Siyatte kariyer yapmak, mali açıdan çok kârlı olabilir. Ama İsveç'te durum hiç de böyle değil. İskandinav ülkesinde, siyasete yaklaşım halkın temsilcilerinin işlerini yaparkenki kanaatkârlıklarıyla şekilleniyor.
İsveçli milletvekilleri, cömert ödemeler ve daha başka birçok avantaj yerine, vergi mükelleflerinin parasını nasıl harcayacakları konusunda sıkı sınırlamalarla karşı karşıya.
Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Per-Arne Hakansson, "Biz sade vatandaşlarız" diyor ve ekliyor:
"İşimiz vatandaşları ve yaşadıkları gerçeklikleri temsil etmek olduğundan, milletvekillerine özel ayrıcalıklar vermenin anlamı yok.
"Ayrıcalığımızın işimizi yapmak ve ülkenin gideceği yöne nüfuz etme fırsatına sahip olmak olduğunu söyleyebiliriz."
İsveç'te milletvekilleri toplu taşıma araçlarını bedava kullanabiliyor. Ancak makam araçları ve şoförleri yok.
Örneğin İsveç Parlamentosu'nun, sadece 3 adet Volvo S80 model aracı var. Bu araçlar da sadece Parlamento Başkanı ve 3 yardımcısı tarafından resmi etkinliklerde kullanılabiliyor.
Parlamento yetkilisi Rene Poedtke, "Taksi durağı işletmiyoruz. Araçlarımız insanları evlerine ya da işlerine götürmek için değil" diyor.
Aslında, İsveç'te makam aracı olan tek siyasetçi başbakan.
İsveç'te milletvekilleri ayda 6900 ABD Doları (40 bin 500 TL) maaş alıyor. Amerikalı bir kongre üyesinin maaşı ise 14 bin dolar civarında. İsveç'te ortalama maaş 2800 ABD Doları.
Ülkede başkent Stockholm dışından gelen milletvekilleri "traktament" adı verilen bir günlük harcırah alabiliyor. Bu harcırah ise günde 12 dolar. Bu parayla, Stockholm'de bir öğün sade bir yemekten fazlasını alamıyorsunuz.
1957'ye dek İsveçli milletvekillerine maaş bile ödenmiyordu. Bunun yerine, parti üyeleri milletvekillerine mali destek veriyordu.
Parlamento zabıtları, maaş ödemesinin herhangi bir vatandaşın siyasete girmesinin engellenmediğinden emin olmak için başlatıldığını gösteriyor. Ancak İsveçliler, maaşların öyle çok da çekici olmasını istemiyor.
Dünyadaki birçok parlamenter gibi, İsveçli milletvekilleri ucuz barınma imkanlarından faydalanıyor.
Ancak sadece Stockholm dışından gelenler.
Verilen konutlarsa hiç öyle lüks değil. Örneğin Per-Arne Hakansson 46 metrekarelik bir dairede yaşıyor.
Devletin elindeki bazı lojmanlar da 16 metrekarelik stüdyo daireler. Ayrıca, dairelerde çamaşır ve bulaşık makinesi gibi beyaz eşya yok. Hepsinde tek kişilik yataklar var.
Vergi mükelleflerinin parası sadece milletvekillerinin barınması için harcanıyor. Milletvekillerinin aile üyeleri, dairede tek bir gece bile kalsalar, bunun için para ödemek zorundalar. Bir milletvekili eşiyle yaşamak istiyorsa, eş kiranın yarısını devlete ödüyor.
Parlamento yetkilisi Anna Aspergen "Dairelerde yaşayanlar arasında, milletvekili dışındaki kimse için para vermeyiz" diyor.
Milletvekilleri başka bir yerde yaşamayı ve barınma yardımını burayı kiralamakta kullanmayı seçebilir. Ancak barınma yardımının miktarı, aylık 820 ABD dolarını aşamıyor ve Stockholm'ün merkezi yerlerindeki kiralar düşünüldüğünde, bu az bir miktar.
1990'lı yıllara kadar koşullar daha da sıkıydı. Barınma yardımı yoktu ve milletvekilleri, ortalama 15 metrekarelik bürolarında kalıyorlardı.
İsveçli milletvekillerinin sekreter ya da danışman istihdam etmesi de yasak. Bunun yerine, parlamentoda temsil edilen tüm partilere, bütün milletvekilleri için çalışan bir personel havuzunun masraflarını karşılamak için para veriliyor.
Kemer sıkma önlemleri, yerel siyaset düzeyinde daha da sıkı.
Siyasi temsil, asıl kariyere paralel bir faaliyet olarak görülüyor. Yerel meclis üyelerinin yüzde 94 kadarı herhangi bir ücret almıyor. Bunun istisnaları yürütme komitelerinde tam ya da yarı zamanlı çalışan siyasetçiler.
Stockholm Belediye Meclisi Üyesi Christina Elffors-Sjödin, bu felsefeyi şöyle açıklıyor;
"Boş zamanlarımızda da gayet iyi yapılabilecek, gönüllü bir iş."