T24 - Sebahat Ucal ile Gamze Kuku iki ‘Kardelen’. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile Turkcell’in 10 yıldır birlikte yürüttüğü Kardelenler Projesi’nin yarattığı iki mucize kız şimdi İsveç’in Nobelli üniversitelerinde okuyor.
Hürriyet gazetesinin haberine göre; Sebahat, Umea Üniversitesi Kimya Bölümü’nde. Gamze ise Uppsala Üniversitesi’nde genetik üzerine master yapıyor. İsveç’e gittik, Kardelenler’le buluştuk. Kızların neşesine diyecek yok, hayalleri sınırsız... Yoksul ve zor hayatlarıyla, ÇYDD ve Turkcell’in desteğiyle baş etmişler. Bilim kadını olacaklar. Kardelenler bu kez İsveç karlarında açıyordu...
Okuma isteği kalpten olunca dalgalar savuramaz sizi
SEBAHAT UCAL
Sebahat Ucal (22) Elazığ Karakoçanlı. Dört kardeşin ikincisi. Babası Ziyaeddin Ucal çiftçiydi, annesi Saime Ucal ise ev kadını. Terör nedeniyle İstanbul Pendik’e taşınmak zorunda kaldılar. Baba, inşaatlarda çalışmaya başladı. Düzenli bir işi olmadı hiçbir zaman. Ama Sebahat’in dersleri çok iyiydi, okuması lazımdı. Ortaokuldan sonra Maltepe Ertuğrul Gazi Süper Lisesi’ne gitti. “Okuma isteği kalpten olunca, kararlıysanız eğer, dalgalar savuramaz sizi. O yolda ilerlersiniz” diyor.
Annesi evlere temizliğe gitmeye başladı. Not ortalaması iyiydi Sebahat’in, hazırlık sınıfında başarılı oldu. 2003’te lise birinci sınıfa geçtiğinde sık sık bayılmaya başladı. Kendisi ve ailesi için zor dönem başladı. Okula gitmeyi çok istiyordu. Doktor doktor dolaşıyor, çare bulamıyorlardı. Hastalandığında okula gidemiyordu. Evde boş durmadı, kendi kendine çalışıp dersleri kitaplardan öğrenmeye başladı. O günlerde en iyi anladığı, çalışırken keyif aldığı derslerin başında kimya geliyordu. Anne ve babası, “Biz okuyamadık, sen oku” diyorlardı. Kitap alacak parası yoktu ama buldukça okuduğu romanlardaki dünya, mutsuzluklarını unutturuyordu. ÇYDD Maltepe şubesinin kütüphanesinde çok güzel kitaplar olduğunu öğrendi. Aldığı kitabı iade etmemişti. Yaz tatilinde ÇYDD’den telefon geldi, kitabı teslim etmesi istendi. Gittiğinde kadın görevli, “İyi görünmüyorsun, neyin var” dedi. Sebahat, ailesinin durumunu, bayılmalarını anlattı. ÇYDD yöneticisi Sevgi Özkan’la tanıştırıldı. “En çaresiz, umutsuz zamanımda bana, ‘Seni arayacağız. Çok güzel bir projemiz var. Adı Kardelen’ dendi” diye anlatıyor projeyle tanışmasını.
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmiyordu... Sebahat, “Gökkuşağı yolundan gitmek istiyorsan karanlık yollardan geçmeyi göze alacaksın. Bir şey istiyorsan hayal et, iste, çalış çabala. Emeklerinin karşılığı sana dönecektir” diyor. Kardelen bursuyla birlikte Sebahat’ın bayılmaları azaldı. Okul beşincisi olarak mezun olduğu gün, bu kez sevinçten bayılmaktan korktu.
Pes etmek yok
Sebahat, üniversiteye giriş sınavında hastalandı yeniden. Kazanamadı. Dershaneye gidecekti. ÇYDD’ye gitti, Sevgi Özkan’la görüştü. “Üniversiteye hazırlık kursu için Turkcell burs verdi. Başladığım gün, iyileştim. Arada bayılsam da önemsemiyordum. Ulaşmayı çok istediğim hedeflerim vardı” diye anlatıyor o günleri. Bayılmalar gitgide seyrekleşti. Ertesi yıl ÖSYM’ye girdi. Sorular o kadar kolay geldi ki... Sakarya Üniversitesi Kimya Bölümü’nü kazandı. Aldığı burs, rahat öğrenim görmesine yetiyordu. İkinci sınıfta, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptı. Pendik’ten İÜ’nün Avcılar’daki kampüsüne gidip gelmek altı saat sürüyordu. Yolda ders çalışıp uyuyor, uyanıp tekrar çalışıyordu. Annesi evlere temizliğe gitmeye devam ediyordu. “Ben neden çalışmayayım ki” diye düşündü. Hafta sonlarında sucuk, cips tanıtımı yaptı. Not ortalaması yükseliyordu üstelik. “Yaz tatilinde de çalıştım. Babam yine işsizdi. Aileme destek olmalıydım. Boş gezen üniversite arkadaşlarım şaşırıyordu. Hem işte çalışıp hem de derslerimde başarılı olmamı anlayamıyorlardı” diyor. Sebahat ders başarısının formülünü bulmuştu. Finallere hafta içinde hazırlanıyor, hafta sonları işte çalışıyordu. Sinemaya ilk kez üniversite üçüncü sınıftayken gitti. Pazartesi günleri girdiği sınavlardan iyi not alıyordu. “İnsan, kapasitesinin ne kadarını isterse o kadarını kullanır” diye özetliyor hayat felsefesini.
ERASMUS progemıyla UMEA
Sebahat, dördüncü sınıfa geçtiğinde Erasmus Programı’ndan yararlandı. İÜ, Fransız ve Alman üniversiteleriyle anlaşmalıydı. İnternetten eğitim dili İngilizce olan üniversiteleri araştırdı. Nobel’in anavatanı İsveç’in, bilimde kazandığı Nobel ödülleriyle ünlü Umea Üniversitesi Kimya Bölümü’nü seçti: “İsveç’te kadın hakları çok gelişmişti. Memleketimde töre, namus gerekçeleriyle öldürülen kadınlar geldi aklıma. Umea’ya gidebilmek için beş gün uyumadan İngilizce çalıştım. Annemle babam, ‘Sana güveniyoruz, başaracaksın’ dediler. İngilizce sınavında başarılı oldum.”
Turkcell, üniversiteli Kardelenler’i buluşturan bir piknik düzenlemişti. Sebahat, sekiz yıldır dahil olduğu projenin Kardelenleri’yle tanıştı. Turkcell Kurumsal Sosyal Sorumluluk Yetkilisi Derya Kökten’e “Erasmus’u kazandım” dedi. “Ama” demesine gerek kalmadı. Parasal tam destek sağlandı, İsveç’e gidiş bileti alındı. Komşuları, arkadaşları, akrabalarının, “Çok şanslısın” dediği Sebahat, hepsine aynı cevabı verdi: “İnanıyorum, uyguluyorum.”
Babası gurur ve sevinçten ağlamaklıydı. 18 Ağustos 2010’da hayatında ilk kez, üstelik tek başına uçağa bindi. Her zaman havada gördüğü uçağın içindeydi. Tıpkı rüyasında gördüğü gibi... 10 aylığına herkesi, her şeyi arkasında bırakıp gidiyordu. İsveç’in başkenti Stockholm’e indiğinde saat 03.00’tü. Karşılayacak kimsesi yoktu. Pasaport polisi evraklarına bakıp “Doğru yer, doğru karar. Hoş geldin” dediğinde yüreğine su serpildi. Bir banka oturdu. Sabah Umea’ya kendisini 10 saatte götürecek otobüsü bekledi. Umea’da Erasmus ofisini buldu. Odasının anahtarını aldı. İskandinav usulü sağlam masası, yatağı ve sade mobilyalarıyla tek kişilik odası çok güzeldi.
Bilim kadını olacağım
Umea’da önce bir haftalık oryantasyon programına katıldım. Okul, iki hafta sonra başlayacaktı. Her yer yemyeşildi. Öğrendim ki İsveç’te önce çocuklara sonra kadınlara, hayvanlara ve en son erkeklere değer veriliyordu. Kadın olmak, değer görmek benim için çok önemliydi. Sen yabancısın, gibi bir ayırımcılığı hiç hissetmedim. Hocalar çok ilgili, teşvik edici. Akademik mükemmelliyetçiliğe çok önem veriliyor. Hocalarım ve arkadaşlarımla çok iyi anlaştım. Salsa kursuna gidiyor, müzeleri geziyorum. Analitik ya da Organik Kimya’da ilerlemek, akademisyen olmak istiyorum. Seneye İÜ’ye dönüp diplomamı aldıktan sonra buraya gelip master, doktora yapacağım. Bilim kadını olarak ülkeme döneceğim. Turkcell, hiçbir karşılık beklemeden okumamı sağladı. Bizim sülalede hiçbir kız üniversiteye gitmemişti. Örnek oldum.
Hayal gücü çok önemli tabii kullanabilirsen
GAMZE KUKU
İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu. Uppsala Üniversitesi’nde Uygulamalı Biyoteknoloji master’ı yapıyor. 25 Ağustos’ta Uppsala’ya geldi, iki yıl kalacak. Gamze’nin babası resim öğretmeni Burhanettin Kuku, dokuz yıl önce öldü. Annesi Melahat Kuku, ev kadını. Gamze, iki kardeşin büyüğü. Baba tarafından Diyarbakırlı. Üniversitedeyken Erasmus Programı’na katıldı. Altı aylığına Danimarka’ya gitti. Şimdi de master için İsveç’te. Gamze (22), 2000 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’ni kazandı. Hayatı çok zordu. Yakacık’taki evinden ücretli servise biniyordu. Yemek ve kitap masraflarını karşılayamıyordu. “Başımda kimse yoktu. Farklı noktalara gidebilirdim” diyor. Bir gün okula gelen ÇYDD’liler sayesinde ‘Kardelen’ oldu: “Babamı, Anadolu liseleri sınavına girmeden bir hafta önce kaybettim. Öğretmen emeklisiydi, bize bırakacak parası yoktu. Kardelen bursu olmasaydı, bugünlere gelebilir miydim? Bana sekiz yıldır burs veren Turkcell, master’a destek olmayabilirdi. Ama oldu. Dünyanın Biyoloji ve Genetikte en parlak üniversitesinde öğrenim görüyorum. Bu üniversiteyi bilerek seçtim.”
Kendimi severim
Gamze, 25 Ağustos’ta, tek başına kocaman bir valiz ve sırt çantasıyla İsveç’e geldi. Gelişini, “Para harcamayayım diye çeşit çeşit zeytin, hazır çorba, sucuk, çay, bisküviyle doldurmuştum valizimi” diye anlatıyor. Stockholm’e indiğinde geceydi. 25 dakikalık tren yolculuğundan sonra Uppsala’ya geldi. Sınıfında iki Türk öğrenci olduğu için yeni hayatına alışmakta zorluk çekmedi: “Sınıfımızda en çok Hintli ve Çinli öğdenci var. 80 kişilik sınıfımızdaki dört İsveçli, azınlıkta kalıyor.” Arkadaşları Gamze’yi çok seviyor. Türkiye-İsveç fark etmiyor onun için. “Her ortamda sivrilmeyi bilirim. Kendimi severim” diyor.
Kelebek etkisiyle buradayım
Hayalperestim. Hayal gücü çok önemli. Hayattan sıkılmıyorsun, tabii o gücü kullanabilirsen. Bir şeylere, paraya sahip olmak değil amacım. Hayatım sorunlarla dolu olsa da bunların içinde mutlu olabiliyorum. Sorunlarım var diye hayata küsmem. Sorunları çözüyorum, çözülüyor zaten. Arkadaşlarım için sosyalleşmenin yolu içkili partiler. Benim boş zamanım yok ki. Mecburum diye değil, sevdiğim, merak ettiğim için ders çalışıyorum. Parti insanı değilim. Sakinliği, bisiklete binmeyi seviyorum. Kesinlikle şanslıyım. Turkcell’den Derya Kökten’le tanışmam bir şanstı ve kelebek etkisi yarattı. Babamın benimle gurur duyduğuna eminim. Soğuğa alıştım. Güneş çıkınca neşeleniyorum. İsveçliler, yıl boyu botla gezdikleri için okulda ayakkabıyla değil, çorapla geziyorlar. İstanbul’da sınıfımız 150 kişiydi, burada 15. Akademisyenliği düşünüyorum ama nerede yapacağım konusunda karar vermedim. Misafir konuşmacı olarak bilimsel dersler vermek istiyorum. İsveç, fırsat eşitliğinde ideal ülke.
10 bin kıza burs
KORAY ÖZTÜRKLER (Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı)
Turkcell olarak gençlerin geleceğine yatırım yapmak amacıyla sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve destekliyoruz. Kardelenler Projemiz buna en güzel örnek. 2000 yılından bu yana Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile birlikte yürüttüğümüz Kardelenler projesi 10 yılı geride bıraktı. 10 yıldır emek verdiğimiz projemiz, desteklerle birlikte bir kar tanesinden bir çığa dönüştü ve Türkiye’nin en çok sahiplendiği proje haline geldi. 2007’de, her yıl burs verdiğimiz öğrenci sayısını iki katına çıkardık ve her yıl 10 bin kızımıza burs vermeye devam ediyoruz. Binlerce kızımız lise ve üniversite diploması aldı. İşleri ve meslekleriyle hayatlarında yepyeni sayfalar açtı. Bu başarıları görmek, bizler için en büyük mutluluk ve gurur kaynağı. Sebahat ve Gamze’nin başarı hikayesi de gerçekten inanılmaz. Onlar gibi yüzlerce kızımız şu an başarılarıyla göğsümüzü kabartıyor. Kendilerine destek olmaktan gurur duyuyoruz
Kardelenler projesi nedir?
Ailelerinin ekonomik yetersizliği nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanarak meslek sahibi, ufku açık bireyler haline gelmeleri amaçlanıyor. Proje dahilinde Turkcell, bugüne kadar 20 bin öğrenciye burs verdi. 9 bin 634 öğrenci liseden mezun oldu, 3 bin 437 öğrenci üniversiteyi kazandı, 976 öğrenci üniversiteden mezun oldu.