Eczacıbaşı Topluluğu ile İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı; 15. İstanbul Bienali'ne "yeterince politik olmadığı" yolunda ağırlıklı olarak Almanya'dan yöneltilen eleştirilerin "Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamdan ve iki ülke arasındaki ilişkilerden" de kaynaklandığını söyledi.
15. İstanbul Bienali 12 Kasım'da sona erdi. Bülent Eczacıbaşı ve İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'in ev sahipliğinde İstanbul Modern'de gerçekleştirilen basın buluşmasında, başta ziyaretçi sayısındaki artış olmak üzere, bienale ilişkin gözlemler paylaşıldı. Eserlerdeki yaklaşımlara ilişkin olarak yöneltilen bir eleştiriyi yanıtlarken bir "şehzade" fıkrasıyla Picasso'ya atfedilen bir rivayeti de paylaşan Eczacıbaşı, basın toplantısının başında şu açıklamayı yaptı:
"2017 bizim için özel bir yıldı. Hem İKSV’nin 45. yıl dönümünü, hem de İstanbul Bienali’nin başlangıcının 30. yılını kutladık. Bugün Türkiye’deki en köklü kültür ve sanat kurumu olan İstanbul Kültür Sanat Vakfı, ilk İstanbul Bienali’ni 1987 yılında düzenledi. Bienal bu otuz yıllık süreçte dünyanın dört bir yanından güncel akımları kentimize taşıdı. Mekâna özgü üretimleri teşvik etti, tarihsel yapıların sanatla yeniden keşfedilmesine fırsat yarattı.
İstanbul Bienali, bugün yalnızca ülkemizin değil, tüm dünyanın en önemli güncel sanat etkinlikleri arasında sayılıyor. Bienal sırasında İstanbul’un dört bir yanında paralel etkinlikler düzenleniyor ve İstanbul güncel sanatın dünyadaki merkezlerinden biri hâline geliyor.
12 Kasım’da sona eren 15. İstanbul Bienali de etkinliğimizin bu konumunu biraz daha güçlendirdi. Bienalle birlikte bir kez daha uluslararası sanat çevrelerinin dikkati, Türkiye’ye çekildi ve böylece bienal, ülkemizin uluslararası arenadaki algılanışına da olumlu bir katkıda bulundu. Bienal süresince uluslararası medya kuruluşlarından 300’ün üzerinde temsilciyi konuk ettik. 15. İstanbul Bienali bu süreçte uluslararası medyada 600’den fazla habere konu oldu.
İlginç bir teması vardı - iyi bir komşu - bienalimizin. Eleştiriler de oldu, örneğin bienalimizi yeterince politik bulmayanlar oldu. Bu eleştiri özellikle, Alman yorumculardan geldi. Almanya'dan gelmesi, Türkiye'nin ortamından ve iki ülke ilişkilerinden kaynaklanan boyutlardan dolayı diye düşünüyoruz. Ama sonuçta sanattan kaynaklanan bu eleştirileri de olumlu buluyoruz.
Elmgreen & Dragset sanatçı ikilisi tarafından, “iyi bir komşu” başlığıyla hazırlanan bu bienal için hem küratörlerimize, hem tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz. Siz değerli basın mensuplarına da kamuoyunu bilgilendirmek yönündeki çabalarınız için teşekkür borçluyuz.
Geçtiğimiz dönemde 15. İstanbul Bienali 4 bin üzerinde habere konu olmuş. Sizin de desteklerinizle, çok geniş ve çeşitlilik arz eden kitlelere ulaşmamız mümkün oldu. Bu yıl altı farklı mekânda düzenlenen bienali, yalnızca 8 haftada, 440 bin ziyaretçi izledi. Bu, 2015’ten bu yana bienali takip eden izleyici sayısının yüzde 21 oranında arttığını gösteriyor. Bu artışta hem bu yılki bienalin herkese yakından temas edebilen temasının hem de tabii ki bienalin kapılarını bir kez daha ücretsiz olarak açmasının etkisi var. Bienalin ücretsiz olarak izleyiciyle buluşmasını destekleyen, İstanbul Bienali’nin sponsorluğunu 2007-2026 yılları arasındaki yirmi yıllık süre boyunca üstlenen Koç Holding’e de bir kez daha içten teşekkürlerimizi sunuyorum.
İstanbul Bienali’yle en önemli hedeflerimizden biri, güncel sanat üretimine katkıda bulunmak. Geçtiğimiz otuz yıl boyunca İstanbul Bienali, yüzlerce yeni güncel sanat eserine prodüksiyon desteği sağladı. Bu yıl da yine 56 bienal sanatçısından 30'unun yeni eser üretimleri için kaynak yarattık. İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak ülkemizin kültür ve sanat yaşamına, sanatsal ve düşünsel üretimi destekleyerek katkıda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde yine sponsorlarımızın, uluslararası kültür-sanat kurumlarının ve değerli destekçilerimizin katkılarıyla bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Bienalin izleyici profilini incelediğimizde, sergileri ziyaret edenlerin yüzde 43’ünü gençlerin oluşturduğunu görüyoruz. Koç Holding sponsorluğundaki çocuk ve gençlere yönelik atölye çalışmalarımızın yanı sıra bu yıl ilk kez küçük çocuklar için hazırladığımız hikâye kitabının da bu yönde olumlu etkileri olduğuna inanıyoruz. Yekta Kopan’ın yazdığı "Komşuluk Şarkısı" adlı bu hikaye kitabı küçük okurlarından o kadar büyük bir ilgi gördü ki 10 bin adet yapılan ilk baskısının ardından, 5 bin adet olarak hazırlanan ikinci baskısı da neredeyse tükendi. Bugünlerde iyi bir örnek olarak yurtdışındaki kurumlarla paylaşmak üzere kitabın bir de İngilizce edisyonunu hazırlıyoruz.
Bu yıl yine Koç Holding desteğiyle bir ilke imza atarak İstanbul’a kalıcı bir eser kazandırdık. Dünyaca ünlü sanatçı Ugo Rondinone’nin 1999 yılında yine bienal kapsamında Taksim Meydanı’nda sergilenen gökkuşağı heykeli, artık Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yakınındaki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yer alıyor. Bienalin, 12 Kasım’ın ötesine uzanan bir başka projesi de, bienalin ardından sergilerin sanal ortamda gezilmesini sağlamak üzere Google Arts & Culture ile yaptığımız işbirliği. Bu kapsamda, bienal sergileri, kalıcı olarak Google Arts & Culture platformu üzerinden ziyaret edilebilecek. Bienal sergilerini sizlerin de zevkle takip ettiğinizi ümit ediyorum. Bienal sergileri, kamusal programı ve bienale paralel düzenlenen diğer sergilerle birlikte, güncel sanatla dolu sekiz hafta geçirdik. Bu sekiz haftanın sizlerin de hayatlarını zenginleştirdiğini ümit ediyorum."
Bülent Eczacıbaşı, 'Boncuk' adlı eşeğin, bienale Pekin'den katılan Xiao Yu'nun "Zemin" adlı çalışması için İstanbul Gümüşdere'den getirilmesine yöneltilen "hayvan hakları ihlali" eleştirilerine yanıt verdi. Eczacıbaşı, esprili yanıtında şunları kaydetti:
"Bienalimizde "eşeğimiz" (bienale Pekin'den katılan Xiao Yu'nun 'Zemin' adlı çalışması için İstanbul Gümüşdere'den getirilen ve 'Boncuk' adı verilen eşek / T24) vardı. Görevi sona erince aldığımız yere götürüldü. Eşeğimiz de eleştirilere neden oldu; görevi sonuçlanınca onu çok iyi mezbahaya yolladık, nefis sucuklar yapıldı. Size ikram edecektik, ama çok kalabalık olduğunuz için yapamadık."
Bienaldeki "Zemin" çalışmasının inşası sırasında kendisi için özel bir barınak yaptırılan 'Boncuk', çalışmanın ardından Gümüşdere'den alındığı çiftliğe iade edilmişti.
15. İstanbul Bienali'nin ana sponsoru Koç Holding'in Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl da "sanat dolu iki ayı geride bıraktık" sözleriyle başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:
"İstanbul Bienali, her geçen yıl daha da ilgi çeken bir formatta devam ediyor. Bienal, dünyanın sayılı ve önde gelen güncel sanat etkinliklerinden biri hâline geldi. Ne mutlu ki, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin de yurt dışındaki algısına büyük katkısı oluyor. Bu sonuçta Bülent Bey, Görgün Bey (İKSV Genel Müdürü Görgün Taner) ve sizlerin katkıları önemli oldu. Koç Topluluğu olarak ekonomik kalkınmayı daima toplumsal - insani kalkınmanın eşliğinde düşünüyoruz. Bu bağlamda sanata desteği çok önemli buluyoruz. Özellikle eleştirel bakışların yansıdığı çağdaş sanatı desteklemeyi anlamlı buluyoruz.
Biz, 'sponsorluk' değil, 'paydaşlık' ifadesini tercih ediyoruz. Sivil toplum ve finansal destekçiler iş birliği yaptığında çok önemli sonuçlar üretebiliyor. Bu iş birliğinin en güzel örneklerinden biri, Koç Topluluğu ile İKSV arasındaki iş birliği. Bienalin ücretsiz olması nedeniyle süreç içerisinde neredeyse ziyaretçi sayısında meydana gelen üç kat artışı değerli buluyoruz.
Bülent Bey, Görgün Bey ve İKSV çalışanları başta olmak üzere katkısı olan herkese çok teşekkür ediyoruz."
Konuşmalardan sonra söz alan Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz, bienalde "iyi bir komşu" temasıyla uyuşmayan işler de sergilendiğini öne sürdü. Aköz, iddiasına konu ettiği işlerde ısrarlı olunacaksa bienal temasının "iyi bir komşu" olmaması gerektiğini savundu.
İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer, Aköz'ün iddiasını yanıtlarken "bienalde 30 yeni iş üretildiğini, sözü edilen eserin ise aslında var olan bir iş olduğunu" vurguladı. Örer, "komşu' temasındaki en temel noktanın ev olduğunu, evi oluşturan aile, aileyi oluşturan akrabalıklar olduğunu" belirterek şunları söyledi:
"Seçilmiş akrabalık, bienalin kamusal programlarında biriydi. Sanatın bir şeylere direkt olarak odaklanmak yerine, nasıl düşüneceğimiz konusunda bizi özgür bırakmasını önemsiyoruz..."
Bülent Eczacıbaşı da, Aköz'ün dile getirdiği eleştiri üzerine şu fıkrayı anlattı:
"Vaktiyle bir şehzade varmış. Epeyce geri zekâlıymış şehzade... Ne zaman, nerede ne söyleyeceği belli olmazmış, onun için bu şehzade dolaşırken hep lalasını yanında tutarmış, buna özen gösterirmiş. Şehzadenin saçmalamalarını kılıflarmış lala... Bir gün yine mecliste sohbet edildiği sırada şehzade lafa atlamış, dinleyip dinlemediği zaten belli değil, birden 'Bir ok attım kebap oldu' demiş. Herkes şaşırmış ne alakası var konu vesaire diye... Lala hemen atlamış, 'Ben anlatayım olayı' demiş. 'Geçen gün şehzademiz ava çıktı, bir geyik/karaca gördü, ona ok attı, ama ok hedef bulmadı, kayaya çarptı. Ee kayaya çarpınca kıvılcım çıktı, sonra kıvılcım çıkınca ateş çıktı, ateş çıkınca da geyik kebap oldu' demiş. Sohbet devam etmiş, yine çeşitli konular tartışılıyor falan, şehzade yine havalara bakıyor, derken yine birden söze girmiş şehzade... 'Bir ok attım çorba oldu' demiş. Herkes yine şaşırmış, ya nerden çıktı bu şimdi diye, ne demek istiyor diye... Lala’ya dönmüşler. Lala, 'valla' demiş, 'Bu saçmalığı ben bile izah edemem..."
Emre Aköz, sohbetin ilerleyen aşamalarında da eleştirisini sürdürünce, Eczacıbaşı bu kez, Picasso'ya atfedilen bir rivayeti de paylaşarak şu yanıtı verdi:
İKSV Genel Müdürü Görgün Taner de yaptığı kısa konuşmada, "Bu senenin yıldızlarından biri rehber ekibiydi. Mine Küçük ve Pelin Kuş bir buçuk aya yakın bir süre rehber eğitimi yaptılar. Rehberlerle bienali, eserlerin bağlamında gezmek, işleri gördüğümüz katmanların ötesinde görmek mümkün oldu" dedi.
Bienal kapsamında hazırlanan ve "Opti" ile "Pesi" adlı iki martının İstanbul Bienali'nde çıktıkları yolculuğa kurgulanan "Komşuluk Şarkısı" adlı çocuk kitabını yazan Yekta Kopan da, çalışmanın hikâyesini anlattı. Çocuklar için bienal kitabı fikrinin Bige Örer ile aralarındaki sohbet sırasında çıktığını belirten Kopan, projenin Hollanda'da bu amaçla çalışan Bernard van Leer Vakfı'nın desteği ile realize edildiğini söyledi. Kopan, "Kitabı hazırlamak için çok az bir zaman vardı. Planladığımız gibi bienalin tam ortasında bu kitap, ikinci bir hareket oluşturdu. Hem çocukları, hem de anne - babalarını bienalde buluşturdu.
İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ile İKSV Medya İlişkileri Direktörü Ayşe Bulutgil, 20 Mart'tan itibaren festivalin sona erdiği 12 Kasım'a kadar geçen yaklaşık 8 ay boyunca İKSV ile iş birliği yaparak "15. İstanbul Bienali - İyi bir komşu" başlığı altında açtığı özel köşede onlarca yazar, sanatçı ve çizerin makalelerini yayımlayan T24'e teşekkür ettiler.
Hürriyet gazetesinden Banu Tuna'nın bienale övgüsünün yanı sıra dile getirdiği "rehberlerin, eserleri rehbersiz izleyen sanatseverlerin dikkatini dağıttığı, odaklanmasının zorlaştırdığı" eleştirisine Bienal Direktörü Bige Örer yanıtladı. Örer, şunları söyledi:
"Bienalin 30'uncu senesindeyiz. Başlarda 'bienal nedir', 'küratör ne demektir' gibi çok temel güncel sanatla ilgili kavramlar üzerinden farkındalık yaratmak, literatürü oluşturmak süreci yaşandı. İstanbul Bienali'nin birlikte öğrenmek adına çok farklı ve önemli katkıları oldu. Çok fazla ölçüde genç kuşağa ulaşıldı, ki bu bienalde ziyaretçilerin yüzde 43'ü gençlerdi. Bienalle birlikte büyüyen kuşaklar var. Gençler ve çocuklar için bir şeyler yaptığınızda, gelecekte bienalin izleyicileri olduklarını görüyorsunuz. Ücretsizlik, ziyaretçileri artırmanın yanı sıra, bir kamusal alan yaratma amacının da sonucuydu. Önceki bienalde 110 bin olan ziyaretçi sayısını 4 katına çıkardı. Büyüklerimiz karar verecektir ama bienali iki ay yerine, daha uzun süre açık tutabilir miyiz, bunu da düşünüyoruz. Bunun için çok önemli sebeplerimiz ve veriler var elimizde. Rehber konusuna gelince; eğer süre kısaysa, sergiden sonra okuyacak, araştıracak çok fazla vakit yoksa rehberler çok kolaylaştırıcı olabiliyorlar. Eserlere ilişkin bağlamların anlamlandırılmasını kolaylaştırdıkları için önem kazanıyorlar. Bir eser ile kişisel ilişki kurmayı, odaklanmayı ben de önemsiyorum. Diğer yandan, bienalde çok fazla kişisel hikâyeye yer verilmişti. Dolayısıyla, sanatçıların hikâyelerinin duyulmasında da rehber önemli katkı sağladı."
İKSV Genel Müdürü Taner de, rehberlerle gezen grupların diğer izleyicileri rahatsız etmemesi için yapılması gerekenin "kulaklık" teknolojisini kullanmak olduğunu belirtirken, bu konuda da ana sponsor Koç Holding'in katkılarını beklediklerini dile getirdi. Taner, "Bienalin, açılıştan yaklaşık üç hafta önce kurulmuş olması nedeniyle rehberler, bu sefer kuruluşa şahit oldular. Dolayısıyla bienalin kuruluşuna tanık olmaları, başarılarının önemli bir nedeni oldu" dedi.
Nilay Örnek'in "Bienalin politik olmadığı eleştirilerine cevabınız, varsa özeleştiriniz ne" sorusuna, Bienal Direktörü Bige Örer, bu soruya şu yanıtı verdi:
"Bienalin hem kentle, hem bağlamla ilişkisine önem veriyoruz. Politik olma meselesinde hükümetlerin dilini tekrar etmek yerine, yeni bir dil oluşturmaya çalıştık. Bütün dünyanın dilinde olan göç, savaşlar, politik travmalar bu bienaldeki sanatçıların işlerine yansımıştı. Bağlamla ilişki kurabildiğimize inanıyorum."
Sohbetin ardından bienal ekibi, destekçiler ve gazeteciler birlikte fotoğraf çektirdiler.