İtalya’daki Temiz Eller soruşturmasının savcısı Antonio Di Pietro, Türkiye’deki son gelişmelerin, 20 yıl önce ülkesinde yaşananların fotokopisi olduğunu söyledi. Kendisine de, “Amerikan ajanı” suçlaması yöneltildiğini hatırlatan Di Pietro, “Savcılar yılmamalı; sonuna kadar gitmeli.” mesajı verdi. Di Pietro, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştirmeyi öngören yasa teklifi için de, “Eğer kanunlaşırsa, bu bir ölüm vuruşu olur.” ifadesini kullandı.
İtalya’daki ‘Temiz Eller’ soruşturmasının savcısı Antonio Di Pietro, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından Türkiye’de yaşanan gelişmelerle ilgili açıklamalar yaptı. ‘Temiz Eller soruşturması’nı yürüttüğü için 350 dava geçirdiğini belirten Di Pietro, “Hukuk devletinde, demokraside suçlanan kişi eğer suçsuzsa hakime koşar. Suçsuzluğunu ispatlamak, olayların nasıl lanse edildiğini göstermek ister. Türkiye’de bir darbe gerçekleştiğine inanmıyorum.” dedi.
Zaman gazetesinden Hasan Fatih Türk'ün haberine göre Di Pietro, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştirmeyi öngören yasa teklifi için de, “Eğer kanunlaşırsa, bu bir ölüm vuruşu olur.” ifadesini kullandı. “Temiz Eller” operasyonunun meşhur savcısı Antonio Di Pietro’nun Aksiyon dergisinde bugün tamamı yayımlanan açıklamaları özetle şöyle:
Savcılar yılmamalı; sonuna kadar gitmeli… Bekçi-hırsız savaşında yargı zarar görüyor, güven kaybediyor. Türk hükümetinin de yaptığı aynen budur... Yargı bağımsızlığı, demokratik bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Türkiye’de demokrasiye darbe riski var... Son gelişmeler, bana eskiden yaşadıklarımı tekrar yaşatıyor.
Bana da, “Yabancı güçlerin hizmetindesin, Amerikan ajanısın. KGB ajanısın” dediler. Türk halkına yapacağım çağrı şu: (Olayların arkasında) yabancı bir gücün olduğuna inandırmaya çalışanların sizi etkilemesine izin vermeyin. İtalya’da soruşturmayı durduran, incelemeleri bloke eden ve seneler boyu kamuoyunu yanlışa yönlendiren “B faktörü” (Başbakan Berlusconi) oldu. Bana göre siz de “E faktörü” demelisiniz! E faktörünün, yani Erdoğan hükümetinin ortaya koyduğu tepkiler, B hükümetinin zamanında yaptığının fotokopisi gibi geliyor bana.
Türkiye’de yolsuzluk soruşturması maalesef hasar görmüş durumda. Türkiye’deki bu yer değiştirmeler, soruşturmaya müthiş zarar veriyor. Soruşturmaları durdurmak, engellemek amacıyla yapılıyor ki gerçekler gün yüzüne çıkmasın.
İtalya’da da bir süre kamu basını ve özel basın aynı kişinin elinde kaldı… Ayrıca yine burada da para dolu kutular bulundu; suçunu itiraf eden suç ortaklarına ulaşıldı… Hukuk devletinde polisler iki gruba ayrılmalı: İçişleri bakanlığına bağlı önleyici polis ve yürütmeden bağımsız, suçla savaşan bastırıcı polis… Polisin hırsızdan hızlı olabilmesi için tedbirler alınmalı.
Türkiye’de de soruşturmayı sürdüren savcılar arasında kötülerin ve suistimal edenlerin olduğu söylenecek. Ve bende de olduğu gibi suç ona kalacak. Temiz Eller Soruşturması’nı yaptığım için onurumu savunmak uğruna şimdiye kadar 350 dava geçirmiş biri olarak söylüyorum: (HSYK düzenlemesi) eğer kanunlaşırsa, bu bir ölüm vuruşu olur. Bu yüzden kamuoyundan bir tepki koyulmasını bekliyorum. İtalyan HSYK’sının başkanlığını cumhurbaşkanı yapıyor ve bu da tarafsızlığın garantörü oluyor… Yargının, mesleği ne olursa olsun herkese karşı soruşturma yapma yetkisi olması lazım… Partiler ve parlamentonun egemen olduğu yargı organları, bir anlamda hırsıza hâkimini seçtirmekle eşdeğerdir.
Türkiye’de savcıların yaptığı darbe değil, sadece devlete yapılan bir hizmet. Suçluyu, hırsızı yargılıyorlar. Erdoğan’ın söylemine göre, olanların suçlusu, bu soruşturmaları yapanlar; çünkü mevcut hükümeti değiştirmek istiyorlar! Yanıltıcı bir mesaj; ama muhtemeldir ki vicdanları karıştırabilir. Hukuk devletinde suçlanan kişi suçsuzsa hâkime koşar, gerekçelerini açıklamak ve suçsuzluğunu kanıtlamak ister. Kişi mazeret göstermeyi reddederse açıklayıcı argümanlarının olmadığındandır. Türkiye’de bir darbe gerçekleştiğine inanmıyorum. Ama yargı faaliyetini durdurmak için hükümet işlevini suiistimal edenler var. Umarım Türkiye’de görevini yerine getirenler, İtalya’daki meslektaşlarının akıbetiyle karşılaşmaz. Burada pek çok yargıç ya da polis, görevlerini yerine getirmenin bedelini canlarıyla ödedi.