Eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın duruşmalarını izlemek için dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gelen siyasetçiler, hukuki sürecin takibi konusunda kendilerine ambargo uygulandığını söyledi.
HDP Genel Merkezi’nde, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ve HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy’un da katılımıyla basın toplantısı düzenleyen heyet, Demirtaş duruşmasına katılmaları engellendiği için Sincan Cezaevi'nden henüz döndüklerini belirterek yaşananları “şok edici” olarak nitelendirdi.
Fransa Komünist Parti ve Kürt Dostluk ve Dayanışma Derneği üyesi Sylvie Jean, “Bu anormal bir karşılama şekli ve skandala varan bir boyutu var. Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yargılandığı sebepler geleceğimizi şekillendiren sebeplerdir. Onlar hapiste olduklarında biz de kendimizi hapiste hissediyoruz” derken; İtalya İlericiler ve Demokratlar Hareketi Ulusal Koordinatörü, Milletvekili Arturo Scotto da “Türkiye ve Erdoğan yönetimine karşı ekonomik cezaların uygulanmasını isteyeceğiz” ifadelerini kullandı. Norveç Kızıl Parti Milletvekili Mari Eifring "Hükümetlerimize baskı kuracağız" diye ekledi.
15 yıldır Türkiye’deki duruşmaları takip ettiğini söyleyen İngiliz aktivist Margaret Owen ise “Dün ve bugün olanlar dibe vurmaktı” yorumunda bulundu. Serbest İrlanda Sinn Fein Milletvekili Paul Maskey de “İrlandalılara buradaki adaletsizliği anlatacağım” diye konuştu.
Toplantıda şunlar ifade edildi:
Ayhan Bilgen: Tüm katılımcılara dayanışma ziyareti ve destek için teşekkür ederiz. Böyle davalar bir ülkenin siyasi tarihinde önemli sembollerdir. Türkiye demokrasi mücadelesinde de dün ve bugün devam eden iki eş genel başkanımızın davası kara leke olarak geçecektir.
Türkiye’de hukukun ayaklar altına alındığı iki gün yaşadık. Bu süreçte çok ciddi engellemelerle karşılaştık. Başta partililerimizin duruşmayı izlemek için gelebilmesi, yurttaşların ve medyanın duruşmaları takip etmesi konusunda çok ciddi engelle yaşadık. Birçok ilde partililerimiz daha bulundukları illerden çıkmadan yolları kesildi, araçları bağlandı ve Ankara’ya gelmeleri engellendi. Oysa CMK’da yargılamanın adil olmasının temel şartlarından biri herkesin duruşmayı izleme imkanı olmasıdır. Dün de bugün de bu koşul engellenmiştir.
Mahkeme salonu önünde medyanın çalışması engellenmiştir. Bırakın medyaya sağlıklı bilgi vermeyi, duruşma salonuna girmeleri bile engellenmiştir. Uluslararası heyetlerin girmesinin engellenmesi Türkiye hukukunda hiçbir karşılığı olmayan akreditasyon gibi bir gerekçeyle engellenmiştir. Bizim çıkışta kısa bir açıklama yapma imkanımız bile olmadı. Polis kitleyi uzaklaştırmak için ısrarlı uyarılarda bulundu.
Bu tip davaların sadece mahkeme salonlarında sonuçlanmayacağını, bütün ülkelerin tarihinde böyle davaların toplumsal mücadeleler ve sivil demokratik tepkilerle başarıya ulaşacağının farkındayız. O yüzden bu dayanışmanız bizim için son derece önemli.
Hişyar Özsoy: Sizlerin huzurunda delegasyonlara bu zor zamanda burada oldukları, kritik önemde olan HDP davalarını takip ettikleri için teşekkür ediyoruz. 2 gündür soğukta bekletildiler, duruşma salonlarına sokulmadılar. Bunun için üzgün ve mahcubuz. Türkiye’de herkesin duruşma salonlarına girme hakkı vardır. Size yapılan kesinlikle keyfidir. Ve bir yabancı düşmanlığı söz konusudur. Türkiye’de yaşananların dışarıda duyulmasını istemedikleri için bu uygulamaları yapıyorlar halbuki, bu uygulamalar imajı çok daha fazla zedeliyor.
Artık sayılarını takip edemediğimiz yaklaşık 5 bin arkadaşımız şu an cezaevlerinde ve keyfi bir şekilde yargılanıyorlar. Bunlar zor zamanlar ama biz bu zor zamanları aşacağız. Böylesi zor zamanlarda sizlerin burada olması bizim için moral ve motivasyon kaynağı.
Margaret Owen (İngiliz Aktivist): Bizi buraya davet ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. 15 yıldır ben buradaki mahkemeleri takip ediyorum. Dün ve bugün olanlar dibe vurmaktı. Gerçekten kabul edilemez ve sinir bozucuydu. Ancak korkunç olanlar kadar parlayan ışıklar da var. Figen’in cezaevinden yazdığı mektup muhteşemdi, harikaydı. Onun mektubu o kadar cesaret vericiydi ki... Biz orada yaşananları görmeyi çok istedik ama ancak tahmin edebiliyoruz. Umarım ülkemizi Erdoğan’ın yancısı olmaktan alıkoyabiliriz.
Sylvie Jean (Fransa Komünist Parti üyesi ve Kürt Dostluk ve Dayanışma Derneği üyesi): Dün ve bugün başımıza gelenler bizim açımızdan şoke edeci bir durumdur. Biz uluslararası gözlemciyiz. Bu anormal bir karşılama şekli ve skandala varan bir boyutu var. Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yargılandığı sebepler geleceğimizi şekillendiren sebeplerdir. Onlar hapiste olduklarında biz de kendimizi hapiste hissediyoruz.
Yılmaz Kerimo (İsveç Sosyal Demokrat Parti Milletvekili): Maalesef Türkiye’ye sadece mahkemeler için geliyoruz. Her ay bir mahkeme oluyor. Türkiye’de demokrasi maalesef büyük darbe aldı. İki gündür bizleri mahkemeye almamaları bile Türkiye’de demokrasinin hangi noktada olduğunu gösteriyor. Hakim bile polisin zoruyla kararından geri dönmek zorunda kaldı. Bu, Türkiye’nin bir polis devleti olduğunu gösteriyor. Halkın seçtiğini sadece halk götürebilir. Türkiye’de maalesef Erdoğan halkın seçtiğine ceza verebiliyor. Ezilmiş halklar devamlı eziliyor. Biz İsveçli sosyal demokratlar olarak bütün ezilmiş halkların yanındayız. Soğuk da olsa kar da yağsa geleceğiz, yanınızdayız.
Arturo Scotto (İtalya İlericiler ve Demokratlar Hareketi Ulusal Koordinatörü ve Milletvekili): Burada sadece dayanışmamızı ifade etmiyoruz. Avrupa insan haklarına önem veren bir kıtadır. İtalya siyasi nedenlerden dolayı yaşanan zulmü kabul edemez. Demirtaş ve Yüksekdağ ile bütün HDP yöneticilerinin serbest bırakılmasını istiyoruz. Türkiye ve Erdoğan yönetimine karşı ekonomik cezaların uygulanmasını isteyeceğiz.
Paul Maskey (Serbest İrlanda Sinn Fein Milletvekili): Burada adaletsizliğe şahit olduk. Biz kilometrelerce yol katettik. Ama duruşmayı izleyemedik. Bizim partimizden yüzlerce kişinin dayanışmalarını getirdik. Ben İrlanda’ya bu cesur mesajı götüreceğim. Buradaki adaletsizliği anlatacağım. İrlanda’dan bütün Kürtlere ve ezilenlere dayanışmalarımı iletiyorum.
Mari Eifring (Norveç Kızıl Parti Milletvekili): Çok teşekkür ederim bizi davet ettikleri için. Bizim için çok çok önemliydi buradaki gelişmeleri görmek. Siyasi tutsakların nasıl muamele gördüklerini çok önemliydi. Bunu bizzat kendimiz deneyimledik. Burada dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz ve buradaki bilgileri ülkelerimize götüreceğiz. Kendi hükümetlerimize baskı kuracağız.
Steve Sweeney - Morning Star (Gazeteci): İngiltere burada olup bitenlere ortaktır. İngiltere bu politikaları destekliyor, Kürtlere yönelik katliamları, Demirtaş’ın ve Yüksekdağ’ın tutuklanmasını destekliyor. Cizre, Nusaybin, Sur’un yerle bir edilmesine katkı sunuyor. Silah satarak bunu yapıyor. Önemli olan Türkiye’nin baskıları ve OHAL’i kaldırması için baskı yapılmasıdır. Demokrasi Türkiye’de kriminalize ediliyor. Tanık olduk; polis bugün halay çekenleri engelledi. Bunun politik bir eylem olduğunu söyledi. Ben bir gazeteciyim ve gerçeği ortaya çıkarmak görevimizdir. Sizin davanız insanlık davasıdır ve sizinle duruyoruz. Gelecek Erdoğan gibilerinin değil, adalet kazanacak.
Corinne Morel Darleux (Fransa Sol Parti (Le Gauche)): İkinci kez burada davaları izliyoruz. Gelmeden oradaki elçiliğe başvurduk. Onlar bize davaları izlemek için herhangi bir akraditasyona ihtiyaç olmadığını söylediler. Ama burada akraditasyonumuz olmadığı için bizi engellediler. Bizi ne kadar engellerlerse o kadar çok mücadele edeceğiz. Şubat ayındaki duruşmalara kesinlikle geleceğiz. Fransa Komünist Partisiyle de temasa geçtik. Ayrıca elçiliğe gittik ve Türkiye’nin durumuna ilişkin bilgi verdik.
Jonas Sjöstedt (İsveç Sol Parti Başkanı): Demirtaş ile geçen yıl İngiltere’de görüşmüştük. Yakında tutuklanacağız ama benim gidip halkımın halkları için mücadele etmem gerekiyor demişti. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın hiç bir suç işlemedikleri halde içeride olmaları kabul edilemez. Onlar sadece azınlıkların haklarını talep ediyorlar, demokrasi için mücadele ediyorlar. Bugün mahkemeye alınmamamız demek bizim burada olduğumuzun farkında olmaları demektir.
Dennis McNulty (Britanya Genel Sendikası Temsilcisi): Ben de bir sendika temsilcisi olarak burada mahkemeyi izlemek için geldim. Burada şahit olduklarım ömrümün sonuna kadar benimle kalacak. Bunları sendikama da anlatacağım ve daha kalabalık bir ekip olarak geleceğiz. Burada hiç kanun yok, yasalarınız yok edilmiş. İnsanların fotoğraf çekmesi, dans etmesi, halay çekmesi yasaklanmış. Umarım Londra’da burada olan biteni görecekler. Benim gördüklerim polis devleti, kanunsuz bir devlet.
Lord David Watts (Birleşik Krallık Lordlar Kamarası üyesi): Burada hayal kırıklığına uğradık. Mahkemeye girmemiz gerçekleri görmemiz istenmedi. Adalet görülmelidir. Batıda bu bilinen bir gerçektir. Türkiye ne istiyor karanlığa mı gitmek istiyor. Döneceğiz ve ne gördüğümüzü anlatacağız.
Jeanette Arnold (Londra İl Meclisi İşçi Partisi Üyesi): Ben buradaki konuşmacıları dinlediğim için çok çok gurur duyuyorum. Çok sevdiğim Türkiye. "Sevdiğim Türkiye" diyorum çünkü ben Türkiye’de Türk ve Kürt diasporasını temsil ediyorum. Onlar burada yaşananlara karşı nasıl dehşete düştüklerini anlattılar. Şunu söyleyeceğim. Sizin tatil yaptığınız ülke ele geçirilmiş, demokrasi ölüyor. Erdoğan’a şunu söylüyorum, biz konuşacağız ve bu karanlıktan bahsedeceğiz. Senin zamanın kısıtlı.
Turid Thomassen (Norveç Kürdistan ile Dayanışma Derneği / Norveç Barosu Avukatı): Norveç Kürt dayanışma grubu üyesi olarak buradayım. Burada olan biteni takip etmek istiyoruz. Size teşekkür etmek istiyorum. HDP’ye, sadece Kürtler için değil herkes için mücadele ettikleri için teşekkür ediyorum.
Unmesh Desai (Londra İl Meclisi İşçi Partisi Üyesi): Oradaki insanlar sadece dans ediyorlardı ve onlara müdahale edildi. Eğer buna sessiz kalırsak bu yaşananlara ortak olacağız. İngiliz Parlamentosu'nun üyesi olarak sesimizi yükselteceğiz. Bu, HDP’yi ortadan kaldırmak için yürütülen siyasi bir davadır