Istranca Dağları’nın eteklerinden başlayıp Türkiye ve Bulgaristan’a yayılan Istranca Ormanları'nda yıllar önce açılan taşocakları bugün hâlâ kapasite artışı alarak dağların kalbinde çalışmalarını sürdürüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, birkaç gün önce Koruköy’de bir taşocağının daha kapasite artışı talebini onayladı. Duruma tepki gösteren bölge sakinleri, “Doğaya zulüm ediliyor. Doğaya yapılan zulmün hesabı da bedeli de ağır oluyor,” diyor.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre Istranca Ormanları, Türkiye’nin Trakya bölümündeki Istranca Dağları’nın eteklerinden başlayıp ve Bulgaristan’a yayılıyor. Istranca Ormanları su kaynakları yönünden zengin ve bünyesinde çok sayıda canlıyı barındırıyor. Ancak Istrancalar nükleerden termik santrala kadar birçok tehditle karşı karşıya. Yaklaşık 20 yıldır da taşocaklarıyla başı dertte. Orman genelinde 26 taşocağı çalışıyor. Taşocakları en çok Koruköy ve Kapaklı bölgesinde yoğunlaşıyor.
Koruköy’deki bir taşocağının kapasite artışına bakanlık bölge sakinlerinin itirazlarına rağmen 10 Aralık Pazartesi günü “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verdi. Bölgede her yerden sesi duyulan ve tahribatı görünen taşocaklarının ruhsatları ise 20 yıl öncesine kadar dayanıyor. Taşocakları genelde ya kapasite artışı istiyor ve alanlarını büyütüyor ya da ruhsatlarını yeniliyor.
Bölge sakinleri ormanı korumak için yıllardır mücadele ediyor. Göksal Çidem son yıllarda açılmak istenen taşocaklarına itiraz ettikleri ve yargı sürecine başvurarak önüne geçtiklerini söylüyor. Yeni taşocağı başvurularıyla ilgili hukuki süreçlerin de devam ettiğini vurgulayan Çidem, eski taşocaklarına başka bir çözüm bulunması gerektiğini belirtiyor. Çidem, taşocaklarının tahribatı devam ederse köylerin son kalan doğal yaşam alanları ile birlikte hayvancılık ve su kaynaklarının yok olacağını ifade ediyor.
11 Aralık Uluslararası Dünya Dağlar Günü olduğunu anımsatan Çidem şöyle konuştu:
“Dağlar sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır. Ergene’nin Istrancalar’dan doğduğu gibi dünyadaki bütün nehirler de dağlardan doğar. Günümüzde dağlarımızın hali içler acısı. Doğaya zulüm ediliyor. Doğaya yapılan zulmün hesabı da bedeli de ağır oluyor. Can ve mal ile ödeniyor. Her şeyi yasalara, kanunlara yönetmeliklere göre yapsanız da, ÇED olumlu deseniz de, doğa bu planlardan anlamaz. ‘Su akar yolunu bulur’ der.”