Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, New York’ta toplandı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin “İyi Niyet Elçisi” olan Oscar ödüllü oyuncu Cate Blanchett de oturumda bir konuşma yaptı. Blanchett, "Ben bir anneyim ve tanıştığım her bir mülteci çocuğun gözlerinde kendi çocuklarımı gördüm" dedi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) İyi Niyet Elçisi Oscar Ödüllü Hollywood yıldızı Cate Blanchett , Arakanlı Müslümanların yaşadıklarına ilişkin, "Ben bir anneyim ve tanıştığım her bir mülteci çocuğun gözlerinde kendi çocuklarımı gördüm. Her anne babanın gözlerinde kendimi gördüm. Bir anne çocuğunun ateşe atılmasına nasıl dayanabilir? Onların hikâyesini asla unutamıyorum. İşte bu nedenle uluslararası barış ve güvenliği sağlamakla yükümlü olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nun bu krizi çözmek için birlikte çalışmasını istiyorum" dedi.
Cate Blanchett, Arakanlı Müslümanların evlerine dönmek için vatandaşlık istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Nereye ait olduklarını bilmeleri gerekiyor. Vatandaşlık temel yol olmalı. Bu bir lüks, bir öncelik, değil. Bu hepimizin sahip olduğu temel bir hak. BMGK'yi vatandaşlığın zorunlu olduğunu unutmamaya ve bu hakkın Arakanlılara verilmesi için çaba sarf etmeye çağırıyorum."
Blanchett, bu yaşananların Arakan'daki ilk şiddet dalgası olmadığına ve son 40 yıldır bu zulmün devam ettiğine dikkati çekerek, "Bugün yerinden edilmelerin boyutu o kadar büyük ki Myanmar'ın dışında yaşayan Arakanlı Müslümanların sayısı Myanmar'dakilerden daha çok" dedi.
Arakanlı Müslümanların ihtiyaç duyduğu insani yardımın yalnızca yüzde 33'ünün karşılanabildiğine işaret eden Blanchett, "Bu durum, şaşırtıcı olmaktan ziyade utanç verici. Kamplara yakın bölgelerde yaşayan Bangladeşli köylü krizin başında Arakanlılara kucak açtı. Eğer insanlar bu kadar güzel adım atabiliyorsa biz neden daha iyisini yapamayalım?" diye konuştu.
BMMYK iyi niyet ölçüsü olarak Mart ayında Bangladeş'in Cox's Bazar bölgesindeki Arakanlı Müslüman kamplarına gittiğini belirten Blanchett, "Burada bir uzman olarak bulunmuyorum. Bir şeyleri gören ve yüzünü dönemeyen bir insan olarak karşınızdayım. Geçen mart ayında Bangladeş'e gittim. Hiçbir şey beni burada gördüğüm acının büyüklüğü ve derinliğine hazırlayamazdı" sözlerini sarf etti.
Bangladeş'teki Arakanlı Müslüman kamplarında tanıştığı 18 yaşındaki Leyla'nın hikâyesini unutamadığını vurgulayan Blanchett, Leyla'nın eşinin tutuklandığını, daha sonra evinin basıldığını ve Leyla'nın bebeği Yusuf ile Bangladeş'e kaçarken günlerce ormanda ağaçlar ve otlarla beslenmek zorunda kaldığını aktardı. Kamptaki başka bir çocuğunda yanan evin içinden kurtarıldığını ancak şu an hala vücudunda izler olduğunu anlatan Blanchett, şu ifadeleri kullandı:
"Önce bu tür hikayelerin benzersiz olduğunu düşündüm ancak Bangladeş'teki aileleri ziyaret ettikçe şok edici bir şekilde bu hikayelerin rutin olduğunu gördüm. Ben bir anneyim ve tanıştığım her bir mülteci çocuğun gözlerinde kendi çocuklarımı gördüm. Her anne babanın gözlerinde kendimi gördüm. Bir anne çocuğunun ateşe atılmasına nasıl dayanabilir. Onların hikayesini asla unutamıyorum. İşte bu nedenle uluslararası barış ve güvenliği sağlamakla yükümlü olan BMGK'nin bu krizi çözmek için birlikte çalışmasını istiyorum."