İstifalar, yalnızlık, öfke ve beklenmeyen bir dostluğun 'geri dönüşü': Trump'ın 2018'deki son günleri

İstifalar, yalnızlık, öfke ve beklenmeyen bir dostluğun 'geri dönüşü': Trump'ın 2018'deki son günleri

ABD Başkanı Donald Trump’ın üzerindeki baskı her geçen gün biraz daha artıyor. Trump’ın eski avukatı Michael Cohen ile Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in suçlu bulunması ve Robert Mueller’in 2016 seçim sürecine Rusya’nın yaptığı müdahale davasının peşini bırakmaması ABD Başkanı’nın başını çok ağrıtıyor. Trump geçtiğimiz hafta NBC’de yayınlanan bir skeçe sert bir tepki vermişti, belki Trump’ı bu skeçteki her şeyden çok “Sen başkan olmasaydın sana yakın olan herkes hapis yatmayacaktı” mesajının gerçekliği rahatsız etmiştir.

Geçtiğimiz hafta Trump'a yakın bir kaynak CNN’in Beyaz Saray muhabiri Jim Acosta’ya “Trump'ın itham edilip görevden alınmaktan endişe duyduğunu ve bunu 'ciddi bir olasılık' olarak gördüğünü” söylemişti. Başkanın giderek saldırganlaşan tutumu da bunu doğruluyor gibi. Trump geçtiğimiz ay Temsilciler Meclisi’ni Demokrat Parti’ye kaybetti. Bu Trump’ın Başkan olarak girdiği ilk seçimlerde aldığı ilk büyük darbe oldu. Trump Senato’nun Cumhuriyetçiler’de kalmasını bir başarı olarak lanse etmeye çalışsa da Parti içi kulisler bunun bir başarısızlık olarak görüldüğünü açıkça gözler önüne serdi.

Birçok gazete Suudi hükümetinin Kaşıkçı cinayeti ile birlikte Trump’ın “eline düştüğünü” yazmıştı

Trump’ın Kaşıkçı cinayetindeki tutumu da hem ülkesinde hem de müttefik ülkelerde ciddi tepkiler gördü. Sayısız kaynağa göre CIA tarafından Trump’a sunulan raporda Kaşıkçı cinayetinin emrinin Veliaht Prens Bin Selman’ın verdiği yazıyordu. ABD Senatosunun da cinayetten Veliaht Prensi sorumlu tutması, Trump’ın “Bin Selman’ı cinayete bağlayan kesin bir yanıt yok” açıklamasıyla çelişti. Dünya basınında defalarca “Trump’ın ülkesinin ekonomik çıkarlarını adaletin üzerine koyduğuna” dair yazılar çıktı. Başta ABD’nin en çok satan iki gazetesi New York Times ve The Washington Post olmak üzere birçok gazete Suudi hükümetinin Kaşıkçı cinayeti ile birlikte Trump’ın “eline düştüğünü” ve Trump’ın bunu petrol piyasalarını manipüle etmek için kullandığını belirtmişti.

“Donald Trump hakkında bildiğim her şeyi anlatmaya hazırım”

Donald’ın eski avukatı Michael Cohen, yaz aylarında 2016 seçimleri ile ilgili dava kapsamında yargılanırken, “Donald Trump hakkında bildiğim her şeyi anlatmaya hazırım” demişti. Cohen gerçekten de bildiği birçok şeyi avukatı aracılığıyla itiraf etti; Trump'ın, seçim kampanyasını yürüten kişilerle Rus delegasyonu arasında New York'taki Trump Tower'da Haziran 2016'da yapılan görüşmeden haberdar olduğu, Demokrat başkan adayı Hillary Clinton'ın kampanyasına yönelik bilgisayar korsanlığıyla ilgili olarak da bilgi sahibi olduğunu ve Trump'la cinsel ilişkiye giren iki kadına sus payı olarak para ödediği itirafları arasındaydı. Cohen geçtiğimiz hafta Trump’ın sus parası verildiğini bildiğini, ayrıca bunun bir suç olduğunun da farkında olduğunu belirtti. Bu itirafların ardından Trump uzun yıllar avukatlığını yapan Cohen hakkında “İyi bir avukat arayan varsa, Michael Cohen ile çalışmamasını şiddetle tavsiye ederim" şeklinde bir paylaşım yapmış,  Cohen’e mafya ağzıyla ispiyoncu (rat) demiş ve “Ben Cohen’e asla yasaları ihlal et demedim” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Eski Ulusal Güvenlik Bakanı Michael Flynn’in de itirafçı olması Beyaz Saray’ı iyice sıkıştırdı. Flynn 2017’de Mueller ile işbirliği yapma kararı almış ve FBI’a Rusya konusunda yalan söylediğini itiraf etmişti. Trump hükümetinin ilk günden beri en çok sıkıştırıldığı konu Rusya oldu.  Trump’a yakın iki isimden gelen itiraflar Trump’ı saraydan çıkarmak isteyenlerin elini çok güçlendirdi.

Yargıç'tan Michael Flynn'e: Muhtemelen ülkenizi sattınız

Rusya soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Savcı Robert S. Mueller, Trump’ın seçim kampanyasını yürüten ekip ile Rusya arasında gizli anlaşma iddialarını ve Türk hükümetine sunduğu hizmetler hakkında soruşturmaya kayda değer katkıda bulunduğuna dair belgeyi Flynn’i yargılayan mahkemeye sundu. Flynn’in geçtiğimiz gün çıktığı duruşmanın yargıcı, eski generale çok sert tepkiler gösterdi. Yargıç, Flynn’e yabancı ülkelerle işbirliği yaptığı için “muhtemelen ülkenizi sattınız” ve FBI’a yalan söylediği için “tiksintimi saklayamıyorum" dedi. Mueller, işbirliğinde bulunduğu için Flynn’in hapis cezası almaması yönünde görüş belirtmişti, yargıç ise “tahminen hapis cezası alacaksınız” dedi.

Flynn’in bir bağlantısı ise Türk medyasına bütün davadan daha çok yansıdı. Pazartesi günü başlayan yeni bir davada Flynn'in sahibi olduğu danışmanlık şirketinin İran asıllı eski iş ortağı Bijan Rafiekian ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına faaliyet gösterdiği öne sürülen Türkiye-ABD İş Konseyi'nin eski başkanı Kamil Ekim Alptekin hakkında yasa dışı lobicilik faaliyetleri suçlamaları yöneltildi. Sputnik’te yer alan habere göre iddianamede “Flynn Intel Group kullanılarak Fethullah Gülen Amerikan kamuoyu ve ABD'li siyasilerin gözünde gayrimeşru hale getirilmeye çalışıldı ki, böylece ABD Adalet Bakanlığı'nın direndiği sınırdışı ve iade hedefine ulaşılsın”  ve "Komplocular, bu çalışmayı Türkiye hükümetinin yönettiğini saklamaya çalıştı" ifadeleri yer aldı.

Trump’ın yargılanan ‘yol arkadaşları’ bu isimlerle de sınırlı değil. Trump’ın başkanlık kampanyasını yöneten Paul Manafort ve danışmanları Rick Gates ile George Papadopoulos da yargılanan isimler arasında.

"Ben azledilirsem...."

FiveThirtyEight’in verilerine göre ABD halkının sadece yüzde 42.5’i Trump’ı görevinde başarılı buluyor. Trump’ın başkanlığını onaylayanların sayısı en son Şubat 2’de alınan verilerde onaylamayanlardan fazla olmuştu. Sonbaharın başından beri Trump’ın “ben görevden alınırsam” ile başlayan daha çok cümle kurduğu dikkat çekiyor. Trump’ın “ Ben azledilirsem piyasa çöker” dediği tehditvari açıklamaları dünya basınında yankı uyandırmıştı.

Hamide Yiğit: ABD ve Türk liderliği arasında tam olarak aydınlatılamayan bir anlaşma söz konusu

Geçtiğimiz günlerde Trump’ın ani kararlarına bir yenisi daha eklendi; Trump, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon yapılacağını açıklanmasından günler sonra ABD askerlerinin Suriye’den çekileceğini açıkladı. T24’e süreci değerlendiren araştırmacı yazar Hamide Yiğit “ABD ve Türk liderliği arasında tam olarak aydınlatılamayan bir anlaşma söz konusu” olduğunu söylemişti. ABD’nin bu kararının arkasında Türkiye ile yapılan bir anlaşma mı yoksa başka şey mi var henüz bilmiyoruz, ancak kesin olan birşey var; Trump halk arasında biraz daha sempati kazanabilecek olsa da Pentagon’da birkaç tane daha düşman edildi. ABD basını defalarca Trump’ın kararına Pentagon’un karşı çıktığını belirtti, ancak tabii ki başkanın sözü ağır bastı. Askerler arasında “ABD’ye destek olan kürtlere ihanet edildiğinin” konuşulduğu da belirtildi. Bu söylentilerin ardından Savunma Bakanı James Mattis’in istifası geldi. New York Times Mattis’in istikrarı ve tecrübesiyle ‘ne yapacağı belli olmayan’ Trump’ı dengede tutan biri olarak görüldüğünü belirtti, ancak Şubat 2019’dan itibaren bu dengeyi sağlayan kişi Trump’ın yanında olmayacak. Mattis “Başkanın kendi görüşleriyle daha çok uyuşan bir savunma bakanını hak ettiğini" belirterek istifa etti. Birçok uzman önümüzdeki günlerde Suriye kararıyla alakalı daha çok istifa gelmesinin şaşırtıcı olmayacağını belirtti. Tabii Trump için istifalar yeni bir şey değil; John Kelly’den Rex Tillerson’a Trump hükümetinin onlarca üyesi istifa etti veya görevden alındı. Karşısına her gün hem kendi ülkesinden hem de mütteffiklerinden insanlar karşısına alan Trump, önü arkası kesilmeyen istifalar ve davalarla giderek daha da yalnızlaşıyor.

Hükümetin yılbaşından sonraya kadar kapalı kalabileceği konuşuluyor

ABD gündemini şu günlerde meşgul eden başka bir olay ise hükümetin kapanması. Hükümetin kapanması ülkede federal hizmetlerin durdurulması anlamına geliyor. Bu süreçte acil ve zaruri nitelikte olmayan kamu çalışanları zorunlu ücretsiz izne çıkarılıyor ve birçok devlet programı askıya alınıyor. Trump’ın en büyük vaatlerinden biri Meksika sınırına yapılacak duvardı. Trump ilk başta bunu Meksika’ya ödeteceğini söylemiş, Meksika başkanından olumsuz yanıt alınca da devlet hazinesinden bütçe istemişti. Bu duvara harcanacak büyük para hakkında Trump’ın inat etmesi, ardından Demokrat Nancy Pelosi ile Oval Ofis’te kavga etmesi ve en sonunda Senato’nun fon sağlama konusunda anlaşamamasıyla hükümet kapandı. Şimdi Beyaz Saray’da hükümetin yılbaşından sonraya kadar kapalı kalabileceği konuşuluyor.

“Erdoğan Suriye’de IŞİD’den geri kalanları yok edeceğini bana bildirdi” 

Yıl sonuna doğru gelen bir başka sürpriz ise Rahip Brunson davasında arası açılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Trump’ın tekrar yakınlaşması oldu. Görünüşe -ve Trump’ın tweetlerine- göre ikili son günlerde birkaç tane telefon konuşması yaptı. Trump tweetlerinden birinde Erdoğan’la “uzun ve verimli” bir telefon konuşması yaptıklarını belirtmişti. ABD Başkanı bir başka tweette “Erdoğan Suriye’de IŞİD’den geri kalanları yok edeceğini bana bildirdi” dedi. ABD, Türkiye’yi memnun eden Suriye kararında önce de hava savunma sistemi “Patriot”ların Türkiye’ye satılmasının önünde bir engel kalmadığına dair de bir açıklama yapmıştı. Önümüzdeki yıl daha ‘samimi’ bir Türkiye- ABD ilişkisi görmek pek de sürpriz olmaz gibi gözüküyor.

Daha önce de bir çok kez söylendiği gibi: Trump’ı çok zor günler bekliyor. Sürekli yeni bir ‘yol arkadaşının’ tutuklanması, Ocak itibariyle Cumhuriyetçilerin üstünlüğünü kaybedeceği bir kongre, tüm dünyanın takibi bırakmadığı Kaşıkçı cinayeti, yapılan kayıt dışı görüşmeler, harcanan kayıt dışı paralar, yapılan ‘demokrasiye yakışmayan’ açıklamalar ve onu dışlamaya başlayan ‘batı liderleri’ Trump’ın ofiste 2020’ye kadar tutunup, tutunamayacağını belirleyecek.