur. Daha önce yetkili büromuz gerekli çalışmayı yapar, evrakları hazırlar ve yetkili hâkime imzamla birlikte arz edilirdi. Bana dinlenen kişilerin hâkim ve savcı olduklarına dair alt bir bilgi notu gelmedi. Biz 5397 sayılı yasa gereğince alınmış olan dinlemelerde ilgili gerçek kişileri isimler olarak biliyoruz, bu şekilde dinleme gerçekleşmiştir. Hâkim ya da savcı olduklarını bilmiyordum. Bana herhangi bir dinleme esnasında suç unsuruna rastlandığında alt birimlerden geliyordu. Daha sonra bu bilgiyi değerlendirerek şubelere yönlendiriyoruz. Benim dinlemelerle ilgili daha önce söylediğim gibi gerçek şahıslarla ilgili bilgim yoktur. Telefonların kime ait olduğunu bilmem, gelen evraka göre işlem yaparım. Suçsuzum.”

 

Tutuklama gerekçesi

 

Şüpheli polislerin savunmaları dinlendikten sonra tutuklama gerekçesi mahkeme tutanaklarında şöyle açıklandı:

“Tüm şüphelilerin sevk maddelerinde olduğu gibi suç uydurma, iftira, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarını işlediklerine dair dosyada somut delillerin mevcut olması, şüphelilerin serbest kaldıklarında delilleri karatma şüphelerinin olması, dosyanın tam anlamıyla teşekkül etmemiş ve delillerin toplanmış olmaması, haklarında uygulanacak olan adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı düşünülerek, CMK 100. maddesi gereğince tutuklanmalarına karar verilmiştir.”