'FETÖ’nün gizli haberleşme ağı olarak darbe girişiminin delili kabul edilen ByLock kullandığı iddia edilen ve tutuklanan Yargıtay Tetkik Hakimi İbrahim Cansız itirafçı oldu. Cansız, ‘Kartal’ adlı Yargıtay üyesinin Fethullah Gülen’in sohbet notlarını ABD’den getirdiğini söyledi.
Sözcü'den Can Özçelik'in haberine göre, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 'FETÖ'den tutuklanan ve örgütün mesajlaşma programı ByLock kullandığı tespit edilen Tetkik Hakimi İbrahim Cansız da itirafçı oldu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) kararnamelerle ilgili büroda çalışan Cansız, örgüt ile 1989 yılında tanıştığını ve İstanbul Beykoz'da “ışık evlerinde” kaldığını söyledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında önceki gün 9 saat ifade veren Cansız, hakimlik ve savcılık mülakatında dönemin Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kahraman sayesinde sınavı kazandığını söyledi.
Cansız'ın itirafları şöyle:
“Ahmet Can ismini eskiden yargı imamı olarak duymuştum. Rasim İsa Bilgen ile yapılan sohbetlerde 'Kartal' abi isimli birinden söz ederek Amerika'ya gittiğini Hoca Efendiden sohbet notları getirdiğini' söylüyordu. Kartal isimli bu kişinin Yargıtay üyesi olduğundan bahsetmişti. Yoğun çalıştığım için sohbet toplantılarına gidemiyordum. Rasim İsa Bilgen ByLock isimli bir programdan bahsetti. Bu programı indirerek sohbet toplantılarındaki gibi paylaşımları görebileceğimi söyledi. Daha sonra o programı telefonuma indirdim. Rasim İsa Bilgen kendisini Rıdvan, Mesut Çeken ise Murat ismiyle kaydettiler. Bana da Coşkun ismiyle kaydolmamı Rasim söylemişti. Yapılan paylaşımlar genellikle Fethullah Gülen'in sohbetleri ve hükümeti eleştiren değerlendirmeler oluyordu. ByLock kullanmayı bıraktıktan sonra Rasim İsa Bilgen bana bir tablet verdi. Bunun içinde Risale ve Gülen'e ait bazı kitaplar vardı.”
“(Hakim adaylarıyla yapılan toplantılar) Toplandığımızda genellikle Fethullah Gülen'in kitapları okunur sonra üzerine yorumlar yapılırdı. O dönem genel olarak yapılan tavsiyeler, dindar bir görüntü verilmemesi, açıktan namaz kılınmaması, başörtü takan eşlerinin başörtüsünün çıkartılması, görev gerektiğinde içki içilebileceği yönünde şeyler söyleniyordu. Ben öğle arasında evime giderek namazımı orada kılıyordum.”